HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Hasta hakları yeterince bilinmiyor

İSTANBUL (İHA) - Marmara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Abidin Özçelik, hekim hataları sebebiyle gündeme gelen hasta hakları konusuyla ilgili özel yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu bildirdi.

Türkiye'deki Hasta Hakları Yönetmeliği bir gelişme olarak kabul edilse de, hastaların, yürürlükteki mevzuattan ve haklarından habersiz olduğunu söyleyen Yard. Doç. Özçelik, "Sağlık hizmetlerinin üretimi şartları sebebiyle ülkemizde hasta hakları ihlalleri sıkça yaşanmakta, fakat aynı ölçüde ilgili makamlara yansımamaktadır. Mevzuat dilinin son derece eski olması çocuklar, akıl hastaları, tutuklu ve gözaltında bulunanlar gibi özel gruplar hakkında düzenlemelerin yapılmaması, yönetmeliğin önemli eksikliklerindendir" dedi.

Yard. Doç. Dr. Abidin Özçelik, Hastanesi Dergisi'ne yaptığı açıklamada, Türkiye'de hasta haklarının en büyük dayanağının, 1961 yılında çıkarılan 'Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi' olduğunu belirtti. 1 Ağustos 1998 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 'Hasta Hakları Yönetmeliği'nin, bu konuda atılmış yakın tarihli bir adım olduğunu vurgulayan Yard. Doç. Özçelik, bu yönetmeliğin son bölümünde, hasta haklarının ihlali durumunda hukuki yaptırımlara yer verildiğini de hatırlattı.

SAĞLIK, DOĞUŞTAN İNSANLIK HAKKI Yard. Doç. Özçelik, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nde yer alan hükme göre sağlığın, doğuştan kazanılmış bir insanlık hakkı olduğunu ifade ederek, "Sağlıklı hayatın temel olmadığı, sağlanamadığı hiçbir durumda insan haklarından söz edilemez. Sağlık hakkı, temel insan haklarının en gençlerinden biridir ve sağlığın korunup geliştirilmesine yönelik hakları tanımlamaktadır" diye konuştu.
Dünya Tabipler Birliği'nin, Eylül 1995'de Bali'de, Lizbon Hasta Hakları Bildirgesi'ni gözden geçirerek, hasta haklarını ayrıntılandırdığını belirten Yard. Doç. Dr. Abidin Özçelik, bu bildirgedeki hasta haklarını şöyle sıraladı:
"Bilinci kapalı ve yasal ehliyeti olmayan hastanın durumu. Hastanın isteğine rağmen yapılan girişimler. Seçim yapma özgürlüğü. Kaliteli tıbbi bakım, kendi geleceğini belirleme, bilgilendirme, gizlilik, sağlık eğitimi, onur ve dini destek hakları."

TÜRKİYE'DE HASTA HAKLARI
Dünya Sağlık Örgütü'nün ve Türk Tabipler Birliği'nin çabalarının, hasta hakları konusunun Türkiye'de de son 5 yıl içinde yoğun olarak gündeme gelmesini sağladığını ve halkın aydınlatılmasına yönelik çalışmalar yapıldığını kaydeden Yard. Doç. Dr. Abidin Özçelik, genel olarak Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi'nin ilgili hususları temel alınarak hazırlanan Hasta Hakları Tüzüğü'nün 1 Ağustos 1998 tarihinde yürürlüğe girdiğini hatırlattı. Yard. Doç. Özçelik, Hasta Hakları Yönetmeliği'nin, hukuki dayanağını, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'ndan ve 181 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'den alarak düzenlendiğini söyledi.
Anayasanın 17. ve 56. maddelerinde yer alan hükümler doğrultusunda, Hasta Hakları Yönetmeliği'nin ilgili maddesinde, herkese hakkaniyet ve adalete uygun olarak koruyucu ve tedavi edici hizmetlerden faydalanma hakkının verildiğini belirten Yard. Doç. Özçelik, "Hasta, sağlık hizmetlerinden hangi şartlarda ve nasıl faydalanacağı, sağlık kuruluşunun hizmet imkanları ve sınırlılıkları hakkında bilgi isteyebilir. Acil durumlar dışında hasta, tabi olduğu mevzuatın öngördüğü hükümler çerçevesinde sağlık kuruluşunu seçme ve değiştirme hakkına sahiptir. Eğer bu durum tıbbi sakıncalar içeriyorsa, hastanın tabip tarafından aydınlatılması ve sağlık kuruluşunun değiştirilmesinde tıbben sakınca görülmemesi esastır. Hasta, talebi halinde, kendisine bakım veren personelin kimliklerini öğrenebilir. Mevzuat usullerine uymak şartıyla personelini seçer, değiştirir ve konsültasyon isteyebilir" dedi.

