Irak ve Suriye'deki tehdit algısının birbirinden bağımsız olmadığı gerekçesiyle tek tezkere olarak hazırlanan metin, TSK'nın gerektirdiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara yönelik olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması, bu kuvvetlerin, hükümetin belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilmesi için her türlü tedbirin alınmasını da kapsıyor.
Irak ve Suriye için tek metin olarak hazırlanan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından imzalanarak bugün TBMM'ye gönderilmesi beklenen tezkerede, "Türkiye'nin güney kara sınırları boyunca ulusal güvenirliğimize dönük risk ve tehditler, son dönemde yaşanan gelişmeler neticesinde ciddi biçimde artmıştır" denildi.
Başbakanlık kaynaklarından alınan bilgiye göre, Irak ve Suriye'de Türkiye'ye dönük tehdit geçmiş dönemde olduğu gibi birbirinden bağımsız olmaması ve birbirinden ayrımının yapılmasının zorlaşması nedeniyle tek metin olarak hazırlandı.
Gerekçesinde, Süleyman Şah Saygı Karakolu'na dönük güvenlik riskinin artması, mevcut risklerden en fazla etkilenen ülkenin Türkiye olduğu belirtilen gerekçede, Suriye'nin kimyasal silah kullanmasına da atıfta bulunuluyor.
"Silahlı PKK terör unsurları varlığını sürdürmektedir"
Yapılması muhtemel operasyonların bir bütünlük arz etmesi gerektiği ve Irak ve Suriye sınırını aşan bir tehdit algısının ortaya çıkması nedeniyle hazırlanan tezkerenin gerekçesinde, şu ifadeye yer verildi:
"Türkiye'nin güney kara sınırları boyunca ulusal güvenirliğimize dönük risk ve tehditler, son dönemde yaşanan gelişmeler neticesinde ciddi biçimde artmıştır. Irak'ın kuzey bölgesinde, silahlı PKK terör unsurları varlığını sürdürmektedir. Öte yandan, Suriye ve Irak'ta diğer terör unsurlarının sayısı ve ortaya koydukları tehditte de önemli artış gözlenmektedir. Nitekim bu nedenle BM Güvenlik Konseyi 2170 ve 2178 sayılı kararlarıyla Irak ve Suriye'nin toprak
bütünlüğünü ve bağımsızlığını teyit etmiş, bu ülkelerdeki terör faaliyetlerini kınamış, IŞİD ve benzeri terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı BM üyesi tüm ülkelere, 1373 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı ve uluslararası hukuk çerçevesindeki sorumluluklarına uygun şekilde gerekli tedbirleri alma çağrısında bulunmuştur."
"IŞİD ve benzeri terör örgütler..."
Gerekçesinde, "IŞİD ve benzeri terör örgütleri" ifadesine yer verilerek Türkiye'nin IŞİD'e karşı olan pozisyonuna da dikkat çekilen tezkere metninde ise şöyle denildi:
"Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Irak ve Suriye'deki tüm terörist örgütlerden ülkemize yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı, güvenliğinin idame ettirilmesini sağlamak, kriz süresince ve sonrasında hasıl olabilecek gelişmeler istikametinde Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ilerde telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere, hudut, şümul, miktar ve zamanı, hükümetçe takdir ve tayin olunacak."
Yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulundurulması
Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektirdiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı şekilde yabancı askerlerin de aynı amaçlara yönelik Türkiye'de bulunmasını da kapsayan tezkerede, şu ifade yer aldı:
"TSK'nın gerektirdiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara yönelik olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması, bu kuvvetlerin, hükümetin belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilmesi
için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için 4 Ekim 2014 tarihinden itibaren bir yıl süreyle izin verilmesini Anayasa'nın 92. Maddesi uyarınca arz ederim. Ahmet Davutoğlu, Başbakan." (AA)