Süper Lig'de heyecan hız kesmeden devam ediyor. Ligin 30'uncu hafta mücadelesinde Başakşehir sahasında Fenerbahçe ile karşı karşıya geldi. Son bölüme kadar Başakşehir üstünlüğü ile geçilen mücadelede Fenerbahçe son dakikalarda bulduğu gollerle karşılaşmadan 2-1 galip ayrılırken, spor yazarları mücadeleye dair değerlendirmelerde bulundu.
"Sezonun ilk yarısında ileride basarak savunmayı önde kurarak bir risk aldığını söylemiştik Jesus'un. Madem böyle bir durum var, bu riski alarak neden stoper transferi yaptın. Kim-Min Jae'yi geri getireceksin o zaman, çabuk stoper. Demek ki elindeki iyi oyuncuları çabuk çabuk satmayacaksın. Bir şampiyon ol, ondan sonra satarsın. Samet iyi oyuncu, haketti Adana'da oynadığı oyunla Fenerbahçe'yi. Elinde Serdar Aziz varken 4 milyon verip Samet alınır mı onu da sorarım ben"
Fenerbahçe’nin sezonlar boyu bıkmadan usanmadan talep ettiği “adalet”, elbette ilk ve acil olarak “sahada oyunu/ masada futbolu yönetenlerin” kulaklarını çınlatmaktadır ama bu sezon itibarıyla adaletin alt başlığı “insaf” da en az adalet kadar mecburiyet haline gelmiştir. Hem de tribünlerden rakiplere, medyadan yayıncı kuruluşa kadar cümle aleme. Tek gelir kalemi “futboldaki heyecan” olan yayıncı kuruluşun, medyanın, tribünleri dolan veya artan Galatasaray dahil tüm kulüplerin, kısaca şu kekeme ve acı dolu sezonda futbolun kesesi dolmasa da boş kalmıyorsa, Fenerbahçe’nin inatçı takiple rekabet ve heyecan faktörlerini kırbaçlamasındandır. Lakin, zirveye dokuz puan farkla başlayıp altı puan farkla biten her Fenerbahçe maçından sonra sevinç ve takdir duyguları -kaçmak üzere görünen- şampiyonluk hüznüyle gölgelenip sahadaki mücadele göz ardı edilmekte, resmen insafsızlık yapılmaktadır Fenerbahçe’ye. Olsun… Geri dönüşleri bile yeter Fenerbahçe’nin! Fenerbahçe sezonu şampiyondan altı puan farkla bitirse bile geride sıkı bir mücadele kalacak, farkı belirleyen Galatasaray’ın sıra dışı performansı olacaktır sadece.
"Nereye kadar böyle gidecek? 87'de konuşulanlarla 90+3'ten sonra konuşulanlar değişir ama 87'den sonra oynanan kötü oyun da analiz edilmeli. Bana göre Arda ilk 11'de çıktı sürpriz oldu çünkü Arda sonradan oyuna girip iyi maç çıkarsa da ilk 11'de oynamıyordu. Ankaragücü maçında muhteşem ilk yarı oynadı yine çıktı. Bu maçta Arda çıktı Pedro girdi de maç çevrildi demesin kimse. Rossi çıktı Pedro çıktı desinler. Bu algıdır. Arda çıktı 2 gol oldu algısına da katılmam."
Görünen o ki sezon sonuna kadar Fenerbahçe taraftarı ölüp ölüp dirilecek. Umarım, kalp krizi geçiren, hastanelik olan çıkmaz. Daha Ankaragücü maçının heyecanı, son dakikada gelen üç puanın gerginliği bitmemişken, bu kez Başakşehir çıktı Fenerbahçe’nin karşısına... İlk yarıda yine komaya girdi sarı-lacivertli takım, ikinci devrede yapılan değişiklikler, rakibin 10 kişi kalması, ‘Ya arkadaşlar lig bitiyor’ bağırış - çağırışları, elbette Başakşehir’in savunmaya çok gömülmesi ve bir kez daha uzatmada gelen üç puan. Peki bu hep böyle mi gidecek... Benim yanıtım; büyük ihtimalle böyle olacak. Çünkü haftalardır Jorge Jesus’un yarattığı arabesk bir futbol izliyoruz.
Fenerbahçe, yine çok kötü bir ilk yarı oynadı. Son üç maçtır rakibin üzerinde baskı kurmakta zorlanan Sarı-Lacivertliler neden son dakikalarda maçı kazanıyor, bunu konuşalım. Öncelikle maçın başında diri olan rakiplere karşı oyunu açmak kolay olmuyor. Ardından takımın gol yiyerek geri düşmesiyle adeta "Şampiyonluk elden gidiyor" güdüsüyle tüm gücüyle saldıran bir takım ortaya çıkıyor. Jesus'un neden tek santrforla başladığını sorgulamak gerek. İki uzun stopere karşı Valencia'nın etkisi yok denecek kadar azdı. Pedro oyuna girdikten sonra rakip ceza sahasını karıştırmak daha kolay oldu. Bana göre Emre Mor mutlaka Arda Güler ile birlikte sahada yer almalı. Emre topu her ayağına aldığında tehlikeli oluyor. Fenerbahçe 3 maçtır geriden gelerek şampiyonluk yarışında kalıyor... (Takvim)