ESKİŞEHİR (İHA) - Sivil Toplum ve Kalkınma Enstitüsü Derneği'nin 4 ülkeden 12 araştırmacıyla ortak yürüttüğü "Beyin Göçü ve Geri Kazanımı" projesi, Türkiye'den 1960 yılı sonrası 3 milyon 200 bini Avrupa ülkelerine olmak üzere toplam 3 milyon 600 bin kişinin yurt dışına göçtüğünü ortaya çıkardı.
Türkiye'nin 1960'lı yıllardan itibaren başta doktor ve mühendisler olmak üzere beyin göçüyle tanıştığı ve 3 milyon 200 bini Avrupa ülkelerine olmak üzere toplam 3 milyon 600 bin kişinin yurt dışına gittiği belirtilirken, son yıllarda Türk öğrencilerin uluslararası hareketliliğinin büyük ölçüde arttığı ve bazılarının mezuniyetten sonra yurt dışında kaldığı tespit edildi. Projede, beyin göçünün Türkiye ve Ürdün'de yurt dışından gelecek döviz girdilerini güvence altına almak için ulusal bir politika olarak
uygulandığı, Güney Kıbrıs ve İtalya'da ise vasıflı insan gücüne katma değeri olan iş fırsatları oluşturmadaki yetersizliğinin sebep olduğu belirtildi.
Sivil Toplum ve Kalkınma Enstitüsü Derneği Başkanı Necdet Sağlam, Eskişehir'de düzenlediği basın toplantısında, Avrupa Birliği programları çerçevesinde Türkiye, Ürdün, İtalya ve Güney Kıbrıs'tan 12 araştırmacıyla ortak yürüttükleri ve 2 yıl süren Beyin Göçü ve Geri Kazanımı Projesi'ni tamamladıklarını açıkladı. Nitelikli bir insanın yetişmesinin yaklaşık 25 yıl sürdüğünü ve yüksek bir yatırım gerektirdiğini belirten Sağlam, vasıflı iş gücünü ülkede tutacak tedbirler alınmadığı sürece diğer ülkelerin hiç yatırım yapmadan eğitimli kişileri kendilerine çekerek önemli bir kazanç elde ettiklerini söyledi. Necdet Sağlam, beyin göçünü, nitelikli ve eğitimli bireylerin daha iyi bir iş, daha gelişmiş kariyer ve nihayetinde daha iyi hayat koşulları için ülkesini terk etmesi olarak tanımlayarak, "Anavatanda uygun iş ve kariyer olanaklarının bulunmaması ve gidilen ülkede gelişmiş olanakların bulunması, beyin göçünü teşvik eden en önemli unsurdur. Hızlı nüfus artışı, ekonomik ve sosyal faktörler, eğitim politikaları, işsizlik, bilim ve teknoloji politikalarındaki eksiklikler, Türkiye'de yaşanan politik iktidarsızlıklar, ekonomik krizler, ücret eşitsizlikleri, fırsat ve bilimsel araştırma eksikliğinin de beyin göçüne sebep olduğu bir gerçektir. Türkiye'nin geleceği, yetiştirdiği beyinleri elinde tutmasına bağlıdır. Türkiye, doğru planlama ile beyin kazanımını ve beyin göçünü geri çevirmelidir" dedi.
Sağlam ayrıca, Türk eğitim sisteminde mesleki eğitime yeterince ağırlık verilmediğini ve bunun ülkedeki işsizlik ve ara eleman sıkıntısı olarak hissedildiğini sözlerine ekledi. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) tam üyeliğinden sonra Avrupa ülkelerine önemli ölçüde göç olabileceğini tahmin ettiklerini vurgulayan derneğin Denetim Kurulu Başkanı Hasan Çekiç ise, beyin göçünü engellemek için alınabilecek tedbirleri şu şekilde sıraladı:
"Yenilik politikası faaliyetleri, nitelikli işgücü sermayesini ve araştırmacıları elde tutmak için gerekli tedbirler alınmalıdır. Öncelikle çalışma yasaları ve esnek çalışma koşullarına olanak sağlanmalı. Sosyal güvenlik maliyeti ve yüksek vergiler azaltılmalı. Özel sektör ve kamu kuruluşları arasındaki diyalog güçlendirilmeli. Mesleki ve teknik okullara önem verilmeli. Hayat boyu eğitim ve uzaktan eğitim geliştirilmeli. Araştırma Geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarına daha çok pay ayrılmalı. Özel
üniversitelerin sayısı artırılarak, yabancı ülkelerdeki Türk bilim adamları ülkeye çekilmelidir."
Çekiç, nitelikli beyinleri Türkiye'ye çekmek için 'Beyin Bulma Takımı' oluşturulmasının da beyin göçünün önlenmesini önemli ölçüde etkileyeceğini söyledi.