Uluslararası sivil toplum kuruluşu Şeffaflık Örgütü (Transparency International), bu yılın Yolsuzluk Algı Endeksi sonuçlarını açıkladı.Türkiye 2014'te endekste puanı en çok düşen ülke oldu.
Türkiye'nin puanı bu yıl 50'den 45'e düştü, son altı yılda yaşanan ilerleme sıfırlandı.
Raporu BBC Türkçe'ye değerlendiren Uluslararası Şeffaflık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Emine Oya Özarslan, Türkiye'nin 175 ülke arasında gerilmesini, Gezi eylemleri ve sonrasını kapsayan son 1,5 yılda yaşananlara bağladı.
Özarslan'a göre Türkiye'nin yolsuzluk algı endeksinde gerilemesinin temel nedenleri; "Özellikle Gezi'yle başlayan süreçte AB reformlarının durması, 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarına ilişkin takipsizlik kararı verilmesi, yargı üzerindeki hukuka aykırı uygulamalar, basın ve internet özgürlüğü üzerine kısıtlamalar, yayın yasakları ile TİB ve MİT gibi kuruluşlara ilişkin yasa değişiklikleri."
Uluslararası Şeffaflık Derneği, 1995'ten beri her yıl Yolsuzluk Algı Endeksi raporu yayınlıyor.
Derneğe göre Türkiye son 20 yılda yolsuzlukla mücadelede yerinde sayıyor.
Grafiklere bakıldığında Türkiye'nin notu bu yıl beş puan düşerken, 53. sıradayken 64. sıraya gerilediği görülüyor.
Endekse göre sıralamada yolsuzluk algısının en az görüldüğü ülkeler, Danimarka (92 puan), Yeni Zelanda (91 puan) ve Finlandiya (89 puan). Yolsuzluk algısının en yüksek olduğu ülkeler ise 8 puanla Kuzey Kore ve Somali.
Düşüşü nasıl okumalı?Oya Özarslan'a göre, sonuçlara sadece "17-25 Aralık" diye bakmamak, bütüncül bakmak gerekiyor.
Özarslan, "Türkiye, devam eden bir yolsuzluk soruşturmasına müdahale eden, bunun için yayın yasağı getirip, Twitter'ı dahi kapatabilen bir ülke haline geliyor" diyor.
Bu bağlamda Özarslan, geçen yılki soruşturmaların aslında bu kadar etkili olmaması gerektiğini, Türkiye'de daha önce de bu tarz yolsuzluk davaları görüldüğünü söylüyor.
Özarslan'a göre asıl önemli olan Türkiye'nin "17-25 Aralık"a nasıl yaklaştığı, nasıl davrandığı.
Özarslan, çok ciddi iddialar ve gözaltılar olan bir süreç yaşanmasına rağmen, yargılamaya gidilmemesinin bu düşüşte büyük etkisi olduğuna dikkat çekiyor.
Yargı üzerindeki baskılara da işaret eden Özarslan, "Özellikle adli kolluk yönetmeliğinin değiştirilmesinin, HSYK'nın yapısının yeniden düzenlenmesinin, bazı hakim ve savcıların görev yerlerinin değiştirilmesinin, yeniTİB ve MİT yasalarının şeffaflıktan ve hesap verirlikten uzaklaşan bir görüntü yarattığını" söylüyor.
'2012'ye kadar algı olumluydu'Son 20 yıldaki tabloya bakıldığında, 2012 yılına kadar yolsuzlukla ilgili Türkiye'nin algı endeksi puanında görece bir iyileşme görüldüğünü kaydediyor Özarslan. "Finansal kriz dönemlerinde ülkelerin algı puanı genelde düşer, bizde de 2003-2004'te 31 puana düşmüştü. Sonra AB reformları ve ekonomideki görece iyileşmeyle 2012 yılına kadar algı daha olumluydu" diyor ve ekliyor:
"Ancak 2012'den sonra basın özgürlüğü alanında, Gezi ve devamında toplantı ve gösteriş yürüyüşü kısıtlamalarından başlayarak başka bir havaya girdik."
