25 azaldı” dedi.
Konfeksiyoncular, hammaddeyi vadeli temin edememekten şikayetçi. Nakit paraya sıkışan işletmeler, banka kredisi de alamayınca sektörde tehlike çanları çalmaya başladı.
“Hammadde alımında büyük zorluklar yaşanıyor”
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 38 No’lu Tekstil Konfeksiyon ve Ayakkabı Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Ali Şimşek, yaptığı açıklamayla sektörde yaşanan sıkıntıları dile getirdi. Özellikle hammadde teminindeki sıkıntılara dikkat çeken Şimşek, hammadde alımında büyük zorluklar yaşandığını söyledi. Şimşek, “Aldığımız hammaddenin yarısı yerli, yarısı ithal. İthal olanda yüksek döviz kurları bizi zorlarken, yerli hammaddede peşin satış şartlarından zorlanıyoruz. Günümüzde maalesef artık çekle mal satılmıyor. Oysa bizim sektörde işlerin büyük bölümü çekle ya da bir yıllık evrakla dönüyordu. Açık hesap çalışma imkanı kısıtlandığı için işletme sahipleri de önünü göremiyor. Benzer şekilde hammadde satıcıları da mevcut ekonomik konjonktürde ürünlerini vadeli satacak kadar önünü göremeyince peşin satmak istiyor. Herkes peşin satmak isteyince de ticaret dönmüyor. Zaten birçok işletmenin sermayesi yetersiz ve piyasalar sıkıştı kaldı. Son 8 ayda iş hacmi yaklaşık yüzde 20-25 azaldı. Bu durum 1-2 yıl daha devam edecek olursa mevcut işletmelerin büyük bölümünün zorlanacağını söyleyebilirim” diye konuştu.
Nakit paraya sıkışan işletmelerin bankalara başvurduğunu, ancak bankaların da bu dönemde kredi vermekten kaçındığını vurgulayan Şimşek, sorunun ancak piyasaya sıcak para girişi ile aşılabileceğini, firmaların ayakta kalabilmesi adına uygun faizli kredi verilmesi gerektiğini söyledi.
“Ülkeler değil şehirler arası rekabet arttı”
Hammaddeye ulaşımın zorlaşması yanında girdi maliyetlerinin de çok arttığına işaret eden Şimşek, özellikle teşvikli bölgelerdeki işletmelerle rekabette iyice zorlanmaya başladıklarını anlattı. Geçmişte ülkeler arası rekabet yaşanırken, günümüzde teşvikli iller nedeniyle şehirler arası rekabet yaşanmaya başladığını kaydeden Şimşek, “Ancak teşvikli bölgelerde de yetişmiş eleman sayısı yetersiz. Dolayısıyla kaliteli işe ulaşmak zorlaşıyor. Bu noktada bir denge oluşturulmalı” ifadelerini kullandı.
“Türkiye tekstilde çok güçlü”
Türkiye’nin, konfeksiyonda iyi olduğu kadar tekstilde de çok güçlü olduğunu belirten Şimşek, mevcut durumda girdi maliyetleri artsa da paralelinde artan kur farkının yurt dışı ile rekabeti az da olsa kolaylaştırdığını dile getirdi. Yurt dışındaki tanınmış markaların üst segment ürünlerinin üretiminde Türkiye’yi tercih ettiğini vurgulayan Şimşek, şu bilgileri verdi:
“Türkiye’nin kaliteli kumaşları Romanya, Bulgaristan, Afrika, Mısır gibi işçilik maliyetleri düşük ülkelere gidiyor. Aynı kumaşın Türkiye’de kullanılarak üretilmesi halinde ise lojistik ve temin süresi kısalıyor. Türkiye bu sayede kaliteli ve seri işçilik gücünü de kullanarak teslimatlarını diğer ülkelere göre yaklaşık 1 hafta önce gerçekleştirilebiliyor ve üst segment üretimlerde tercih ediliyor.”
Tekelleşmeye dikkat
Türkiye’ye geçmişte daha düşük adetli siparişler gelirken bugün mevcut kalitesi ve hızlı teslim sürelerinin ardından çok daha yüksek montanlı siparişler gelmeye başladığını kaydeden Şimşek, “Buradaki sorun ise geçmişte ithalatçı firma yelpazesi daha genişken, bugün sayının birkaç firmaya kadar düşmesi. Bu durum maalesef tekelleşmeyi de beraber getiriyor” dedi.
Birkaç firmanın sipariş adetlerini çok yükselttiğini ve Türkiye’deki üretici firmaların da hızlı tahsilat ve rahat çalışma imkanı dolayısıyla bu siparişlere yetişebilmeye yöneldiğini, çalıştıkları diğer küçük adetli firmalara üretimden vazgeçtiklerini belirten Şimşek, yaşanan gelişmenin bir süre sonra Türkiye’deki üreticileri yalnızca birkaç firmanın üretimini yapar konuma taşıdığını ifade etti. Kısa sürede üretim istenmesi nedeniyle tek bir markadan bir seferde gelen siparişin hazırlanması için birçok fabrikanın aynı anda çalıştığını dile getiren Şimşek, bu durumun çeşitli riskler taşıdığını söyledi. Tekelleşmenin olması halinde Türkiye’deki üretici firmaların tekelleşen firmanın şartlarına uymak zorunda kalacağını, aksi halde iş almakta zorlanacağını dile getiren Şimşek, “Oysa atölyelerin bir gün dahi boş durabilme lüksü yok” dedi.
Farklı pazarlardan gelen talepler nedeniyle geçmişte firmaların bir sonraki yılın üretim takvimini dahi planlayarak çalıştıklarını hatırlatan Şimşek, bugün ise birkaç firmadan gelecek parça parça taleplerle çalıştıklarını ve bir sonraki siparişin gelip gelmeyeceği noktasında kesinlik bulunmaması nedeniyle uzun vadeli planlama yapmakta zorlandıklarını söyledi. Çözüm olarak mutlaka pazar çeşitlemesinin yeniden sağlanması gerektiğini ifade eden Şimşek, bunun da kısa vadede olmasının mümkün gözükmediğini vurguladı.
“Sektör birlikte hareket etmeli”
Firmaların büyük bölümünün mevcut durumda yaşadıkları sorunları azaltabilmek, atölyelerini boş bırakmamak adına fiyat düşürüp daha çok iş alabilme yarışına girdiğine dikkat çeken Şimşek, bu durumda sektör temsilcilerinin günü kurtardığını, ancak uzun vadede hem kendilerine hem de sektöre ciddi zararlar verdiğini belirtti. Fiyat indiriminin sonu olmadığını, bu uygulamanın zarardan başka getirisinin olmayacağını kaydeden Şimşek, indirim yapmak yerine sektör temsilcilerinin birlikte hareket etmesinin sorunları en aza indireceğinin altını çizdi. Sektör temsilcilerinin taban fiyatların altına inmemesi gerektiğini kaydeden Şimşek, “Maalesef bu sektörde yatırım çok pahalı değil. Bu nedenle işi bilmemesine rağmen sektöre adım atıp ayakta kalmak için fiyat kıran çok firma var. Ancak bu firmalar da bilmeliler ki, kalitemiz ve hızlı teslim sürelerimiz için tercih ediliyoruz. Gücümüzün farkında olarak hareket etmeliyiz” diye konuştu.
Şimşek, işlerdeki artışın yanı sıra halen yetişmiş personel bulmakta zorlandıklarını, hükümet tarafından çok ciddi personel teşvikleri verilmesine rağmen istedikleri sayıda personel bulamamaları nedeniyle bu teşviklerden yeterince yararlanamadıklarını da sözlerine ekledi.