Anadolu'nun dağlık bölgelerinde yetişen ve halk arasında 'ağlayan gelin', 'hüzün çiçeği' gibi isimlerle bilinen ters lalelerin, dünya genelinde 167, Türkiye'de 43 çeşidinin bulunduğu biliniyor. İlkbaharın gelişiyle birlikte ters laleler Palandöken'de görülmeye başlandı. Doğaseverler ve fotoğraf sanatçıları, Palandöken’e çıkarak ters laleleri çekmeye başladı.
GIDADA DA KULLANILIYOR, KOZMETİKTE DE
Ters lalelerin kozmetik, gıda ve ilaç sanayinde kullanıldığını belirten Peyzaj Mimarı Prof. Dr. Hasan Yılmaz, bu çiçeklerin peyzaj alanında da kullanılması gerektiğini söyledi. Ters lalelerin kullanım alanlarından bahseden Yılmaz, "Ülkemizde birçok ters lale türü endemik olarak bulunuyor. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da ters lalelerin birçok türüne rastlamak mümkün. Edebiyatta şiirlere bile konu olmuştur. Bu lale türlerinin çoğu koruma altında. Eskiden kontrolsüz bir şekilde bu lalelerin soğanları sökülüp yurtdışına kaçırılıyordu. Biyokaçakçılık dediğimiz durumla karşı karşıya geliyorduk. Bununla ilgili uygulanan kanunlar sayesinde son yıllarda kolluk kuvvetlerinin konuyla ilgili hassas yaklaşımı kaçırılma durumunun önüne geçiliyor. Bu lalelerden birisi de Palandöken dağı eteklerinde endemik olan ters lalelerdir. Bahsettiğimiz lalelerin tıbbi özellikler taşımasının yanı sıra peyzaj özellikleri de bulunuyor. Soğanlı bitkiler özellikle toprak altı organları ile beraber gıda sanayisinde kullanılıyor. Buna örnek olarak safranı örnek verebiliriz. Birçok gıda sanayisinde örneğini bulabilirsiniz. Kozmetik sanayisinde de büyük yere sahip. Dünyanın en pahalı parfümleri yapılıyor. Peyzaj değerleri çok yüksek olan bu çiçeklerin önemi çok büyük" diye konuştu.
‘TERS LALELER ŞİFA OLABİLİR’
Palandöken dağlarında yetişen 'fritillaria caucasica' kaf ters lalesi türünden olan mor ters lalelerin şifa kaynağı olabileceğini söyleyen Yılmaz, "Erzurum'un özellikle güney ilçelerinde sadece bölgemize özgü ters laleler mevcut. Belki de insanlığın önemli hastalıklarının çaresi bu lalelerde bulunuyor. Üzerinde çalışmalar yapılarak denenmesi gerekiyor. Bir hastalığın ilacının ham maddesi bu ters lalelerde bulunuyor olabilir. Birçok hastalığın iyileştirilmesinde rol oynayabileceğinden ters laleler üzerinde araştırmalar devam ediyor. Ters lalelerin tıbbi özelliklerinin çok yüksek olduğu, eczacılık fakültelerinde bununla ilgili yoğun araştırma yürütüldüğünü biliyoruz" dedi.
"MİLLET BAHÇELERİNDE TERS LALELER SERGİLENMELİ"
Peyzaj alanında ters lalelere yer verilmesi gerektiğini belirten Yılmaz, millet bahçelerinde bu lale türünü halka tanıtmak gerektiğini söyledi. Soğanlı bitkilerin kurak ortamlarda zarar görmediğini vurgulayan Yılmaz şöyle konuştu: Dünya kuraklık sorunu ile karşı karşıya ve artık peyzaj algımız değişecek. Daha doğrusu değişmek zorunda. Suyu az kullanan kurakçıl peyzaj üzerine yoğunlaşmamız gerekiyor. Bu noktada suyu az kullanan soğanlı bitkiler öne çıkacaktır. Özellikle soğanlı yumrulu rizomlu bitkiler toprak altı organlarında suyu depoladıkları için kuraklıkta dahi peyzajda renkli bitkiler elde etme şansımız olacak. TÜBİTAK kapsamında yaptığımız araştırmalarla soğanlı bitkilerin bir hayat olduğunu görüyoruz. Ülkemizde son yıllarda yapılan millet bahçelerinde soğanlı bitkilerden koleksiyonlar yapılmasını öneriyoruz. Soğanlı bitkiler kendi öz kaynaklarımız ve doğal bitkilerimizdir. Ters laleler belli alanlarda konumlanmıştır ve bunların da mutlaka yerinde korunması gerekiyor. Erzurum'da 300'e yakın bitkimiz var. Türkiye'de endemik olarak 20'ye yakın soğanlı bitkiye sahibiz. Avrupa'da yaklaşık 2 bin 500 tane endemik olarak yetişen bitki bulunuyor. Türkiye'de bu sayı 3 bini buluyor. Bu bitkilerin teşhisi konusunda epeyce yol aldık. Koruma altına alınan bitkileri tanıtmamız gerekiyor. Kent meydanları, botanik bahçelerde halka açmamız çok önemli.
(DHA)