Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Kral FM'de Gezegen Mehmet'in konuğu oldu.
Programda birçok konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bağış, demokratikleşme paketine de değindi.
Bağış, önümüzdeki günlerde Başbakan Erdoğan tarafından açıklanması beklenen pakete ilişkin, "Herkesin kendinden bir şey hissedeceği bir paket olacak, toplumun büyük çoğunluğu oh diyecek" ifadelerini kullandı.
Bağış, konuşmasının Gezi Parkı olaylarına değindiği kısmında, insanların 'yaşam tarzınıza karışılıyor' diye korkutulduğunu söyledi.
İnsanların diledikleri gibi yaşamalarının garantisinin hükümet olduğunu söyleyen Bağış, "Dileyenin başörtüsü takmasını ne kadar önemsiyorsak dileyenin mini etek giymesini de o kadar önemsiyoruz" diye konuştu.
-Güvenebilme anlamında baktığımızda en güvenilir mecra radyo.
Egemen Bağış: Biz milletin dostuna teşekkürlerimizi sunuyoruz. Son süreçte ülkemizin üzerinde bazı çorap örmek isteyenler bazı radyoları da oyuna getirdiler.
-Özellikle bu gezi olaylarında hani kıyamet kopsa gıkını çıkarmayan bazı radyoların her 15 dakika da bir oraya bağlanıp bir kampanyaya çevirmiş olmalarından şaşkınlık yaşıyoruz.
Egemen Bağış: Bu zamanın tekerrür ettiğini gösteriyor. Rahmetli Menderes de idamından önce 5 Mayıs’ta radyoya yaptığı konuşmada bundan bahsetmişti.
-Bugün herkesin Menderes’in idamı ile ilgili üzüntüsü büyük.
Egemen Bağış: Gizli gizli içinden oh olsun diyenler var. Onlara rabbimden acil şifalar diliyorum. Rahmetli Menderes’in o hedefi bugün AK Parti hükümeti tarafından gerçekleştirilmektedir. Olmayan olayları varmış gibi gösteren on yılda Türkiye'nin hayal dahi edilemeyecek projeleri gerçekleştiren hükümete yapılan saldırılardan bahsediyor bugün de aynı şeyler gerçekleşiyor. Kimileri İstanbul’da bir parkta üç beş ağacı bahane ederek gençleri birbirine düşürmeye kalktılar. Bu milletin kadife gibi yumuşak bir eli vardır ama huzuru bozmak isteyenlere de demir balyoz gibi iner aynı el. Bu millet ödülü de cezayı da aynı sandıkta vermeyi çok iyi bilir. Bugün Anadolu’nun her yerinde Özal adını duyanlar Menderes adını duyanlar Fatiha okurlar. Bugün aynı şey Erdoğan’ı yedirmeyeceğiz diye söyleniyor.
-Gezi olaylarında ilk başlarda orantısız güç kullanıldığı konusunda herkes hemfikir.
Egemen Bağış: Polisimiz gün gelmiştir kaba davranmıştır, çok ağır uygulamalarda bulunmuştur. Ama polisin, jandarmanın hatta belediye işçilerinin çadır yakma işlemi görülmemiştir. Ben bunu iyi kurgulanmış bir proje olarak görüyorum. Çadırın yakılması daha önceden kurgulanmış bir düzeneğin işlemesinin başlangıcıydı. Dünyanın farklı yerlerinden açılmış yüz binlerce farklı Twitter hesabı ortaya çıktı. Çadırların yakılmasıyla da o düzenek faaliyete geçmiştir.
-Bu eylemlere katılanların büyük bir çoğunluğunun samimi olduğuna inanıyorum ben.
Egemen Bağış: Yüzde 95’i korkutulduğu için gitmiştir oraya. Yaşam tarzınızı karışılıyor, ne giyeceğinize, kaç çocuk yapacağınıza karışılıyor diye korkutulmuştur. Sayın başbakanımızın tavsiyeleri olabilir ama bununla ilgili bir yasa yoktur. Milli içkimiz ayrandır demeden önce aynı cümle içinde isteyen votkasını cinini içebilir ama benim milli içkim ayrandır diyor.
-Biz on yıldır iktidardayız kimin içkisini, mayosuna kumarına karıştık dedi kızdı bana.
Egemen Bağış: Milletin vicdanında yargılanıp muhalefet olmaya mahkum olmuş partiler var. Bunlar insanları ürküterek huzursuzluk yapmak isteyenler var. Ve huzursuzluktan para kazanmaya çalışan faiz lobisi var. Eskiden her yüz liraya 63 lira faiz kazananlar 4 lira kazanmaya başladılar. Kan kokusuna hasret kalmış istikrarsızlık arzu edenler gayri demokratik yöntemlerle iktidar sahibi olmaya çalışanlarla el ele verdiler ve bu ülkenin gençlerini fakir fukaralarını sokağa dökmeye çalıştılar. Ama milletimiz çok net bir mesaj verdi demokratik yollarla iktidara gelenleri demokratik yollarla göndermeyi biliriz, daha öncede yaptım dedi.
