HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Ertem Eğilmez Kimdir? Ertem Eğilmez Neden Doodle Oldu? (Ertem Eğilmez)

Ertem Eğilmez, 85. doğum gününde Google tarafından unutulmadı. Ertem Eğilmez'i nasıl tanıdık? Ertem Eğilmez kimdir? Ertem Eğilmez neden doodle oldu?

Ertem Eğilmez Kimdir? Ertem Eğilmez Neden Doodle Oldu? (Ertem Eğilmez)

Ertem Eğilmez, doodle oldu. Yapımcı ve sinema yönetmeni olan Ertem Eğilmez, Hababam Sınıfı filmleriyle özdeşleşmiştir. Ertem Eğilmez, 85. doğum gününde Google tarafından unutulmadı. Ertem Eğilmez'i nasıl tanıdık? Ertem Eğilmez kimdir? Ertem Eğilmez neden doodle oldu? Ertem Eğilmez hakkında tüm detaylar ayrıntılar bu sayfada

Ertem Eğilmez (d. Trabzon, 18 Şubat 1929 – ö. İstanbul, 21 Eylül 1989), Türk yapımcı ve sinema yönetmeni. Geniş izleyici kitlesinin ilgisini çeken kalabalık kadrolu güldürüleriyle Türk sinemasında bir tarz oluşturmuştur.

Ertem Eğilmez'in Hayatı

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra dükkân açıp bakkallık yaptı. Askerlik sonrasında, 1954'te Refik Erduran ile birlikte Çağlayan Yayınevi'ni kurdu. Aynı yıl gene Erduran ve Haldun Sel'le birlikte, birçok karikatüristin yetiştiği Tef adlı mizah dergisini çıkarmaya başladı. Yayın dünyasında çıkardığı cep kitapları ile bir devrim yaptı. Kemal Tahir’e, Mayk Hammer takma adıyla polisiye romanları yazdırdı. Cep kitapları işinde batınca Türkiye'nin ilk langırt makinelerini getirtti


1961 yılında Efe ve 1964 yılında Arzu Film şirketini kurarak sinemacılığa başladı. Yaman Gazeteci filmiyle yapımcılığa, 1964'te de Fatoş'un Fendi Tayfur'u Yendi ile yönetmenliğe adım attı. Bir Millet Uyanıyor'la 1967 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde en iyi tarihsel film ödülünü kazandı.

Her türü denediyse de, çoğunlukla kolay izlenen ve geniş izleyici kitlesinin ilgisini çeken güldürüler yönetti. 1960'lı yıllardaki popüler aşk filmlerinin ardından, 1970’li yıllarda sevgi, dostluk ve güncel olayları güldürü öğesiyle kaynaştırdığı duygusal güldürülere yöneldi. 1960 yılların sonuna doğru, genellikle aynı oyuncu kadrosunu kullandığı ve ileride "Arzu Film Güldürüleri" diye adlandırılacak bu filmlerde zaman zaman toplumsal eleştiriye de yer veriyordu. Özellikle 1973'te çektiği Canım Kardeşim, insancıl tavrı, hüzünle güldürüyü kaynaştıran havası ve yer yer ulaştığı şiirsel anlatımıyla dikkati çeker.


Karakter oyuncularına başrol veren, Münir Özkul, Adile Naşit, Kemal Sunal, İlyas Salman, Halit Akçatepe, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Şener Şen ve Ayşen Gruda gibi güldürü oyuncularının sinemada başarı kazanmalarında payı olan Eğilmez, filmleştirilmesi oldukça güç sayılan Rıfat Ilgaz'ın Hababam Sınıfı romanını 1975'te beyaz perdeye aktardı. Hababam Sınıfı'nın başarısı üzerine Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı, Hababam Sınıfı Uyanıyor, Hababam Sınıfı Tatilde ve son olarak da Hababam Sınıfı Güle Güle adlı dört devam filmi çekti.


1980-81 sezonunda Kanlı Nigar adlı müzikli oyunu sahneye koyan Eğilmez, bir süre uzak kaldığı sinemaya 1984'te Namuslu filmiyle geri döndü. 1980 yılında yaptığı Banker Bilo ve 1984 yılında yaptığı Namuslu filmleriyle, Türkiye’nin temel sorunlarına bakışı açısını kendi mizah anlayışıyla ele aldı. Geniş ilgi gören Namuslu'yu, ticari açıdan başarısız olan Aşık Oldum (1986) ile gişede büyük bir başarı elde eden Arabesk (1988) izledi.

Ertem Eğilmez, 21 Eylül 1989'da İstanbul’da hayata gözlerini yumdu.

Kendisine ait filmler ve senaryolar
Arabesk (1988)
Aşık Oldum (1985)
Namuslu (1984)
Hababam Sınıfı Güle Güle (1981)
Banker Bilo (1980)
Erkek Güzeli Sefil Bilo (1979)
Gülen Gözler (1977)
Hababam Sınıfı Tatilde (1977)
Şabanoğlu Şaban (1977)
Hababam Sınıfı Uyanıyor (1976)
Süt Kardeşler (1976)
Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (1975)
Hababam Sınıfı (1975)
Salak Milyoner (1974)
Köyden İndim Şehire (1974)
Mavi Boncuk (1974)
Oh Olsun (1973)
Yalancı Yarim (1973)
Canım Kardeşim (1973)
Sev Kardeşim (1972)
Tatlı Dillim (1972)
Senede Bir Gün (1971)
Beyoğlu Güzeli (1971)
Son Hıçkırık (1971)
Kalbimin Efendisi (1970)
Küçük Hanımefendi (1970)
Sürtük (1970)
Boş Çerçeve (1969)
İngiliz Kemal (1968)
Sevemez Kimse Seni (1968)
Nilgün (1968)
Ömre Bedel Kız (1967)
Yaşlı Gözler (1967)
Ölünceye Kadar (1967)
Sürtüğün Kızı (1967)
Seni Bekleyeceğim (1966)
Seni Sevmiyorum (1966)
Ben Bir Sokak Kadınıyım (1966)
Bir Millet Uyanıyor (1966)
Senede Bir Gün (1965)
Sürtük (1965)
Helal Adanalı Celal (1965)
Kart Horoz (1965)
Fatoş'un Fendi Tayfur'u Yendi (1964)

SENARYOLARI;
Milyarder (1986)
Mavi Boncuk (1974)
Salako (1974)
Boş Çerçeve (1969)
Ölmeyen Aşk (1966)

Diğer bilgiler;

Milyarder - 1986
Şekerpare - 1983
Hababam Sınıfı Güle Güle - 1981
Banker Bilo - 1980
Erkek Güzeli Sefil Bilo - 1979
N'Olacak Şimdi - 1979
İsyan - 1979
Neşeli Günler - 1978
Kibar Feyzo - 1978
Hababam Sınıfı Dokuz Doğuruyor - 1978
Sultan - 1978
Nehir - 1977
Cennetin Çocukları - 1977
Gülen Gözler - 1977
Çöpçüler Kralı - 1977
Şabanoğlu Şaban - 1977
Hababam Sınıfı Tatilde - 1977
Aile Şerefi - 1976
Tosun Paşa - 1976
Öyle Olsun - 1976
Süt Kardeşler - 1976
Hababam Sınıfı Uyanıyor - 1976
Bizim Aile / Merhaba - 1975
Ah Nerede - 1975
Hababam Sınıfı - 1975
Delisin - 1975
Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı - 1975
Hasret - 1974
Mavi Boncuk - 1974
Boşver Arkadaş - 1974
Kanlı Deniz - 1974
Salak Milyoner - 1974
Köyden İndim Şehire - 1974
Salako - 1974
Tarkan: Güçlü Kahraman - 1973
Canım Kardeşim - 1973
Yalancı Yarim - 1973
Oh Olsun - 1973
Babaların Günahı - 1973
Tarkan: Altın Madalyon - 1972
Sev Kardeşim - 1972
Tatlı Dillim - 1972
Feryat - 1972
Karaoğlan Geliyor - 1972
Senede Bir Gün - 1971
Hayat Sevince Güzel - 1971
Emine - 1971
Tarkan: Viking Kanı - 1971
Son Hıçkırık - 1971
Beyoğlu Güzeli - 1971
Tarkan: Gümüş Eyer - 1970
Seven Ne Yapmaz - 1970
Kalbimin Efendisi - 1970
Sürtük - 1970
Yavrum - 1970
Dikkat Kan Aranıyor - 1970
Hazreti Ali - 1969
Mezarımı Taştan Oyun - 1969
Fakir Kızı Leyla - 1969
Ayşecik'le Ömercik - 1969
Çakırcalı Mehmet Efe - 1969
Tarkan - 1969
Maskeli Beşlerin Dönüşü - 1968
Sevemez Kimse Seni - 1968
İngiliz Kemal - 1968
Gönüllü Kahramanlar - 1968
Yayla Kartalı - 1968
Maskeli Beşler - 1968
Sürtüğün Kızı - 1967
Büyük Kin - 1967
Silahları Ellerinde Öldüler - 1967
Yaşlı Gözler - 1967
Ömre Bedel Kız - 1967
Kara Davut - 1967
Elveda - 1967
Seni Bekleyeceğim - 1966
Bir Millet Uyanıyor - 1966
Seni Sevmiyorum - 1966
Allahaısmarladık Yavrum / Yarın Ağlayacağım - 1966
Ölmeyen Aşk - 1966
Ben Bir Sokak Kadınıyım - 1966
Denizciler Geliyor - 1966
Allaha Ismarladık - 1966
Bilen Kazanıyor - 1965
Sürtük - 1965
Helal Adanalı Celal - 1965
Taçsız Kral - 1965
Senede Bir Gün - 1965
Fatoş'un Fendi Tayfur'u Yendi - 1964
Kırk Küçük Anne - 1964
Gözleri Ömre Bedel - 1964
İki Gemi Yanyana - 1963
Gençlik Hülyaları - 1962
Battı Balık - 1962
Beş Kardeştiler - 1962
Yaman Gazeteci - 1961

BİR TÜRK KLASİĞİ OLARAK HABABAM SINIFI

Hababam Sınıfı, Rıfat Ilgaz'ın Dolmuş dergisinde yazmaya başladığı öykülerden bir bölümünü birleştirerek 1957 yılında kitaplaştırdığı eseridir. Rıfat Ilgaz yazılarını o zamanlar Stepne takma adı ile yazmaktadır. Derginin adı Dolmuş olduğu için yolcu taşıyan binek araba anlamına geldiğinde, yedek parçalarından yedek lastik anlamına gelen stepne sözcüğünü bu nedenle kullanmıştır. Dergide olduğu gibi kitapta da yazar olarak Stepne takma adı kullanmıştır. Dergideki öykülerin ve kitabın yazarının Rıfat Ilgaz olduğu 6 Haziran 1957'de Dolmuş'ta yayımlanan Hababam Sınıfı'nın Muharriri başlıklı yazıda açıklanır. Derginin 11 Temmuz 1957'de yayınlanan 79. sayısında Hababam Sınıfı dizisinin bittiği şu şekilde duyurulur. “ekteplerin tatile girmesi münasebetiyle Hababam Sınıfı dağılmış bulunuyor. Rıfat Ilgaz'ın büyük alaka gören bu eserin birinci kısmı, kitap halinde yayınlanmıştır. İkinci kitap hazırlanmaktadır. Yakında 'Dolmuş Mizah Yayınları' serisinden neşredileceğini okuyucularımıza müjdeleriz. ” Hababam Sınıfı öykülerinin bir kısmı ise Tan Basımevi tarafından 1959 yılında basılır. Kitabı Turhan Selçuk'un çizimleri süslemiştir. Rıfat Ilgaz artık ünü kendini aşan kitaba sahip çıkabilmek için adını kullanmaya başlar ancak zaman zaman Stepne'nin kendisi olduğuna inandırmakta zorluk çeker. Bu kitabın ardından seri "Hababam Sınıfı Baskında" (1972), "Hababam Sınıfı Uyanıyor (Öykü)" (1972), "Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı " (1975), "Hababam Sınıfı İcraatın İçinde (roman)" (1987) kitapları ile devam eder. Hababam Sınıfı filmlerinden önce Beyoğlu Küçük Sahne'de 1966'da Zeki Alasya, Metin Akpınar, Ercan Yazgan, Ahmet Gülhan ve Suzan Uztan, Ali Yalaz, Ulvi Uraz ve Zihni Küçümen gibi zengin bir oyuncu kadrosundan oluşan Ulvi Uraz Tiyatro Topluluğu'nca sahneye konur. 1974'te ilk filmi çekilen Hababam Sınıfı o güne dek görülmemiş bir başarı gösterir ve altı filmi daha çekilir. 2006 Kasım ayında Çınar Yayınları tarafından Hababam Sınıfı kitabının ilk basımının 50. yıldönümü için özel baskısı 2000 adet yayımlanmıştır.

