ANKARA (ANKA)- Yargıtay 2. Ceza Dairesi, ilginç bir karara imza attı. Daire, aynı evde ve ayrı odalarda yaşayan kardeşlerin birbirlerinin odalarına girmelerinin ‘konut dokunulmazlığını ihlal' suçunu oluşturmayacağına karar verdi. Yargıtay'ın bu kararının ardından aynı evde yaşayan kardeşler birbirlerinin odasına izinsiz girse dahi ‘konut dokunulmazlığını ihlal' suçunu işlemiş sayılmayacaklar.
Havsa Asliye Ceza Mahkemesi'nin verdiği mahkumiyet kararını bozan Yargıtay 2. Ceza Dairesi, "Aynı evde, ayrı odalarda oturan kardeşlerin birbirlerinin odalarına girmelerine izinlerinin olmadığı konusunda önceden bir açıklamaları bulunmadığına göre, sanığa atılı konut dokunulmazlığını bozma suçu oluşmaz" dedi.
Havsa'da ikamet eden kardeşler, aynı evde iki ayrı odada yaşıyordu. Kardeşlerden E.K., kardeşinin izni olmaksızın odasına girince ‘sanık' sıfatıyla hakim karşısına çıktı. A.K. kardeşinin kendisinden izin almadan odasına girmesinin ‘konut dokunulmazlığını ihlal' suçunu oluşturduğunu iddia ederek suç duyurusunda bulundu.
-YAŞAMIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRI
Biri davacı, biri davalı olan kardeşleri yargılayan Havsa Asliye Ceza Mahkemesi, kardeşinin odasına izinsiz giren E.K. yı ‘konut dokunulmazlığını ihlal' suçunu işlediği gerekçesiyle mahkum etti. Davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 2. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin verdiği kararı bozdu.
Bozma kararında şu görüşlere yer verildi:
"Oluşa ve dosya içeriğine göre katılan ile sanık kardeş olup, aynı evde ayrı odalarda oturmaktadırlar. Olay gecesi, sanık, katılanın kullandığı odaya girmiştir. Sanık ile katılanın ayrı ayrı kullandıkları odalara, birinin diğerinin odasına girmeyeceği konusunda açıkça izninin bulunmadığı belirtilmediği sürece, yaşamın doğal akışına göre birbirlerinin odalarına girmelerinde rızanın var sayılması gerekir. Katılanın, sanığa odasına girmemesi konusunda rızasının bulunmadığını önceden açıkladığına ilişkin bir iddiası ve bu yönde bir kanıt bulunmaması karşısında, sanığa atılı konut dokunulmazlığını bozmak suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir."