İSTANBUL (İHA) - Kadına karşı ayırımcılık ve kadın-erkek eşitliği konusunda en önemli uluslararası mekanizma olan Birleşmiş Milletler (BM) CEDAW Komitesi, bu haftaki oturumunda Türkiye'de kadınların durumunu değerlendiriyor.
Oturum sonucunda komitenin hazırlayacağı raporda, Türkiye'de kadın hakları, kadın-erkek eşitliğinin hayata geçirilmesi konusundaki eksiklikler ve aksaklıklar göz önüne serilecek. 20 Ocak 2005 Perşembe günü (yarın) Türkiye Hükümet Delegasyonu'nu dinleyecek komite, oturum öncesi Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Vakfı ve CEDAW Türkiye Yürütme Kurulu yetkilileri ile görüştü.
Önceki gün, Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Vakfı ve CEDAW Türkiye Yürütme Kurulu, hazırladıkları alternatif raporları CEDAW Komitesi'ne sundular. Türkiye'nin her yerinden kadın örgütlerinin destekledikleri raporlarda, Türkiye'nin Kadına Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'ni (CEDAW) imzalayarak verdiği taahhütlere rağmen hala devam eden hak ihlalleri ve eşitsizliklere dikkat çekiliyor.
İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Türk Hükümeti, 20 Ocak 2005 Perşembe günü Birleşmiş Milletler'de, Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) kapsamında dönem raporunu sunacak. Ancak bundan önce, 17 Ocak'ta kadın örgütlerinin hazırladığı alternatif raporlar ele alınacak ve Komite üyeleri Hükümet'e soracakları soruları bu raporlara dayanarak hazırlayacak.
1979 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda onaylanan CEDAW, kadınların insan haklarını koruyan uluslararası ve bağlayıcı bir yasa niteliği taşıyor. Sözleşme'yi 20 Aralık 1985'te imzalayan Türkiye, imza koyan diğer ülkeler gibi, periyodik raporlar sunarak, CEDAW Komitesi'ne, kadına karşı ayrımcılığı önlemek üzere aldığı tedbirleri açıklıyor.
'ALTERNATİF RAPOR'
Türkiye'nin değerlendirmesinde, biri Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Vakfı'nın hazırladığı ve TCK Kadın Platformu'nu oluşturan 27 örgüt tarafından desteklenen, diğeri de Uçan Süpürge'nin sekreteryasını üstlendiği, 81 ilden kadın kuruluşu temsilcisi 453 kadının katılımıyla yapılan CEDAW Sivil Toplum Forumu'nun sonuçlarına dayanarak CEDAW Türkiye Yürütme Kurulu'nun hazırladığı olmak üzere, iki 'Gölge Rapor' ele alınacak.
Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler'in hazırladığı ve Birleşmiş Milletler'in önde gelen kadın kurumlarından WUNRN (Women's U.N. Reports Network) tarafından "örnek rapor" seçilen gölge raporda, 'Namus cinayetleri, bekaret kontrolleri, olumlu ayrımcılık, kadının siyasete ve iş gücüne katılımı, Yerel Yönetimler ve Kamu Reformu ve Medeni Kanun'daki Mal Rejimi ile ilgili eşitsizlikler ele alınıyor.
Raporda, Yeni Türk Ceza Kanunu'nda hala, kadınlara karşı ayrımcılık yapan ve kadının insan hakları ihlallerini meşrulaştıran düzenlemeler bulunduğu öne sürülerken, 'Namus cinayetleri, bekaret testleri, ayrımcılık ve 15-18 yaş arası gençlerin rızaya dayalı cinsel ilişkileri' maddelerindeki ayırımcı düzenlemelerin kaldırılması, bu maddelerin kadın ve gençlerin hak, özgürlüklerini koruyacak şekilde düzeltilmesi öngörülüyor.
Yerel Yönetimler ve Kamu Reformu'nun, sayısı zaten çok yetersiz olan kadın sığınma evlerinin ve toplum merkezlerinin kapatılması tehlikesini getirdiğine dikkat çekilen raporda, devletin kadına karşı şiddeti önleme konusundaki tüm yükümlülüklerini yerel yönetimlere devretmesi de eleştiriliyor.
Raporda, geçen nisan ayında değiştirilen Anayasa'nın 10. maddesinin hala, kadın ve erkek eşitliğinin hayata geçirilmesi için gereken olumlu ayrımcılık perspektifini taşımadığı da vurgulanırken, maddenin bu şekliyle, kadınlara fırsat eşitliği oluşturmak üzere alınacak geçici tedbirleri dahi engelleyebilecek nitelikte olduğu savunuluyor.
Raporda, 10. maddenin olumlu ayrımcılık ilkesine göre düzeltilmesi, Eşitlik Çerçeve Yasası'nın hazırlanması, bir Eşitlik İzleme Komisyonu ile Cinsiyet Eşitliği Ombudsmanlığı'nın oluşturulması gerektiği ifade ediliyor.
MALLARIN ORTAK PAYLAŞIMI VE KOTA SORUNLARI
Medeni Kanun'daki "evlilik süresince edinilmiş malların ortak paylaşımı" ilkesinin geriye yönelik işletilebilecek şekilde düzenlenmesi gereğine dikkat çekilen raporda, kadınların siyasi hayata katılımını artırmak için yüzde 30'luk kota sisteminin getirilmesi ve hükümetin kadınların iş gücüne katılım oranının 2010 Lizbon kriterleri ışığında yüzde 60 hedefine yönelik olarak arttırılması için gerekli bütün tedbirleri alması gerektiği kaydediliyor. Kadın örgütlerinden 'Uçan Süpürge'nin ise 8 başlıktan oluşan raporu şu talepleri içeriyor:
"Eşitlik Çerçeve Yasası çıkarılmalı, Meclis'te Kadın-Erkek Eşitliği Daimi Komisyonu kurulmalı, 4320 sayıllı "Ailenin Korunmasına Dair Yasa" uygulanmalı, namus cinayetlerine engel olacak sağlam yasal düzenleme yapılmalı ve ensest açıkça "suç" olarak tanımlanmalı, kadınların ayrımcılıktan korunmasını öngören kota vb. düzenlemelerle diğer geçici özel tedbirler hızla alınmalı, kadın istihdamını arttırmaya yönelik bir istihdam politikası, yasal düzenlemelerde toplumsal cinsiyetçi yaklaşım, girişimcilikte özellikle kredili borçlanma ve sigorta konularında pozitif ayrımcılık, kadın işgücünde görünürlük ve kaynaklardan eşit yararlanma hakkı olmalı ve Tarım İş Yasası çıkarılmalı, şiddetle mücadelede ulusal eylem planı oluşturulmalı, Siyasi Partiler ve Seçim Yasaları kadın-erkek eşitliğini sağlamaya yönelik geçici özel tedbirler içermeli, siyasi partiler sembolik değil gerçekçi kadın kotası uygulamalı, CEDAW'ın 5. ve 16. maddelerinin içerdiği değişikliğin sağlanabilmesi için, geliştirilmiş, kararlı bir devlet politikası oluşturulmalı ve uygulanmalı, kadınların eğitim seviyesinin yükseltilmesi için gereken bütün tedbirler alınmalı, karar mekanizmalarında kadın yönetici sayısı arttırılmalı, kadınlara yönelik eğitici, bilgilendirici programlar medyada yer almalı, kadın cinselliği ön plana çıkarılarak kullanılmamalı, kadın sağlığı alanında olumlu ayrımcılık politika ve uygulamaları geliştirilmeli ve kurumsal hizmetlere dahil edilmeli, kadın sağlığı hizmetleri yaygınlaştırılmalı, kadın bedeni bekaret kontrolü gibi uygulamalar aracılığıyla denetlenmemeli".