Çoğumuz, çeşitli bahaneler bularak, sporun sağlığımız için ne kadar gerekli bir faaliyet olduğunu göz ardı ediyoruz. Spor, hastalıkların bizi esir almasını engelleyen bir koruyucu yöntem olmanın yanı sıra, bazı hastalıklara tedavi amacıyla da uygulanıyor. Bir insanın gelişiminde sporun en az yemek, içmek kadar önemli bir yeri olduğunu vurgulamak amacıyla size kapsamlı bir spor haberi hazırladık.
Vücut hareket ister
İnsan organizması hareket üzerine kurulmuş. Çalışan, işleyen organ gelişir, güçlenir. Çalışmayan ise zaman içinde iyice yıpranır. Sinir sistemi sayesinde organlar birbirlerine bağlanır. Bu bağ, organizmanın birlikte gelişmesini sağlar. Örneğin; kollarını çalıştıran bir insan sadece o kollardaki kaslarını değil, kalbinin ve dolaşım sistemlerinin de çalışmasını sağlar. Kan dolaşımı hızlanır, kalp, damar ve solunum sistemi gelişir. Hareketsiz bir anda kalp 5 litre kan pompalar. Bu kanın sadece 1 litresi kaslara gider. Buna karşılık hareket eden bir insanda pompalanan kanın miktarı 25 litredir ve bunun 20 litresi kaslara gider. Bunun bize sağladığı yararları şöyle: Kalp kasları genişler, çeperleri büyür ve daha fazla kan toplayıp pompalayabilir. Yani damarlarda daha fazla kan dolaşır. Organlar çok daha iyi beslenir. Koroner kalp hastalarının en büyük sıkıntısı vücutlarında kan dolaşımının yetersiz olması ve organlarının iyi beslenememesi. Bütün bu yararların elde edilmesi için, düzenli bir biçimde spor yapılması gerekir. Bunun için de spor, çocukluk çağından itibaren hayatımızın bir parçası olmalı.
Çocuklara sporu sevdirin
Bir çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişiminde sporun olumlu etkileri çok fazladır. Spor yapmak onun kazanabileceği en iyi alışkanlıktır. Bu alışkanlığı kazanmasını sağlamak da anne ve babanın elindedir. Çocuklarıyla birlikte spor yapmaları, onları sporun hem zevkli, hem de gerekli bir oyun olduğuna inandırmaları gerekir. Düzenli antrenman yapmak, gelişmekte olan organizmayı destekler, hastalıklara karşı direnci artırır. Bu, sporun fiziksel katkılarıdır. Psikolojik açıdan ise spor çok daha fazla ve belki de önemli katkılar sağlar. Spor yapan bir çocuk kendine güvenmeyi öğrenir. Sosyal bir insan olur, dengeli büyür. Geçinilmesi kolay ve uyumlu bir çocuk olacağı için, arkadaş çevresi genişler. Hayatı düzenli gider. Başarının çalışma sonucunda gelen doğal bir kazanç olduğunu öğrenir. Aynı şekilde başarısızlıkların da yıkım olmadığını anlar. Böylece spor yapan çocuk, okulda derslerinde de başarılı olmanın yolunu bulur. Zamanın değerini anlar ve onu ekonomik kullanmaya başlar. Zihni diğerlerine göre daha açık olur.
Ne tip spor dalları önerilir?
Bir çocuk için en iyi spor yüzmedir. Özellikle 6 - 7 yaşlarından itibaren yüzme çocuklar için çok yararlıdır. Ancak eğer yüzme imkanları yoksa, atletizm, jimnastik ve bisiklet gibi spor dallarıyla ilgilenmeleri sağlanabilir. Ağırlık kaldırmak, güreş, boks gibi zorlayıcı sporlar çocuklara önerilmez. Çünkü bunlar çocuğun fiziksel olarak büyümesini engeller.
Spor gençleri rahatlatır
Özellikle küçük yaşta spora başlayan çocukların, gençlik dönemine geldiklerinde spordan kopmaları neredeyse imkansız olur. Ergenlik çağı, gelişen insanın en zor dönemleri arasında yer alır. Bu çağda sporla uğraşan bir genç, bu zor günleri daha rahat atlatabilir. Zamanını sporla geçirdiği için zararlı alışkanlıklara yönelmez ve arkadaş çevresi daha güvenli olur. Uzmanlar çocukluk döneminde spor yapmayanlara, en azından gençliğe adım attıkları bu dönemde bir sporla uğraşmalarını önerirler.
Gençler hangi spor dallarına yönelmeli?
Gençler, 9 - 10 yaşlarından itibaren voleybol, basketbol, tenis gibi sporlara başlayabilirler. Ancak futbol oynamak isteyenlerin, hafifletilmiş toplarla bu spora başlamaları önerilir. Çünkü normal toplar bu dönem gençler için ağır gelir ve ayaklarda deformasyonlara yol açabilir.
Yetişkinler için de spor önemli
Bu dönemde, daha önce düzenli spor yapmamış, fakat sağlıklı yaşam için sporun şart olduğuna inanmış insanların spora başlamasıyla sıklıkla karşılaşılır. Genellikle erkeklerde halı sahada futbol maçları, kadınlarda tenis en çok rağbet gören spor dallarıdır. Ancak bu dönemlerde yapılacak olan sporların rekabet gerektirmemesi önemlidir. Kalp krizi riski fazla olduğu için stres ve aşırı efor gerektiren sporlar yarardan çok zarar verir. Ayrıca farklı yaş gruplarının bir arada spor yapmaları özellikle orta yaştakiler için riskli olabilir. Bu dönemde en iyisi yürüyüş yapmak veya koşmaktır. Fakat uzmanlar yürüyüş yapmayı daha çok önerirler. Koşunun stresi çok fazladır ve kalp için gereksiz bir yük getirir. Temiz havada yapılacak 1 ya da 1,5 saatlik bir yürüyüş; koşuya göre çok daha kazançlıdır.
Yürüyüş ne zaman yapılmalı?
Yürüyüşlerin temiz havada, hava koşullarına uygun rahat bir kıyafetle yapılması gerekir. Kirli havada spor yapmanın çok zararlı olduğunu unutmamak gerekir. Gün içinde havanın en temiz olduğu saatlerde ve aç karına yürüyüşe çıkmaya özen göstermek gerekir. Evde ya da spor salonlarında uzman kontrolü altında, belirli bir programa uyarak spor yapmakta hiçbir sakınca yoktur. Uzmanların özellikle açık havada spor yapılmasını önermelerinin sebebi, bunun aynı zamanda bir psikoterapi yerine geçmesi. Spor, vücutta morfin etkisi yaptığı için, stresin daha kolay atılmasını sağlar. Bu da insanları hayata bağlar. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da spor yaptıktan sonra terin soğumasını bekleyip, ılık suyla duş almak.
Sporla sağlıklı yaşar ve sağlıklı yaşlanırsınız Organizma 30 yaşına kadar gelişimini devam ettirir. Bu gelişim, 30’lu yaşlardan sonra yavaş yavaş gerilemeye başlar. 50 yaşından sonra da yaşlılık süreci başlamış olur. Yaşlılık döneminde insan vücudunda en belirgin değişim, fonksiyonların azalmasıdır. Eklemlerde kireçlenmeler başlar, merkezi sinir sisteminde zayıflamalar ve en önemlisi de beyin hücrelerinin sayısında azalma hızlanır. Bu da beyin fonksiyonlarının bozulmasına yol açar. Böylelikle hafıza zayıflamaya başlar. İşte sporun önemi burada başlar. Sporla elbette yaşlanmanın önüne geçmek imkansızdır. Fakat fonksiyonların daha düzenli bir şekilde devam etmesini sağlamak ve sağlıklı bir yaşlanma süreci geçirmek mümkündür.
Yürüyüş yaparken şunlara dikkat edin!
Bir insan yürümeye yeni başlıyorsa, öncelikle tempolu bir şekilde 15 dakika yürümeli. Bu tempo saatte 5 km yol katedebilecek bir hızda olmalı. Canlı sistemin en belirgin özelliklerinden biri, yeni şartlara uyum göstermesidir. Bu nedenle limitlerinizi fazla zorlanmayacak şekilde belirleyin, kendinizi adapte edin ve zaman içinde artırın. Amacınız 15 dakikayla başlanılan yürüyüşü günlere yayarak geliştirmek ve sonuçta günde bir saate kadar çıkartmak. Haftada en az üç kere yürümelisiniz. Daha azının sağlığınıza bir katkısı olmaz. Ayrıca kültür fizik hareketlerini de ihmal etmeyin. Kahvaltı etmeden önce yapacağınız bu hareketler, kaslarınızın verimini artırır. Eklemlerin ağrımasını engeller, kireçlenmenin önüne geçer ve kalbinizin daha güçlü çalışmasını sağlar.