HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Yargıda soruşturma krizi

İstanbul Adliyesi’ndeki ‘2. dalga operasyonu’ gerginliği, soruşturmanın Savcı Muammer Akkaş’tan alınması ve peş peşe açıklamalarla zirveye ulaştı.

Yargıda soruşturma krizi

Savcı Akkaş, “Soruşturma yapmam engellendi. Mahkeme kararlarını uygulamayan sıralı amirler suç işlemiştir” dedi

Başsavcı Turan Çolakkadı, Akkaş’ı soruşturmayı medyaya sızdırmakla suçladı. HSYK ise yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı vurgusu yaptığı açıklamasında, kolluk kuvvetlerinin savcıların talimatını uygulamamasının suç olduğunu belirtti

1- SAAT 14.00

DOSYAYI SAVCIDAN ALDILAR

Adliyede önceki gün başlayan gerginlik, dün ilk olarak Savcı Muammer Akkaş’ın 2. Dalga operasyonunda görevden el çektirildiği yönünde haberle biraz daha tırmandı. Saat 14.00 sıralarında İstanbul Cumriyet Başsavcıvekili Oktay Erdoğan’ın tartışma konusu olan soruşturma dosyasını Akkaş’tan aldığı öğrenildi. Basın mensupları adliyede Akkaş’la görüşmeye çalışırken saat 16.00 sıralarında Akkaş’ın bir basın açıklaması yapacağı bilgisi geldi. Gazeticeler protokol kapısına yönelirken, Başsavcılık‘tan açıklama yapılmayacağı bildirildi. Basın mensupları protokol kapısından ayrılmak üzereyken Savcı Akkaş korumalarıyla birlikte protokol kapısına geldi.

2- SAAT 16.00

AKKAŞ’TAN ZEHİR GİBİ AÇIKLAMA

Adliyeden dışarı çıkan Akkaş, “Sözlü bir beyanım olmayacak” diyerek hazırladığı tek sayfalık yazılı basın açıklamasını gazetecilere verdi ve ardından tekrar adliyeye geri döndü. Akkaş, yazılı açıklamasında şunları söyledi: “Tarafımca yürütülen soruşturmada, karşılaştığım baskılar nedeniyle aşağıdaki açıklamayı yapma zarureti hasıl olmuştur. Uzun bir süredir, içinde kamuoyu tarafından yakından tanınan kişiler ile bir kısım kamu görevlileri hakkında önemli iddiaların bulunduğu, çıkar amaçlı suç örgütü kapsamında ihaleye fesat karıştırmak, rüşvet, nüfuz ticareti, sahtecilik, tehdit, 2863 sayılı yasaya (Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu) muhalefet gibi suçlara ilişkin 2012/656 sayılı soruşturmayı yürütmekteydim. Kanunun emri gereği gizli olarak yürütülmesi gereken soruşturmanın deşifre edilip basına yansımaya başlaması ve delillerin karartılmasına yönelik olarak önlem alındığını tespit etmem üzerine harekete geçmeden önce dosyayı 24 Aralık’ta sayın Başsavcım Turan Çolakkadı ve Başsavcı vekilim Oktay Erdoğan’a ayrıntısı ile arz ettim.
Delillerin karartılmadan bir an önce toplanabilmesi için Nöbetçi Hâkimlikten soruşturma ile ilgili alınan arama ve elkoyma kararları ile gözaltına alma kararını dün (önceki) sabah itibariyle İstanbul Emniyeti’ne gereğinin yerine getirilmesi için gönderdim. Bilahare basında ve internet sitelerinde gözaltına alınacak bazı isimlerin yer aldığını ve delillerin karartılmaya başladığını tespit ettim.
Aynı gün saat 19.00 sıralarında operasyonda görev alacak Şube müdürleri ile adliye binasında yaptığım görüşmeye rağmen mahkeme kararının ve gözaltına alma kararının yerine getirilmediğini belirledim. Bugün (dün) itibariyle bu soruşturma dosyasının içerisinde yer alan arama, elkoyma ve gözaltı kararları ile birlikte gerekçe gösterilmeden uhdemden alındığını öğrendim. Bundan sonra sorumluluk İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ve Başsavcı vekilinindir. Bir Cumhuriyet Savcısı olarak soruşturma yapmam engellenmiştir. Dolayısıyla hem Başsavcılık üzerinden hem de yargılama kararlarını uygulama durumunda olan Adli Kolluk üzerinden yargıya açıkça baskı yapılmış ve mahkeme kararlarının uygulanması önlenmiştir. Mahkeme kararlarını uygulamayarak sıralı amirler suç işlemiştir. Şüphelilerin önlem alması, kaçması ve delil karartmasına imkân verilmiştir. “