-Benim içkime yaşantıma, yaşam biçimime karışılacak diye korkutularak sokağa çıkanlar var dediniz bu insanlara bir mesajınız var mı?
Egemen Bağış: Diledikleri gibi yaşamlarının garantisi hükümetimizdir, sayın başbakanımızdır, bizleriz. Onun en büyük mağdurları bizleriz. Dileyenin başörtüsü takmasını ne kadar önemsiyorsak dileyenin mini etek giymesini de o kadar önemsiyoruz.
-Avrupa Birliği diyince aklımıza hemen serbest dolaşım geliyor. Vizesiz Avrupa Birliği ülkelerine gidebilsek orada çalışabilsek orada kalabilsek bu kadar Avrupa Birliği’ne girelim diretmemiz olmayacak. Bu bir hayal mi?
Egemen Bağış: Bu çok makul bir beklenti. Bu vize belası 1980 darbesinin bu millete attığı en büyük kazıklardan birisidir. Rahmetli İnönü’nün imzaladığı anlaşmaya göre Avrupa Birliği ülkelerinin bize vize uygulamasını yasaklar. 80 darbecileri vize istediler Türk gençleri kaçamasın Avrupa’ya diye yakalayıp idam edebilsinler diye. Bu 30 yıllık sürecin en önemli hamlesini attık. 30 ülkenin tamamı vizelerin kaldırılmasıyla ilgili adım atmaya hazır olduklarını müzakere yapılması için hazır olduklarını belirttiler. Tahmin ediyorum 3 yıl içinde şu anda 70’e yakın ülkeye vizesiz gidilebildiği gibi Avrupa Birliği ülkelerine de vizesiz gidecekler.
-Olimpiyatlarda finale kaldık. Tokyo ile aramızda inanılmaz bir sayı farkı var. Neredeyse iki katı farkla aldı olimpiyatları. İstanbul’un alamamasının sebebi ne olabilir?
Egemen Bağış: Maalesef Türkiye'de demokratik hakların kullanılmasını bir iç savaş gibi gösteren uluslararası meyda çok ciddi zarar verdi. Müslüman ülkelerin çoğu bize oy vermediler çünkü diktatörleri bunu istemedi. İstanbul kaybetmedi tarihinde ilk defa finale kaldı. İstanbul sadece Doha ve Bakü’yü eleyen değil Madrid’i eleyen bir şehir oldu. Bizim durmak yok yola devam diyerek 2024 hedefine kenetlenmemiz gerek.
-Bu olimpiyatlar bir Müslüman ülkeye verilmiş olsaydı dünya barışına bir katkısı olmayacak mıydı?
Egemen Bağış: Tokyo aldığında Japonlardan başka sevinen oldu mu? Olmadı. Ama Türkiye kazansaydı kendini bir şekilde batıdan koparılmış hisseden 3 milyarlık insanlar için İstanbul’un önemi vardı.
-Bizim Suriye’de ne işimiz var yalnız kaldık gibi eleştiriler var. İran’ın ve Rusya’nın açıklamaları değişti ve sanki biraz Türkiye tarafına geliyor gibi bir tablo var.
Egemen Bağış: Uluslar arası ilişkilerde duygusallığa çok yer yoktur. Türkiye bekli de küresel ve vicdani doğruları global menfaatleri kendi ulusal menfaatlerinin dahi önüne koyacak kadar uluslararası barışa önem veren bir ülke olmuştur. Türkiye İran’a karşı uluslararası bir saldırıyı engellemek için aleyhte bir pozisyon ortaya koymuştur. Biz hep savaşsız çözümden yana bir tercih ortaya koyduk. Ama güçlü ülkeler her opsiyonu masada tutmak zorundadır. Türkiye'nin sabrını test etmeye kalkanların sonunu hep birlikte gördük. Türkiye'nin hiçbir komşusunun tek karış toprağında gözü yoktur.
-Sayın başbakanın ve hükümetinizin evrensel ve vicdani duygularla davrandığı gibi eleştiriler var. Biz ulusal çıkarlarımıza bakalım evrensel çıkarlardan duruştan bize ne diyenler var.
Egemen Bağış: Türkiye bugün sıradan bir ülke değil mesuliyetlerinin bilincinde olan bir ülkedir. Çanakkale’de Şamlı, Kosovalı Medineli birlikte savaşmışlar bu ülke için ve canlarını vermişler. Şimdi orada yaşananlara bizim bana ne dememiz düşünülemez. Haiti Güney Amerika’daki bir ülkedir ve orada doğal felakete Türk Kızılay’ı yanı başındaki Amerika’nın Kızılhaç’ından önce yardıma ulaştı. Bugün dünyanın dört bir yanında sadece devletin değil hayırseverlerin girişimcilerin çabaları var. Türkiye son on yılda dış ticaretini 4 katı arttırdıysa bunu da bu çabaları katkısıyla olduğunu herkesin görmesi gerekir.
-Çözüm süreci tıkandı diyelim.
Egemen Bağış: Tıkanmadı birileri tıkmaya çalışıyor. Rantların azalmasından rahatsız olanlar, rant elde edenlerin rantlarının bitmesi birilerini rahatsız etti. Biz demokratikleşmeyi Türkiye'nin her kesimi için önemli görüyoruz. 20 yıl evvel bu ülkede bırakın sıradan insanları cumhurbaşkanları bile etnik kökenini söyleyemiyordu. Şimdi devletin televizyonu 24 saat Kürtçe yayın yapıyor. Türkiye'de herkesin demokratik haklarının arttığını görüyoruz. Bugün yeni bir demokratikleşme paketinin son rötuşları yapılıyor. Mutlaka rahatsız olan kesimler olacak ama toplumun büyük çoğunluğu oh diyecek. Herkesin kendinden bir şey hissedeceği bir paket olacak.
-Bugün PKK ben dağa çıkmasaydım ben şiddet uygulamasaydım bugün bu hakları siz alamayacaktınız benim sayemde aldınız propagandası yürütüyor.
Egemen Bağış: Terör 40 yıldır bu memleketin başının belası. Ama Bu demokratikleşmenin ardında terör yok 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışının yeniden güçlenmesi var. Bizim değişen zamanla birlikte zamanın ruhunu yakalayacak reform adımları yakalayabilmemiz lazım. Bu paket tahminlerinizin ötesinde dahi olsa yeterli olmayacaktır. Türkiye'nin aylardır yaşadığı huzur iklimi birilerini rahatsız ediyor. Ama bu iklimi korumak hepimizin görevi. Birbirimizi olduğumuz gibi kabul edeceğiz, birbirimizi sevmeyi, çalışmayı el ele omuz omuz bu ülkeyi kalkındırmayı hedef belirleyeceğiz. Biz bu ülkede kimsenin kendini ötekileştirilmiş hissetmeyeceği bir ülke arzu ediyoruz.
-Bu genel seçimlerde sayın başbakan aday olamıyor. Sayın Hüseyin Çelik tüzük değiştirmez dedi, tekrar aday olmaz dedi. Cumhurbaşkanı yolu açılır dedi. Sayın Abdullah Gül de karşısına çıkmaz sanıyorum dedi.
Egemen Bağış: Bu ülkede ben Abdullah Gül ile Recep Tayyip Erdoğan arasında kardeşlik hukuku kadar güçlü bir hukuku başka hiç bir siyasetçi arasında görmedim göreceğimi de sanmıyorum. Bu iki insan 40 yıldır birbirlerine dayanarak bu noktaya gelmişler. Hiç kimse birbirlerine düşüreceğini zannetmesin. Bu denendi ama hiç biri başarılı olamadı. İki kardeş kafa kafaya verir konuşurlar ülkenin çıkarları ne gerektiriyorsa onu yaparlar. Ama bende tüzüğün değişmesinin yanlış olacağına inananlardanım. Siyaset yapmak için milletvekili olmak şart değil.
-Sayın başbakan çevresindeki hiç kimseyi dinlemez sadece çevresindekilere onaylatır gibi bir düşünce var.
Egemen Bağış: Herhalde çevresindekilerin düşüncesini en çok önemseyen başbakandır. Bakanlar kurulunda kendi görüşünü paylaşmayan sayısı çoğunlukta olursa düşüncelerini değiştirdiği de olmuştur çokça.
Gezi olayları şunu ortaya koymuştur Türkiye'de muhalefet partisi yoktur halk kendi isteğini kendisi belirtmeye çalışmıştır.
Benim bir planım yok seçimlerle ilgili ama partim milletim bana hangi görevi verdiyse onu en iyi şekilde yapmış bir kişi olarak partim bana nerede hangi görevi verirse onu en iyi şekilde yapmaya çalışırım. Diğer partiler kimi aday gösterirse göstersin AK Parti kadroları yüzde 60 oy oranıysa İstanbul’u alır. İstanbullular o eski günlere dönmek istemiyorlar. Hele adı bu kadar şeylere bulaşmış muhalefetin temsilcilerinin İstanbul’u o eski günlere götürmeye gücü yetmeyecektir.