BİZE ULAŞIN
Ormanla tamamen bütünleşmiş bu kabilenin tarihi sanılandan daha eskiye dayanıyor. Dış dünyayla temasları kısıtlı olsa da, uzmanlar inceleme yapmak için yeterli teması sağlamış. Sayıları geçmişte on binleri bulan kabile, kolonicilerin getirdiği kızamık, su çiçeği ve grip gibi bulaşıcı hastalıklar yüzünden büyük kayıplar yaşamış. Bugün nüfusları yalnızca 400 kişi.
Aile kavramına oldukça bağlı olan Awa kabilesi için bekarlık en anlamsız şeylerden birisi. Kabileyle temas eden üç kişilik ekipte yer alan fotoğrafçı Pugliese, Awa’ların aile kavramına verdiği önemi, “Yetişkin bir adamın, ailesiz ve bekar ne yaptığını anlamıyorlar. Beni seyrediyorlar ve bana tavsiye vermeye çalışıyorlar. Onlar için ailesi olmayan bir adam akıl almaz bir şey.” şeklinde anlatıyor. Awa halkının aile anlayışı sadece insanlarla sınırlı değil.
Awa’lar ormanda yaşayan sincap ve diğer kemirgenleri evlat edinip tıpkı ailenin bir ferdi gibi kabul ediyorlar. Kabilenin kadınları evlat edindikleri yavruları tıpkı kendi çocuklarıymış gibi emziriyor. Evlat edinilen hayvanlar ailenin diğer üyeleriyle beraber ava çıkıyor, yemek topluyor, hatta kabuklu yemişleri kırarak yemek hazırlamaya bile yardım ediyor.
Binlerce yıllık yaşam biçimi neredeyse olduğu gibi devam ediyor
Kabiledeki insanlar hala binlerce yıl önceki gibi avcılık ve toplayıcılık faaliyetleriyle hayatlarını sürdürüyor. Ormandaki domuzları ve diğer hayvanları avlayarak et ihtiyaçlarını karşılayan Awa’lar ailelerine aldıkları, yani evlat edindikleri hayvanları asla yemiyor. Evlat edinilen yavru hayvan büyüdükten sonra ormana dönse bile onu “hanima” yani ailenin bir parçası olarak kabul ediyorlar.
Yaklaşık 400 kişilik Awa kabilesinin sadece 60 üyesi dış dünyayla temas kurmamış. Dış dünyadan gelen konuklar tarafından kendilerine tişört hediye edilen kabile halkı tişörtleri gerçekten çok sevmiş. Fotoğrafçı Pugliese’ye göre, kabile halkı fabrikanın ne olduğunu bilmiyor ve büyük ihtimalle kendilerine hediye edilen tişörtlerin ağaçta yetiştiğini düşünüyor.
Awa kabilesinin karşı karşıya olduğu en büyük tehdit yağmur ormanlarında meydana gelen tahribat. “Dünyanın Akciğerleri” olarak bilinen yağmur ormanları, toprakları tarım arazisine çevirmek isteyenler tarafından sık sık yakılıyor. Alınan bütün önlemlere rağmen bu durumun önüne geçilememesi başta Awa kabilesi olmak üzere bölgeyi yurt edinmiş yerli halkları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya getiriyor.
Ormanların tahrip edilmesine karşı tek başlarına mücadele edecek güçleri bulunmayan Awa’lar hükümetten daha çok yardım bekliyor. Kabile üyesi Tatuxa şahit olduğu bir yangını anlatırken, sisten ve dumandan başka bir şey göremediğini, gittikçe topraklarına yaklaşan alevlerin bütün ormanı sardığını söylüyor.
Kanunsuz tarım arazileri açmak için ormanları yakan kaçakçılar ve diğer yasa dışı örgütler bölgede yaşayan yerlilere gözdağı vermek için inanılmaz suçlar işlemekten çekinmiyorlar. Anlatılanlara göre 2012 yılında korunan bölgeden dışarı çıkan bir kız çocuğu kaçakçılar tarafından yakalandı ve bölge halkına ibret olması için diri diri yakılarak öldürüldü. Olayların asla aydınlatılamamasından güç alan kaçakçılar 2003-2010 yılları arasında 450’ye yakın yerliyi katletti. Dünya görmezden gelmeye devam ederse, hayvanlara kendi bebekleri gibi bakan bu kabile için bütün umutlar tükenecek.