BİLGİ ALMA HAKKI
Türkiye'de sıkça yaşanan hasta-hekim sorunlarının kaynağında, hastanın bilgilendirilmemesinin yattığını anlatan Marmara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Abidin Özçelik, "Hasta Hakları Yönetmeliği'nin ilgili maddesinde, hasta, tıbbi işlemler, muhtemel sakıncalar, hastalığın seyri, alternatif tedaviler ve tedavinin reddi durumunda muhtemel sonuçları ve hastalığının neticesi hakkında bilgi alma hakkına sahiptir. Çocuk veya yasal ehliyeti olmayan hastanın bu hakkını, yasal temsilcisi kullanır. Ayrıca hasta kendisine, ailesine ve yakınlarına bilgi verilmemesini isteyebilir. Hasta veya yasal temsilcisi dosya ve kayıtları inceleyebilir, suretini alabilir. Tıbbi ve şahsi bilgilerin düzeltilmesini, açıklanmasını isteyebilir. Bu kayıtlar sadece hasta ve doğrudan tedavisiyle ilgili kişilerce görülebilir" diye konuştu.

Hastanın, her türlü tıbbi işlemlerinin, sağlık durumu ve tıbbi değerlendirmelerin gizlilik içinde yürütülmesini isteme hakkı olduğunu vurgulayan Yard. Doç. Özçelik, ayrıca hastanın şahsi ve ailevi hayatına müdahale edilmemesini, sağlık harcamalarının kaynağının gizli tutulmasını kapsadığını bildirdi. Eğitim veren sağlık kuruluşlarında tedavi ile ilgili olmayanların tıbbi müdahale sırasında bulunabilmesi için hastanın rızası alınması gerektiğini söyleyen Yard. Doç. Özçelik, hastanın ölümü halinde bile mahremiyetinin korunması gerektiğini kaydetti.

RIZA Yard. Doç. Dr. Abidin Özçelik, Türkiye'de yatış sırasında alınan imza ile hastanın rızası var sayılarak tıbbi girişimler için ayrı ayrı onay alınmadığını anlatarak, Hasta Hakları Yönetmeliği'nin ilgili maddesinde yer alan, 'Tıbbi müdahalelerde hastanın rızası gerekir. Hasta küçük veya mahcur ise velisinden veya vasisinden izin alınır. Hastanın velisinin veya vasisinin hazır bulunmadığı hallerde veya hastanın ifade gücünün olmadığı hallerde bu şart aranmaz' hükmünü hatırlattı. Hayati haller dışında rızanın geri alınmasının mümkün olduğunu vurgulayan Yard. Doç. Özçelik, kanunen zaruri haller dışında hastanın tedaviyi reddedebileceğini ve çocuk veya yasal ehliyeti olmayan hastanın tıbbi karar alma sürecine katılımının sağlanması gerektiğini de bildirdi.

DİĞER HAKLAR Marmara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Abidin Özçelik, sağlık kurum ve kuruluşlarının, hastaların ziyaretçi ve refakatçi yakınlarının can ve mal güvenliğini korumak için gerekli tedbirleri almak zorunda olduğunu ifade ederek, hastanın, sağlık kurum ve kuruluşlarının imkanları ölçüsünde dini vecibelerini yerine getirme hakkına sahip olduğunu da söyledi.
Kurum ve kuruluşça belirlenen kurallara uygun olarak, ziyaretçi ve refakatçi kabul edilebileceğini vurgulayan Yard. Doç. Özçelik, koruyucu sağlık hizmetleri ile sağlık kuruluşlarına bizzat gidilemeyen hallerde ve olağan üstü hallerde sağlık hizmetlerinden bulundukları yerde faydalanabileceklerini kaydetti.
Türk Ceza Kanunu'nun, tıbbi uygulamalara yönelik kanunlar da içerdiğini belirten Yard. Doç. Dr. Abidin Özçelik, Hasta Hakları Yönetmeliği'nin ilgili maddesine göre de hasta ve hasta yakınlarının, mevzuat çerçevesinde her türlü şikayet ve dava hakları olduğunu bildirdi.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler