HABER

"Sorumluluktan kaçamayız"

"Sorumluluktan kaçamayız"

BİLECİK (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, mazinin Türkiye'ye yüklediği sorumluluktan kaçamayacaklarını, daima zulmün karşısında, adaletin yanında yer alacaklarını belirterek, bölgesel ve küresel gelişmelere kayıtsız kalarak çıkarlarımıza ve güvenliğimize yönelen tehditleri bertaraf etmenin mümkün olamayacağını söyledi.

Bilecik'in Söğüt İlçesi'nde bu yıl 725.'si düzenlenen 'Ertuğrul Gazi'yi Anma Şenlikleri'nde konuşan Başbakan Erdoğan, "Bazılarının gücü dönemsel şartlardan kaynaklanabilir. Şartlar değişince de miatları dolar, sahneden çekilirler. Ama bilelim ki, bizim zayıflığımız dönemseldir. Biz tarihe istikamet veren, kenarda kalamayacak, yüzeyde duramayacak kadar tarihte derinliği olan bir milletiz. Türkiye Cumhuriyeti gelip geçici değil, tarihsel bir millettir. Böyle bir millet tarihe sırtını dönemez. Mazinin bize yüklediği sorumluluktan kaçamayız. Türkiye Cumhuriyeti bugün dünyada istikrar unsurudur" dedi.

Şenliklerde ilk olarak Ertuğrul Gazi'nin Türbesi'ni ziyaret edip dua eden Erdoğan, Türkiye'nin dört bir tarafından gelen Yörükler'in çadırlarını ziyaret ettikten sonra tören alanına geçti. Konuşmasına ecdadın basiretine bugün de ihtiyacımız olduğunu belirterek başlayan Erdoğan, "Ertuğrul Gazi'ye obadan devlet olmaya giden yolu gösterdiği içindir ki, Hayme Ana tarihimize 'Devlet Ana' olarak geçmiştir" diyerek, "Şu alan, siyasi partilerin şov yeri değildir. Şu alan birlik, beraberlik alanıdır. Bu alanda sevgi olmalı, bu alanda saygı olmalı, bu alanda Hayme Ana'dan olan o fazilet duyguları egemen olmalı. Hayme Ana demiştir ki; 'Soyundan olsun olmasın, insanlara adil davran. Adaletten ayrılma ki, insanların birlik ve dirlik kazansın. Yurdunda, obanda herkes gezsin. Yüreğinden imanı, dilinden duayı, davranışından fazileti hiç eksik etme'. İşte altı asır boyunca 3 kıtaya hükmeden koca bir imparatorluk bu değerler üzerinde yükselmiştir. İzleri, eserleri, gölgeleri, bugün hala yaşayan o ulu çınar, bu bilgelik çekirdeğinden çıkmıştır" diye konuştu.

Osmanlı İmparatorluğu'nun bir tesadüfün eseri olarak ortaya çıkmadığını, tarihin akışında bir sapma, bir yol kazası da olmadığını ifade eden Erdoğan, "Osmanlı, zor bir coğrafyada asırlar boyunca barış ve adaletin bayraktarlığını yapmıştır. Onun için Uzakdoğu'dan, ta Endonezya'dan Borsa Hersek'e, Kosova'ya, Ortadoğu'da Filistin'e, Afrika'ya kadar bugün hala özlemle, rahmetle anılıyor. O rahmet dolu bereket deryası bugün de artarak devam ediyor. Hala çekildiği coğrafyalarda yokluğu hissediliyor. Osmanlı'dan sonra barışının bozulduğu topraklarda, bugün hala istikrar arayışı devam ediyor. Çünkü Osmanlı, hükümran olduğu dönemde, hükmettiği coğrafyalarda barışı kurmuştur. Cihana düzen verme iddiası taşımıştır. Bütün bunları, hafızalarımızı tazeleyelim, o eski ihtişamlı günlerden konuşup övünelim diye söylemiyorum. Osmanlı'nın yükselişinden bizim için çıkarılacak büyük dersler olduğunu ifade etmek için söylüyorum. Bu derslerden nasibini alanlara ne mutlu. Hayme Ana'nın, Şeyh Edebali'nin öğütlerini yeniden anlamaya çalışalım. Ertuğrul Gazi'nin düşünce büyüklüğünü, ufuk genişliğini görelim diye hatırlatıyorum" dedi.

"TARİH BİZE BÜYÜK SORUMLULUKLAR YÜKLÜYOR" "Ne mutlu bize ki, 725 yıl aradan sonra yine burada hatıralarımızı tazelerken, sadece geçmişi anmakla yetinmiyor, azim değerlerimizi, bilgelik kaynaklarımızı, bugün de dipdiri koruyan bir millet olmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Osmanlı'nın buradan filizlenen çınarının kolları, 3 kıtada 22 milyon kilometrekarelik coğrafyaya yayılarak cihana kök salmıştır. Osmanlı'nın çöküşüyle ortaya çıkan istikrarsızlık hala sürüyor. Orta Asya'da, Balkanlar'da, Ortadoğu'da, Afrika ve Uzak Doğu'da, kardeş halklar büyük acılar yaşadı, hala yaşıyor. Tarihin bu kritik dönemecinde yine bize büyük sorumluluklar düşüyor. Biz mazisi olmayan bir millet değiliz. Yaşadığımız çağda, kanaatimce ülkeler ve milletler iki sınıfa ayrılır. Küresel ve bölgesel aktörler olarak. Bazılarının gücü dönemsel şartlardan kaynaklanabilir. Şartlar değişince de miatları dolar, sahneden çekilirler. Ama bilelim ki, bizim zayıflığımız dönemseldir. Biz tarihe istikamet veren, kenarda kalamayacak, yüzeyde duramayacak kadar tarihte derinliği olan bir milletiz. Şairin dediği gibi, 'Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz. Gelmişiz dünyaya, medeniyet öğretmişiz.' Türkiye Cumhuriyeti gelip geçici değil, tarihsel bir millettir. Böyle bir millet tarihe sırtını dönemez. Mazinin bize yüklediği sorumluluktan kaçamayız. Türkiye Cumhuriyeti bugün dünyada istikrar unsurudur. Türkiye hak ettiği itibara yeniden kavuşmuştur. Avrupa'nın hasta adamı gitmiş, yerine doğu-batı ilişkilerinin bozulan kimyasına sağlık veren Türkiye Cumhuriyeti gelmiştir. Bunda, başta Atatürk olmak üzere, cumhuriyeti kuran kadroların geniş bir gelecek ufkuna sahip olmaları vardır."

Küreselleşme çağında artık ülkelerin çıkarlarının sadece sınırlarının güvenliği ile sağlanamayacağına dikkati çeken Erdoğan şunları söyledi:
"Bizim de çıkarlarımız, geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Bölgesel ve küresel gelişmelere kayıtsız kalarak, çıkarlarımıza ve güvenliğimize yönelen tehditleri bertaraf edemeyeceğimiz açıktır. Ecdadımızdan emanet aldığımız, geçmişteki birikimi geleceğe taşımak için gelişmelerin içinde yer almak, aktif rol oynamak zorundayız. Daima zulmün karşıskadaletin bayraktarlığını yapmıştır. Onun için Uzakında, adaletin yanında olacağız. Zira bizim çıkarlarımız barış ve istikrardadır. Bizden yardım isteyenlere kayıtsız olamayız. Biz öyle bir ecdadın torunuyuz ki, ta Hint yarımadasındaki bir zulme seyirci kalmayıp, oraya donanma gönderen bir ecdat. Milletimizin ali menfaatlerini, sınırlarımız içinde de dışında da olsa koruyacağız. Geleceğimizi başkalarının insafına terk edemeyiz. Bizim vatan topraklarımız 780 bin kilometre kare olsa da etki alanımız 22 milyon kilometrekareden daha geniştir. Bağdat, Kahire, Hicaz, Aşkabat, Saray Bosna, Ohri, Fizan, Ankara uzak mesafeler değildir. Geçen zaman içinde mesafeler daha da kısalmıştır. Eritre de Ankara'ya yaklaşmıştır. Ancak büyük düşünenler büyük işler başarır. Osmanlı İmparatorluğunu büyük düşünenler kurmuştur. Türkiye Cumhuriyeti de büyük düşünenlerin eseridir."

"KABİLE DAVASI CAHİLİYE GELENEĞİDİR" İnsan yüceldikçe devletin de yüceleceğine işaret eden Erdoğan, "Devletimiz, gücünü, insanı yüceltmekten almıştır. İnsan yüceldikçe devletimiz de yücelmiştir. Biz kabile davasını cahiliye geleneği olarak gören bir medeniyetin mensuplarıyız. Bizim inancımızda, her insan haklarıyla beraber doğar. Haklar açısından kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur. Bütün canlıların, bütün tabiatın üzerimizde hakkı vardır. Hayvanlara eziyet etmeyecek, tabiatı tahrip etmeyeceksiniz" dedi.
Birlik ve beraberliği bozmak isteyenlerin gayretlerinin boş olduğunu belirten Erdoğan, şunları dile getirdi:

"Nifak tohumlarının bu topraklarda kök salma şansı yoktur. Bizi millet kılan, insanlarımızı kardeş kılan bu değerlere dört elle sarılmaya devam edeceğiz. Çok acılar çektik. Çok badireler atlattık. Birlik ve beraberliğimiz üzerinde yanlış hesap yapanlar, bilsinler ki gayretleri boşadır. Uluslararası medeniyetimizin kadim değerlerini yeniden yükseltmeliyiz. Tarihin en zor dönemlerinde karamsarlığa kapılmadık. Bugün de kapılmayacağız. Çatışma alanlarını derinleştirmek için çalışanlara zerre kadar prim vermedik, vermeyeceğiz. Israrla kardeşlik ve barış zeminini güçlendirmenin gayretinde olacağız. Sabrı, iyi niyeti elden bırakmadık, bırakmayacağız. Ben burada bunu görmeyi çok arzu ederdim, ama ne yazık ki bunun farkına varamayanlar, varmak istemeyenler de var. Bu cumhuriyette olanlara şunu hatırlatayım; Türk milleti bu tür gerginliklere prim vermiyor, vermeyecek. Türk milleti, manevi değerlerimizi kendi tahakkümü altına almak isteyenlere, onun istismarını yapmak isteyenlere prim vermeyecek, bunu böyle bilin. Türkiye Cumhuriyeti'ne Başbakan olan bir Türk evladına işbirlikçi yaftası yapıştıranlara da prim vermeyecek. Bu tür yakıştırmaları yapanlar, önce aynaya baksınlar, durumlarını görsünler. Dilerim ki cumhuriyetimizin istikbal hedeflerine her zamankinden yakınız. İhtiyacımız olan tek şey var, kendimize güvenmek, büyük düşünmek, istikbal ufkumuzu açık tutmaktır. Kalbimizi, değerlerimizi kaybetmeden, geleceğe emin adımlarla yürümektir. İnsanların acıları ile umutsuzluktan nemalananlar, önümüzü kesemeyeceklerdir. Çünkü bizim kardeşliğimiz sadece sözden ibaret bir kardeşlik değildir. Biz, tarihin, coğrafyanın dokuduğu sağlam bir bağ ile birbirimize bağlıyız. Asırlardır kardeşiz. Biz tarihi temellerden, ortak ideallerden yoksun, tesadüfen bir araya gelmiş bir millet değiliz. Bazıları böyle zannedebilir. Bazıları gücümüzü kılıçtan aldığımızı düşünebilirler. Böyle düşünenler tarihe bir daha baksınlar."

Türkler'in gücü kılıçtan değil, birlik ve bilgelikten aldığını kaydeden Erdoğan, "Asırlar boyunca cihana kaba kuvvetle değil, akılla, bilimle, vicdanla, adaletle nizam verdiğimizi görecekler. Görecekler ki, 7 asır önce Söğüt'te filizlenen bu devlet, Hayme Analar'ın, Şeyh Edebaliler'in bilgeliğinden filizlenmiştir. Küçük beyliği cihan devletine dönüştüren Osman Gazi, Orhan Gazi'nin aydınlığını, Şeyh Edebali'nin şu öğütlerinde göreceklerdir. Şu alanda bulunan tüm kardeşlerimizi ayırt etmeksizin, Şeyh Edebali'nin rahle-i tedrisine davet ediyorum. 'Ey oğul, artık beysin. bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Hoş görmek sana, anlaşmazlıklar bize, adalet sana. Haksızlık bize, bağışlamak sana. Ey oğul, ananı, atanı say, bereket büyüklerle beraber olmaktadır. Ümidini kaybetme, yeşilken çöllere dönersin. Ey oğul, şunu unutma. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın'. Bu noktadan hareketle, doğrusu, şahsım olarak, bütün hakaretleri duymuyorum ve hakkımı helal ediyorum. Bu öğüt ne kadar değerliyse, öğüdü dirhem şaşmaz diyerek Şeyh Edebali'ye uyan Ertuğrul Gazi ve Osman Gazi de büyüktür. Medeniyet yolculuğumuza yön veren bütün kahramanlarımız, şehit ve gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyorum. Allah, kardeşlik ruhumuzu yaralamak isteyenler ebediyen fırsat vermesin. Milletimizi, ülkemizi ilelebet payidar kılsın" şeklinde konuştu.

İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, Devlet Bakanı Ali Babacan, Kültür Bakanı Atilla Koç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da şenliklere katıldı. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de protokol tribününde ayrı bir yerde Başbakan Erdoğan'ın konuşmalarını dinlemesi dikkat çekti.

En Çok Aranan Haberler