ANKARA (İHA) - AK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç, AK Parti grubunun açık ya da kapalı oturum yapmak gibi bir saplantısı olmadığını vurgulayarak, "Gayemiz, arzumuz muhalefet partilerinin sürece verebilecekleri katkıya uygun zemini hazırlayabilmektir" dedi. Kılıç, Türkiye'nin menfaatlerinin MHP'nin yaklaşan kurultayına feda edilemeyecek kadar önemli olduğunu söyledi.
AK Parti Grup Başkanvekili Kılıç, Meclis'te düzenlediği gazetecilerle sohbet toplantısında soruları cevapladı. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın Suriyeli PKK'lıları affedebilecekleri yönündeki açıklamalarının hükümetin demokratik açılımına paralel bir adım olup olmadığının sorulması üzerine Kılıç, Esad'ın açıklamalarının Türkiye'ye resmi bir kanaldan yansıyan bir boyutu bulunmadığını belirtti. PKK terör örgütünün tek başına Türkiye orijinli, insan kaynakları sadece Türkiye'den oluşan bir terör örgütü
olmadığına işaret eden Kılıç, PKK'nın kadrosu içinde İran, Irak, Suriye vatandaşları ve vatandaş olmayan İranlı, Iraklı ve Suriyeliler de bulunduğunu kaydetti. Kılıç, "Esad'ın gazetelere yansıyan cümleleri söylendiği şekildeyse bu durum Suriye devletinin ve yönetiminin terör sorununun çözümüne yönelik kendi bağlamında farklı bir adım atmaya hazırlandığı şeklinde değerlendirilebilir" diye konuştu.
Kılıç, demokratik açılım süreci ile ilgili MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve parti yetkililerinin yaptıkları açıklamalara da cevap verdi. "Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk milletinin menfaatleri, milli çıkarlarımız, ulusal önceliklerimiz MHP'nin yaklaşmakta olan kurultayına feda edilemeyecek kadar önemli ve önceliklidir" diye konuşan Kılıç, kendi siyasal çizgisinde belirgin bir siyasal başarısı bulunmayan Devlet Bahçeli'nin son günlerde giderek dozunu yükselttiği siyasi açıklamalarının MHP kurultayında
bir ön kesmeye yönelik siyasi refleksler olduğunu öne sürdü. Kılıç, Türkiye'nin menfaatlerinin, MHP'nin yaklaşan kurultayından çok daha önemli olduğunu vurguladı. Bahçeli'nin üslubu sertleştiren, dozu giderek artıran, hakaret ölçülerini aşan her cümlesine, MHP sözcülerinin bu paraleldeki yaklaşımlarına verilebilecek daha ağır cevaplar olduğunu ifade eden Kılıç, "Ama AK Parti yönetimi ve sözcüleri, Türk milletinin en hassas sorununun çözümünün arzu edildiği bu günlerde ortamı gerecek ve gerginleştirecek
yaklaşımlardan özenle kaçınmayı ve siyasetin seviyesini korumayı kendisine ilke edinerek yol almaya kararlıdır" şeklinde konuştu.
MHP'nin gizli oturum konusundaki tavrını da eleştiren Kılıç, AK Parti grubunun kapalı oturum imkanını kullanmaya yönelik yaklaşımının arka planındaki gerekçeyi açıkladı. TBMM'de bulunan milletvekillerinin bir şekilde süreç hakkında bilgilendirilmesi gereği bulunduğunu söyleyen Kılıç, gerek CHP, gerekse MHP yönetiminin, İçişleri Bakanı Atalay'ın görüşme talebini geri çevirdiklerini hatırlattı. CHP ve MHP'nin bu konuda ne düşündüklerinin önemli olduğunu dile getiren Kılıç şöyle konuştu:
"Bunlar nasıl bir zeminde seslendirilebilir. Zemin nasıl muhalefetin görüşlerini seslendirebileceği uygun hale getirilebilir. Bununla ilgili bir arayış söz konusudur. Açık ya da kapalı, TBMM Genel Kurulu'nda yapılacak oturumun gündeme gelmesi tamamen bununla alakalıdır. AK Parti grubunun açık ya da kapalı oturum yapmak gibi bir saplantısı söz konusu değildir. AK Parti bu süreçte milletimizden yaklaşımlarının hiçbirini gizli tutmamıştır. AK Parti'nin bu en önemli sorunun çözümünde kapalı kapılar ardında
müzakereye ihtiyaç duyacağı hiçbir görüşü, önerisi ya da yaklaşımı söz konusu değildir. Tam aksine sürece ilişkin bütün çalışmaların, milletimizin gözleri önünde, açık, aleni ve şeffaf bir şekilde yapılması arzusunda ve kararlılığındadır. Demokratik açılımın muhatabı milletimizdir. Muhatabı millet olan bir projenin milletten gezmesi bizim açımızdan asla söz konusu değildir. Kapalı oturum düşüncesinin milletten bir şeyler gizlemek adına gündeme geldiğini iddia etmek bir bühtandır. Kabul edilmesi mümkün
olmayan bir iftiradır. Anlaşılmaktadır ki MHP tarafı, Türkiye'nin terör sorunu ve terörle mücadelesini bir taraftan parti kurultayına yönelik bir siyasi istismar meselesi, diğer taraftan partinin oylarını korumayı amaçlayan bir siyasi istismar meselesi olarak kullanma kararlılığını devam ettirecektir. MHP'nin bu yöndeki iradesi milletimize ve ülkemize büyük zararlar vermektedir ve vermeye devam edecektir."
Kapalı oturum konusunda herhangi bir görüşe takılıp kalmadıklarını vurgulayan Kılıç, "Tek gayemiz şudur. Zaten başından beri milletimizle açık şekilde paylaşılan bu sürece muhalefet partileri Meclis'te hangi şartlar altında katkı verebilir. Gayemiz, arzumuz muhalefet partilerinin sürece verebilecekleri katkıya uygun zemini hazırlayabilmektir" diye konuştu.
Kapalı ya da açık oturum şeklinde katı, net, Meclis'e başvurusu yapılmış bir yaklaşımları olmadığını dile getiren Kılıç, TBMM bilgilendirilirken CHP, MHP ve DTP'nin sürece sağlayabilecekleri katkıların mutlaka alınması gerektiğini söyledi. Kılıç, bunun kapalı oturum, açık oturum şeklinde de olabileceğini söyledi. Kılıç, "Bizim açımızdan zaten kapalı oturumun ayrıca tesis edeceği bir mahremiyet söz konusu değil. Tam aksine kapalı oturum fikrinin gündeme gelmesi, iktidardan ziyade muhalefet açısından söz
konusu olan bir fikirdir. Bu sürece bugüne kadar vermekten kaçındıkları desteği veya açıklamaktan kaçındıkları görüş ve önerilerini kapalı oturum söz konusu olduğu takdirde TBMM zeminine taşımalarına mümkün müdür, değil midir? Kapalı oturum fikrinin gündeme gelmesinin tek gayesi budur. İki seçeneğin olması da mümkündür" dedi.
Kılıç, kapalı oturumda konuşulanların açıklanmasının nasıl bir cezai yaptırım getireceğinin sorulması üzerine TBMM'nin kapalı oturumu düzenleyen maddesinin, 'kapalı oturumdaki görüşmelerin devlet sırrı olarak 10 yıl süreyle muhafaza edilir ve görüşmeye katılanlar tarafından açıklanamaz' dediğini anlattı. Kılıç şöyle konuştu:
"Konu o kadar hassas ki kapalı oturum sırasında Genel Kurul'da çalışan kavaslar sağır ve dilsizlerden tercih edilir. İçtüzüğün hükmü budur. Sayın Bahçeli'nin bu kadar özenle korunması içtüzük tarafından ihtiyaç olarak dillendirilen bir kapalı oturum konusunda 'içeride konuşulanları çıkar dışarıda açıklarım' demesinin doğrusu içtüzük tarafından anlaşılabilir bir tarafı olmadığı gibi devlet adamı ciddiyetiyle de bağdaşır bir yanı olmadığı kanaatindeyiz. Bunu bir tehdit ve baskı unsuru olarak da algılamak
mümkün değildir. Yasa metinlerine, Anayasa'ya ve içtüzüğüne her şeyden önce uyması gerekenler Anayasa'yı ve yasaları yapanlar ve kabulü yönünde oy kullananlardır."
Kılıç, bunun net olarak yaptırımını bu aşamada tanımlayabilmenin mümkün olmadığını, genel kanunlara ilişkin atıfların söz konusu olacağını söyledi.