3- SAAT 17.00

BAŞSAVCI ÇOLAKKADI: KİMSEDEN EMİR ALMADIM

Akkaş’ın açıklamalarının yankısı sürerken İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı Başsavcıvekili Ateş Hasan Sözen’le birlikte kameraların karşısına geçti. Soruşturmanın basına sızdırıldığı iddiasında bulunan Çolakkadı, şunları söyledi: “Elindeki soruşturma bilgilerini medyaya aktaranlar, hukuka uygun soruşturma yürütemeyenlerin soruşturması başka savcılara verilir. Geçmişte de buna riayet etmeyenleri aynı şekilde değiştirdik.
Biliyorsunuz son bir yönetmelik çıktı. Bu gibi soruşturmalar Başsavcı’ya bildirilecek. Salı günü soruşturma savcımızla konuştuk, böyle bir soruşturma dosyası var. Öğleden sonra bize anlattı. Çağırdım. Vekili ile beraber geldi. Vekilinin haberi yok. Bir şeyler anlattı kapsamlı, bir kısmı İzmir’de, bir kısmı başka şehirlerde bizim yetkimiz olmayan yerlerde, TMK’ya giren bir suç yok. Cebir ve şiddet yoksa TMK organize suçlara da bakmaz. Arkadaşımız bazı bilgiler verdi. Anlaştık. ‘Yarın tamam detaylı inceleyip size bilgi veririz’ deyip gittiler. Ama sabahleyin geldik ki olay medyada... Bunun üzerine bir basın açılaması yaptık. Gizlice hemen Emniyet’e intikal ettiriliyor. Bir uçtan medyaya intikal ettiriliyor. Yani medyanın gücü ile savcı çalışır mı? Soruşturmalar böyle orta yerde yapılabilir mi? Soruşturmayı bu şekilde medyaya aktarmak suç değil mi? Savcının bu hareketi karşısında ben bugün başsavcı vekilliğine yazı yazdım, ‘talimatı uygula’ diyerek, o da uygulayarak 5 kişi savcı kendisi de dahil görevlendirdi. 5 kişi inceliyor şimdi, kapsamlı dosyalar var.

‘35 yıldır meslekteyim’
35 seneden fazla bu meslekteyim, hiç kimseden emir almam, bütün gücümle Türkiye’de en uzun terör mahkemelerinde çalışmış bir savcıyım, bütün amacım hukuk uygulansın, soruşturmalarımız sırf adalet adına yürüsün, şu bu amaçla yürümesin. Başka kim ne derse desin, ben diyorum ki kimseden emir almam. Hak neyse o yerini bulacak, soruşturmalar yapılacak ne fazla ne eksik. Esasen bir savcı başsavcısıyla, vekili ile konuşup; ‘Yarın bilgi vereceğim’ diye söz verip, yarın gizlice her şeyi medyaya aktarır mı? Aktarıyorsa bunun amacı ne? Neyi kimden kaçırıyor?”
(Adalet Bakanı’yla görüştüğü iddialarıyla ilgili) Benim lojmanım 105 haneli bir apartman Bahçeşehir’de. Girişinde 24 saat özel güvenlik var, kapıları şifreli, rastgele açılmaz. Yani bakan geldi bu evde görüştük. Bu nasıl iş? Görüşsek niye saklayalım? Görüşürüz tabii, bakanla yıllardır belki 100 kere görüşmüşüzdür. Ama nereden çıktı Bahçeşehir’deki evinde görüşme? Haliç Kongre Merkezi’nde yüzlerce görevli var, niye sormuyorsunuz? Görüşebiliriz, özel bir şey yok.
Kapsamlı dosyayı 5 kişi inceleyecek. Hepinizin yanında söylüyorum, hiçbir şey karartılamaz, kim suçluysa, kimin oğlu olursa olsun.”

4- SAAT 17.20

‘YETKİ BENİM’ DİYEN HSYK: O YÖNETMELİK YASAYA AYKIRI

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Genel Kurulu, bazı eski bakan çocuklarının tutuklanması sonrasında Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yapılan geceyarısı değişikliğinin anayasa ve yasaya aykırı olduğunu açıkladı. “Yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı” ilkelerinin anımsatıldığı açıklamada, polis ve jandarma, savcıların talimatını uygulamamasının suç olduğu konusunda uyarıldı. Savcıların soruşturmalarla ilgili mülki idare amirlerine bilgi verilmesinin de anayasaya aykırı olduğu belirtilirken, talimatlara uymayan kolluk güçleri hakkında soruşturma açılabileceği vurgulandı. Açıklamaya, 22 üyeli HSYK’nın 13 üyesi imza koydu. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem dahil 5 üye ise muhalefet şerhi yazdı. Adalet Bakanı’nın da aralarında olduğu 4 üye toplantıya katılmadı.
HSYK Genel Kurulu, önceki gün olağan toplantısında önce değiştirilen Adli Kontrol Yönetmeliği ile ilgili açıklama yapıp yapmamayı tartıştı. 18 üyenin katıldığı toplantıda, bir üye dışında bütün üyeler “yapılsın” kararı verince, açıklama kaleme alındı. 5 üye açıklamadaki ifadelere karşı muhalefet şerhi kaleme alınca, açıklama 13 üyenin oyuyla kabul edildi. Böylece, savcıların ve kolluk güçlerinin soruşturmaları amirlerine bildirme yükümlülüğü getiren yönetmelik değişikliği HSYK açıklaması ile açıktan eleştirildi. Açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

