SAMSUN (İHA) - Samsun'da sendikalar ve oda birliklerinin oluşturduğu Emek Platformu'nun, SSK Samsun Bölge Hastanesi önünde yaptığı "SSK'ların Sağlık Bakanlığı'na devri"ne karşı düzenlenen eyleme destek vermek üzere katılan Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, akşam da verilen iftar yemeğinde konuştu. Öztaşkın, "Hükümet sağlık hizmetlerini piyasalaştırmak istiyor. Devlet, sağlık alanından çekiliyor" iddiasında bulundu.
Samsun Cumhuriyet Restoran'da verilen ve Türk-İş 6. Bölge Temsilcisi Adil Aydın, Kamu-Sen İl Temsilcisi İsmet Çiftçi ile KESK, BASK ve diğer sendikaların temsilcilerinin de katıldığı iftar yemeğinde sendikaların yeniden yapılandırılması gerektiğini ve kurumsallaşmanın önemini dile getiren Mustafa Öztaşkın, SSK'ların Sağlık Bakanlığı'na devri ve Köy Hizmetleri'nin lağvedilmesi konusunun yeni olmadığını, sendikaların kamuoyu oluşturamadığını ifade etti.
Öztaşkın, "SSK'ların devri tek başına SSK Hastaneleri'nin devri olayı değil. Çalışmalar 'Sağlıkta Reform' adı altında yapılıyor. Burada amaçlanan hem sigorta hizmetleri hem de sağlık hizmetlerinin piyasalaştırılmaya çalışılmasıdır. Mesela, bu reform tasarısında emeklilik yaşı yeniden yükseltiliyor, prim ödeme oranları değiştiriliyor, emeklilik maaşı bağlamadaki hesaplama yöntemleri değiştiriliyor ve özel sigorta şirketleri teşvik ediliyor. Sağlık hizmetlerinde de yine aynı yöntem izleniyor. Devlet, tümüyle sağlık hizmetlerinden çekilip bunu piyasalaştırmak istiyor. Perde arkasındaki olay, SSK Hastaneleri'nin Sağlık Bakanlığı'na devri değildir. Kamu Yönetimi temel ilkeleri çok açıktır. Bu yasa Cumhurbaşkanı'ndan döndü. Hükümet bunu yeniden yasalaştıracağını ifade etti. Yasada çok açık hüküm var. Sağlık Bakanlığı'na bağlı tesisler İl Özel İdareleri'ne ve belediyelere devredilecektir. Dolayısıyla sağlıkta parçalanma olacaktır. Belediyeler de bunları 49 yıllığına çeşitli kurumlara vereceklerdir. Burada yapılmak istenen sağlık sektörünün tümüyle özelleştirilmesi, piyasalaştırılması yani ticarileştirilmesidir" dedi.
Devletin parası olana sağlık hizmeti vereceğini de ileri süren Öztaşkın, şöyle devam etti:
"Genel Sağlık Sigortası'nda hedeflenen söyledikleri gibi bütün vatandaşlara ücretsiz ve eşit sağlık hizmeti sunmak değildir, tam aksine temel sağlık paketi hedeflenmektedir ve bu paket için vatandaştan primler alınacaktır. Uzun süreli büyük masraflar gerektiren hastalıklar bu paketin içinde yoktur. Bu tip hastalıklardan, örneğin kalp, kanser, böbrek gibi uzun süreli tedavi ve masraf gerektiren hastalıklardan ilave primler alınacaktır. Tam da şu anda özel şirketlerin uyguladığı hayat sigortalarında olduğu gibi. Yani devlet sağlık alanından çekiliyor. Türkiye Cumhuriyeti; laik, demokratik sosyal hukuk devleti diye tanımlanır. Sosyal devlette sosyal açık diye bir kavram olamaz. Hükümet gerçekleri tümüyle saptırmaktadır. Ortada kara delik diye bir şey de yoktur. Birçok AB ve OECD ülkesinde devlet sosyal güvenliğe kaynak aktarmaktadır. Ama bu kaynaklar bizdeki gibi direkt bütçeden değil, yasal düzenlemelerle aktarılır. Nasıl ki sigaradan savunma sanayii fonuna kaynak aktarılıyorsa, yurt dışında da birçok yasal düzenlemeyle sağlık kurumlarına bu tip kaynaklar aktarılmaktadır ve OECD ülkeleri içersine sosyal güvenliğe kaynak aktarmayan tek ülke Türkiye'dir. Vatandaşlarına ücretsiz ve eşit sağlık hizmeti götürmek devletin temel görevidir."