İstanbul (AA)- Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Türkiye'deki dolarizasyon düzeyinin hala yüksek olduğunu belirterek, "Enflasyon düşse, makro ekonomik
istikrar büyük oranda korunsa bile, geçmişteki enflasyonist ve istikrarsız ekonomik ortamın hatıraları, halen ekonomik ajanların geçmişten gelen yabancı para birimi üzerinden paralarını tutma alışkanlığının ortadan kalkmadığını gösteriyor" dedi.
Merkez Bankasının 75'inci kuruluş yıl dönümü kutlamaları kapsamında düzenlenen, "Dolarizasyon: Sonuçlar ve Politika Seçenekleri" başlıklı konferansta konuşan Yılmaz, Yabancı para birimi üzerinden rezervlerin toplam mevduata oranının yüzde 30'dan fazla olduğu ülkelerin sayısı 1990'da 7 iken, 2000'de 46'ya çıktığına, aynı şekilde Türkiye'de de gayri resmi dolarizasyonun, bu 10 yıllık süreç içerisinde geliştiğini söyledi.
Yılmaz, şunları kaydetti: "Dolarizasyon bizim için neden önemlidir. Önemlidir, çünkü dolarizasyon bir ülkenin şoklara olan hassasiyetini artıran bir durumdur. Ekonominin iki ana sektörünün hassasiyeti vardır. Özel sektörde dolarizasyondan doğan hassasiyeti ve kamu borçları dinamiklerinin dolarizasyon nedeniyle ortaya çıkan hassasiyeti var. Kamu sektörü açısından borcun sürdürülebilirliği konusu da dolarizasyondan çok etkilenmektedir. Kamu sektörü, yabancı para biriminden borçlanan firmaların problemlerine benzer bir takım problemlerle karşı karşıyadır ve hiç şüphe yok ki dolarize olmuş borç, devletin de hükümetin de likidite açısından sorunlar yaşamasına sebebiyet verir. Özellikle aktifleri yerli para biriminden olduğu için. Bu çerçevede yüksek oranda dolarizasyon ve reel döviz reel döviz kurlarındaki dalgalanmalar mali açıdan sürdürülemeyecek bir durumu ortaya çıkarabilir ve bunun sonucunda kamu sektöründeki likidite sorunları bankacılık sektöründe de sorunlar yaratabilir."
Yılmaz, Türkiye'deki dolarizasyon düzeyinin 2001 yılından itibaren birtakım aralıklara rağmen düşmeye başladığını belirtti. Kasım 2006 itibariyle yabancı para birimi üzerinden mevduatların toplam mevduatlardaki payı ve genel anlamda para tedariğindeki payının yüzde 38 ve yüzde 35,5 olduğuna işaret eden Yılmaz, aynı zamanda bankacılık sektöründe yabancı para birimi üzerinden kredilerin toplam kredilere oranının yüzde 16'ya düştüğünü, yabancı para birimi üzerinden yapılan devlet borçlanması toplam iç borca kıyaslandığında bu oranın Ekim 2006'da yüzde 15,8'e düştüğünü aktardı.
Durmuş Yılmaz, bütün bu oranların kayda değer bir performans olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: "Ancak bütün bu olumlu gelişmeler, halihazırda ters dolarizasyon sürecinin daimi ve ısrarlı olduğunu söylememiz için yeterli değil. Türkiye'deki dolarizasyon düzeyi hala yüksektir. Bu da parasal politikaların oluşturulması
için önemli bir faktördür. Dolarizasyon, doğal olarak çok hızlı düşmemektedir. Enflasyon düşse, makro ekonomik istikrar büyük oranda korunsa bile geçmişteki enflasyonist ve istikrarsız ekonomik ortamın hatıraları, halen ekonomik ajanların geçmişten gelen yabancı para birimi üzerinden paralarını tutma alışkanlığının ortadan kalkmadığını gösteriyor. Ayrıca bu nedenle makro ekonomik istikrar veya herhangi bir iç veya dış gelişmeyle bir belirsizlik algılaması artarsa, o zaman böyle bir durumda beklentilerde bir bozulma söz konusu olabilir ve dolarizasyonda bir artış ortaya çıkabilir. Küresel ve iç mali piyasalardaki en son çalkantı, bunun çok somut bir kanıtı olmuştur. Dolayısıyla ters dolarizasyon, doğrudan işleyen bir süreç değildir."
Türkiye'nin öncelikle sağlam makro ekonomik politikaları ve yapısal reformları yine kararlı olarak devam ettirmesi gerektiğine işaret eden Yılmaz, "İkinci olarak da ters dolarizasyona başlayabilmek için aktif bir ters dolarizasyon stratejisinin başlatılması önemli. Buna literatürde havuç ve sopa yaklaşımı denmektedir" diye konuştu.
Yılmaz, burada Türk para biriminin kullanılmasının teşvik edileceği birtakım düzenlemelerin getirilmesinin planlanması gerektiğini, ancak bundan önce dolarizasyonun sebebi, riskleri ve maliyetlerinin çok iyi anlaşılması, bununla ilgili politika reformlarının getireceği etkilerin çok iyi değerlendirilmesinin önemli olduğunu söyledi.
Türk türev piyasalarının açılmasının önemli bir adım olduğunu dile getiren Yılmaz, bu piyasanın kullanılması ve hedging enstrümanlarının daha da geliştirilmesiyle mali istikrar ve ters dolarizasyonun sağlanmasının mümkün olacağını aktardı.