İSTANBUL (AA) - İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, son 15 yılda elde edilen ekonomik ve sosyal gelişmelerle Türkiye'nin göç için cazip hale geldiğini belirterek, "Göçlerin en önemli sebeplerden biri eskiden kuraklık ve kıtlıkken bugün terör ve savaş oldu." dedi.
Bağcılar Belediyesi ev sahipliğinde Marmara Belediyeler Birliği ve Türk-Alman Üniversitesi işbirliğiyle bir otelde düzenlenen "Uluslararası Göç ve Uyum Sempozyumu"nda son yıllarda yaşanan göç dalgası nedeniyle Türkiye ve Avrupa ülkelerine yerleşen mültecilerin durumu ele alındı.
Sempozyumun açılışında konuşan İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, bu toprakların tarihte de hep göçün hedefi haline geldiğini belirterek, şunları söyledi:
"Son 15 yılda elde ettiğimiz ekonomik ve sosyal gelişmelerle ülkemiz göç için cazip hale geldi. Göçlerin en önemli sebeplerden biri eskiden kuraklık ve kıtlıkken bugün terör ve savaş oldu. Bu coğrafyada bir insanlık ve varlık mücadelesi veriyoruz. Bu mücadeleyi bütün mazlumların ayakta kalabilmesi ve seslerinin duyulabilmesi için veriyoruz. Son olarak yaşananlara bakarsak Suriye'de insan olmayı hayal edebiliyor musunuz? Bu coğrafyanın aziz insanları elbette ki bu vahşete seyirci kalamayacaktı. Bizim insanımız ensar oldu. Son ekmeğimiz kalsa bile bunu paylaşmak zorundayız."
Türkiye'ye gelen Afganlı sığınmacılara değinen Ersoy, şunları kaydetti:
"Afganların gelişiyle ilgili bir dalga ile karşılaştık. 40 yıldır devam eden bir savaş var. Kim hangi silahını sizin üzerinizde deneyecek bilemiyorsunuz. Bu ortamdan insanlar daha güvenli, huzurlu ortamlara kaçmak istiyorlar. Hafta sonu geri gönderme merkezlerini gezdim. Söyledikleri tek bir şey var: 'Bizi bırakın Türkiye'de yaşayıp çalışalım, karnımızı doyuralım.' Başka bir şey istemediklerini söylüyorlar. Böyle bir dalga ile karşılaştık. Afgan hükümetinin gösterdiği olgun iş birliği ile hem aldığımız önlemlerle o dalga duruldu. 7 bine yakın Afganlıyı hava yoluyla ülkelerine gönderdik."
- "Türkiye Cumhuriyeti olmadan Avrupa'daki göçmen sorununa çözüm bulunamaz"
Sempozyuma katılan Bağcılar Belediyesi'nin kardeş şehri Almanya'nın Hamm Büyükşehir Belediye Başkanı Thomas Petermann, kendi ülkesinde de zaman zaman göç dalgaları yaşandığını belirterek, şöyle konuştu:
"Bizde de dönem dönem göç dalgaları yaşandı. İkinci dünya savaşından sonra başlayan göç dalgası 1960'lı yıllarda Türk misafir işçilerin gelişiyle devam etti. Çoğu kaldı. Bizim şehirde 20 bin Türk kökenli vatandaş var. Ve şu anda içinde bulunduğumuz mülteci krizi başladı. 19 yıllık görev sürecim içinde şu anda olduğumuz kadar zor bir durumla karşılaşmadım. Bağcılar'da ve Türkiye'de sizin karşı karşıya kaldığınız mülteci rakamlarıyla karşılaştırdığımızda bizimki çok küçük. Göçmenler için ne yapmalıyız? Kesin çözüm yoktur. Kalmak isteyenlere eğitim vermeliyiz ve lisanı öğretmeliyiz. Çocukları mümkün olduğu kadar erken yaşlarda eğitim sistemine dahil etmeliyiz. Almanya da bu pek mümkün değil çünkü kısmen de olsa siyasi arka plan var. Siyaset her zaman keyifli değil. Bazı bölgelerde öyle durumlarla karşılaşıyoruz ki sağ görüşlü partiler maalesef göçmenlere karşı tahriklerde de bulunuyorlar. Dünyaya küçük de olsa bir katkıda bulunmalıyız. Barış getirmeliyiz. Bunu yaparken de din inanç ve diğer ayrımları kenara bırakmalıyız. Türkiye Cumhuriyeti olmadan Avrupa'daki göçmen sorununa çözüm bulunamaz."
Türk Alman Üniversitesi Rektörü Halil Akkanat ise göçmenlerin uyumu konusunda yerel yönetimlere büyük görevler düştüğünü dile getirdi.
Sempozyuma ev sahipliği yapan Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı da belediye olarak 60 binin üzerinde Suriyeli sığınmacıya her türlü sosyal destek programını uyguladıklarını söyledi.
Çağırıcı, sempozyuma yurt içinden ve yurt dışından çok sayıda davetlinin katıldığını belirterek, "Katılımcılar özellikle burada yapılan çalışmaları ortaya koyacaklar. Ortak akıl üretme noktasında ve yapılan çalışmalarda faydalı olacağına inanıyorum. Sempozyum sonrası çalışmalar bir kitap haline getirildiğinde güzel bir kaynak eser olacağına inanıyorum." diye konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından sempozyumun Türkiye'de göçmenlerin uyumuna ilişkin uygulama örneklerinin ele alındığı ı ilk oturum gerçekleştirildi.
- "Ülkemiz göçmenler için güvenli bir liman ve cazibe merkezi halinde"
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürü Abdullah Ayvaz burada yaptığı konuşmada kurumun çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Göç hareketlerinin önümüzdeki yıllarda artarak devam edeceğine dair bulgular olduğunu dile getiren Ayvaz, "Şu anda ülkemiz göçmenler için güvenli bir liman ve cazibe merkezi halinde. Göçmenlere yönelik insan hakları ve güvenlik konusunda başarılı çalışmalar yapıyoruz. Göç İdaresi olarak ülkemize sığınan insanlara insan olma tavırları gösterme noktasında gerekeni en iyi şekilde yapıyoruz." diye konuştu.
Türkiye'de yaşayan yabancı sayısına ilişkin bilgi veren Ayvaz, "Ülke olarak 3,5 milyondan fazla Suriyeli'ye bunlara ilave olarak Afganlar ve Iraklılar olmak üzere başka ülkelerden gelen mültecilere ev sahipliği yapmaktayız. Tüm bunlara ilave olarak 635 bin ikamet sahibi ki bunların yarıdan fazlası İstanbul'da ikamet etmekteler." dedi.
Cep telefonlarından Türkiye'de yaşayan göçmen ve sığınmacılar için destek hizmeti verecek mobil uygulamayı devreye alacaklarını açıklayan Ayvaz, şöyle konuştu:
"Artık hizmetlere hem bizim vatandaşlarımız hem de yabancılar en kolay ve en kısa şekilde ulaşmak istiyorlar. Bununla ilgili yarın yabancılarla ilgili aplikasyonumuz Google Play'de kullanıma açılacak. Uzun süredir üzerinde çalıştığımız bir aplikasyon. Temel olarak rehberlik ögelerini, yabancıların Türkiye'deki hak ve yükümlülüklerini ve Türkiye'de yaşamla ilgili bilgileri içeren bir aplikasyon." ifadelerini kullandı.
AFAD'ın yönetiminde olan sığınmacı kamplarının yönetimini 16 Mart itibarıyla devraldıklarını söyleyen Ayvaz, daha kapsamlı uyum çalışmaları yapılacağını dile getirdi.
Sempozyumun ikinci bölümünde ise Bağcılar Belediyesi, Marmara Belediyeler Birliği, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, göçmenlerin uyumuna yönelik yürütülen çalışmalar hakkında sunumlar gerçekleştirdi.
Sempozyum "Sosyal uyum ve yerel yönetimler" konulu oturum ile son buldu.