Hukuk devletinin gereği
“Kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü demokratik hukuk devletinin olmazsa olmaz temel esaslarıdır. Kuvvetler ayrılığı yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden bağımsız, birinin diğerine üstün olmadığı, medeni bir iş bölümü ve iş birliği içerisinde görev yaptığı sistemdir.
Devlet organları ve idare makamları da bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. Yasama ve yürütme organlarına karşı bağımsızlığı korunan yargı, yönetenlere karşı yönetilenlerin güvencesidir. Hukuka aykırı eylem ve işlemlerde bulunulması halinde yönetenlerin de herkes gibi yargı tarafından denetlenmesi demokratik hukuk devletinin bir gereğidir.”
Savcıların adli, hakimlerin idari görevleri yönünden teftiş, denetleme ve genelge düzenleme yetkisinin HSYK’ya ait olduğu belirtilen açıklamada, CMK hükümlerine göre soruşturmaların gizli olduğu, savcının emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle doğrudan doğruya her türlü araştırmayı yapabileceği, adli kolluk görevlilerinin el koydukları olayları, yakalanan kişilerle uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları savcıya derhal bildirmek ve adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlü oldukları kaydedildi.

Polis ve jandarmaya uyarı
Adli kolluk görevlilerinin adli görevleri haricindeki hizmetlerde üstlerinin emrinde oldukları, ancak soruşturma işlemlerinde sadece Cumhuriyet savcısının emirlerini yerine getirecekleri belirtilen açıklamada, “Cumhuriyet savcılarının sözlü veya yazılı istem ve emirlerini yapmakta kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kolluk amir ve memurları hakkında da Cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapılacağı hususları açıkça vurgulanmıştır” denildi.

Bakanlıkların yetkisi yok
CMK’nın 167’nci maddesinde Adalet ve İçişleri bakanlıklarınca çıkarılacak Adli Kolluk Yönetmeliği’nin kapsamının düzenlendiği belirtilen açıklamada, “Cumhuriyet savcılarının adli görevlerine ilişkin hususların bu yönetmelik kapsamında bulunmadığı izahtan varestedir. Ayrıca adli görevi bulunmayan mülki idare amirlerinin de bilgilendirilmesini içeren 21.12.2013 tarihli ‘Adli Kolluk Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 2’nci ve 3’üncü maddeleri yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı ilkeleri ile Anayasanın ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ilgili hükümlerine açıkça aykırıdır” denildi.
Hâkim ve savcıların yasalara aykırı davranışta bulunduğunu düşünen herkesin HSYK’ya şikayette bulunmasının mümkün olduğu kaydedilen açıklamada, “O hâkim ve savcılarla ilgili bugüne kadar gereğine tevessül edildiği gibi bundan sonra da edileceği izahtan varestedir” denildi. Açıklamada, soruşturmaların yürütülmesine ilişkin yetki aşımı veya usulsüzlük olması durumunda bu konularda da HSYK Kanunu’nun disiplin maddeleri gereğince işlem yapılacağının açık olduğu belirtildi.

Bakanlık müsteşarından muhalefet

HSYK Genel Kurulu’nun basın açıklaması, HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, Zeynep Nilgün, Zeynep Kavlak, Ulvi Yüksel, Ziya Özcan, Nesibe Özer, Hüseyin Serter, Ömer Köroğlu, Ahmet Kaya, İbrahim Okur, Prof. Dr. Bülent Çiçekli, Dr. Teoman Gökçe ve Ahmet Berberoğlu’nun imzalarıyla kabul edilirken, Adalet Bakanlığı Müsteşarı, HSYK 1. Daire üyesi Birol Erdem, HSYK 3. Daire üyeleri Ahmet Karayiğit ve Rasim Aytin, HSYK 1. Daire üyesi İsmail Aydın ve HSYK 2. Daire üyesi Halil Koç ise basın açıklaması yapılmasına muhalif kaldı. Erdem, muhalefet şerhinde, Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yapılan değişikliğin, soruşturma aşamasında adli kolluğun amirleriyle olan idari ve hiyerarşik ilişkilerine yönelik olduğunu, bu nedenle yargı bağımsızlığına müdahale olarak değerlendirilemeyeceğini savundu. Erdem, CMK’ya göre soruşturma işlemlerini savcıların yapacağının açık olduğunu, savcıların soruşturmaya ilişkin yetkilerinin de yasadan kaynaklandığını belirtti.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler