Dünyada her yıl 1 milyon çocuğun yaklaşık 130'una yeni kanser tanısı konulduğunu belirten Prof. Dr. Nazan Çetingül, "Ayrıca 2015 yılında 25 yaşına gelmiş 300 gençten birinin çocukluk kanserlerinden iyileşmiş birey olarak toplumda olması beklenmektedir" dedi. Çocukluk çağının (0-18 yaş) farklı dönemlerinde ve coğrafi bölgelerde görülen kanserlerin de farklılık gösterdiğini dile getiren Çetingül, "Genel olarak tüm çocuklukta en sık görülen kanser lösemi (kan kanseridir). Ülkemizde sırasıyla lenfomalar, merkezi sinir sisteminin beyin tümörleri lösemilerden sonra görülmektedir. Özellikle ilk iki yaşta karşılaşılan kanserler biraz farklılık gösterir. Üç yaş ile adölesan dönem sırasında lösemi, lenfoma, sinir sistemi tümörleri, kas ve yumuşak doku tümörleri daha sık görülmektedir. Adölesan ve sonrası dönemde ise kemik tümörleri, kas-yumuşak doku tümörleri, sinir sistemi tümörleri sık olup lenfoma ve lösemilerin sıklığında azalma olur" diye konuştu.
Çocukluk çağı kanserlerinin oluşumuna etkili faktörlerin çok farklı ve değişken olduğunu ifade eden Çetingül, çevresel faktörler (iklim özellikleri, enfeksiyonlar, uygunsuz besinler, ilaçlar, radyasyon, yüksek manyetik alana yakınlık, annenin hamilelikte maruz kaldığı çevresel etkenler gibi), bağışıklık sisteminin doğumsal veya sonradan oluşan yetersizlikleri veya ailesel yatkınlık, bazen de kalıtsal faktörlerin hücrelerin kanserleşmesinde rol oynadığını kaydetti. Çocukluk kanserlerinin genel tedavi prensipleri içinde kemoterapinin (ilaç tedavisi) esas olduğunu aktaran Prof. Dr. Çetingül, "Bunun yanında değişik tümörlerde radyoterapi (ışın tedavisi) ve cerrahi tedavi de yer alır. Özellikle bazı lösemilerde başta olmak üzere nadiren diğer kanserlerde de kök hücre naklinin yeri vardır. Kanser tipine göre tedavilerin şekli ve süresi bazı farklılıklar göstermektedir. Bir veya 2 yıl süren tedavilerin sonunda dünyada çocukluk çağı kanserlerinde yüzde 75'in üzerinde genel sağkalım elde edilmektedir. Bu sonuçların elde edilmesi, erke tanı ve uygun kanser merkezlerinde deneyimli ekiplerce uygun tedavilerin yapılmasıyla olmaktadır. Ülkemizde de gelişmiş kanser merkezlerinde bazı kanserlerde elde edilen sağkalımlar benzer orandadır. Ancak genel olarak ülkemizde çocukluk çağındaki kanserlerin çoğu geç dönemde, ileri hastalıkla gelmektedir. Bu durum sağkalımları olumsuz etkileyen önemli etmenlerden biridir. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerde hastalıkların çeşitliliği, geleneksel yaklaşımlar, yanlış beslenme alışkanlıkları, milli bütçeden kanser tanı ve tedavisine ayrılan paranın yetersizliği, kanserden korunmanın yapılamaması kanserlerin oluşmasına ve gidişine etkili etmenlerdir" şeklinde konuştu.