Euro krizi nedeniyle parçalanmanın eşiğine gelen birlik, kuruluş sürecinin başlamasından 61 yıl sonra gelen bu ödülle moral buldu. AB, iki dünya savaşı atlatan Avrupa kıtasını barış kıtasına çevirdiği gerekçesiyle bu ödüle layık bulundu.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 6 ülkenin kuruluş tohumlarını attığı, bugün 27 üyeli bir blok haline gelen Avrupa Birliği (AB) ile birlikte Yaşlı Kıta’nın tarihindeki en uzun süreli barış çağı başlamıştı. Ama şimdi, patlak veren Euro krizinin körüklediği siyasal istikrarsızlıklar, birçok üye ülkede faşizmin de yükselmesine neden olan sosyal çalkantıları doğurmuş durumda. Böyle bir ortamda AB’ye moral veren bir haber, AB üyesi olmayan Norveç’in başkenti Oslo’dan geldi.
Nobel Komitesi Başkanı Thorbjoern Jagland’ın okuduğu bildiriye göre AB ve onun öncüleri, “60 yılı aşkın süredir barış, uzlaşma, demokrasi ve insan haklarının ilerlemesine yaptığı katkılar” nedeniyle Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.
**Genişlemelerle gelen demokrasi**
1980’lerde, kısa süre öncesine kadar askeri cuntaların yönettiği Yunanistan, İspanya ve Portekiz’i kabul ederek bu ülkelere demokrasiyi getiren, Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından Doğu Avrupa’ya da aynı kapıyı açan AB övüldü. Balkanlar’a genişlemeyle bu bölgenin de demokratikleştiği belirtildikten sonra şu ifade kullanıldı: “Son 10 yıl içinde AB üyeliği ihtimali, Türkiye’de de demokrasiyi ve insan haklarını ilerletti.”
**AB liderleri ne dedi:**
Almanya Başbakanı Angela Merkel: Harika bir karar. Bu kararla komite, Avrupa entegrasyonu fikrini onurlandırdı. Bu şahsen benim için de (entegrasyon yönünde) bir teşvik ve yükümlülük olacaktır. Barış, demokrasi ve özgürlük için yorulmadan çalışmayı sürdüreceğiz.
AB Konseyi Başkanı Rompuy: Ödülü almaya Oslo’ya gitmeden önce anın tadını çıkaracağız. Çok gururluyuz. Bir sonraki neslin AB’nin avantajlarından yararlanabilmesi için bu yönde çalışmak bizim, Avrupa ülkelerinin başbakanları ve devlet başkanlarının sorumluluğudur.
AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso: Sabah kalktığımda böyle güzel bir gün beklemediğimi belirtmek zorundayım. Ödül, AB’nin vatandaşlarının ve dünyanın iyiliği için çalışan emsalsiz bir proje olduğunun teyidi anlamına geliyor. 500 milyon Avrupalı şimdi çok gururlu.
**Türkler ‘Şaka gibi’ dedi ‘kuşkulular’ dalga geçti**
NOBEL Komitesi’nin kararı Türkçe sosyal medyada şüpheyle karşılanırken, “şaka gibi” ve “şaka mı bu” gibi yorumlar yapıldı. @AnonOpGreece adlı bir Twitter kullancısı ise “Portekiz, İspanya, Yunanistan, İtalya ve Fransa’da kemer sıkma önlemlerinin protesto edildiği, milliyetçiliğin ve faşizmin güçlendiği, işsizlik ve yoksulluğun derinleştiği bir dönemde, tabii, AB bu ödülü hak etti” diye yazdı. Avrupa’da AB’ye şüpheyle bakan gruplar da kararla alay etti.
**20 yıl önce haklı olurdu**
Avrupa Parlamentosu’ndaki AB karşıtı muhafazakar grubun lideri Martin Callahan, “Nobel komitesi 1 Nisan şakası yapmak için biraz geç kaldı. 20 yıl önce bu ödülü verseler dalkavukça ama haklı olurdu. Bugün tamamen gerçeklikten kopmuş bir karar oldu” dedi.
**Ödülü barışı reddeden Hristofyas mı alacak**
Avrupa Birliği’ne Nobel Barış Ödülü’nü alma kararının Brüksel’e ulaşmasından sonra, “Ödülü AB adına Oslo’dan kim alacak” tartışması yaşandı. Yıl sonuna kadar AB Dönem Başkanlığı’nı yürüten Kıbrıs Rum Kesimi’nin “AB adına” ödülü alması da gündeme geldi. 2004’te AB’nin desteklediği Annan planını reddeden Kıbrıs Rum Yönetimi’nin dönem başkanı olarak ödülü alma olasılığı rahatsızlık yarattı. Kıbrıs Rum Kesimi Lideri Dmitris Hristofyas’ın AB’yi temsilen ödülü almasının sakıncaları gündeme geldi.
**Ashton da gidebilir**
AB ülkeleri tarafından “oy birliği” ile AB Konseyi Başkanlığı’na getirilmiş bulunan Herman Van Rompuy’un adı üzerinde “genel bir mutabakat” oluşmaya başladı. Van Rompuy’a, AB Komisyonu adına Dış İlişkiler Sorumlusu Catherine Ashton’un eşlik edebileceği bildiriliyor. Aralık ayında sahibini bulacak Nobel Barış Ödülü için 1.2 milyon euro’luk para ödülü de öngörülüyor.
**''Aha o raporu buraya atıyorum''**
Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, Nobel Barış Ödülü’nün AB’ye verilmesinden bir gün önce Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Türkiye İlerleme Raporu’nu sert sözlerle eleştirmiş ve raporu canlı yayında yere atmıştı. Kuzu, önceki gün CNN Türk’ün canlı yayınında raporla ilgili şunları söylemişti: “Rezil bir rapor. Bu son çıkan AB raporu çöpe atılacak bir rapor. İşte atıyorum burada. Çöp yok ama aşağı atıyorum. Aha atıyorum buraya. O rapor bizim tanımadığımız Güney Kıbrıs’ın başkanlığında alınmış kirli bir rapordur.”
**Bağış da eleştirmişti**
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da raporu eleştirmiş ve “AB’nin beden sağlığı kadar ruh sağlığı da ciddi bir buhran içindedir. Bunun neticesinde AB psikolojik sorunlar yaşamaktadır” demişti.
Egemen Bağış, dün Twitter’da yaptığı açıklamada, “İnsanlığa umut yerine endişe vermeye başladığı dönemde AB’nin Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmesi umarız kuruluş felsefesine dönüşünü sağlar. Türkiye’nin üyeliği bu kıtasal barış projesini küreselleştirebilecek tek süreçtir. Üyelik perspektifimizin de bu ödülde katkısı vardır. AB, Nobel’in mesajını alarak Türkiye ile katılım müzakerelerine adaleti ve hakkaniyeti hakim kılmak için ödülü fırsata dönüştürülmelidir” dedi.