*CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu
"Mercimeği ithal ediyorsunuz, nohutu ithal ediyorsunuz. Sanayide ham maddeyi ithal ediyorsunuz. Gelmezse, fabrikalar yerinde duruyor. Türkiye'nin üretmesi lazım"
"Bir ülkede huzur mu, barış mı, her evde huzur ve barış mı olsun istiyorsunuz. Güçlü bir sosyal devlet olması lazım. Sosyal devletin bütün kurallarının Türkiye'de uygulanması lazım."
"Güzel bir Türkiye'yi, yaşanabilir bir Türkiye'yi birlikte inşa etmeliyiz. Benim sorumluluğum var ama bu masanın etrafında oturan sizlerin de sorumluluğu var"
Erhan TEKTEN/İSTANBUL,(DHA) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Mercimeği ithal ediyorsunuz, nohutu ithal ediyorsunuz. Sanayide ham maddeyi ithal ediyorsunuz. Gelmezse, fabrikalar yerinde duruyor. Türkiye'nin üretmesi lazım" dedi.
"Bir ülkede huzur mu, barış mı, her evde huzur ve barış mı olsun istiyorsunuz. Güçlü bir sosyal devlet olması lazım. Sosyal devletin bütün kurallarının Türkiye'de uygulanması lazım." diyen Kılıçdaroğlu, "Güzel bir Türkiye'yi, yaşanabilir bir Türkiye'yi birlikte inşa etmeliyiz. Benim sorumluluğum var ama bu masanın etrafında oturan sizlerin de sorumluluğu var" şeklinde konuştu.
CHP Ekonomi Masası tarafından İstanbul'da bir otelde düzenlenen 'Üreten, Çalışan, Hakça Paylaşan Türkiye' başlıklı toplantının kapanışında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye ekonomisine dair değerlendirmelerde bulundu.
Kılıçdaroğlu, "Bir ülkede can ve mal güvenliğini sağlayan unsur hukukun üstünlüğüdür. Hukuk güvenliğidir. Ben can ve mal güvenliğim sağlanıyorsa ben o ülkede yatırım yaparım. Bunu defalarca ifade ettik. Hemen hemen görüştüğüm her başbakana, görüşme yaptığım her yetkiliye şunu söyledim. AB'ye tam üye olmak istiyor muyuz? Hepsi evet diyorlar. Peki, neden Avrupa Birliği'nin dayatmasını bekliyoruz. Gelin AB'deki bütün demokratik standartları parlamentodaki 4 parti, müştereken çıkarsın. Dönüp AB yetkililerine şunu söyleyelim; siz ne diyorsunuz? Bizim ülkemizde sizin öngördüğünüz bütün demokratik standartlar var, diyelim. Ama buna iktidarda olan parti yanaşmıyor. Parti demeyelim de partinin yetkilileri yanaşmıyor." dedi.
Kılıçdaroğlu "Bu krizin sorumlusu kim diye bir arayışa girdiler. Aklın mantığın alamayacağı bir şey, “Krizin sorumlusu kim? Dış güçler dediler. CHP dediler. En sonunda geldik manavdı, komisyoncuydu, hal esnafıydı. Bunların tamamı krizin ana sorumluları arasında sayıldı. Hatta daha da ileri gidilerek, bunlar biraz da terörist ilan edildi. Krizin sorumlusu ülkeyi 17 yıldır yönetendir. Aklı başında olan herkes bunu gayet iyi bilir. Başka bir yerde sorumlu aramanın mantığı var mıdır?" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'NİN ÜRETMESİ LAZIM"
Ekonomik gelişmede stratejik önemde olan şeylere vurgu yapan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Birincisi hukukun üstünlüğünü sağlamak zorundayız. Yani katılımcı demokrasiyi güçlendirmek zorundayız. Bu dünyada söz sahibi olmanın, dünyada saygın olmanın birinci koşuldur. Demokrasi gelişememiş hiçbir ülke gelişmemiş ve kalkınmamıştır. Demokratik standartların geliştiği bütün ülkelerde kişi başına gelir de artmıştır, refah da artmıştır. Dolayısıyla insanlar düşüncelerini ifade etmişlerdir. Bütün bunların hepsi hukuk güvenliği içinde gerçekleşmiştir. Bunun olmazsa olmazı budur. İkinci konu; Hukukun üstünlüğü sağlandıktan sonra ikincisi üreten Türkiye'dir. Türkiye'nin üretmesi lazım. Gelir elde etmek yerine borçlanmak, üretmek yerine ithalat yapmak. Türkiye üretim sürecinden büyük ölçüde koparıldı. En büyük sıkıntımız bu. İthalat olmadan üretim yapamaz noktaya geldik. Bu egemen güçlerin Türkiye üzerinde daha fazla söz sahibi olmalarına yol açıyor. Mercimeği ithal ediyorsunuz, nohutu ithal ediyorsunuz. Sanayide ham maddeyi ithal ediyorsunuz. Gelmezse, fabrikalar yerinde duruyor. Türkiye'nin üretmesi lazım" şeklinde konuştu.
Türkiye'de sanayide katma değeri yüksek ürün üretmemiz lazım. Sadece tarlada, fabrikada üretmek değil, sanat alanında da üniversitede de bilgi üretmemiz gerekiyor. Türkiye bilgi çağını yakalamak zorundadır. Bir ülkenin dengeli büyümesi için sosyal bilgi ekonomisini yakalaması lazım. Yani bilgiyi sosyalleştirmesi, toplumun her kesimine dağıtması lazım. İki temel dengesizliği yaşayan bir ülkeyiz. Gelir dağılımında dengesizlik var ve büyüyor. Bölgesel dengesizliğimiz var ve büyüyor. Dönüşüm stratejisinin ikinci ayağı üreten Türkiye'yi yeniden inşa etmemiz lazım. Biz bunu kapsayıcı büyüme olarak da tanımlıyoruz" dedi.
"GÜÇLÜ BİR SOSYAL DEVLET, BİR ÜLKEDE BARIŞIN VE HUZURUN TEMELİDİR"
"Üçüncü ayak, güçlü bir sosyal devlet" diyen Kılıçdaroğlu, "Bir ülkede huzur mu, barış mı, her evde huzur ve barış mı olsun istiyorsunuz. Güçlü bir sosyal devlet olması lazım. Sosyal devletin bütün kurallarının Türkiye'de uygulanması lazım. 1974'te Türkiye Uluslararası Çalışma Örgütü'nün sosyal güvenliğin asgari normları sözleşmesini parlamentodan geçirdi. Aile yardımları sigortası niye uygulanmıyor. Aile yardımları sigortasının hayata geçmesi lazım. 1974'ten bu yana bizim gündemimizde. Keşke sendikaların, emekli derneklerinin, emeklilikte yaşa takılanların da gündeminde olsa. Nasıl geçinecek bu insanlar? Güçlü bir sosyal devlet, bir ülkede barışın ve huzurun temelidir. Bunu sağlamak gerekiyor. Yoksa ahlaki değerlerde müthiş bir yozlaşma olur."
"ÜNİVERSİTELER BİLGİ ÜRETEMİYOR"
Kemal Kılıçdaroğlu, stratejik dönüşümün dördüncü ayağının ise sürdürülebilirlik olduğunu belirterek, "Demokrasinizi geliştirebilirsiniz. Üretimde önemli noktalara gelebilirsiniz, güçlü bir sosyal devlet olabilirsiniz ama bunun sürdürülebilirliği çok önemlidir. Dünyanın bu kadar hızlı geliştiği atmosferde Türkiye hala sanayide 1.0, 2.0, 4.0'ı tartışıyoruz. Üniversiteler bilgi üretemiyor. İktidar sahiplerinin bunlardan hiçbir haberi yok. Dünyadaki gelişmeleri bilmiyorlar. Neyin nasıl olması gerektiğini bilmiyorlar. Çünkü devlette liyakati çökerttiler. Merkez Bankası'nın bağımsızlığı bir yapısal reformdur. Aile sigortasının olması, yargı bağımsızlığının sağlanması, tarımın geliştirilmesi, çiftçinin desteklenmesi bir yapısal reformdur." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, ilerleyen günlerde Türkiye'nin daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağını savundu. Siyasal parti olarak ülkeye karşı sorumlulukları olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, yolu gösterdiklerini ve nasıl olması gerektiğini söylediklerini anlattı. Kılıçdaroğlu, yerel seçimlere hazırlandıklarını anımsatarak, adaylarının sadece projelerini anlatarak yola devam ettiklerini, hiç kimseyi ötekileştirmediklerini CHP'ye oy versin veya vermesin, hatta oy vermeyen gecekondu bölgelerine pozitif ayrımcılık yaptıklarını söyledi. O vatandaşların da üst gelir gruplarının standardında yaşama hakkı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bizler bu sorunların nasıl çözüleceğini biliyoruz. Bir stratejik dönüşüme Türkiye'nin ihtiyacı var. Bu dönüşümün parametrelerini, dört ayağını söyledim. Bunlar iç içe geçen kavramlardır. Dış politika bunun en önemli unsurlarından biridir." dedi.
"BİZİM UMUTSUZLUĞA KAPILMA GİBİ BİR LÜKSÜMÜZ SÖZ KONUSU DEĞİL"
Kılıçdaroğlu, bütün bunlar bir arada düşünüldüğünde asla ve asla mutsuz olmadığını söyleyerek, "Bu ülkenin birikimi var. Bu ülkenin bilgisi de var. Bu ülkenin üniversiteleri de var. Bu ülkede hukuk da var. Bu ülkede azımsanmayacak ölçüde yargı bağımsızlığına saygı gösteren ve davranan binlerce yargıç var. Dolayısıyla bizim umutsuzluğa kapılma gibi bir lüksümüz söz konusu değil. Güzel bir Türkiye'yi, yaşanabilir bir Türkiye'yi birlikte inşa etmeliyiz. Benim sorumluluğum var ama bu masanın etrafında oturan sizlerin de sorumluluğu var. Ekonomik krizden aklınızla, mantığınızla çıkacaksınız. Krizi yaratan gerekçeleri ortadan kaldıracak mekanizmaları devreye koyacaksınız." şeklinde konuştu.
Görüntü dökümü:
---------------
-Kılıçdaroğlu'nun konuşması
-Salonda dinleyenler
-Basın mensupları