Hababam Sınıfı (film) 1974'teki Ertem Eğilmez'in ve serinin ilk filmidir.
Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (film) 1975'teki Ertem Eğilmez'in ve Serinin ikinci filmidir.
Hababam Sınıfı Uyanıyor (film) 1976'daki Ertem Eğilmez'in ve serinin üçüncü filmidir.
Hababam Sınıfı Tatilde 1977'deki Ertem Eğilmez'in son Hababam Sınıfı ve serinin dördüncü filmidir.
Hababam Sınıfı Dokuz Doğuruyor 1978'deki Kartal Tibet'in ve serinin beşinci filmidir.
Hababam Sınıfı Güle Güle 1981'deki Ertem Eğilmez'in ve serinin altıncı filmidir.

Bir Yeşilçam prototipi olarak Ertem Eğilmez

1929 yılında Trabzon’da doğan Ertem Eğilmez ilk ve orta öğrenimini Konya’da tamamladı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra askere gitti. Askerlik dönüşü Arif Bolat Kitabevi’nde çalıştı ve ardından Moda’da dükkân açıp bakkallık yaptı.

Refik Erduran ve Haldun Sel ile beraber kurdukları Çağlayan Yayınevi ve Tef adlı ünlü gülmece dergisini kurar. Kemal Tahir’e ve Orhan Kemal’in önüne ABD haritaları koyup, çalakalem Mayk Hammer romanları yazdıran Eğilmez, ilk kez editör koltuğuna oturur.

İzleyicinin tanıdığı nadir yönetmenlerden biri olan Ertem Eğilmez, adeta sinema aşkıyla doğmuştur. O bir Yeşilçam’ın prototipidir aynı zamanda Yeşilçam’ın hâsılat rekorları kıran pek çok filmine imza atmış rejisördür. Türk sinemasında başarılı bir rejisör olmanın dışında renkli kişiliğiyle de özel bir yeri vardır. Kimine göre kendisinin de iddia ettiği gibi “dahi”, kimine göre ise çizginin öte yakasına geçmiş biridir. Kişiliğiyle uyandırdığı ilk etki; karşısındakini hayrete düşürecek bir şeyler söylemekten çekinen ama sizi şaşırtabildiği ölçüde eğlendiği…

“Aslında Ertem Eğilmez nasıl biri?” sorusuna birkaç satırla cevap verebilmek mümkün değil! Ertem Eğilmez geçmiş ile bugün arasındaki bağı oluşturan bir köprüdür… Yaşamı boyunca asla pes etmeyen Eğilmez genelde çok “disiplinli” bir kişiliktir. Başına buyruk bir sinemacıdır. Karşısında kim olursa olsun aklına gelenleri pervasızca insanın yüzüne söyler. Sol görüşlüdür ve bunun örneklerine filmlerinde zaman zaman yer verir.

Gülerken ağlatmak, ağlatırken güldürmek

Ertem Eğilmez sineması hakkında aklınıza ilk gelen nedir? Tabii ki aile yapısı… Filmlerinde müstehzi bir dille aileler arasındaki klan savaşlarını ele alan Eğilmez, melodram ağırlıklı manevralarla filmlerin gidişatını değiştirirken, hem yaşama sevincini hem de kederi aynı potada eriterek mizahi bir anlatım sergiler.

Dramatik biçemi ve yalın anlatımının yanı sıra, Ertem Eğilmez sinemasını kameranın gözünden gören; teknik sinemadan ya da idealist geleneğin bir devamı olmaktan ayıran çok önemli bir görüş vardır: “Gülerken ağlatmak, ağlatırken güldürmek.”

Bu görüşü işleyerek insanı tokatlayan filmlerin aslında en belirgin özelliği; zengin bir oğlanın fakir bir kıza olan tutkulu aşkı veyahut tam tersidir. Bu bağlamda Eğilmez’i en üst mertebeye çıkaran unsur; kibirli zenginlerin yaptıkları kötülüklerden dolayı yargılanmaları değil; “iyi olan kazansın” düşüncesinin filmlerine eklemlenmiş olmasıdır. Dahası, herkesçe imrenilen komşuluk ilişkilerinin meydana getirdiği dayanışma ilkesini; tüm çıplaklığıyla beyazperdeye aktaran Eğilmez’in yukarıda da belirttiğimiz gibi, aile ilişkilerine dayanan tezi o dönemin koşullarının bir yansımasıydı belki de.

“Yönetmenin her şeyini filmine vermeli”

Çok büyük bir alanda, sonsuz detayla sayısız geleneğin kaynaştığı bazı durumlarda dramla iç içe geçen güldürü sinemasının arka planında ne vardır? Çok basit: Gerçeklerin tüm çıplaklığıyla beyazperdeye yansıması ve hayatın tozpembe olmadığı! Zaman akıp geçtikçe şartlar değişiyor belki ama değişmeyen tek şey var. O da insanların birbirine karşı olan sonsuz bağlılığı. Tıpkı Eğilmez’in sinemasına olan bağlılığı gibi… Bu konu hakkında kendisinin söylediği bir lafı alıntılayalım.

“Bir yönetmenin her şeyini filmine vermesi gerektiğine inanıyorum. ‘Sürtüğün Kızı’, ‘Canım Kardeşim’, ‘Mavi Boncuk’, ‘Bir Millet Uyanıyor’ ve ‘İngiliz Kemal’e harcadığım emek ve zamanı son dönem filmlerime (‘Namuslu’, ‘Âşık Oldum’, ‘Arabesk’) veremediğimden dolayı üzüntü duyuyorum.’’

Özetlemek gerekirse; Eğilmez’in güldürüleri çoğu kez sosyal konularla kaynaşmış bir haldedir. Ama hiçbir zaman güldürü öğesinden hareket edip bir sorunun eleştirisi yapılmaz. Sorunlar, Eğilmez’in sinemasında ancak güldürü dozunu artıracak motif ve mekân olarak kullanılmaktadır. “Canım Kardeşim”de gecekondu semtinin, “Oh Olsun”da fabrikanın ve “Salak Milyoner”de İstanbul’un kullanılması gibi…

Yönetmenliğin püf noktasını kendine sakladı

Türk Sinema külliyatı içerisinde Eğilmez, egemen güldürü türüne kendine özgü bir mizah anlayışı, çok daha gerçeklerden yana bir yaklaşım ve çoğunlukla güncel sorunlara dönük öyküler getirdi. Asıl önemlisi onun mutfağından pek çok oyuncunun yetişmesiydi. Filmlerinde adeta kendi yetiştirdiği ya da yönlendirdiği yedi ustaya rol verdi: Kemal Sunal, İlyas Salman, Şener Şen, Münir Özkul, Ayşen Gruda, Hülya Koçyiğit ve Halit Akçatepe. Oyunculuk bir virüs gibi, Ertem Eğilmez filmleriyle sahne tozu yutan bu isimlerin kananına girdi.

Mayasında bir cevher olan Eğilmez’in eğittiği bazı yönetmenler de oldu. Yavuz Turgul ve Sinan Çetin bunun en iyi örnekleridir. Öğrenciler usta-çırak ilişkisi içerisinde öğrenimlerini sürdürürlerken; Eğilmez ser verip sır vermezdi. Her şeyi anlatırdı ama tek bir şey hariç: yönetmenliğin püf noktası. İşin sırrı sadece Eğilmez’de saklıydı. Belki o sır, filmlerini halka atfetmesiydi.

