ABD ve İngiltere'ye sert eleştiri
KUALA LUMPUR (İHA) - Malezya eski başbakanı Mahathir Muhammed'in bugün yapılan bir insan hakları konferansında ABD ve İngiltere'yi Irak'ta masum sivilleri öldürmekle suçlaması Batılı diplomatların salonu terk etmesine yol açtı.
Mahathir Muhammed, 350 diplomat ve insan hakları savunucusunun bulunduğu salonda yaptığı konuşmada Irak işgalinin yanlış sebeplere dayandırıldığını belirterek Irak'ın kitle imha silahlarına sahip olduğu iddiasının "bir yalan" olduğunu söyledi.
Malezya eski başbakanı Mahathir Muhammed "Pilotlar; güvenli, yüksek teknolojiye sahip konforlu İngiliz ve Amerikan savaş uçakları içinde karşı konulmadan geliyor. Bombaları bırakmak için düğmelere basıyorlar. Hedefleri olan gerçek insanları öldürüyorlar, sakat bırakıyorlar. Ve bu katiller, misyon başarıldı diye bunu kutlamak için geri gidiyor. Teröristler kimdir? Aşağıda bombalananlar mı yoksa bombaları atanlar mı? Kimlerin hakları çiğneniyor?" sorusunu sordu.
Mahathir Muhammed, "Ellerini masumların kanı, Iraklıların kanı ile yıkayanlar, uluslararası hukuku ihlal edenler, askeri saldırılar gerçekleştirenler insanların ülkemizde insan haklarını sormaya hakları var mıdır?" ifadelerini kullandı.
Mahathir Muhammed'in, konuşmasında İngiltere ve ABD'yi yalancılar, teröristler ve katiller olarak nitelendirmesi İngiltere Yüksek Komiseri Bruce Cleghorn dahil diplomatların salonu terk etmesine neden oldu.
İngiliz Yüksek Komisyonu birinci sekreteri Edward Hobart konuya ilişkin gazetecilere yaptığı açıklamada "Cleghorn, saldırı sözlerini, ülkesi ve ülkesinin dış politikasının yanlış bir şekilde yorumlanmasını dinlemek için gelmemişti" dedi.
Macaristan Büyükelçisi Tamas Toth da protesto için salonu terk ettiğini belirterek ülkesinin koalisyonun gönüllü bir parçası olduğunu ve Irak'a asker gönderdiğini söyledi.
ABD Büyükelçiliği ise konferansa hiç bir temsilcilerinin katılmadığını belirterek Mahathir Muhammed'in suçlamalarını cevaplandırmaya hazırlandıklarını bildirdi.
Muhammed, konferans sonrası düzenlediği basın toplantısında konuşmasını savunarak, "Tamam, üzgünüm. Onların beni eleştirmeye hakları olduğu kadar, benim de onları eleştirmeme hak verilmelidir. Eğer onlar hakkındaki eleştirilerimi duymak istemiyorsanız, benim konuşma hakkımı inkar ediyorsunuz demektir" şeklinde konuştu.