Peki Gezi Parkı eylemleri öncesine baktığımızda puanlar nasıldı? Neden son yıla göre daha yüksekti?
Oya Özarslan, raporun Türkiye'ye daha önce de not veren sekiz uluslararası kuruluşun değerlendirmeleriyle hazırlandığının altını çizerek, aynı kuruluşların geçtiğimiz yıllarda Türkiye'ye daha yüksek notlar verdiğini ifade ediyor.
Özarslan, devletin halka karşı hesap vermesine ilişkin Bilgi Edinme Kanunu, Başbakanlık Etik Kurulu kurulması, BM Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi ve OECD Rüşvetle Mücadele Sözleşmesi'nin imzalanması gibi AB adaylığı sürecindeki reformların olumlu bir algı yarattığını söylüyor. Ancak bu adımların uygulanmasında son 10 yılda ciddi aksaklıklar olduğunu belirtiyor.
Basın ve internet özgürlüğüDernek raporu, ülkenin toplumsal ve siyasal anlamda "bir demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğü sorunu" yaşadığına vurgu yapıyor.
Özarslan bu anlamda sadece 17-25 Aralık soruşturmalarını da kapsayan üç yayın yasağına bakmanın yeterli olmadığını kaydediyor.
Özarslan, "16 tane gazeteciye sadece yolsuzluk haberleri yaptıkları için dava açılmış. 17 yıl hapis cezasıyla yargılanan var. Şeffaflıktan uzaklaştık, gittikçe içimize kapandık, yolsuzluğu konuşamaycak hale geldik" diyor.
İnternet özgürlüğü konusunda ise "YouTube ve Twitter'ın kapanmasının dünyada büyük yankı uyandırdığını, bunların üstüne 18 bin sitenin kapatıldığını ve 60 bin sitenin engellendiğini" ifade ediyor.
Ayrıca TİB ve MİT gibi kuruluşlara medya ve internet üzerinde büyük yetkiler veren bir kanunun Anayasa Mahkemesi'nden dönmesine rağmen hâlâ fiilen uygulamanmakta olduğunu belirtiyor Oya Özarslan.
Türkiye gerilemenin farkında mı?Özarslan, Türkiye'nin bu olumsuz tabloyla ilgili algısı sorulduğunda, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Yolsuzluk bizim öncelik konularımızdan" ifadesini hatırlatıyor ve "Biz bunların sözde kalmamasını istiyoruz" diye konuşuyor.
Yaklaşık 4-5 yıl önce çıkan Yolsuzlukla Mücadele Stratejisi konusunda kamuoyuna açıklama yapılmasını talep ediyor ve bu çalışma kapsamında neler yapıldığı, herhangi bir çözüme varılıp varılmadığı konusunda da şeffaflık bekliyor.
Çözüm için hangi adımlar atılabilir?Uluslararası Şeffaflık Örgütü, endekse yansıyan olumsuz tablonun nasıl çözülebileceğiyle ilgili, yolsuzlukla mücadele örgütlerinin daha önce yayınladığı "5 adımda temiz siyaset" açıklamasının doğru bir başlangıç noktası olabileceği görüşünde.
Açıklama, Türkiye'de siyasetin içinden başlayarak beş alana açıkça işaret ediyor:
Mal varlıklarının açıklanmasıDokunulmazlıkların kaldırılmasıSiyasi etik yasasının getirilmesiSiyasetin finansmanının açık hale getirilmesiSeçim izlenmesi ve denetlenmesiDernek, Türkiye'de endekste gerilemesine neden olan sorunların çözülmesi için, "endeks sonuçlarının doğru yorumlanması, şeffaflık kültürünün benimsenmesi ve yetkililer tarafından en kısa sürede somut adımlar atılması gerektiğini" vurguluyor.