Toplumun sesini duyan yönetmen

Ertem Eğilmez halkın beğenisiyle, halkın değerleriyle bağlantı kurmayı seven biridir. Çektiği filmler bir içim sudur. Ertem Eğilmez sineması hem kurallı, hem de kuralsız bir sinemadır. Yıllarca sinemacılar Eğilmez’in “sol sinemadan devrimci sinemaya göz kırptığını” ima etmişlerdir.

Türk seyircisinin sinemayla olan ilişkisine, kendini teslim etme ihtiyacına ve içindeki karanlığa dair onun bir şeyler söylediği muhakkak. Ne sihirdir ne keramet! Şunu da unutmamak gerekiyor ki; halk sinemasının varlığı bilinmezken onu tereyağından kıl çeker gibi ön plana çıkartan Eğilmez, Frank Capra’nın Türkiye’deki karşılığı olarak tanımlanmaktadır. Çünkü o, her daim yansıtmayı düşündüğü toplumun içinde yaşamış, sesini dinlemiş ve ruhunu keşfetmenin yollarını aramıştı. Eğilmez’in ekolü Batıdaki ekollere hiç benzemezdi. Zira spontane (kendiliğinden) gelişen, ana merkezinde halk kültürü ve oyuncu olan bir ekol.

Hayatı, tüm renkleriyle sinemaya taşımak

Çektiği son film “Arabesk”de, o güne kadar izlediği yolun aksine, sadece dramatik yapıyı baz almış, skeç-vari bir anlatımla, alaycı mı alaycı bir tavırla diğer Türk filmlerini dalgaya alıyordu. Kök öykü yalnızca skeçlerden oluşuyordu. Altını çizmek gerekirse, bu, sinema araştırmacılarının o her şeyi katı bir şekilde değerlendirdikleri 1980 öncesinde hırçın olmayan bir yönetmen bulmak kabil midir? Sanmıyorum. Çünkü bir çok yönetmenin her filmi olumlayan bakış açısı Eğilmez’in filmlerine sirayet etmemiştir.

1980 sonrası sinema toplumsal konulardan uzaklaşarak daha modernize bir hal aldı ve bol paralı, bol eğlenceli hayat anlayışının pompalandığı filmler çekilmeye başlandı. Retro başlığı altında Ertem Eğilmez’i değerlendirdiğimizde; o dönemin sorunlarını beyazperdeye aktarmak çok cesurca bir hareketti. Fakat o dönemi bugüne taşısaydık nasıl olurdu bilinmez!

Ne filmler geldi, ne filmler geçti… “Hababam Sınıfları”, “Mavi Boncuk”, “Süt Kardeşler”, “Sürtük”, “Senede Bir Gün”, “Gülen Gözler”, “Köyden İndim Şehre”, “Canım Kardeşim”, “Sev Kardeşim”, “Banker Bilo”, “Şabanoğlu Şaban” ve daha niceleri…

Sinemadaki yerleri çok farklı… Hüzün desen var, mutluluk desen var, komiklik desen var, sıcaklık desen var… Peki, ne yok? Olmayan bir şey yok gerçekten. Filmleri o kadar samimi ki, sanki bir fırça darbesiyle gerçek dünyadan kopup beyaz perdeye taşınmışlar. Yemek yapar gibi filmin içini zengin malzemelerle donattınız mı ortaya çıkan sonuç aşikâr: Ertem Eğilmez sineması.

Yeni kuşağın öncüsü

Ertem Eğilmez’in akademik anlamdaki ünü “Hababam Sınıfları”nı çekmesinden sonra oldu. Ardından filmleri daha da çok izlenmeye başlandı. Bir yanda kâh gülüp, kâh ağladığımız hayat kargaşası… Öte yanda daracık bir alanda kayıp duran kameranın başında Ertem Eğilmez’in dokuz doğurduğu anlar…

Değerini, o hayattayken anlamayanlar bile geç de olsa sonunda anladılar. İş işten geçmişti. O artık aramızda yoktu. Öteki dünyaya doğru kanat çırpmıştı. Yönetmenlere, yönetmenlik dalında toz yutturabileceğini kanıtlayan Ertem Eğilmez, bütün bu özellikleriyle devler ringine dahil olarak, yeni kuşağın da öncüsü oldu. Halen onun filmleri gibi filmler yapılmaya çalışılıyor.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler