HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

İstanbul’un Gezi Parkı bilançosu

İstanbul Barosu’nun Gezi Parkı olaylarının...

İstanbul’un Gezi Parkı bilançosu

İstanbul Barosu’nun Gezi olaylarının patlak verdiği gün olan 31 Mayıs’tan itibaren oluşturduğu kriz masasına yapılan başvurular, 42 günlük gözaltı, tutuklama ve insan hakları ihlali bilançosunu da gözler önüne serdi.

İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi Hasan Kılıç verileri değerlendirdi. İşte göstericilerin yaş aralığından, ulaştırıldığı hastanelere, polislerin ölümcül yaralanmalara neden olmasından, eylemcilerin haklarına kadar o veriler.


44 ÇOCUK GÖZALTINA ALINDI

Avukat Hasan Kılıç, Baro Kriz Masası’na ulaşan verileri şöyle aktardı: İstanbul Barosu’nu 31 Mayıs-11 Temmuz 2013 tarihleri arasında 34 bin 311 kişi adli yardım ya da insan hakkı ihlali bildirimi için aradı.


En fazla arama 2 bin 819 kişiyle 17 Haziran günü yapıldı. Aynı sürede gözaltına alınan kişi sayısı 1042, tutuklama sayısı 40 olarak kayda geçti.


Gözaltına alınanlardan 44’ünün çocuk olduğu tespit edildi, hepsi serbest bırakıldı. Gözaltına alınan kişilerin yaş aralıkları 17-70 olarak gerçekleşti.


Kayıp iddialarının da ortaya atıldığı günlerde en çok gözaltı işlemi İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube’de, en az Harbiye polis karakolunda yapıldı.


Taksim İlk Yardım Hastanesi en çok yaralının tedavi gördüğü hastane oldu. Gözaltındakilere Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na Muhalefet, Görevli Memura Mukavemet, Çıkar Amaçlı Suç Örgütü kurmak ve üye olmak gibi suçlamalarla işlem yapıldı.


11 yabancı uyruklu kişi gözaltına alındı, 6’sı ülkesine gönderildi.

86 RAPOR, 86 SUÇ DUYURUSU

Avukat Kılıç, “120 metre mesafe şartı açıkça gaz kapsüllerinin üzerinde yazılmasına rağmen bu uyarıya uyulmadığı görülmüştür. Son atılan kapsüllerde bu uzaklığın azaltılmış olduğu yönündeki yeni ibare diğer bir tartışma konusudur” diyor. Kılıç, kriz masası verilerine göre Gezi protestoları nedeni ile biber gazı kullanımı ve yakın mesafeden atılmış biber gazı kapsülleri sebebiyle meydana gelen yaralanmalarda 86 kişinin rapor alıp suç duyurusunda bulunduğunu belirtiyor.


Avukat Kılıç, biber gazının doğrudan kişilere karşı kullanıldığına ve 11 kişinin gözünü kaybettiğine dikkat çekiyor ve “Biber gazı yasaklanmalıdır. AİHM’in orantısız ve sistematik şiddet uygulanmasıyla ilgili kararları var” diyor.


BİLDİRİM VE YER GÖSTERME ŞARTI YOK

Avukat Hasan Kılıç, resmi açıklamalarda en fazla protestoların izinsiz olduğuna vurgu yapıldığını hatırlatarak kanunla ilgili şu hukuki değerlendirmeyi yaptı: “Gösterilerin izinsiz olduğu gerekçesi öne sürülerek müdahalelere kılıf bulunmaya çalışıldı. Oysa Anayasa’nın 34. maddesi durumu açıkça düzenlemiştir. ‘Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir’. Ayrıca bildirim yapılmadığından bahisle öne sürülen düşünceler, yapılan işlem ve müdahalelerin de dayanaksız olduğu açıktır.


Bu bildirimden izin anlamını çıkarmak doğru değildir. Bildirimi izin olarak yorumlamak Anayasal ve evrensel bir hakkın özüne aykırılık oluşturmaktadır. Zira buradaki bildirim kamu otoritesinden izin almak değil, protestoda bulunacakların ve üçüncü kişilerin korunması, güvenlik için gerekli tedbirlerin alınması çerçevesinde düşünülmelidir. AİHM kararlarında da bu husus belirtilmiştir. Gösterilere yer belirtilmesi hususu da doğru değildir. Kamuya açık değişik yerlerde bu hakkın kullanılması mümkündür. Türkiye’de yasak olarak belirtilen birçok yer ve durum aslında bu hakkın kapsamı içinde kalmaktadır.


Gaz maskesi, dalış gözlüğü gibi korunmak için bulundurulan eşyaların silah olarak kabul edilmesi söz konusu olamaz. Bu tarz bir yaklaşımın hukuki dayanağı olmadığı gibi dillendirilmesi dahi üzücüdür. Hiç kimse, emniyet mensupları dahil bu kişilerin gaz maskelerine veya ellerindeki sirke, süt gibi korunma amaçlı malzemelerine dokunamaz, el koyamaz, kıramaz. Duran adam protestosunda 31 gözaltı işlemi yapıldı, tamamı serbest kaldı.


GAZ MASKESİ, DALIŞ GÖZLÜĞÜ SİLAH DEĞİLDİR

Duran bir kişiye yapılan müdahale sürecinde durmanın suç olup olmadığı tartışıldı. Durmak değil, duran kişiye yapılan müdahale suç oluşturur. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ilk akla gelen hukuki ihlaldir. Duran adamın çantasının aranması, ceplerine bakılması da suçtur.”


İŞTE HAKLARINIZ

Yolda, evde ve kamuya açık bölgelerde anayasa’dan kaynaklanan toplantı ve gösteri yürüyüş hakkının kullanılması neticesinde fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalınması, kanunsuz ve orantısız güç kullanımı sonucunda vücut bütünlüğünüze vs zarar verilmesi söz konusu ise hukuk çerçevesinde gerekli başvuruların yapılması gerekir. Bu iddialara ilişkin gerekli delillerin muhafazası tespiti vs. önem taşımaktadır. Görüntü, fotoğraf, ilgili raporun alınması önem taşımaktadır.


Yakalanmanız halinde avukat isteme hakkınız vardır. Bu talebinizi mutlaka emniyete bildirmeniz gerekmektedir. Kendi özel müdafiiniz var ise onu talep edebilirsiniz. Özel müdafiiniz yok ise baro size avukat görevlendirecektir. Avukatınızı isteme hakkına sahipsiniz.


Avukatınız gelene kadar susma hakkına sahipsiniz. Bu haklarınız kısıtlanamaz. Avukatınız ile her zaman ve konuşulanları başkalarının duymayacağı bir ortamda, vekâletname dahi aranmaksızın görüşme hakkınız vardır.


Yakalanmanız halinde “ yakınlarınıza durumunuzu bildirme hakkına sahipsiniz” bu hakkınız kısıtlanamaz. Avukatınız ile yazışmalarınız denetime tabi tutulamaz.Her aşamada açıklamada bulunmama, susma hakkınız vardır.


Beyanınızın özgür iradenize dayanmasını engelleyecek nitelikte, her türlü kötü davranma işkence, zorla ilaç verme, yorma, aldatma, bedensel cebir ve şiddette bulunma, bazı araçlar uygulama, yasalara aykırı çıkar vaat etme gibi müdahaleler yasaktır.


Gözaltına alınmanız halinde hemen sağlık kontrolünden geçirilerek yakalama anındaki sağlık durumunuz tespit edilir. Edilmemesi halinde talepte bulununuz. Bu aşamada yakalama işlemi sırasında meydana gelen yaralanmaların tutanağa geçirilmesi son derece önemlidir.


Kadınların üst aramasının kadın memurlar tarafından yapılması gerekir.

Kaynak: hürriyet

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler