ANKARA (İHA) - Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Çiçek, Trabzon'daki Rahip Santora cinayeti ile ilgili öne sürülen yeni bir mahkeme heyeti oluşturulduğu ve olayın kapatıldığı iddialarının doğru olmadığını belirtti. Çiçek, "Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı 15 gün rapor almış. Mahkemenin bir üyesi de tatildeymiş. Duruşma günü gelince mutlaka oradaki hakimlerden bir heyet teşekkül eder. Sanki özel bir heyet teşekkül etmiş gibi intiba var" dedi.
Bakan Çiçek, Dink cinayetinin katil zanlısı Ogün Samast için Bayrampaşa Cezaevi'nde kırmızı halı serildiği ve yeni yatak getirildiği yönündeki haberlerin yalanlanması amacıyla yapılan basın açıklamasında cezaevindeki kötü koşulların ortaya çıktığının hatırlatılması üzerine, Türkiye'de devletin yatırım sıkıntısı çektiği bir dönemde en çok para ayırdıkları kısmın cezaevlerinin fiziki şartlarının iyileştirilmesi olduğunu söyledi. Bayrampaşa Cezaevi'nin kapatılacağına işaret eden Çiçek, kapatılacağı ve yıkılacağı için bu cezaevine yatırım yapmadıklarını kaydetti.
Cezaevinin üzerinde bulunduğu arazinin belediyeye devredildiğini anlatan Çiçek, şu anda Silivri'de 1 katrilyona yakın bir yatırımın sürdürüldüğünü söyledi. Çiçek, "Geçmişte yaşanan olaylar sebebiyle o cezaevi büyük ölçüde tahribat görmüştür. Koğuşlar yıkılmış, kanalizasyon kanalları tıkanmıştır. Benzer bir kısım olumsuz görüntüler orada vardır. Zaten şu anda İstanbul'da hükümlü tutmuyoruz. Sadece geçici olarak orada tutuklular kalıyor ve onları süratle daha uygun şartlardaki yerlere naklediyoruz. Evet, o görüntü doğrudur ama geçici olarak orada bulunmuştur. Yoksa cezaevi şartları öyle değildir. İddia ediyoruz, Türkiye'nin en önemli atılımı yaptığı alanlardan biri cezaevi reformlarıdır" dedi.
Sivil toplum örgütlerinin 301. maddeyle ilgili hazırladıkları metinde 'alenen aşağılama' yerine 'tahkir ve tezyif' ifadelerinin yer aldığının ve bunun geriye dönüş olacağı yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine Çiçek, bu madde konusunda 3 türlü görüş bulunduğunu ifade etti. Madde kaldırılsın yada aynen kalsın diyenler için hiçbir düzenlemenin tatmin edici olmayacağını vurgulayan Çiçek, bu düzenlemenin ancak 'madde değişsin' diyenler için bir anlam ifade edeceğine işaret etti.
Bu konuda çok farklı görüşte olanlar bulunduğunu kaydeden Çiçek, herkesin bulunduğu noktada kendi metninin en doğru metin olduğunu kabul ettiğini, diğer metinlerin onlar için tatminkar olmayacağını söyledi. Ceza hukukunda bir madde düzenlemenin sanıldığı kadar kolay olmadığını dile getiren Çiçek, 301 konusunda tartışmaların bir bütünlük içinde yapılmadığını belirtti. Çiçek, "301 konusunda hukuki bir değerlendirme yapılabilse belki daha kolay tartışma ve sonuca varma imkanı olurdu. Konu hemen siyasi zemine kaydığı için herkes siyasi konumuna göre, ideolojisine göre bir değerlendirme yaptı. Böyle olunca da iş bugünkü noktaya geldi" şeklinde konuştu.
"FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜ, HAKARET ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİLDİR"
Türkiye'de 301'le ilgili bilgi sahibi olmadan işin siyaset kısmının tartışıldığına dikkat çeken Çiçek, bir kısım değerlendirmelerden sanki bu maddenin daha önce yokmuş gibi algılandığını belirtti. AB'nin önde gelen ülkelerinde olmayan bir metni, AB müktesebatına uyum açısından yapılan düzenlemelere almadıklarını daha önce söylediklerini hatırlatan Çiçek, bu maddelerin benzerleri veya aynısının ve bunların uygulamalarının AB ülkelerinde olduğunu kaydetti. Çiçek, Türkiye'deki ile o ülkelerdeki tartışma düzeyinin aynı olup olmadığına bakmak gerektiğini ifade etti. Çiçek şöyle konuştu:
"Bizim arzu ettiğimiz bir taraftan fikir özgürlüğüdür. Birşeyi gözardı etmememiz gerekiyor. Bu düzenlemeleri biz yaptık, yapmaya çalışıyoruz. Bundan sonra da yaparız çünkü özgürlükler alanı nokta konulmuş bir alan değil, virgül konulmuştur. Bundan sonra da devam edecektir. Ama şunu da görmeliyiz. Fikir özgürlüğü; hakaret özgürlüğü değildir, aşağılama özgürlüğü değildir. Bütün mesele eleştiri ile aşağılama arasındaki ince ayarın iyi yapılmasıdır. Hukuk metinleri soyut kuralların somut olaylara uygulanması halidir. Bu konuda soğukkanlı bir tartışma yapamadık. Üzücü olayların önünde, arkasında kendi bağlamından çıkarılarak bu metinler tartışılıyor. Bunun getirdiği sıkıntıyı Türkiye yaşıyor."
Çiçek, Trabzon'daki rahip cinayetinin kapatıldığı yönündeki iddianın adli boyutuna inceleyip incelemedikleri sorusu üzerine Adalet Bakanı'nın, hakimlerin amiri olmadığını, onlara emir veremeyeceğini söyledi. Önündeki somut olayda 'hangi hukuk kuralını uygulayacak, yargılamayı nasıl yapacak, heyet nasıl teşkil edilecek' bunların kararını kendilerinin vermediğini vurgulayan Çiçek, Adalet Bakanlığı'nın konumunu kamuoyunun İçişleri Bakanlığı yada diğer icracı bakanlıklarla karıştırdığını ifade etti.
Çiçek, "Bunu nereden biliyorsunuz derseniz bana, gelen sorulardan da biliyorum. Ben de seçilmiş bir kişiyim. Bir yere gittiğimde 'Bizim çocuk hapiste, bunu bir bıraksanız' diye talepler geliyor. Zannediyor ki cezaevinin anahtarı bizde, kararı veren biziz. Böyle yanlış anlamalar var, yanlış değerlendirmeler var" diye konuştu. Bu olayla ilgili olarak kararın nasıl verildiğini, hangi süreçten geçtiğini bilme imkanına sahip olmadıklarını kaydeden Çiçek, basındaki iddiaların sağlıklı verilmediğini dile getirdi.
Bir yurtdışı ziyaretinden yeni döndüğünü söyleyen Çiçek, Türkiye'de yazılan herşeyin dışarıya aynen yansıdığını ve Türkiye hakkında bir kanaat oluştuğunu gördüğünü bildirdi. Rahip cinayeti konusunda yapılan iddialara bakıldığınd yacağını söyledi. Cezaa orada özel bir heyet teşkil edilmiş gibi bir imajın ortaya çıktığını anlatan Çiçek, bu konunun aslını bugün öğrendiğini belirtti.
Yargılamanın Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldığına işaret eden Çiçek, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı'nın rahatsızlığı nedeniyle 15 gün rapor aldığını, üyelerden bir tanesinin de adli tatilde görevde olduğu için tatilini o ay kullandığını anlattı. Bu dosyayla alakalı bir durum olmadığını kaydeden Çiçek, "Duruşma günü gelince mutlaka oradaki hakimlerden bir heyet teşekkül eder ve buna göre de bir karar verilir. Bu çerçevede verilmiş bir karardır. Sanki özel bir heyet teşekkül etmiş gibi bir intiba var. Biz gerekli hassasiyeti yine de gösteriyoruz. Bakanlığımızın yetkisi çerçevesinde yapılabilecek bir işlem varsa bunu yapmaya gayret ediyoruz" dedi.
Basın mensuplarından Türkiye adına bir ricası olduğunu belirten Çiçek, özellikle manşetten verilecek yargıyla ilgili bir haberde, haberin doğruluğuna ilişkin bilginin kendilerinden alınmasını istedi. Ogün Samast'a cezaevinde özel muamele haberinin yurt dışında nasıl yankı bulduğunu gördüğünü anlatan Çiçek, "Bu gazeteler sadece Türkiye'de okunmuyor. Yurt dışındaki birçok karar verici kişi veya kurum sizin yazdığınız haberleri kaynak olarak alıyor. Ondan sonra onun üzerinde hüküm inşa ederek değerlendirme yapıyor. Ayıkla pirincin taşını, ayıklayabildiğimiz kadarıyla" şeklinde konuştu.