Soruşturması 6 yıl önce başlayan 70'e yakını tutuklu 279 sanıklı Ergenekon davasında sanıklar bugün son savunmalarını vermeye hazırlanırken mahkeme içinde ve dışında gergin saatler yaşandı ve sonunda mahkeme heyeti duruşmanın 11 Nisan Perşembe gününe ertelendiğini açıkladı.
Sabah tartışmalar yüzünden duruşma bir türlü başlayamamış ve yer yer dışarıda atılan biber gazının etkisinin hissedilmişti.
Öğleden sonra ise mahkeme heyeti düzenin sağlayamamasını gerekçe göstererek duruşmanın ertelendiğini bildirdi.
Dışarıda erken saatlerden itibaren duruşma için toplanan binlerce kişilik kalabalığın kurulan üç sıra barikatı aşmak istemesi üzerine jandarma ve polis, gaz ve su sıkarak müdahale etti,
Duruşmayı izlemek üzere Silivri'de bulunan gazeteci Rengin Arslan o sırada"Tüm Silivri yerleşkesi bir gaz dumanı altında. Mahkeme salonunda da heyet ile milletvekilleri, gazeteceler ve avukatlar arasında tartışmalar yaşandı" diyordu.
Arslan, mahkeme heyetinin jandarmaya, yetki belgesi olmayan avukatların içeri alınmasına engel olması yönünde talimat vermesiyle duruşma başlamadan gerginlik yaşandığını da bildirdi.
Rengin Arslan'ın Silivri izlenimleri için tıklayın.
İçeride duruşma heyetinin gelmesinden sonra da "yer tartışması" yaşandı.
Genel olarak basına ayrılan bölmenin boş tutulması, duruşmaya izlemek için gelen CHP milletvekillerinin ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel'in tepkisine neden oldu.
Mahkeme Başkanı, mahkeme düzeni için bu yönde bir karar verdiklerini söylerken salonun içinde dışarıda sıkılan biber gazının etkisi hissedilmeye başlandı.
Salondaki tartışmalar üzerine "nizamın sağlanamaması nedeniyle" mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi.
Çok sayıda gazeteci ve Türkiye Gazeteciler Sendikası heyetinin de izlediği davayı takip etmek üzere 20'nin üzerinde CHP milletvekili de Silivri'deydi.
Silivri yerleşkesindeki duruşmaya destek amacıyla giden gruplar sabahın erken saatlerinden itibaren otobüslerle ulaşmaya başladılar. Çeşitli illerden ellerinde Türk bayrağı ve Mustafa Kemal resimli dövizlerle gelen kalabalık sık sık "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganı attılar.
Mart ayında yapılan 281. duruşmada savcılar 2271 sayfalık mütalaalarını mahkemeye sunmuş, mütalaayı okuyan savcı Mehmet Ali Pekgüzel, ''Ergenekon terör örgütünün varlığının sabit olduğu anlaşılmıştır'' demişti.
Savcı Pekgüzel, Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, İnönü Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, emekli Orgeneral Hasan Iğsız, Prof. Dr. Erol Manisalı, Prof. Dr. Kemal Gürüz, Orgeneral Nusret Taşdeler'in de aralarında bulunduğu 20'den fazla sanığın TCK'nın 312/1'inci maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istemişti.
Savcı, bunun yanı sıra 2007'de Ergenekon soruşturmasının başlatan, Ümraniye'de bombaların bulunduğu evde oturan Ali Yiğit'in ve sonradan Ergenekon davasıyla birleştirilen Danıştay saldırısıyla ilgili tutuksuz sanıklar Süleyman Esen ile Salih Kunter'in beraatini talep etmişti.
Mütalaada ayrıca, Sedat Peker, Semih Tufan Gülaltay, Mehmet Bora Perinçek, Ali Yasak, Emin Şirin, Güler Kömürcü Öztürk ve Tanju Güvendiren'in de aralarında bulunduğu 96 sanığın “Ergenekon terör örgütüne üye olmak” suçundan 7.5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Danıştay saldırısının faili Alparslan Arslan'ın "darbeye teşebbüs" ve "kasten adam öldürmek" suçlarından 2'şer kez olmak üzere toplam 4 kez müebbet hapsi istendi.
Bedrettin Dalan ve Turan Çömez'in de aralarında bulunduğu 5 firari sanığın dosyalarının ise ayrılması talep edilmişti.
Ergenekon soruşturması, o dönem adı konmamış olsa da, 12 Temmuz 2007'de Ümraniye'de bir gecekonduda bulunduğu söylenen 27 el bombasıyla başladı. Emekli Astsubay Oktay Yıldırım'ın bu bombaların sahibi olduğu iddia edildi.
27 Temmuz 2007'de, daha sonra gelen gözaltı ve tutuklama dalgaları nedeniyle birinci dalga olarak adlandırılan bir operasyonla Oktay Yıldırım'ın yanı sıra Türk Ortodoks Kilisesi sözcüsü Sevgi Erenerol, Avukat Kemal Kerinçsiz, gazeteci yazar Güler Kömürcü, Sedat Peker, Taner Ünal, Fuat Turgut, Sami Hoştan ve daha pek çok kişi gözaltına alındı.
Bu dalgalar kısa aralıklarla toplumun pek çok farklı kesimini kapsayacak şekilde genişledi.
Ergenekon davası kapsamında 20 civarında dosya birleştirildi. Ancak ana davaya ait üç iddianame bulunuyor. Bunlar, birinci, ikinci ve üçüncü Ergenekon iddianamesi olarak geçiyor.
İlk iddianame 14 Temmuz 2008'de, soruşturmanın başlamasından yaklaşık bir yıl sonra 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunuldu. 25 Temmuz 2008'de mahkeme tarafından kabul edildi. İlk duruşma 20 Ekim 2008'de yapıldı. İlk iddianame yaklaşık 2500 sayfaydı.
İkinci iddianame 25 Mart 2009'da kabul edildi ve Ergenekon ana davasıyla birleştirildi. Ağustos ayında ise birleştirme talepli üçüncü iddianame ana davaya eklendi.
İlk iddianamede Ergenekon, "terör örgütü" olarak tarif edildi ve "üyeleri ve yöneticileri" darbe teşebbüsüyle suçlandı:
"Ergenekon terör örgütü en başta, 'derin devlet' ifadesi ile anılan, ülkemizde birçok kanlı eylemler gerçekleştiren, gerçekleştirdiği bu eylemlerle ciddi kriz, kargaşa, anarşi, terör ve güvensizlik ortamı oluşmasını amaçlayan ve bunu kısmen de olsa başararak ülkemizin gelişme ve kalkınmasının önünde engel olan bir örgüttür," denildi.
Davada birleştirilen iddianameler sadece üç iddianameyle sınırlı değildi. İrticayla Mücadele Eylem Planı Davası, Şile Kazıları, İnternet Andıcı Davası, İlker Başbuğ Davası, Danıştay Saldırısı Davası, Cumhuriyet Gazetesi Molotof Davası başta olmak üzere 20 civarında iddianame Ergenekon davasıyla birleştirildi.