HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

DHA YURT BÜLTENİ -6

DHA YURT BÜLTENİ -6 ELAZIĞ'DA EVE DÖNMEYEN ÇOCUK DONMAK ÜZEREYKEN BULUNDU Elazığ'da, dün dolaşmak için evden çıkan S.B.

DHA YURT BÜLTENİ -6

ELAZIĞ'DA EVE DÖNMEYEN ÇOCUK DONMAK ÜZEREYKEN BULUNDU

Elazığ'da, dün dolaşmak için evden çıkan S.B. (15), yaklaşık 10,5 saat sonra karlar üzerinde kendisinden geçmiş, donmak üzereyken bulundu.
Abdullah Paşa Mahallesi'nde oturan S.B., dün saat 15.00 sıralarında dolaşmak için evden çıktı. Havanın kararmasına karşın S.B. eve dönmeyince aile polise haber verdi. İhbar üzerine polis ve AFAD ekipleri, arama çalışması başlattı. Saat 01.30 sıralarında S.B. mahallede boş arazide karlar üzerinde kendisinden geçmiş, donmak üzere bulundu.
S.B., çağırılan ambulansla Fırat Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılarak tedaviye alındı.

Görüntü Dökümü
---------------------------------
- Çocuğun arabadan indirilmesi
- Tekerlekli sandalye ile hastaneye girişi
- Hastanede müdahale edilmesi
- Genel ve detay görüntü

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 13 MB

Haber: Erkan BAY-Kamera:ELAZIĞ-DHA

=================

SAMSUN’DA ATIKLARIN KİRLETTİĞİ MERT IRMAĞI ALARM VERİYOR

SAMSUN'da, şehir merkezinden geçerek Karadeniz’e dökülen Mert Irmağı, atıklar nedeniyle oluşan kirli görüntüsü ve çevreye yaydığı kötü koku nedeniyle alarm veriyor. Yüzeyinde biriken çöpler ve bazı işletmelerin atıklarının bırakıldığı ırmak, çevre sakinlerini rahatsız ediyor.
İlkadım ve Canik ilçelerinin sınırında yer alan ve şehir merkezinden geçerek Karadeniz’e dökülen Mert Irmağı, atıklar nedeniyle oluşan kirli görüntüsü ve çevreye yaydığı kötü koku nedeniyle alarm veriyor. Yüzeyinde biriken çöpler ve bazı işletmelerin atıklarının bırakıldığı ırmak, çevre sakinlerini rahatsız ediyor. Irmağın şehir içerisinden geçtiği 3.5 kilometrelik bölümünde gözle görülür oluşan kirliliğe karşı önlem alınması isteniyor.
‘KOKUDAN BURADA DURMAK MÜMKÜN DEĞİL’
Samsun Çevre Platformu Sözcüsü Mehmet Özdağ, Mert Irmağı’nın Karadeniz’e döküldüğü noktanın doğal güzelliğe sahip olduğunu belirterek ırmağa kanalizasyon atıklarının bırakıldığını söyledi. Özdağ, “Hiç bir önlem alınmadan ırmağın çevresel atıklarla kirletildiğini görüyoruz. Ciddi anlamda rüzgarın ters estiği bir yer ve yaz günlerinde burada kokudan durmak mümkün değil. Kesintisiz olarak bu şehir, 20 yıldır aynı anlayış ve aynı ekiple yönetiliyor. Mert Irmağı’nın sağ ve solunda çevresel düzenlemelerin yapılmamış olmaması üzücü. Onu da bir kanara koyalım; kent için ciddi bir çevre sağlığı sorunu oluşturan bu atık yönteminin çözülmemesi çok vahim bir durum. Samsun’a yakışmıyor" dedi.
‘KENTİN EN ÖNEMLİ SORUNLARINDAN BİRİ’
Irmakta oluşan kirlilikten rahatsız olduklarını ifade eden Özdağ, “Biz bunun kentin en önemli sorunlarından biri olduğunu düşünüyoruz. Bir an önce denize döküldüğü noktada hiç olmazsa 3,5 kilometre içeriye doğru olan noktada yerleşimin yoğun olduğu yerde, Samsun’a yakışır bir çevre düzenleme yapılması gerekiyor. Rekreasyon alanları ve çevresel düzenlemeler ile ticari bakış açısı ve kaygı taşımadan kamusal bir bakış açısıyla nehrimizin bize ve kentimize kazandırılmasını bekliyoruz. Yerel seçimlerde kim seçilecek olursa olsun, kendisinden bunu bekliyoruz. Biz 20 yıldır bunu söylüyoruz ancak söylediklerimiz duyulmadı veya ciddiye alınmadı. Umarım bundan sonra gelecek kişi tarafından ciddiye alınır. Bu konunun takipçisi olacağızö diye konuştu.
Irmakta zaman zaman balık ölümlerinin yaşandığına dikkat çeken Çevre Mühendisi Cengiz Çam ise “Burası arıtmada yeterli değil. İnsanların çoğunluğu bu bölgede, şehir merkezinde yaşıyor. Sağlık açısından uygun değil. Yetkililer, şu canım şu güzel yerlere daha fazla önem verebilirdi. Burası daha güzel olabilirdi. Sadece köprü yapmakla olmuyor ve o da yetersiz. Buradaki çevre kirliliğinin ve diğer sorunların giderilmesi lazımö ifadelerini kullandı.
Öte yandan Devlet Su İşleri (DSİ) 7’inci Bölge Müdürlüğü yetkilileri Mert Irmağı’nda rutin temizlik ve kontrollerin sürdürüldüğünü belirtti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------
Drone ile ırmak detayları
Irmaktan detaylar
Mehmet Özdağ açıklaması
Cengiz Çam
Detaylar

Haber-Kamera: Tolga BİRGÜCÜ SAMSUN-DHA

===================

SGK, 15 YIL SONRA 'YANLIŞ HESAP' NEDENİYLE EMEKLİYE ÖDEDİĞİ PARAYI GERİ İSTEDİ

Antalya'da Mehmet Çiçek'in (85) Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan (SGK) aldığı emekli maaşı, 5 aylık eksik prim yatırdığı gerekçesiyle 15 yıl sonra kesildi. SGK, toplam maaş ödemesi olan 62 bin TL'yi geri istedi ancak mahkeme, Çiçek'in 82 yaşından sonra çalışamayacağını belirterek, kurumun aylık kesmeye yönelik işleminin iptaline, ödenmeyen aylıkların faiziyle Çiçek'e verilmesine karar verdi Yargı süreci devam ettiği için 3,5 yıldır maaş alamayan Mehmet Çiçek, "Ben öldükten sonra maaşı herhalde mezara gönderecekler" dedi.
Antalya'nın Aksu ilçesinde çiftçilik yapan Mehmet Çiçek, 2000 yılına kadar 11 yıl SSK'ya, 7 yıl da Bağ-Kur'a emekli olabilmek için prim ödedi. Çiçek, 2000 yılının son ayında SSK tarafından emekli edildi. 2015 yılının Temmuz ayına kadar düzenli emekli maaşı alan Çiçek, maaşının kesilmesinden sonra SGK'ya başvurdu. SGK yetkilileri, Çiçek'e yanlış hesap yapıldığını, 5 ay daha prim ödemesi gerektiğini söyledi. Kurum, bugüne kadar ödeme yaptığı 62 bin 306 TL'yi de Çiçek'ten geri istedi.
MAHKEME: EKONOMİK MAHVINA NEDEN OLUR
Mehmet Çiçek, hatanın SGK'dan kaynaklandığı gerekçesiyle Antalya İş Mahkemesi'ne dava açtı. İş Mahkemesi, SGK lehinde karar verince, Çiçek'in avukatı Enes Yeşilkaya, davayı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi'ne taşıdı. Bölge İdare Mahkemesi ise Çiçek'i haklı buldu. Mahkeme kararında, SGK'nın yaklaşık 16 yıl ödeme yaptıktan sonra okuma yazma dahi bilmeyen, o dönem 82 yaşında olan Mehmet Çiçek'in çalışarak, emekli olma imkanını elinden aldığını belirtti. SGK'nın istediği 62 bin 306 TL'nin Mehmet Çiçek'in 'ekonomik mahvına' neden olabilecek bir rakam olduğunu kaydeden mahkeme, 5 aylık eksik prim ödemesinin de iyi niyet ilkesiyle bağdaşmayacağını biddirdi. Davayı kabul eden mahkeme, kurumun aylık kesmeye yönelik işleminin iptaline, ödenmeyen aylıkların faiziyle Çiçek'e verilmesine karar verdi. SGK da kararı Yargıtay'a götürdü.
'MAAŞIMI ARTIK MEZARA GETİRİRLER'
Mağdur Mehmet Çiçek, emekli olduğu söylendikten sonra kurumun kendisine 16 yıla yakın maaş verdiğini söyledi. Çiçek, "'Eksik gün var' dediler. Bir de benden para istiyorlar. Dava açtık, mahkemeyi kazandık. Beş ay eksik yazmışlar. 62 bin lira istiyorlar. Sağlıktan yararlanamıyorum. İlaca da para veriyorum. Nereden para bulacağım ? 3,5 senedir maaş alamıyorum. Mahkeme süreci 3,5 yıldır devam ediyor. Ben öldükten sonra maaşı herhalde mezara gönderecekler. Personel hatası diyorlar, benim suçum ne? Artık mezara getirip parayı bırakırlar" dedi.
16 YIL SONRA 'PARDON' DENİLDİ
Avukat Enes Yeşilkaya da memur hatasından sorunun yaşandığını söyledi. SGK'nın ödediği tüm paraları faiziyle icraya vererek istediğini söyleyen Yeşilkaya, "İstinaf'ta haklı olduğumuz tespit edildi. Mehmet beyin geliri yok, mağdur durumda. 82 yaşındaki insan, kurum hatasından kaynaklı 5 aylık prim borcunu, bir yerde çalışarak nasıl ödeyebilir ki? Kusur kendisinde değil. Ödemelerini yapmış, prim borcunu sormuş, sonra kurumca emekli edilmiş. Sonra da pardon denilmiş" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------
-Yaşlı amcanın ev içersinden görüntüsü
-Yaşlı amcanın Portakal bahçesinde çalışmasından detay görüntüler
-Yaşlı amca bahçede çalışırken DRONE görüntüleri
-Yaşlı Amca Mehmet ÇİÇEK ile röp
-Yaşlı amcanın Avukatı Enes YEŞİLKAYA ile röp
-Avukatın bürosundan detay görüntüler

550 MB //4.56 SN'HD

Haber: Hasan DEMİRBAŞ- Kamera :Emrah GÜL/ANTALYA,(DHA)

==================

YAŞLI KADINI DÖVEREK PARA VE ALTINLARINI YAĞMALAYAN 3 SANIĞA 90 YILA KADAR HAPİS İSTENDİ

ANTALYA'nın Manavgat ilçesinde evine girdikleri Türkan Tuncer'i (65) döverek kaburga kemiklerini kırıp, bir miktar para ve ziynet eşyalarını aldıktan sonra elleri, ayakları bağlı, ağzı bantlı şekilde bırakıp giden 2'si Gürcü 3 sanık hakkında toplam 90 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Manavgat'ın Yukarı Pazarcı Mahallesi'nde geçen 1 Ağustos sabahı girdikleri evde Türkan Tuncer'i döverek kaburga kemiklerini kırmak, ellerini ve ayaklarını bağlayıp, ağzına havlu tıkadıktan sonra koli bandıyla bantlamakla suçlanan Gürcistanlı Davit Gabaizde (46) ve Genad Surmanidze (40) ile Murat Çiçek (39) hakkında Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı. İddianamede şüphelilerin saat 06.00 sıralarında Türkan Tuncer'in evine girdikleri, yere yatırdıkları, paraların ve altınların yerini öğrenmek için dövdükleri, bir miktar para ve 3 altın bilezik, altın kelepçe, altın kalın zincir ve takılı eski altın sarı lirayı aldıktan sonra ellerini, ayaklarını bağladıkları ve ağzına havlu tıkayıp bantlayarak bırakıp gittikleri, yaşlı kadının merdivenlerden sürünerek kapıya çıktığı saat 08.30 sıralarında yoldan geçen bir kişi tarafından kurtarıldığı belirtildi.
57 YILDAN 90 YILA KADAR HAPİS İSTENDİ
Darp nedeniyle Türkan Tuncer'in 4 kaburga kemiğinin kırıldığı belirtilen iddianamede, sanıkların olayın ardından Adana'ya giderken Mersin'de bir kuyumcuda altınları bozdurdukları ve parayı paylaştıkları, ardından gittikleri Adana'nın Seyhan ilçesinde yakalandıkları aktarıldı. İddianamede şüphelilerin 'Birden fazla kişiyle kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle konutta veya eklentilerinde birden fazla kişiyle birlikte gece vakti silahlı yağma', 'vücutta kemik kırığına veya çıkığına neden olacak şekilde silahla yaralama', 'birden fazla kişiyle silahla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma', 'nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihlal etme' suçlarını işledikleri kaydedilerek, ayrı ayrı 19 yıldan 30 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.
DAVANIN İLK DURUŞMASI YAPILDI
İddianameyi kabul eden Manavgat 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Davanın ilk duruşmasına tutuklu sanıklar Davit Gabaizde, Genad Surmanidze ve Murat Çiçek, şikayetçi Türkan Tuncer, tarafların avukatları ve tercüman bilirkişi katıldı. Kimlik tespiti ve okunan iddianamenin ardından sanıkların savunmaları tercüman eşliğinde alındı.
'KOMŞULARA SES GİTMESİN DİYE SADECE AĞZINI KAPATTIK'
Sanık Genad Surmanidze, çok az Türkçe bildiğini, poliste ve savcılıkta verdiği ifadeyi kabul etmediğini belirterek, "3 gün tutuklu kaldık. Sadece 1 saat tercüman geldi. Bizim dediklerimizi doğru çevirmedi. Doğru yazmadılar. Ne yazdıklarını bilmiyorum" dedi. Olay günü çok sarhoş olduklarını ve sanık Murat Çiçek ile kavga ettiklerini anlatan Genad Surmanidze, gördükleri bir merdivene oturduklarını ve uyuyup kaldıklarını söyledi. Uyandıklarında saat 06.00 olduğunu aktaran Genad Surmanidze, yüzlerini yıkamak için açık kapıdan içeri girdiklerini öne sürerek, şöyle dedi:
