KADIN

Ebeveynler Ve Çocukları

Zamane ebeveynlerini ve onların çocuklarından bahsedersek...

Ebeveynler Ve Çocukları

Ne kadar bocalamakta olan bir nesil olduğumuzun farkında mısınız? 35-40’lı yaşlarında, iş hayatında 10 küsur senedir yer alan ve de anne baba olanlardan bahsediyorum.

Neden bocalıyoruz dedim; aslında birkaç sebepten:

Hepimiz hayat beni neden yoruyorsun moduna geçmişiz! Özellikle de işsel sebeplerle. Koşa koşa işe giden; işini seven, yaptığından keyif alan pek fazla kimseye rastlayamıyorum maalesef. Kimi şirketinden, kimi müdüründen, kimi bulunduğu sektörden şikayetçi. İşin özünde kendimizden şikayetçiyiz gibi geliyor bana. Herkesin bir rolü var hayatta. Yaptıklarının bir amaç ve anlamı var. Tıkandığımız yer de tam burası ve sorgulamamak için de başka şeyleri bahane ediyoruz.

İlişkilerimizde bocalıyoruz. Karımızla, kocamızla; anamızla, babamızla...Bir şeyler ters gidiyor hep. Hep de başkasında suç! Ah onlar böyle olmasa; bizi çıldırtmasa, damarımıza basmasa ne kadar kolay olacak hayat. Peki ya ben nasılım onlara karşı acaba?

Ve de anne baba olmak bizi bayağı karıştırıyor. Zamane çocukları da ne bilmiş, ne zor! Her şeyi isterler. Versen bir türlü, alsan başka türlü. Almasan daha da kötü. Hele bir de diğer aileler ve onların yaptıklarına yetişmek yok mu!


Geçtim okulda ne yapacak hırsını; haftasonunda, tatillerde bile ne yapacak ayrı bir stres kaynağı! “Hiiç evde oturacak” deme şansımız yok maalesef. Bilmem kimin çocuğu yurtdışında İngilizce programına gitmiş, bilmem kimin çocuğu da yaz kampına. E bizimki de en azından bir kursa gitsin, aktiviteye katılsın şöyle havalısından.

Buna para mı yeter, yürek mi dayanır?

İşte tüm bunlar içinde kayboluyor bizim nesil bu aralar. Ve işin kötüsü kendi kayboluşunun, içinde bulunuğu girdabın da farkında değil…Yaptıklarıyla, davranışlarıyla çocuklarını da bu girdaba çekiyor. Çünkü ona öyle örnek oluyor. Çocuk onu görüyor:

Şikayetle işe giden bir anne babadan şikayetle okula gitmeyi…
Devamlı mutsuz olmayı…
Öflemeyi pöflemeyi…
Bundan sonra ne vara takıldığından, o an yaptığından mutlu olmamayı...
Her şeyin en iyisine, en son modeline sahip olmaya çalışmaktan;
Küçük şeylerle mutlu olamamayı...
Tatminsizliği…
Kararsızlığı…
Hedefsizliği…
İletişimsizliği…


Toparlanmak lazım…Kendimiz için bunu yapmaya gücümüz yoksa bile, çocuklarımız için. Onların daha iyi bir hayata sahip olabilmesi için. Onlara şu an sunduğumuz inanılmaz imkanlar ve fırsatlar kadar; hatta bunlardan çok daha önemlisinin bu olduğunu düşünüyorum. Mutlu, ne istediğini bilen bireyler ve anne babalar… Tutarlı, güçlü ebeveynler…

Çocuğa her şeyi vermek maharet değil. Bir şeyleri olmadığında; onlarsız da yapabilmeyi öğretmek. Hayır cevabıyla başa çıkabilmek. Başarısızlık, hayal kırıklıkları ile yüzleşebilmek, üstesinden gelmek. İstediği bir şey için başka bir şeylerden ödün vermek. Fedakarlık edebilmek.

Bunların bir okulu veya kursu yok maalesef! Sadece ana baba okulunda; yani ailede öğrenilebiliyorlar.

Başkası da öğretemiyor…Anne babanın işi bu.

Sadece söylemekle de olmuyor. Bilfiil yaşamak, yaşatmak lazım.

Figen Küçükkoner Kırca
www.lifefocus-tr.com
figen.kirca@lifefocus-tr.com
facebook: Ebeveyn Koçu Figen Kırca
twitter: @Coachfigen

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler