İsrail'de tahminen 250 bin civarında İran asıllı Yahudi var. Çoğu Tel Aviv'in hemen yanında Holon şehrinde yaşıyor.
İsrail'in, İran'a nükleer programı nedeniyle bir saldırıya girişmesi ihtimali hakkında ne düşünüyorlar? BBC muhabiri Beth Ryder Holon'da bu sorunun yanıtını aradı.
Uri Nissani doğduğu ülkeye dönme arzusu duymuyor pek.
"Buraya 1959'da geldim ve bir daha hiç gitmedim. İran'da doğmuş olabilirim ama kendimi İsrailli hissediyorum" diyor.
Şimdi 60'larında olan Uri Holon'da çoğunlukla İran asıllı Yahudilerin gittiği üç sinagogdan birinin idarecilerinden.
Cemaatin sohbetlerine bugünlerde damgasını vuran konu ise sesi giderek yükselen savaş tamtamları.
"İran halkını seviyoruz ama oradaki rejimi değil" diyor Uri. "Kimse savaş istemez ama iş askeri müdaheleye dönerse desteklemem gerekir."
Şehrin diğer ucunda bir kenar mahalledeki alışveriş merkezinin yerin altındaki kısmında Perviz Berhudar, 24 saat ana dili Farsça ile radyo yayını yapan bir istasyonda çalışıyor.
Radyo RadisIN haftanın her günü İran şiiri, müziği ve siyaseti ile ilgili programlar yayınlıyor ama hepsinin üzerinde bir amacı var: Barış.
"Tarih boyunca, bu son rejim işbaşına gelinceye kadar İran ile İsrail'in ilişkileri hep iyi olmuştur. Radyomuzun amacı işte bu ilişkinin yeniden kurulmasına hizmet etmek."
Radyo üç yıl önce kurulmuş. Üç yıldır 38 İran asıllı İsrailli gönüllü Radyo RadisIn'i internet, kablo ve uydudan İsrail içinde ve dışında Farsça konuşan geniş bir dinleyici kitlesine ulaştırıyor.
Radyo istasyonu İran'daki dinleyicilerinden de telefon mesajı ve elektronik posta alıyor ve Perviz en çok konuşulan konulardan birinin Batılı ülkelerin uyguladığı yaptırımların ülkeye etkisi olduğunu söylüyor.
"İnsanlar içinde bulundukları koşulları, evlerinde nasıl gıda ve diğer ihtiyaç maddelerini stokladıklarını anlatıyorlar" diyor.
Perviz İsrail'in İran'a karşı girişebileceği bir askeri saldırının İran'da kalan Yahudi arkadaşlarını kara kara düşünüyor.
"Onlar için çok endişeliyim. Bir şey olursa rejim onları rehine alacaktır" diyor.
İran Ortadoğu'da İsrail dışında en çok Yahudinin yaşadığı ülke.
1948'de İsrail devleti kurulduğundan ve 1979'da Şah rejimini deviren İslam devriminden sonra sayıları azalsa da İran'da hala 25 bin dolayında Yahudinin yaşadığı tahmin ediliyor.
"Tahran'daki rejimi nükleer sevdasından vazgeçip herhangi bir normal ülke gibi varlığını sürdürmeye ikna etmemiz lazım" diyor Perviz, "Yoksa atam bombasını üretebildikleri an üçüncü dünya savaşı çıkacak."
Perviz ana vatanı olan İran topraklarında savaş olsun istemiyor, ama son çare olarak askeri bir saldırıyı destekleyeceğini de belirtiyor.
"İş ölüm kalıma geldi mi ne yapabiliriz? Barış için fırsat penceresi her gün biraz daha kapanıyor" diyor.
Radyo stüdyosuna çok uzak olmayan Holon'un İran kökenli Yahudi toplumunun gittiği Beyt Kureyş halkevi tamamlanmamış ve kapalı. İçinde Farsça bir kütüphane var ama bina kırk yılın başında açılırsa ancak o zaman girilebiliyor.
Binanın önünde İsrail'in tek Farsça dergisi Şahyad'ın yazı işleri müdürü Kemal Penhasi ile buluştuk.
Penhasi "Halkevi öyle güzeldi ki bir tamamlayabilsek her hafta gelirdik. Bizim için gerçekten önemliydi" diyor.
Fakat İranlı Yahudiler İsrail'le bütünleştikçe yeni nesiller giderek ilgilerini kaybetmişler ve Kemal artık halkevinin arkasında güçlü bir cemaat bulunmadığını söylüyor.
Bu günlerde İranlı İsrailliler hem İsraille bütünleşmiş hem de ekonomik olarak başarılı olmuş bir grup.
Muhalefetteki Kadima Partisi'nin yeni seçilen lideri Şaul Mofaz İran asıllı örneğin.
Beyt Kureyş halkevinin yapımı 30 yılı aşkın zaman önce Batı yanlısı İran ile İsrail arasındaki ilişkilerin gayet sıcak olduğu bir dönemde İran Şahının mali desteğiyle başlamış.
Oysa artık İsrail pasaportlu birinin İran'a turist olarak bile gitmesi mümkün değil.
Kemal İran'daki rejimin değişmesini umuyor ama bunun büyük ihtimalle ülke içindeki dinamiklerle gerçekleşebileceğini düşünüyor.
"İran halkı, özellikle de gençler siyasi değişim yaratma gücüne sahip, bunu 2009 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra gördük. Biz Batı'dan onlara mali, lojistik destek, enformasyon ve medya dayanışması sağlayabiliriz" diyor.
Farsça çıkan Şahyad dergisinin Holon'un ana caddesine yakın küçük bir dükkanın üzerindeki ofisinde, Kemal'in 22 yaşındaki yeğeni Rose Penhasi İran halkı için kaygılandığını söylüyor.
"İran'da benim gibi öğrenci olanlar için korkuyorum. Biz İsrail'de ne hissediyorsak söyleyebiliyoruz. Ama Tahran'dakiler korkuyor".
Rose İsrail'de doğmuş ama evde İbraniceden önce Farsça öğrenmiş ve hala anne ve babasının doğduğu ülke ile bağlarını korumaya çalışıyor.
"Internet sohbet odalarında ve sosyal medyada Tahran'dan yaşıtlarımla muhabbet edebiliyordum. Ama bugünlerde İran hükümetinin aldığı önlemler bu tür şeyleri giderek zorlaştırıyor" diyor.
Ama Rose'nin İran'a ilgisi İran kökenli İsrailli yaşıtları arasında çok yaygın bir şey değil.
"Evde annem babam, ve ninelerim ve dedelerimleyken kendimi yüzde yüz İranlı gibi hissediyorum. Ama ev dışında arkadaşlarımla, İsrailliyim."
Rose ikinci kuşak İranlıların çoğunun köklerini unuttuklarını söylüyor.
İnsanların İran halkı ile rejimini birbirinden ayırmasının önemli olduğunu düşünüyor.
"İranlı sivil halk, hükümet gibi değil. Onlara İsraillilerin onları sevdiğini ve desteklediğini anlatabilmemiz lazım."
Rose bir gün Tahran'a gidebilmeyi Emir Abad'da o kadar çok hikayesini dinlediği evlerini bulabilmeyi umuyor, ama bugünkü iklimde bunun mümkün olmadığını da iyi biliyor.