"Müşteki bizi görünce çığlık atmaya başladı. 'Komşulara ses gitmesin' diye sadece ağzını kapattık. Bu sırada müşteki yere düştü. Kalkması ve odaya geçip oturması için yardım ettim. Buzdolabından su alıp içip içmeyeceğini sordum. Sakinleştirmeye çalıştım. Davit Gabaizde ile bir şeyler konuşuyorlardı. Benim Türkçem iyi olmadığı için anlamadım. Davit Gabaizde ile ben sonrasında çıktım. Murat Çiçek'i aradık ve yanına gittik. Çok sarhoştum, uyumuşum. Gözümü açtığımda Adana'ya gelmiştik. Olaydan dolayı çok üzgünüm, pişmanım. Özür diliyorum zararını karşılamaya hazırım."
'BİLEZİK, ALTIN VERECEĞİM DEDİ, KABUL ETTİK'
Sanık Davit Gabaizde, poliste ve savcılıkta verdiği ifadenin çok azının doğru olduğunu söyleyerek, ellerini ve yüzlerini yıkamak için açık gördükleri kapıdan içeri girdiklerini anlatarak, "Elimizi yüzümüzü yıkadık. İçerideki kadın bizi görünce bağırmaya başladı. Ben de elimdeki yüzümü sildiğim havluyla kadını sakinleştirmeye çalıştım. Bu panikle kadın yere düştü, ben de düştüm. O sırada panik haldeydim. Kadın bana, 'Bir şey yapmayın, size para vereceğim, bilezik, altın vereceğim' dedi. Bizim de paramız yoktu, bu yüzden teklifini kabul ettik" dedi.
'OLAYLA İLGİM YOK'
Duruşmada savunma yapan sanık Murat Çiçek de polis ve savcılıkta verdiği ifadeyi kabul etmeyerek, Gürcü sanıklar hakkında hiçbir zaman hırsızlık için geldiklerini söylemediğini iddia etti. Sanıkların Manavgat'a çalışmak için geldiklerini savunan Murat Çiçek, gelmeden önce de kendisine 500 lira para gönderdiklerini söyledi. Olay günü Adana'ya gideceğini söylediğinde sanıkların da gelmek istediğini belirten Murat Çiçek, Adana'dan dönüşte kaza yaptığını ve sanık Davit Gabaizde'den 2 bin lira borç aldığını belirtti. Olayla ilgisinin olmadığını söyleyen Murat Çiçek tahliyesini ve beraatını istedi.
'AĞZIMA BEZ PARÇASI TIKIP, KOLİ BANDIYLA BANTLADILAR'
Duruşmada ifade veren şikayetçi Türkan Tuncer de uyurken tıkırtıya uyandığını, elini yüzünü yıkamak için lavaboya giderken, evin içinde yüzleri maskeli 2 kişiyle karşılaştığını anlatarak şöyle dedi:
"Saçımdan tutup bana yumruk vurmaya başladılar, kafama ve mideme vurdular. Sonrasında yere yatırdılar, ağzıma bez parçası tıkıp, koli bandıyla bantladılar. Ellerimi ve ayaklarımı bağladılar. Bana paraların ve altınların yerini sordular. Altın ve para olmadığı, babamdan emekli maaşı aldığımı söylememe rağmen sürekli vurdular. Paralarımı ve bir kutunun içerisinde bulunan altınlarımı almışlar. Bunlar dışında param ve altınım olup olmadığını sordular ve vurmaya devam ettiler. Daha sonra benim ellerimi ve ayaklarım bağlı, ağzım bantlı şekilde mutfakta bırakıp gittiler. Sürünerek evin giriş kapısına kadar geldim. O sırada komşum Y.Y. işe gidiyormuş, beni gördü. Ellerimi ve ayaklarımı çözdü. Polise haber verdi ve beni hastaneye götürdüler."
Dava, dosyadaki eksiklerin giderilmesi için ertelendi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
- Manavgat adliyesinden genel görüntü (ARŞİV)
- Şüphelilerin getirilişi ve saldırı (ARŞİV)
- Detay görüntü (ARŞİV)
- Şüphelilerin güvenlik kamerası görüntüleri (ARŞİV)

264 MB /// 02.21"

HABER- KAMERA: Mithat ABAKAN/MANAVGAT (Antalya), (DHA)

==================

EMEKLİ ÖĞRETMEN EVİNİ MÜZEYE ÇEVİRDİ

ANTALYA'nın Akseki ilçesinde emekli öğretmen Abdullah Kara (68), yıllardır köylerden topladığı eski eserleri evinde sergiliyor. Kara'nın müzeyi andıran evinde 40 ile 800 yıl arasında geçmişe sahip 5 bine yakın eşya bulunuyor.
Anadolu'nun çeşitli yerlerinde öğretmenlik yaptıktan sonra emekli olan Abdullah Kara, Akseki'ye bağlı Çukurköy Mahallesi'ne yerleşti. Antika merakı olan Kara, çocukluğunda beri eski eşyaları toplamaya başladı. Görev yaptığı yerlerde de gördüğü farklı eşyaları alan Kara, yıllar içinde aydınlatma araçlarından radyoya, yöresel mutfak eşyalarından müzik çalara, silahlardan tarım aletlerine, giyim eşyalarından kitaba kadar yaklaşık 5 bin eşyanın sahibi oldu. Abdullah Kara, biriktirdiği eski eşyaları evinde topladı.
Amacının unutulmaya yüz tutmuş değerleri yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak olduğunu belirten Abdullah Kara, "Gelecek nesle, çocuklarımıza, torunlarımıza geçmişimizi hatırlatmamız gerekiyor. Bu tarih bilinci oluşturmak herkesin görevidir. Şimdi çocuklarımıza eski eşyalarımızı gösterdiğimiz zaman ne olduğunu bilmiyor. Geçmişini bilmeyen bir nesil, önünü asla göremez. Ben de bu ışıkla yola çıkarak böyle bir müze oluşturdum ve vatandaşların hizmetine sundum" dedi.
'MÜZE YAPMA FİKRİNİ TELEVİZYONDAN GÖRDÜM'
Doğduğu mahallede 1979 yılında ev yaptırdığını belirten Kara, "Yazları sürekli köyüme geldim. 1996 yılında emekli oldum. Çocukluk yıllarımdan bu yana ilgimi çeken eşyaları biriktiriyordum. 1970'li yıllardan sonra da özellikle eski eşyaları toplamaya başladım. Başlarda bu eşyaları evimdeki vitrinde sergiledim. Zaman içinde sayıları artınca evin alt katında sergilemeye başladım. Bir gün televizyon izlerken topladıkları eski ve antika eşyalardan müze yapanları gördüm. Bunun üzerine evimin zemin katını kendi gayretlerimle düzenlemeye başladım. Elimdeki objeler çoğalınca burayı 'Müze ve kültür evi' yapmaya karar verdim. Evimde 40 ile 800 yıl arasında değişen, 5 bine yakın eşya bulunuyor" diye konuştu.
Kendi mahallesinin yanı sıra çevre yerlerden de kültüre dair ne varsa topladığına dikkati çeken Kara, "Eşyaları toplarken köylüler de bana yardımcı oldu. Evlerinde büyüklerinden kalan eşyaları vererek sergilememi istedi" dedi.
ZİYARETE AÇIK
Kara, evini ziyaret edenlerin tarım aletlerinden mutfak eşyalarına, tüfeklerden müzik aletlerine kadar birçok eşya arasında tarihte yolculuk yaptığını, kendisinin de eşyalar hakkında bilgi verdiğini söyledi.
Ziyaretçilerden ücret talep etmediğini de vurgulayan Kara, "Yöremizi, kültürümüzü tanıtmak bana yetiyor. Bundan çok mutlu oluyorum. Yaşadığım müddetçe müzemi daha da zenginleştireceğim" şeklinde konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------
- Eserlerden görüntü
- Abdullah Kara görüntü
- Röp: Abdullah Kara

Haber- Kamera: Adem ÇETİN/AKSEKİ(Antalya), (DHA)

==================

BİTLİS DEVLET HASTANESİ'NDE YANGIN TATBİKATI

Bitlis Devlet Hastanesi'nde yangın tatbikatı gerçekleştirildi. 25 kişilik ekiple gerçekleştirilen tatbikatta senaryo gereği 4 hasta alevlerin arasından kurtarıldı.
Hastanedeki yangın tatbikatına, Bitlis Belediyesi İtfaiyesi, 112 Acil Komuta Servisi, AFAD ve UMKE ekipleriyle hastane personeli katıldı. Gerekli önlemlerin alınmasının ardından, senaryo gereği 4 gönüllü personelin tedavi gördüğü odada çıkan yangına ilk önce hastane personeli tarafından müdahale edildi. Daha sonra 112 Acil Komuta Servisi ve itfaiyeye yangın ihbarında bulunuldu. Bu arada yürüyebilecek hastalar, hastane personeli tarafından binadan çıkarıldı. İtfaiyenin yangına müdahalesinin ardından 112 Acil, UMKE ve AFAD ekipleri tarafından diğer hastalar da tahliye edildi.
Başarıyla tamamlanan tatbikat sonrası açıklamalarda bulunan Bitlis Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Onur Çağdaş Arıkan, olası yangın durumlarına karşı hazırlıklı olmak amacıyla tatbikatı gerçekleştirdiklerini söyledi. Tatbikatta tüm birimlerin en hızlı şekilde müdahalede bulunduklarını belirten Arıkan, "Kimse zarar görmeden tatbikatımızı tamamladık. Buradaki 4 hastamız gerçek hasta olmayıp, hastane gönüllülerinden oluştu. Emeği geçen tüm ekiplere teşekkür ediyorum" dedi.
Bitlis 112 Acil Komuta Merkezi Doktoru Ahmet Şen ise "Bitlis Devlet Hastanesi'nde olası yangın durumunda hastanenin daha önceden planlamış olduğu, hastaların nasıl tahliye edileceğini, belirtilen standart operasyon prosedürleriyle ilgili iş akışlarına göre çözüm ortakları ile paylaşarak, tatbikatı gerçekleştirdik. 25 kişilik bir ekiple tatbikatı gerçekleştirdik. Emeği geçen tüm arkadaşlarımı kutluyorum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
-Hastane girişine aslılan tatbikat pankartından görüntü
-Hastane içinden detaylar
-Yangın çıkan odadan detaylar
-Güvenlik güçlerinin ve görevlilerin yangına müdahaleleri
-112, UMKE ve AFAD ekiplerinin hasta kurtarmalarından detaylar
-Değerlendirme toplantısı
-Bitlis Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Onur Çağdaş Arıkan'ın açıklamaları
-112 Acil Komuta Merkezi Doktoru Ahmet Şen'in açıklamaları

Haber-Kamera: Özcan ÇİRİŞ / BİTLİS,(DHA)

===================

GENÇLİK HAYALİNİ SOKAKTA ŞARKI SÖYLEYEREK GERÇEKLEŞTİRDİ

İZMİT'te, pazarlarda çalışan 59 yaşındaki Ali Çakmak, yaşının ilerlemesinin ardından gençlik hayalini gerçekleştirmeye başladı. Sokaklarda şarkı söyleyen Ali Çakmak, halkın da büyük beğenisini topladı.
Gençlik hayalini gerçekleştiren Ali Çakmak, İzmit'in en yoğun yerlerinden olan Yürüyüş Yolu'nda şarkı söylüyor. Ses sistemi kurarak müziğe eşlik ederek şarkı söyleyen Ali Çakmak, Barış Manço, Zeki Müren, Orhan Gencebay, Müslüm Gürses, İbrahim Tatlıses ve Cem Karaca gibi bir çok ünlünün şarkılarını seslendirirken, vatandaşların da beğenisini topladı. Ali Çakmak şarkılarını seslendirirken, beğeniyle dinleyenler önündeki kutuya para bıraktı.
Çok küçük yaşlarda eve katkı sağlamak için çalışmaya başladığını belirten Ali Çakmak, "1970 yılında babamın işi sebebiyle İzmit'e taşındık. O seneden sonra ilkokulu okudum ve iş hayatına başladım. Babamızın tek çalışmasıyla ailemizi geçindirememesi sebebiyle biz de sanayilerde çalışmaya başladık. Hayatımız sanayilerde geçti. Ondan sonra pazarlarda işçi olarak çalışmaya başladım. Senelerce pazarlarda çalıştıktan sonra, yaşım itibariyle de bazı şeyler ağır gelmeye başladı. Pazarcılığı biraz geri plana itmeye başladım" dedi.
Ali Çakmak gençlik yıllarından bu yana evde sürekli şarkı söylediğini belirterek, "Yıllar öncesinden şarkı söylemeye hevesim vardı. Cihazlarım vardı. Evde kendi şarkımı, ilahimi, her şeyi söyleyip duruyordum. Sonra burada bir iki arkadaşı görünce, 'Yahu ben bunu neden yapmıyorum?' dedim. Geldik, şimdi yapmaya başladık. Sağolsun, halkımızın da teveccühü sesimi beğendiklerini de hissediyorum. Bu şekilde başladık ve hayatımızı idame ettiriyoruz. Şimdi kendi kendime diyorum ki, sanatçılara, seslerine bakarak, 'Keşke bir 40 sene önce bu işe başlasaydım' diyorum" diye konuştu.
Hoşuna giden tüm şarkıları kendisinin de söylemeye çalıştığını ifade eden Ali Çakmak, "Repertuarımda Türk sanat müziği, Türk halk müziği, arabesk, ilahi, yani kulağıma hoş gelen tüm müzik türlerini söylemeye de çalışırım, dinlemeye de çalışırım. Sesimin güzel olduğuna dair çok olumlu tepkiler alıyorum. Vatandaşlar, 'Söyle amca, söyle dayı' falan diyor. Bu şekilde devam ediyorum" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Ali Çakmak şarkı söylerken görüntüler
-Yürüyüş Yolu'ndan görüntü
-Ali Çakmak ile röp.
-Para bırakanlar
-Detay

HABER: Dinçer AKBİR-KAMERA: Alişan KOYUNCU/DERİNCE(Kocaeli),(DHA)

===================

DÜZCE'DE BAL KABAĞI ŞENLİĞİ

Düzce Kabağı Lezzet Şenliği'nde bal kabağından yapılan çorba, tatlı ve böreklerin tanıtımı yapılırken, bal kabağı oyularak çıkarılan figürler beğeni topladı. Şenlikte 3 ton bal kabağı tatlısı ikram edildi.
Düzce Valiliği, Düzce Belediyesi, Düzce Üniversitesi ve Kent Konseyi Kadın Meclisi iş birliği ile Düzce Kabağı Lezzet Şenliği düzenlendi. Belediye Meydanı'nda düzenlenen şenlikte stantlarda bal kabağından yapılan çorba, tatlı ve böreklerin tanıtımı yapılırken, bal kabağı oyularak yapılan figürler ise ilgi çekti. Düzce kabağının tanıtımının yapılmasının amaçlandığı şenlikte bal kabağından yapılan 3 ton tatlı vatandaşlara ikram edildi.
27 yıldır aşçılık yapan Zafer Çakmak kabakları oyarak birbirinden güzel figürler ortaya çıkarırken, "Her işin bir zorluğu var. Kabak işleme sanatı emek isteyen bir sanat. Çok sabır isteyen bir sanat. Kendinizi bu işe vermeniz lazım. Sanata adanan seneler gerektiriyor. Bir uğraş gerektiriyor, yaptığımız iş gerçekten çok güzel, görsellik olarak ortaya muhteşem eserler çıkıyor. İsterim ki herkes bu işle uğraşsın ama biraz zor. Kabağın her çeşit yemeği yapılabilir. Çorbasından tutun, tatlısına, yemeğine kadar her şeyi yapılabilir. Rabbim bize böyle bir nimet vermiş, bizde bunu elimizden geldiği kadar değerlendirmeye çalışıyoruz." dedi.
Kabak üreticisi Mustafa Yalçın ise, "Düzce kabağı meşhur olma yolunda derken, yöresel olarak zaten bilinen bir tat. Aromasıyla ve her şeyi ile çok güzel. Bizim amacımız bundan sonra il çapında, ulusal çapta ve uluslararası çapta kendimizi tanıtmak. Kabağın tatlısı yapılır, çorbası yapılır, kompostosu yapılır, böreği yapılır. Bir çok alanda kullanılabiliyor. Bu kabağın çekirdeğinde tohum yoktur. Bu eski bir tohumdur. Biz bunu bulduk, ürettik ve çoğaltmaya çalışıyoruz. Kaybolmak üzere olan yerli tohumdur. Çok lezzetli bir kabaktır. Nazlı kabak diye tabir ediyoruz. Çünkü dış kabuğu çok incedir. Sadece Düzce’de yetişir." diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------
Kabak oyma sanatından görüntü
Mehter konserinden görüntü
Kabak tatlısı alan vatandaşların görüntüsü
Kabaklardan görüntü
Sırası ile Zafer Çakmak, Mustafa Yalçın ve Ulviye Dikmen ile röp.
Kabakla ilgili anlatım görüntüsü ve detaylar

HABER-KAMERA: Tezcan SOLMAZ/DÜZCE, (DHA)

================

NİĞDE’DE 2 KİŞİ FETÖ’DEN GÖZALTINA ALINDI

Niğde’de FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunda hakkında yakalama kararı çıkarılan Din dersi öğretmeni C. G. ve 6 yıl 3 ay hapis cezası bulunan meslekten ihraç öğretmen M.D. polis ekipleri tarafından gözaltına alındı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunda hakkında yakalama kararı çıkarılan Bor İlçesinde öğretmenlik yapan C.G., TEM ekipleri tarafından gözaltına alındı. Hakkında yakalama kararı bulunan 6 yıl 3 ay hapis cezasına hükümlü ihraç öğretmen M. D. ise polis ekiplerinin GBT sorgusunda yalanarak TEM ekiplerine teslim edildi.

Haber: Ali KADI/NİĞDE,(DHA)-

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler