Mersin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halil Kumbur, canlı hayatı için önemli olan suyun, günümüzde ulusal ve uluslararası politikalar belirlenmesinde önemli bir unsur haline geldiğini, bu politikaların, ekonomi, hidroloji, siyaset, hukuk ve biyoloji gibi her çeşit bilim dalında ele alındığını söyledi.
Dünyadaki su kaynaklarının yaklaşık yüzde 97'sinin okyanuslarda, yüzde 2.5'inin karalarda bulunduğunu belirten Kumbur, bir ülkenin "su varlıklı" olabilmesi için yılda kişi başına 10 bin metreküp, "su yoksulu" olabilmesi için de bin metreküpün altında suyu olması gerektiğini ifade etti.
Kumbur, ABD, Kanada, Kuzey Avrupa ülkeleri ve İzlanda'nın yılda kişi başına 10 bin metreküpün üzerindeki potansiyeli ile dünyanın en çok su varlıklı ülkeleri konumunda olduğunu belirterek, "Günümüzde 26 ülke su yoksuludur. Canlı hayatı için önemli bir unsur olan su, temelde sanılanın aksine, sınırlı bir kaynaktır. İnsanoğlunun ekonomik olarak kullanımına hazır olan tatlı su varlığı, toplam su varlığının yaklaşık yüzde 0.5'inden azdır" dedi.
Dünyanın en az suya sahip ülkelerinin yılda kişi başına 23 metreküple Cubiti, Bahreyn ve Kuveyt olduğuna dikkati çeken Kumbur, yapılan tahminlere göre, 30 yıl içinde en az 46, en çok 52 ülke, 2050 yılında da 65 ülkenin daha su kıtlığı çeken ülkeler sınıfına dahil olacağını kaydetti.
Türkiye'de ise mevcut suyun yüzde 76'sının sulama, yüzde 14'ünün belediyeler, yüzde 10 kadarının da endüstriyel amaçlar için kullanıldığını belirtken Kumbur, şunları kaydetti:
"Yerel olarak su kıtlıkları ve bazı bölgelerde tahsis problemleri görülmekte ise de suyun içme ve tarımsal alanda daha ekonomik kullanımı açısından önemli bir potansiyel vardır. Türkiye'de yer üstü ve yer altı su potansiyeli toplamı 197 milyar, kullanılabilir su miktarı da 110 milyar metreküptür. Kullanılabilir suyu 70 milyona böldüğümüzde kişi başına bin 571 metreküp su düşmektedir. Ülkemiz su açısından zengin bir ülke değil, ancak Ortadoğu ülkelerine göre daha avantajlı."