Sema Emiroğlu
New York
Amerika Birleşik Devletleri'nin Connecticut eyaletinin Newtown kentindeki bir ilköğretim okulunda dün düzenlenen silahlı saldırı sonucunda 20’si çocuk 27 kişinin ölümü Amerika Birleşik Devletleri'nde şok etkisi yaratırken, olay silah satışlarının kontrol altına alınmasıyla ilgili tartışmayı da yeniden canlandırdı.
Polis yetkilileri, ABD tarihinin ikinci büyük toplu katliamını düzenleyen silahlı kişinin kimliğini 20 yaşındaki Adam Lanza olarak açıkladılar.
Newtown kentinde yaşayan saldırganın, olaydan önce birlikte yaşadığı annesi Nancy Lanza’yı öldürdüğü, daha sonra da annesinin ana sınıfı öğretmenliği yaptığı Sandy Hook ilköğretim okuluna maskeli biçimde giderek, yarı otomatik silahlarla saldırı düzenlediği bildirildi.
İki ayrı sınıfa ateş açıp yaşları 5 ila 10 arasında değişen 20 çocuğu öldüren, ardından da kendi hayatına son veren saldırganın kurbanları arasında okulun müdiresi, psikoloğu ve kütüphane görevlisi de bulunuyor.
Polisin olay yerinde bulduğu Glöck ve Sig Sauer marka tabanca ile yine saldırganın arabasında ele geçirilen 5,56 mm. kalibrelik makineli tüfeğin ise, yasal olarak satın alındığı ve saldırganın annesinin üzerine kayıtlı olduğu bildirildi.
Lanza’nın neden annesini öldürdüğü ve daha sonra onun çalıştığı okula giderek saldırı düzenlediği henüz bilinmezken, New Jersey’de yaşayan 25 yaşındaki ağabeyi Ryan Lanza da polis tarafından sorguya alındı. İsmi ilk medya haberlerinde yanlış biçimde saldırganın kendisi olarak duyurulan Ryan Lanza’nın, gözaltı ya da tutuklama altında olmadığı ve yetkililerle işbirliği yaptığı bildirildi.
Lanza’nın öğretmen annesi ve muhasebeci olan babasının 10 yıldır birbirlerinden ayrı yaşadıkları ve 2009’da boşandıkları kaydedildi.
Lanza’yı tanıyan ve Amerikan medyasına konuşan komşuları ve arkadaşları, saldırganı “içine dönük ve sinirli” bir kişi olarak tanımladılar, ancak kendisinden böyle bir şiddete başvuracağı konusunda herhangi bir işaret almadıklarını belirttiler.
Washington Post gazetesi ise, ismi belirtilmeyen bir aile üyesinin polise “Lanza’nın otistik olduğunu” söylediklerini de yazdı.
Connecticut’taki ilkokul vahşeti, ülke çapında büyük tepki ve üzüntüye yol açtı. İllionis ve Georgia eyaletlerinde bayraklar yarıya indirilirken, olayın hemen arkasından Newtown’a giden Connecticut valisi Dannel P. Malloy, saldırıyı “tarifi mümkün olmayan bir trajedi” olarak tanımladı ve “Bugün şeytan buradaki toplumu ziyaret etti” ifadesini kullandı.
Beyaz Saray’da basına konuyla ilgili açıklama yapan Başkan Barack Obama’nın da, konuşması sırasında sık sık duygulanarak duraksaması ve gözlerinin kenarlarını silmesi dikkat çekti.
İlk tepkisini başkan değil, bir ebeveyn olarak verdiğini vurgulayan Obama, “hepimizin kalbi kırık. Amerika’da benim duyduğum büyük ızdırabın aynısını hissetmeyen hiçbir ebeveyn olmadığını biliyorum” dedi.
Başkan Obama, Temmuz ayında Colorado’daki bir sinemada 12 kişinin ölümüne yolaçan saldırıdan, kısa bir süre önce Oregon’daki bir alışveriş merkezinde 2 kişinin hayatına mal olan saldırıya kadar bu tür olayların Amerika’da daha önce de olduğunu hatırlattı.
Bunlara benzer trajedileri önlemek için politikayı dikkate almaksızın “anlamlı bir eylem” için biraraya gelme çağrısında bulunan Obama, ancak bunun ne olacağı konusunda ayrıntı vermedi.
Obama’nın bu “temkinli” yaklaşımı, başkanın dört yıllık iktidarı boyunca silah satışlarının kontrolü konusunda herhangi bir adım atmamasından hayalkırıklığı duyan kesimin temsilcisi olarak görülen New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg’den tepki çekti.
“Yasadışı Silah Sahipliğine Karşı Belediye Başkanları Grubu”nun lideri olan Bloomberg, “anlamLı eylem” çağrısında bulunmanın yeterli olmadığını vurgulayarak “derhal harekete geçmemiz lazım” dedi.
“Tüm bu laf salatasını daha önce de duyduk” ifadesini kullanan Bloomberg, ancak şimdiye kadar hala Beyaz Saray ya da Kongre’den bu konuda liderlik görmediklerini bildirdi ve “bu durum bugün sona ermeli” şeklinde konuştu.
Beyaz Saray yetkilileri, Başkan Obama’nın vaad ettiği “anlamlı eylemin” ne anlama geldiğini bilmediklerini kabul ettiler, ancak Obama’nın konuşma tarzını dikkatli biçimde seçtiğini kaydettiler. Silah kontrolü savunucuları ise, başkanın yüksek kapasiteli cephane haznesi üzerine sınırlama getirilmesi ya da akıl hastalığı geçmişi olanların silah satın almalarına daha sıkı yasak konulması gibi noktalara değinmediğini hatırlattılar.
Saldırının ardından silahlar konusunda nasıl bir tepki gösterileceği konusu, Kongre’yi de partizan çizgilere göre ikiye böldü. Cumhuriyetçiler ve pek çok ılımlı Demokrat, toplu katliamdam duydukları dehşeti dile getirdiler, ancak Kongre’nin silah kontrolü konusunda nasıl bir karşılık vereceği konusunda sessiz kalmayı tercih ettiler.
Liberal eğilimli Demokrat Kongre üyeleri ise, daha sıkı silah yasaları geçirmenin vaktinin geldiğini vurguladılar. Eşini 1993’deki bir tren saldırısında kaybeden Demokrat New York milletvekili Carolyn McCarthy, “Bu konuda konuşmanın zamanı ya en sonki silahlı saldırıdan sonra ya da ondan bir önceki gerçekleştiği zaman olmalıydı” dedi. McCarthy, bundan sonra daha geniş kapsamlı bir silahlı saldırı yasasını geçirme çabalarına yeniden başlayacağını kaydetti.
ABD’deki en ölümcül okul baskını 2007'de gerçekleşmiş ve Virginia Politeknik Üniversitesi'ndeki baskında 32 kişi hayatını kaybetmişti. Bu yıl içinde Colorado'da Batman filminin ilk gösteriminde rastgele ateş açan bir saldırgan 12 kişiyi öldürmüştü.
Ağustos ayında Wisconsin'de bir Sih tapınağına düzenlenen baskında da 6 kişi can vermişti.