Yunanistan için acil toplanan Avrupa Birliği İngiltere basınında da geniş yer buluyor. Öne çıkan diğer haberler arasında İngiltere'de hükümetin planladığı kemer sıkma planı ve AB üyeliğinin referanduma götürülmesi tartışmaları var.
Financial Times gazetesinde "Atina'nın zengin elitleri Euro partisinin sona ereceğinden endişe ediyor" başlıklı haberde, ülkenin varlıklı kesiminde giderek büyüyen bir korku oludğu vurgulanıyor.
Haber özetle şöyle:
"Atina'nın Semiramis otelinde bir partideyiz. Şampanyalar dağıtılıyor, takım elbiseli adamlar havuz kenarında purolarını içiyorlar. Herkes sanki ülke iflasın eşiğinde değilmiş gibi davranmanın gayretinde. İşadamlarının, siyasetçilerin ve akademisyenlerin katıldığı davette köşelerde kısık sesle bankalardan para çekme yasağının ne zaman devreye girebileceği konuşuluyor.
"Öfkerei ise hükümete yönelik. Syriza hükümetinin ülkede durumu daha da kötüye götürdüğüne inanıyorlar. Yine de Euro Bölgesi'nin Yunanistan'ı kurtaracağına inançları sürüyor.
"Bir bankacı olan 40 yaşındaki Maria 'Hükümettekiler komünist ve gerçekleri algılayamıyorlar. Ama eninde sonunda bir anlaşma olmalı. AB'nin bizi kurtarması gerek değil mi?" diye soruyor. Zengin kesim için Euro'nun olmadığı bir hayatı hayal etmek dahi imkansız. Ülkenin Euro'ya geçişi sayesinde çocuklarını yurtdışında okutabilmişler, Avrupa'nın farklı ülkelerinde mülk edinmişler.
"Adequate siyasi risk danışmanlığı şirketinin kurucusu Patroklos Koudounis durumu şü sözlerle özetliyor: 'Çalışan kesimin harcayacak parası yok ve banka hesapları da boş. Kaybedecek bir şeyleri yok. Ancak zenginlerin kaybedecek çok fazla şeyi var.'
"Nisan ayı sonundan bu yana 70 milyar euroya yakın para Yunanistan'dan diğer Euro Bölgesi ülkelerine kaçtı. Kimisi birikimleriyle hisse satın aldı, kimileriyse parasınıu mülke yatırdı. Atina yakınlarında aile şirketini işleten Dimitris Paraskevas 'Eğer sermaye kontrolleri gelirse tam bir felaket yaşanacak' diyor. Partideyse kokteylini yudumlayan bir kişi 'Roma'nın son günleri gibi değil mi? Ama eninde sonunda anlaşma olacak' diyor."
Euro Bölgesi'ni zor günler bekliyor**Daily Telegraph** gazetesinde ise Avrupa'da sorunun Yunanistan olmadığı, Euro Bölgesi'nin mevcut haliyle hayatta kalmasının neredeyse imkansız olduğu vurgulanıyor.
İngiltere merkezli Ekonomik danışmanlık şirketi ECU araştırmasının aktarıldığı haberde, Euro Bölgesi ekonomilerinin giderek birbirlerinden ayrıştığı ve tek bir faiz oranıyla 18 ülkeyi idare etmenin neredeyse imkansız hale geldiği ifade ediliyor.
Yunanistan sorunu çözülse dahi Euro Bölgesi'ni zorlu kararların beklediği ifade edilen haberde "Ya Euro Bölgesi dağılacak ya da ülkeler tam bir siyasi bütünleşme yoluna gitmek durumunda kalacak" deniyor.
Guardian gazetesinde ise İngiltere'de hükümetteki Muhafazakar partinin önerdiği 12 milyar sterlinlik bütçe kesintisine muhalefetteki İşçi Partisi'nin karşı çıktığı aktarılıyor.
Sosyal yardımlardan yapılması planlanan kesintiler için "Utanç verici" yorumunu yapan İşçi Partisi, hükümetin 'acımasız' planlarının çok sayıda aileyi zor duruma düşüreceğini iddia etti.
Seçim kampanyası döneminde Muhafazakarların tam olarak nasıl bir kesinti planı düşündüklerini bir türlü açıklamadığını belirten İşçi Partisi, "Eğer akıllarında gerçekten engellilerin aldığı sosyal yardımları azaltmak gibi düşünceler varsa bu düşüncelerle sonuna kadar savaşacağız" dedi.
48 saatte boşanmak mümkün oluyor**Times** gazetesinde yer alan bir haberde ise İngiltere'de boşanma işlemlerini yürütecek yeni merkezlerin sadece bir kaç saat içerisinde tüm süreci tamamlayacağı yönünde bir haber yer alıyor.
Yılda ortalama 120 bin boşanma davasının görüldüğü ülkede, gelecek ay hizmete girecek olan merkezlerin mahkemelerin üzerindeki dava yükünü de azaltması bekleniyor.
Karşılıklı anlaşmayla yapılan boşanma başvurularının ortalama 33 haftada sonuçlanabildiği ifade edilen haberde, başvuru bedelinin de kişi başı 410 sterlin olduğu vurgulanıyor.
Faaliyete geçecek olan yeni merkezlerde eğer eşler anlaşmalı olarak boşanıyorsa sürecin 48 saat içerisinde sonlandırızlacağı belirtiliyor.
Ancak yeni düzenlemenin İngiltere'deki boşanma başvurularını artırabileceğinden de endişeleniliyor.
Muhafazakar Parti'den eski İçişleri Bakanı Ann Widdecombe, "Bu hiç de hoş bir gelişme değil. Devletin evlilik kurumu konusunda daha güçlü mesajlar vermesi gerekiyor" diyor.
Hristiyan Hukuk Merkezi'nden Andrea Williams da "İnsanlar bu kadar boşanabilecekse evlilik yemininin ne anlamı var ki? Yasaların yapması gereken şey evlilik kurumuna gerekli önemi vermek olmalı" diyor.
Ancak bu görüşe karşı çıkanlar da var. Evlilik Vakfı araştırmacısı Harry Benson, boşanma sürecinin eşler için ciddi acıların yaşandığı bir dönem olarak yorumluyor ve "Boşanma süreçlerinin mahkeme salonlarından uzaklaşması çok sayıda çifti memnun edecektir. Bu düzenlemenin evlilik kurumuna zarar verdiğine de inanmıyorum" diyor.