Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi doğrultusunda Anayasa Mahkemesi'nin kapatma davası açtığı Halkların Demokratik Partisi (HDP), davanın kabulü sonrasında bir yandan ülke genelinde "HDP'liyiz her yerdeyiz" adı altındaki ziyaretlerle seçmeninin nabzını tutarak yol haritası belirlemeye çalışırken bir yandan da savunmaya dönük hazırlıklarını sürdürüyor.
HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, "en kötü senaryoda" yani partinin kapatılması halinde dahi siyaset alanını "kesinlikle terk etmeyeceklerini" belirtirken bütün seçeneklere göre planlarının hazır olduğunu söyledi:
"Seçim öncesinde en kötü ihtimali harekete geçirebilirler seçime girmemizi engellemek için. Bunların hepsini aşacak bütün formüllerimiz hazır."
HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, kapatma davası süreci ve olası sonuçlarına göre izleyecekleri yol haritasına ilişkin sorularımızı yanıtladı.
-Kapatma davasında gelinen aşama nedir, bir ek savunma süresi istediniz, verilmeyeceğini düşünüyor musunuz?
Başvuruyu yaptık ama henüz bir cevap almadık. Hazırlıklarımızın son aşamasına yaklaştık. Ön savunma bizim açımızdan önemliydi. İlkesel bazı konularda görüşlerimizi yoğunlaştırdığımız bir savunma oldu. Aslında bu iddianamenin bu haliyle kabul edilmemesi gerektiğini çok net verilere dayanarak hukuki açıdan ele aldık ve söyledik. Son hali verildikten sonra ön savunma göndereceğiz.
Usul açısından da yasa açıdan da verilmesi gerekir. Çünkü ek süre istememiz de gerçekten iddianamenin haliyle ilgili bir şey. O kadar karmaşık bir iddianame ki; siz sadece basına düşen 800 küsur sayfasını görüyorsunuz ama ekler var, yaklaşık 70 klasör flash diskle verilmiş belgeler var. Ve bunlar tasnif edilmeden verilmiş vaziyette, karma karışık, tam bir çorba vaziyetinde. Bunların tasnif edilmesi gerekli, ilgili kişilere iletilmesi gibi çok ciddi çalışma gerektiriyor. Aslında bu çalışmayı bizim değil, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yapması gerekiyordu. Ama her şeyi doldurmuş ve göndermiş bir şekilde. Normal olarak hem usul hem yasa açısından ek süre verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ama ne karar verirler o Anayasa Mahkemesi'nin takdiri.
-Savunmanızın ana çerçevesi ne olacak?
Ön savunma ile esas savunma arasında fark olacak. Ön savunmada daha çok hukuki alanda değerlendirmeler yaptık. Hukuken bu iddianamenin neden kabul edilmemesi gerektiğini anlattık. Ama esas savunmada bu iddianamelerin hepsine tek tek cevap vereceğiz. Milletvekillerinin her biri kendi savunmalarını yapacak, yasak istenenler de kendi savunmalarını yapacaklar. Hepsine cevap vereceğiz, cevapsız hiçbir şey bırakmayacağız. Çünkü Türkiye'de hukuk işliyor olsa bu iddianamenin kabul edilmesi söz konusu olmazdı. Hukuk olsa; iddianame kabul edilse bile buna dayanarak parti kapatmak söz konusu olmazdı. Bunların hepsi politik olduğu için biz hukukla yetinemeyeceğimizi düşünüyoruz.
Epey kapsamlı bir çalışmamız var. Bu tarihe bir belgedir. Aynı zamanda çıkacak sonucun ne olduğunu şimdiden bilmiyoruz ama biz uluslararası alanda da hukuken de politik olarak da bu savunmaları oralara da ileteceğiz ve oralarda da gereken adımları atıyoruz. Ayrı bir büro kurduk, orada bir hukukçu ekibi çalışıyor zaten. Daha evvel İstanbul'da bir toplantı yapmıştık akademisyen ve hukukçularla birlikte. O önemli ve verimli bir toplantı olmuştu. Oralardan çok önemli öneriler gelmişti, onlara savunma yazarken de görüş soruldu, önerileri alındı, öyle bir organik ilişkiyi sürdürüyoruz.
-Bu süreçte çok fazla il ziyareti toplantısı yapıyorsunuz, orada bu konuları konuşuyorsunuz, siz ne diyorsunuz, seçmeniniz ne öneriyor?
Biz bu çalışmayı, "HDP'liyiz her yerdeyiz" başlığıyla yaptık. Yapmamızın birinci amacı il ilçe örgütlerimizin olduğu her yerde eş genel başkanlar, parti yöneticileri ve milletvekillerimizle, halkla buluşmalar gerçekleştirdik. Gittiğimiz neredeyse her yerde müthiş bir sahiplenme olduğunu gördük. Bunu abartarak söylemiyorum, hem Batı'da hem Kürt coğrafyasında çok ciddi sahiplenme oldu. Halk çok farkında olan bitenin ve kesinlikle sizin yanınızdayız mesajını çok net olarak veriyorlar. Eleştirileri yok mu? Var, politik olarak zaman zaman dile getirenler oldu. Şunu daha iyi yapabilirdik, genel politik eleştiriler. Biz de bunları engellemedik tam tersine dinlemek istedik. Ama genel olarak baktığımızda müthiş bir sahiplenme gördük biz. Şu konuda herkesin kafası net: Diyorlar ki, parti ne derse onu yapacağız. Çünkü biz şunu söyledik, "en kötü ihtimal kapatılmak" ve yaklaşık 520 kişiye yakın siyasi yasak isteniyor. "Peki ne yapacaksınız?" dediler. Biz "demokratik siyasette kararlıyız, bir yol mutlaka bulacağız, mutlaka bir yol açacağız. Kesinlikle alternatifsiz bırakmayacağız" dedik.
"Siz ne istiyorsunuz?" diye de sorduk. Bir tane, "demokratik siyaseti bırakın" diyen olmadı. Tam tersine herkes çok kararlı bir şekilde, "parti ne diyecekse biz onu yapacağız" mesajını net olarak verdi.
-Seçmeniniz seçeneksiz kalma kaygısı yaşıyor mu?
O vardı. Benim gördüğüm çeşitli yerlerde bu sorular samimi sorulardı. Acaba kapanacak, herkese siyasi yasak gelecek de çekilecek misiniz ortadan, gibi bir ruh hali kimilerinde var hakikaten. Ama sordular, biz açık yüreklilikle bunu anlatınca herkes çok rahatladı. Kimseden demokratik siyasetle niye uğraşıyoruz, buradan bir şey çıkmaz, gibi bir yaklaşım gelmedi. Tam tersine çok kararlı şekilde, parti ne diyorsa, ne öneriyorsa biz onun arkasındayız, birlikte hareket edeceğiz ve siyasi olarak mutlaka hesabını soracağız, ruh hali çok yaygın ve net.
-Siz parti olarak "Biz aslında en kötü senaryo dahil yolumuzu belirledik" diyecek noktada mısınız?
En kötüsüne göre de bir yol belirledik kendimize. En kötüsü olmaz ama başka türlü de olursa ona göre de yol haritası belirledik. Ama kesinlikle siyasi alanı boş bırakmayacağız. Bu konudaki tutumumuz çok net. Ve seçime gidiliyor, seçim öncesinde en kötü ihtimali harekete geçirebilirler seçime girmemizi engellemek için. Bunların hepsini aşacak bütün formülleri hazır.
-Kapatma kararı çıkarsa bağımsız aday olarak seçime girme gibi gibi bir seçenek gündeme gelir mi?
O en uç nokta ama şu anda onu tartışmıyoruz bile. Sonuç olarak şu; demokratik siyaset alanını terk etmeyeceğiz ve bu durumda mutlaka bize kapatma ve siyasi yasak yoluyla bir şey kaybettireceğini düşünen anlayışın karşısında tutumumuzu net olarak ortaya koyacağız ve çok büyük kaybettireceğiz. Seçmeni de seçeneksiz bırakmayacağız ve kaybettireceğiz. Seçmenlerimiz bu konuda net bir fikre sahip.
-Daha büyük nasıl kaybettireceksiniz?
Valla onların kaybı bizden fazla olacaktır. Kapatmanın yaratacağı sonuç bizim seçmende daha kararlı bir tutuma yol açacaktır. Ayrıca AKP'nin seçmeninde çok ciddi bir kırılma yaratacaktır. Yani AKP'nin Kürt seçmeni açısından söylüyorum, onlar ne yaparlar AKP'ye oy vermediklerinde, onu göreceğiz hep birlikte. Ama onların kayıplarının büyük olacağını net olarak söyleyebilirim. Kabul edilebilir bir şey dğil bu.
Mesela geçmiş partilere baktığımızda tabii hepsinin kapatılması kötü bir şey, biz ilkesel olarak parti kapatmaya karşıyız; ama geçmiş partilere baktığımızda hiçbirisi HDP kadar demokratik siyaset içinde kurumsallaşmış bir parti olmadı. HDP demokratik siyaset alanında yer tuttu ve Türkiye'nin demokratik siyaseti açısından baktığımızda kalıcı bir pozisyonu oldu.
2014'ten bu yana bu kadar çok seçime girdi ve seçmen çok benimsedi partiyi. Daha önce diğerlerinde bu kadar büyük bir sahiplenme olmamıştı doğrusu. Dolayısıyla seçmenin tepkisi diğer partilerin kapatılmasından çok daha köklü bir tepki olacaktır. Hakikaten aidiyet hissediyor bizim seçmenimiz. Geçmişte de vardı elbette ama şimdi daha kalıcı ve güçlü bir bağ kurulmuş oldu. Dolayısıyla bunun faturası yasakçı zihniyetler açısından ağır olacaktır.
-Bazı anketlerde partiniz yüzde 10 barajının altında gibi görünüyor, kapatma davası oy düşüşüne yol açar mı?
Yaptırdığımız araştırmalarda ve ciddi bazı araştırmaları da görüyoruz, onlarda öyle bir sonuç ortaya çıkmıyor. Daha çok iktidara yakın şirketler manüplatif sonuçlar çıkarıyor. Ama onlarda bile kararsızlar dağıtıldıktan sonra barajın üstünde çıkıyor hepsi. Bizim yaptığımız araştırmalarda çok daha iyi sonuçlar çıkıyor. Yüzde 13'lerin üzerinde görünen araştırmalar var. Ama kapatma halinde sonuçların çok daha farklı olacağını görüyoruz. Özellikle Kürt coğrafyasında yaptırdığımız araştırmalarda sahiplenme ve artış güçlü bir şekilde görülüyor. Gençler arasında ciddi bir destek var. O nedenle kapatılmasının yaratacağı sonuçlar kapatma zihniyetine sahip olanlar açısından ağır olacaktır.
-Dava kapatma ile sonuçlanırsa veya kapatılmazsa mevcut ittifakların neresinde yer alırsınız? Bağımsız bir cumhurbaşkanı adayı çıkarır mısınız?
Cumhurbaşkanı adayı tartışmasına başlamadık. Genel olarak bunu konuşuyoruz ama "biz aday çıkartır mıyız" gibi bir konuyu kurullarımızda konuşmadık. Ama tartışacağız tabii.
Eylül'ün ikinci yarısında bir deklarasyon yayımlayacağız. O deklarasyon için toplantılarımızı yapıyoruz. Saha çalışmalarını büyük ölçüde tamamladık. Bu çalışmalar ay sonunda tamamlanmış olacak. Bu hafta il eş başkanları toplantımızı yapıyoruz. Arkasından Parti Meclisi ve sonrasında milletvekili grubumuzu toplayacağız. Oralarda da bu konuları konuşacağız.
Deklarasyonun temel amacı şu: Bir cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olacak kişiden beklentiler nedir, bunu açıklayacağız. İkincisi; yerel demokrasisi güçlü bir parlamenter sistem diyoruz. Böyle bir parlamenter rejimde hangi konularda hangi adımlar atılması gerekir, onu biraz tarif edeceğiz. Geçiş sürecini tarif edeceğiz. Herhalde 15-20 madde arası bir deklarasyon olur.
Cumhurbaşkanı adayının hangi partiden olduğu önemli, nasıl olmalı? İlkesel olarak nasıl bir pozisyonu savunmalı ve bu geçiş sürecinde yapılması gerekenler nelerdir? Bunu anlatan bir deklarasyon olacak. Onun üzerine konuşmak hem bizim açımızdan hem de diğer partiler açısından daha rahat olacak. Bu deklarasyonu herkese açık yapacağız. Hem topluma hem de bütün siyasi partilere açık yapacağız.
-İttifaklara dönük de bir mesaj mı?
Tabii. Herkes burada görmüş olacak. Herhalde bir pozisyon belirtirler, görüşlerini açıklarlar. Ama orada şu-bu ittifak diye bir şey olmayacak.
-Partinizden "HDP kolay lokma olmayacak" açıklamaları geldi. Herkese mesaj derken, kapınız herkese açık mı olacak?
Bizim genel yaklaşımımız şöyle: Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu bazı demokratik değişim ve dönüşümler var. Herkese mesaj derken bu anlamda söylüyorum. Herkes buna nasıl baktığımızı bilmeli. Yargı, yerel yönetimler, idari sistemde neler yapılmalı. Bunun içinde bizim kendi sorunlarımıza dair konular da var. Yargı alanını tartışırken kapatma davası, çeşitli siyasi davalar, AİHM'de 18. Madde ihlali kararında olduğu gibi bize yönelik açılmış siyasi davalar var. Yargı alanında yapılacak demokratik değişim dönüşümler mutlaka bizi de kapsayacak bir şey olmalı.
-AKP'ye de kapıları kapatan bir yaklaşım olmuyor sanki…
Şununla bununla pazarlık yapıyoruz diye bir şey yok. Türkiye'de demokratik değişim yapmak isteyenlerin atması gereken adımlar şunlardır diyerek fikirlerimizi ortaya koyuyoruz. Bunların içinde eleştirecek, yanlıştır diyecekler de olabilir ama bu fikirleri ortaya koyuyoruz. Bunları tartışmak istiyoruz. Ve seçmenlerimize demiş oluyoruz ki, bunları düşünen tartışan ve görüş bildiren kimler onlara bakın bakalım. Sonuçta bu bir seçim, insanlar gidip oy verecek. Partilerin kararları önemlidir ama seçmenler de içlerine sinen adımlar atmak isterler. Herkes bunu görmeli.
Bizim önemli konularımızdan biri Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünün gerçekleşmesi için atılacak adımlar. Toplumda son dönemde yaşananlara bakılırsa alttan alta kaynayan bir ırkçılık var. Bu çok tehlikeli. O nedenle demokratik değişim ve dönüşümün hangi alanlarda nasıl yapılması gerektiği konusunda ilkesel duruşu bir kez daha ifade etmek ve diğer siyasi partilerin tutumlarını görmek, dinlemek bizim açımızdan önemli. Seçmen açısından da önemli.
-Erken seçim beklentiniz var mı**?**
Bütün kamuoyu yoklamaları şu anda milletvekillerine seçimlerine bakıyor herkes, ama esas mesele yüzde 50 artı 1, cumhurbaşkanlığı seçimi… Bütün kamuoyu yoklamaları şu anda iktidarın kaybettiğini gösteriyor. Şu anda seçim olsa yüzde 50 artı 1'i tutturamıyorlar. Dolayısıyla böyle bir durumda iktidarın erken seçim kararı almasının ben kendi açısından intihar gibi olduğunu düşünenlerdenim. O nedenle ben beklemiyorum şu anda. Ama Türkiye'nin konjonktürü nereye doğru gelişir, ne olur, elbette onu bilemeyiz ama ben apar topar bir erken seçim beklemiyorum.
Bir de seçim yasasını bu haliyle koruyarak seçime gitmek istediklerinden de emin değilim. Yaptıkları çalışmalar basına zaman zaman yansıyor filan. Seçim yasasında değişiklik yapılırsa ancak bir yıl sonra uygulamaya alınabiliyor. Ama 2022'de seçim olma ihtimali vardır, illa 2023 Haziran'ına kadar sürmez. O da erken denilebilir ama ondan önce ben bir apar topar seçim beklemiyorum.