ANKARA (A.A) - Ağrı Dağının zirvesine ulaşan ilk araştırmacı olan Alman bilim adamı Frederic Parrot'ın 1829 yılında 7 arkadaşıyla yaptığı arama tırmanışlarının sonunda gemiyi bulamadığını belirtmesinin ardından çok sayıda bilim adamı gemiyi aramak için Ağrı Dağına çıktı.
1916 yılında Vladimir Roskovski adlı bir Rus pilot, Ağrı üzerinden uçarken bir gemi kalıntısı gördüğünü iddia ederek konuyu yeniden gündeme getirdi.
''İster İnan, İster İnanma-Believe it or not'' programının ünlü yazar ve çizeri Robert Ripley'nin de aralarında bulunduğu bir grup Nuh'un gemisi keşif seferine çıktı.
Bu seferin amacı, Ferdinand Parrot'nun Ağrı dolaylarındaki küçük Ermeni manastırında gördüğünü ileri sürdüğü, Nuh'un gemisinin tahtasından yapılan haç iddiasıyla ilgili gerçeği öğrenmekti. Bu seferden sonra, bu kez 1950'de haçın gerçekten görüldüğü savı ortaya atıldı.
İkinci Dünya Savaşı'nda Amerikan pilotları Ağrı Dağı üstünden sayısız uçuşlar yaptı. Müttefikleri olan Rus Kızıl Ordusu'na malzeme ve yiyecek taşıdılar. Yine o yıllarda pek çok raporda Nuh'un gemisinin görüldüğü bildirildi. Rus pilotları da gemiyi karlar buzlar arasında gördüklerini belirtiyorlardı.
1952'de, Orta DOğu'da çalışan Amerikalı bir mühendis de Ağrı Dağı'nda Nuh'un gemisini gördüğünü söyledi. George Jefferson Green adlı bu mühendis, helikopterle keşif uçuşu yaptığı bir sırada gemiye rastladığını belirtti.
Green çok geçmeden Orta Doğu'daki görevinden alınıp İngiliz Guyanası'na yeni bir görevle atandı. Maden işinde çalışırken bilinmeyen kişilerce öldürüldü. Bu arada kaybolan eşyaları arasında Nuh'un Gemisi'ne ait olduğunu söylediği fotoğraflar da kayboldu.
-ARA GÜLER RÖPORTAJI-
11 Eylül 1959'da Milli Müdafaa Vekaletine bağlı Harita Müdürlüğünde görevli binbaşı İlhami Durupınar da Ağrı Dağı'nın 4000-4500 metre yükseklikten çekilmiş fotoğraflarını incelerken Nuh'un Gemisi'ne çok benzeyen bir oluşum var olduğunu ileri sürdü.
Tanınmış fotoğraf sanatçısı Ara Güler'in Nuh'un gemisiyle ilgili başından geçenler de tam o dönemde yankı buldu. Çizilen bu haritayla ilgili olan röportajı Güler, anılarında şöyle aktardı:
''Ben gazetecilik hayatım boyunca çok önemli üç iş yaptığıma inanıyorum. Bunlarla insanlık tarihine hizmet ettiğimi sanıyorum. Birincisi Nuh'un Gemisi röportajıdır, 1960 yılında yapmışımdır. Harita Genel Müdürlüğü'nde bir harita çizilirken Ağrı Dağı'nda çekilmiş bir fotoğrafta bir iz tespit ediliyor, 'bu olsa olsa 'Nuh'un Gemisi'dir' deniyor.
Türk Ordusu bu fotoğrafı basılmak üzere Hayat mecmuasına hediye ediyor, ama bunun dışında hiçbir bilgi yok. Bunun üzerine ben röportaj için gidiyorum. Ordu, askeri bir uçak veriyor. Karadan da çok sayıda asker arama faaliyetlerine katılıyor. Havadan toplam dokuz dalış yaptıktan sonra bir ize rastlıyoruz, ben ve yanımdaki pilot. Gördüğüm, fotoğraflarını çektiğim şey eğer Nuh'un Gemisi ise, bunu dünyada ilk gören Ara Güler'dir. Bu röportaj tüm dünyada 100'ün üstünde sattı, röportajı Magnum dağıttı.''
Nuh'un Gemisi'ni bulmak amacıyla dağa çıkanlardan biri de Ay'a ilk ayak basan astronotlardan James Irwin. Irwin ve arkadaşları da Nuh'un Gemisi'nin Ağrı Dağı'nda olduğunu ileri sürerek araştırma yaptı. Ancak, Irwin de Nuh'un Gemisi ile ilgili somut bir bulgu elde edemedi.