BOLU (İHA) - Bolu Barosu avukatlarından Reşat Bulut, Anayasa'nın 56. ve 57. maddelerine istinaden, Başbakanlık ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'ndan 12 Kasım depreminde yıkılan Mutlu Apartmanı'nın zararının tazmini talebiyle dava açtı. Yüksek Mahkeme, zararın idarenin "olumsuz eyleminden" kaynaklandığı yönünde karar verdi.
Bolu Barosu avukatlarından Reşat Bulut, 12 Kasım 1999 depreminde yıkılan Mutlu Apartmanı'nın zararının devlet tarafından karşılanması için Başbakanlık ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'na dava açtı. Bulut, gerekçe olarak da Anayasa'nın 56. maddesinin "Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir" hükmü ile 57. maddesinin "Devlet şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde konut ihtiyacını karşılayabilecek tedbirleri alır" hükmünü gösterdi.
Bulut, Anayasa'nın söz konusu maddelerini gerekçe göstererek yıkılan binanın zararının tazminini talep etti. Başbakanlık ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ise bu talebi reddetti. Bu talep reddedilince ret kararının iptali isteğiyle mahkeme açıldı. Yüksek Mahkeme, yerel mahkeme kararını bozarak olumsuz eylem olduğu sonucuna vardı ve "idarenin dikkat ve özen borcunu yerine getirmemesi halinde sorumluluğuna gidilebileceği" içtihadında bulundu.
Danıştay 6. dairesi 2004/2212 sayılı karar ile şu hükümlere yer verdi:
"Deprem nedeniyle ileri sürülen zararların tazmini istemiyle açılan bu davada, yapının üzerinde bulunduğu zeminin özelliği, zemin durumuna göre depreme dayanıklılığının kontrolü, yapı kullanma izni bulunup bulunmadığı, imar planları ve inşaat ruhsatlarının hangi idarelerce yapıldığı ve verildiği, yapıların imar açısından denetlenmesi, afete uğramış ve uğrayabilecek bölgeler ile yapı ve ikamet için yasaklanmış afet bölgelerinin tespit ve ilan edilip edilmediği, afet bölgelerinde yapılacak yapılarla ilgili kuralları, yapı tekniklerini, projelendirme esaslarını, ülkenin deprem haritalarını hazırlamak konusunda idarelerin üzerlerine düşen görev ve yetkileri yerine getirip getirmediği, denetim ve kontrol görevlerini yapıp yapmadığı hususları ayrı ayrı irdelenmeli ve idarece gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı belirlenmeli ve bunun sonucuna göre; idarenin belli bir hareket tarzı izleyip izlemediği veya hareketsiz kalıp kalmadığı ortaya konulmalıdır. Olaya bu açıdan bakınca yukarıda yapılan belirleme sonucu, olayda idarelerin hareketsizliği söz konusu olmakla öğretide de kabul edildiği gibi idarenin bu hareketsizliğinin, 'olumsuz eylem' olarak kabulü gerekmektedir" denildi.
İlk kez verilen bu kararın, bundan sonra yaşanan depremlerde yıkılan bina sahipleri için de bir emsal teşkil edeceğini belirten Avukat Reşat Bulut, "Depremden sonra yıkılan bu apartman için zararın karşılanması için talepte bulunduk. Talep reddedilince mahkeme yoluna gittik. Yerel mahkeme bu talebimizi reddetti fakat yüksek mahkeme yerinde buldu. Devlet yaptığınız binayı kontrol etmek zorunda. Şayet sizin binanızı yapmanıza izin veriyorsa bunu Anayasa'nın ilgili hükümlerince vermiş olması gerekiyor. Bu karar bundan sonra depremlerde yıkılabilecek binalarda emsal teşkil edecektir. Bu kararı çok çağdaş ve anayasa hükümlerinin uygulamaya yansıması olarak görüyorum" dedi.