BİZE ULAŞIN
Hamilelik döneminde cinsel ilişkiye girilebilir. Çoğu durumda sakınca yoktur. Anne adayları ve baba adayları bunu farklı bilseler dahi, çoğu durumda sakınca yoktur.
Cinsel ilişkinin kendisi düşüğü ve erken doğumu ortaya çıkarmaz. Ancak erken doğum ve düşük riski varsa, o zaman bu durumların daha kolay oluşmasına neden olabilir. O yüzden de hamilelikte cinsel ilişki konusunda mutlaka doktora danışılmalıdır. Klasik bilgi şudur; ilk iki ve son iki ay ilişki yaşanmamalıdır. Sular geliyorsa veya ciddi anlamda bir enfeksiyon söz konusuysa, hamilelikte cinsel ilişki kısıtlanmaktadır. Bu tip durumların doktor tarafından önceden belirlenmesi veya belirlendiyse tekrar ele alınması gerekmektedir.
Hamilelikte cinsel ilişki bebeğe zarar vermez. Çünkü bebek koruma altındadır. Karında ve rahimin içerisinde, oldukça kalın bir duvar tarafından çevrelenmiş oda içerisinde yaşamaktadır. Ayrıca amniyo sıvısı içerisinde serbest bir şekilde hareket etmektedir ve vajina sonunda yer alan rahim ağzı da sıkıca kapalıdır. O yüzden ilişkinin bebeğe zarar verme ihtimali yoktur.
Ancak pozisyon iyi ayarlanmazsa, rahim içerisine basınç olacak bir pozisyon seçilirse veya sular geliyorsa, baba adayında bir enfeksiyon söz konusuysa bu tür durumlarda cinsel ilişki bebeğe zarar verebilir. Bu durumlar söz konusu olmadığı sürece ve ilişkinin hafta içerisindeki sıklığı çok yüksek olmadığı müddetçe gebelikte cinsel yaşamın bebeğe zarar verme ihtimali son derece azdır.
Daha önce düşük yaşamış anne adayları, hamilelik döneminde cinsel ilişkiye girme konusunda çok isteksizdir, doktorlar da girilmemesini önerir. Ama bu cinsel ilişkinin düşüğe sebep olmasından değil, cinsel ilişkinin yeni bir düşüğü tetikleme ihtimalinden dolayıdır.
Bebek iyi bir şekilde yerleşmişse ve düşmeye niyeti yoksa, bir cinsel ilişki de bunu o kadar kolay başaramaz. Ancak doktor belirli bir nedenden dolayı yasakladıysa veya anne adayı kendini rahat hissetmiyorsa, o zaman cinsel ilişkiden kaçınmak en mantıklı yoldur.
Daha önce erken doğum yapmış bir anne adayı, bütün hamilelik boyunca cinsel ilişkiden kaçmayı seçebilir. Çünkü özellikle de bebek açısından ciddi sorun oluşturmuş erken doğumda, anne adayı zaten daha sonraki hamilelikte mutlaka tetiktedir. Bunu tetikleyebilecek her şeyden kaçınmaya çalışır. Bunu doğal kabul etmek gerekir. Çünkü anne adayı ilkinde psikolojik olarak sarsılmışsa ikincisinde bir dizi önlemler alacaktır.
İşin tıbbi yönüne bakacak olursak, literatürde; spermin içinde erken doğumu tetikleyecek maddeler vardır, o yüzden gebelikte ilişkide bulunulacaksa prezervatif kullanılmalıdır. Bunun tam olarak doğru veya yanlış olduğunu ispat etmek olanaksız olmakla birlikte, benim genel kanım prezervatif kullanımına gerek olmadığı yönündedir. Çünkü o kadar az sayıda maddenin erken doğumu tetikleyeceğini düşünmüyorum.
Doktor eğer herhangi bir nedenle cinsel ilişkiyi yasaklamışsa, genelde ilişkiden kaçınılması önerilir. Daha önce yaşanmış bir erken doğum söz konusu veya erken doğum riskini arttıran başka bir neden söz konusuysa, doktor ilişkiyi yasaklayabilir, bu tür durumlarda zaten anne adayı yasağı kabul eder. Baba adayı da bunu kendi içerisinde mutlaka onaylamalıdır.
Hamilelikte cinsel ilişki sıklığı çiftten çifte ve çiftin ruhsal durumundan diğer bir duruma göre değişir. Her çiftin bir cinsel ilişki sıklığı vardır, yaşla birlikte azalabilir veya artabilir. Ancak genel eğilim hamilelik döneminde cinsel ilişki sıklığının azalması yönündedir.
Çünkü ilk 3 ayda anne adayı vücudundaki değişiklikler ve belirtiler nedeniyle ilişkiye çok istekli değildir. Son dönemde de rahimin yaptığı baskı nedeniyle çok çeşitli rahatsızlıklar duyabileceği için, bu dönemde de ilişkiye çok istekli değildir. Orta trimester denilen dönemde, ilişki genelde hamilelik öncesi dönemdeki gibi sürebilir. Ancak burada belirleyici temel faktör, anne adayının isteği ve doktorun onayıdır. Şunu unutmamak gerekir ki, mekanik olarak da vajinada bir takım değişiklikler meydana geleceği için, sık cinsel ilişkide bulunmak kadının ağrı duymasına sebep olabilir.
Cinsel ilişki sıklığını belirleyecek olan kişi anne adayının kendisidir. Doktorun önerisi ve baba adayının da bunu kabul etmesiyle, her çiftin kendine özgü bir cinsel ilişki sıklığı olacaktır. Bunu sayı olarak belirtmek mümkün değildir.
Teorik olarak söylemek gerekirse, doğumun başladığı ana kadar devam edebilir. Ama kadının suyu gelmişse ve doğum sancıları başlamışsa tabii ki ilişki olmayacaktır.
İşin pratik yönüne bakılacak olursa, anne adayları genellikle son haftalarda ilişkiye çok istekli değildirler. Kendilerini rahatsız hissedebilirler, mide yanmaları olabilir, uykusuzluk ve nefes darlığı çekebilirler. Genel olarak kendilerini isteksiz hissedebilirler.
Genelde bir kısıtlama söz konusu olmamasına karşın, doktor bu ilişkiyi kısıtladıysa, bu tür durumlarda ilişki sakıncalıdır. Çünkü bebeğin su kesesi açıldıktan sonra içeriye bakteriler dolmaya başlayacaktır, bu da bebek açısından ciddi sorunlara yol açabilecektir.
Hamilelikte cinsel ilişkide bulunurken korunmak gerekli midir sorusuyla ilgili iki tane konu bulunmaktadır. Bunlardan birincisi yeni bir hamileliğin oluşup oluşmamasıdır. Hamileyken yeniden hamile kalma durumu literatürde vardır ancak milyonda birdir. Fakat karnınızda biri 6 aylık biri 3 aylık çocuk olması gibi bir durumun olması hemen hemen mümkün değildir. Hamilelikte gebelikten korunmaya gerek yoktur.
Fakat hamilelikte cinsel ilişki esnasında cinsel yolla bulaşan hastalıklardan ve muhtemel enfeksiyonlardan korunmak gereklidir. Hastalık taşıyıcı bir eş varsa veya baba adayı ürolog doktordan böyle bir tanı aldıysa, kadın eşiyle kesinlikle beraber olmamalıdır. Beraber olacaksa da prezervatif kullanılması gerekir. Bu yapılmadığı takdirde bebeğe zarar verilecektir. Hatta bazı durumlarda prezervatif bile koruyucu olmayabilir, o nedenle bu durumun çok ciddiye alınması gerekmektedir.
Hamilelikte orgazm çoğu zaman farklı olur. Kadınlar bazen de hamilelikte orgazm olamayabilir.
Orgazm ruhsal bir süreçtir ancak tabii ki tetikleyicisi mekaniktir. Hamilelik döneminde bu bölgelere kan akımı arttığı için orgazm daha kuvvetli olacaktır. Ancak kadın kendini herhangi bir şekilde rahatsız hissediyorsa, bu tetikleyiciler ne kadar kuvvetli olursa olsun kadın ruhsal olarak bu orgazmı güçlü hissetmeyecektir.
Anne adayları, ilk 3 aylık dönemde genellikle cinsel ilişki arzusunda bir azalma yaşarlar. Son 3 aylık dönemde de istek azalır. Orta üç aylık dönemde genelde ilişki arzulamakta artış görülmektedir. Bu artışı takiben de genel olarak ilk 3 ayda azalmış olan ilişki sıklığı artar. Bu anne adayları yaşadıkları orgazmın daha güçlü olduğunu söylemektedirler.
Orgazm esnasında rahimde ortaya çıkan kasılmalar normal şartlarda hissedilmezken, bu dönemde rahimde kısa süreli kasılmalar hissedilebilir.
Hamilelik döneminde erkekler cinsel ilişkiden uzaklaşma eğilimindedir. Bunun birkaç tane nedeni vardır.
Erkek öncelikle ne yapacağını bilmiyordur. Doktor da bu konuda bir bilgi vermediyse ve kendileri de bilgi almadıysa, tabii ki korkmaktadırlar. Bu da doğal bir korkudur.
Aslında çoğu erkekte istek devam etmektedir. Çünkü erkekte hormonal değişiklikler varsa bile anne adayı kadar belirgin değildir. Anne adayında hormonal değişiklikler daha çok bebeğe odaklanıp, bebeği korumak olduğu için cinsellik ikinci plana atılırken, erkekte böyle bir sinyal yoktur ve istek devam etmektedir. Ancak anne adayının kendi isteksizliği baba adayı tarafından saygıyla karşılandığı zaman tabii ki ilişkiden uzak duracaklardır.
Bazı baba adayları ise, bebeğe zarar vermekten veya bebeğin bunu anlayabileceğinden korkarlar. Bu da doğal bir korkudur, çünkü rahim içerisinde ne olduğunu bilemeyebilirler. Ama genel olarak söylemek gerekirse, baba adaylarının hamilelik döneminde ilişkiden soğumaları, genelde ikincil bir durumdur yani anne adayının duygularına paralel bir soğuma durumudur.
Hamilelikte cinsel isteksizlik yaşanacak diye bir kural yoktur. Bazı anne adaylarının cinsel istekleri aynen devam edebilir. Bazı anne adayları ise bütün hamilelik boyunca hiçbir şekilde cinsel istek duymayabilir. Sadece eşi istediği için ilişkide bulunur.
Ortalama bir anne adayında ise, hamilelik hormonlarının etkisiyle, ilk 3 aylık dönemde ilişki arzulama azalacaktır. Bu da tamamen doğal bir süreçtir. Çünkü vücutta değişim başlamıştır, bu değişim esnasında cinselliğin arka plana atılması gerekmektedir. Cinselliğin doğadaki temel görevi üremek olduğu için, hamilelik söz konusu olduğu zaman üreme fonksiyonu yerine geldiğinden dolayı cinsellik arka plana atılmaktadır.
İkinci 3 aylık dönemde kadınlar artık kendilerini rahatlamış hissedecektir. Hamilelik dönemine adapte olmayı, bulantıdan kurtulmayı, düşük riskinin en yüksek olduğu dönemi atlatmayı başardığını görecektir. Bu başarı sayesinde de, mutluluk hormonu adı verdiğimiz endorfin artmaya başlayacaktır. Libido denilen cinsel istekte de artmaya yol açacaktır.
Son 3 aylık dönemde de, doğum düşünceleri, bebeğin sağlıklı olup olmayacağı düşüncesi, nefes darlığı, mide yanmaları gibi şikayetler, erken doğum korkusu, ilişkide karna baskıdan dolayı korkma gibi nedenlerle libidoda azalma olacaktır. Bu da son derece doğaldır, fakat herkeste böyle bir düşünce olacak diye bir durum yoktur.
