HABER

Türkiye Avrupa'nın tüp bebek merkezi olma yolunda

ANKARA (İHA) - Tüp bebek konusunda önemli adımlar atan Türkiye, hem ücretlerin daha düşük olması, hem rahme birden fazla embriyo yerleştirilmesi hem de embriyolara genetik tanı yapılması nedeniyle, bu konuda tercih edilen ülke konumuna geldi.

Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Dr. Rıdvan Ege Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilimdalı Başkanı ve Centrum Klinik Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Merkezi sahibi Prof. Dr. Recai Papuçcu, Türkiye'deki tüp bebek uygulamaları ve Türkiye'nin tüp bebek konusunda cazibe merkezi konumuna gelmesi hakkında açıklamalarda bulundu. Tüp bebek konusunda son yasal uygulamalar hakkında da bilgi veren Papuçcu, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur mensuplarının ardından SKK'lılara da tüp bebek uygulama hakkı tanındığını söyledi.

Türkiye'de ortalama ayda 3 bin tüp bebek uygulaması yapıldığını ve 90'a yakın tüp bebek merkezi bulunduğunu ifade eden Papuçcu, bunun da ihtiyaca cevap veremediğini dile getirdi. Özellikle SSK mensubu kişilerin mağdur durumda olduğunu belirten Papuçcu, yeni düzenlemeden dolayı devlete teşekkür etmek gerektiğini kaydetti.
Yeni uygulamaya göre tüp bebek sahibi olmak isteyen 38-40 yaş arasındaki kadınların hiçbir gerekçe aranmaksızın tüp bebek uygulama hakkına sahip olduklarına dikkat çeken Papuçcu, 40 yaşın üstündekilerin ise böyle bir şansı olmadığını söyledi. Daha önce bir şekilde çocuk sahibi olmuş bir çiftin, ikinci çocukları için tüp bebek uygulaması konusunda da devletten yardım alamadıklarını açıklayan Papuçcu, tüp bebek uygulaması için gerekli olan raporların mutlaka üniversite ya da eğitim hastanelerinden alınması gerektiğini bildirdi.

Tüp bebek uygulamasının kimlere yapılabileceği hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Papuçcu, laparoskopi (kapalı yöntemle göbekten girilip karın boşluğuna bakılması ve kanallar, yumurtalık ve rahim hakkında bilgi alınması) yöntemiyle kadınların iki taraflı tüplerinin tıkanıklığı veya yapışıklığı ispat edilmesi durumunda, erkeğin sperm sayısının 5 milyonun altında olması durumunda bunların tüp bebek yapılma nedeni olduğunu söyledi. Ayrıca bazı yumurtlama bozukluklarında, tıbbi müdahalenin üç kez
başarısızlıkla sonuçlanması durumunda da tüp bebek uygulaması yapılabileceğini söyleyen Papuçcu, herşey normal olup da, üç kez aşılama yapılmasına rağmen gebelik elde edilememesi durumunda da tüp bebek yapılabileceğini kaydetti. Devletin daha önce 2 ancak, yeni düzenlemeyle birlikte 3 tüp bebek uygulamasını karşıladığını belirten Papuçcu, devlete ait ücretsiz uygulama merkezleri yanında, ücretin yüzde 60'ını hastadan talep edip, yüzde 40'ını da devletten alan özel merkezler olduğunu da söyledi.

Hastaların en iyi tüp bebek merkezini seçmek durumunda olduklarını, çünkü haklarının kısıtlı olduğunun altını çizen Papuçcu, bazı hastaların ancak 7. 8. ya da 10. denemede bebek sahibi olabildiklerini belirtti.

Papuçcu, kadının yaşı 38'in altında ise ve iyi yumurta ile embriyo elde edilmiş, rahmin içine kolayca transfer edilmişse, bu uygulamada yüzde 50-60 arası sonuç alınabildiğini de belirterek, 3 uygulamada yüzde 90'a yaklaşılabildiğini söyledi. Ancak, 38-40 yaş arasında çok az ve kalitesiz yumurta olabildiğini, ortaya çıkan kalitesiz embiriyonun rahme konmasının da gebelik oranını düşürdüğünü dile getirdi. Papuçcu, "Bu durumdaki insanların üç uygulamayla yetinmeleri mümkün değil. Öyle hastalar bilirim ki 8-9-10'uncu uygulamasında kalmış. Ama tabii ülkenin şartları da ortada. Devletin verdiği bu üç hakkın iyi yorumlanması gerektiğini düşünüyorum. Keşke elinde daha çok imkan olsa da verse. Bu kadar çok nüfusa bu hakkı vermesi bile çok takdire şayan bir konudur" dedi.

Şu anda Türkiye'de 2 milyonun üzerinde çiftin tüp bebek beklediğini, senede 30 bin uygulamadan eve canlı bebek götürme oranının yüzde 20-25'lerde olduğunu anlatan Papuçcu, "Yani 30 binin ancak 7-8 bini çocuk sahibi olmakta. Yani ülkenin ne kadar bu konuda açığı olduğunu düşünelim" şeklinde konuştu.

"AVRUPALILAR'IN TERCİHİ DE TÜRKİYE"

Tüp bebek uygulaması konusunda Türkiye'yi cazip kılan faktörleri de sıralayan Prof. Dr. Papuçcu, en önemli unsurun ekonomik faktörler olduğunu söyledi. Papuçcu, şunları kaydetti:

"Bugün Avrupa ve Amerika'da bu uygulamalar 10 bin doların üzerinde. Türkiye'de kabaca 2 bin 500-3 bin dolar civarında bir ücretle uygulama yapılıyor. İkincisi yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının yaşadıkları ülkelerdeki komünikasyon problemleri var. İletişim kuramıyorlar. Lisan problemleri var.

Gittikleri Avrupa merkezlerinde kendilerine iyi davranılmaması durumu var. Belki burada lisan bilmemeleri, etnik faktörler de etken olabilir. Yararlananlar da var. Ama tabii bazı sıkıntılar var. Mesela Belçika'da tüp bebek uygulaması sınırsız ama 1 embriyo veriliyor. Bugün 1 embriyo verirseniz gebelik oranı yüzde 10 olur. Ama hesap etmişler. 3 veya daha çok embriyo verip çoğul gebelik elde edildiğinde, bu çocuklar prematüre (erken doğum) oldukları zaman bunlara harcanan para bu tüp bebek uygulamalarına harcanan paranın çok üstünde. Almanya'da da sanırım 2'den fazla verilmiyor. Ama sırf bunun için bize gelenler var. Bizde de Sağlık Bakanlığı'nın yönetmeliği var. 3 embriyodan fazla vermiyoruz. Yaşı 35'in üzerindeyse, daha önce başarısız uygulamalar yapıldıysa bu sayının üzerine çıkabiliyoruz. Ama genelde yapılması gereken 3 embriyo. Tek embriyo verip yüzde 10 gebelik elde etmektense 3 embriyo verip yüzde 50-60 gebelik elde etmek daha akılcı."

Ayrıca Türkiye'de genetik tanı uygulaması yapıldığını da ifade eden Papuçcu, Avrupa'daki bazı ülkelerde genetik tanının yasak olduğunu bildirdi. Genetik tanıyla istenilen kromozoma bakılabildiğini ve rahme sağlıksız embriyo yerleştirilme riskini ortadan kaldırdığını anlatan Papuçcu, özellikle tekrarlayan başarısız uygulamalar sonucu başvurulması gereken önemli yöntemlerden birinin de genetik tanı olduğunu söyledi. Genetik tanıda seks kromozomuna bakmanın Türkiye'de de yasak olduğunu kaydeden Papuçcu,bunun dışında 13.-18.-21.-22. kromozomların çok önemli olduğunu özellikle 21. kromozomun 3 tane olmasının down sendromuna sebep olduğunu söyledi.

"İYİ EMBRİYOLOJİ LABORATUARI YÜZDE 80-90 İYİ SONUÇ GETİRİR"

Tüp bebek başarısızlıklarında neler yapıldığı hakkında da bilgi veren Papuçcu, kadın ya da erkekten kaynaklı faktörler sonucu elde edilen embriyoların kötü olması ya da iyi olmasına rağmen rahme yerleştirildikten sonra gebelik oluşmaması durumunda, uygulamanın yeniden değerlendirilmesi gerektiğini anlattı. 10-15 yıl önce tüp bebek uygulamalarında başarı şansının yüzde 10'un altında olduğunu belirten Papuçcu, "Biz maalesef öyle bir merkeziz ki, 3-4 merkezde uygulamış ve başarısız olmuş hastalar geliyor.
Referans bir merkez olduğumuz için karşılaştığımız sorunlar bunlar. Birincisi rahim içine ışıklı bir aletle bakılması lazım. Daha önce 2 veya 3 başarısız uygulama oluşsa yüzde 20 oranında rahim içinde bu işlem yapıldığında problem tespit edilebiliyor. Yapışıklıklar, rahim içi perdeler, enfeksiyonlar çok rahat tespit ediliyor. Biz bu rahatsızlıkları tespit ederken aynı anda operasyonla bunları yok edebiliyoruz" dedi. Ayrıca bazı kadınların tüplerinin tıkalı olduğunu ve bu durumda tüplerin alınması
gerektiğini ifade eden Papuçcu, kadınların sağlıksız tüplerin alınmasından korkmamaları gerektiğini, bunun gebeliğe engel olmadığını söyledi. Bazı kadınlarda da çok iyi embriyo verilmesine rağmen rahimde tutunamadığını dile getiren Papuçcu, bunun için de çok çeşitli yöntemler uyguladıklarını anlattı. Papuçcu, "Embriyo rahme konunca, embriyoyla rahim arasında bir konuşma, iletişim var. Embriyodan bir takım maddeler salgılanıyor. Bu maddeler de rahmin bebeğin tutunma tabakasında bir takım hormonlar salgılayıp bu yumurtanın buraya girmesini sağlıyor. İşte bu faktör eksik olabiliyor. Bunlara suni rahim yöntemi geliştirildi. Özellikle Kore ve Japonya'da çok kullanıldı. Yüzde 8-9 oranındaki tutunma yüzde 43-45'lere çıktı" diye konuştu.

Tüm bu uygulamalar için çok iyi bir tüp bebek merkezi olması gerektiğini vurgulayan Papuçcu, "En az 8-10 yıllık deneyim lazım. İyi embriyologlar lazım. İyi bir embriyoloji laboratuarı ve merkezi bütün bu yöntemleri birleştirerek kendine uygun metodu seçerek gebelik şansını yüzde 80-90'a çıkartabiliyor" şeklinde konuştu.
Öte yandan Samsun'dan gelen ve 5 yıldır çocuk sahibi olmaya çalışan Melike Akbulut, iki kız kardeşlerinin de kendisinden önce anne olduklarını belirterek, ikinci kez tüp bebek uygulamasını deneyeceğini anlattı. Bu merkeze daha umutlu geldiklerini söyleyen Akbulut, eşi ile birlikte çocuk sahibi olma özlemini dile getirdi. Akblut'un eşi de, küçük erkek kardeşlerinin kendisinden önce çocuk sahibi olduğunu anlatarak, "İnşallah bu sefer olur" dedi. Akbulut'un doktoru Papuçcu ise, en mutlu oldukları anın gebeliğin gerçekleştiğini öğrendiklerini an olduğunu ve o anda, haftaların yorgunluğunu bir anda attıklarını anlattı. Yine Hatay'dan gelen ve tüp bebek yöntemiyle baba olmak isteyen bir hasta, dünyanın en güzel şeyinin bebek sahibi olmak olduğunu ve eşiyle birlikte bu duyguyu yaşamak istediklerini söyledi.

En Çok Aranan Haberler