İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - Almanya'da göçmenlerin kurduğu ve seçimleri boykot kararı alan Yenilik ve Adalet için Birlik Partisi (BIG) Genel Başkanı Haluk Yıldız, "Seçim sonuçları ne olursa olsun bizim için herhangi bir siyasi değişiklik olmayacak. Çünkü başı çeken Hristiyan Demokratlar olacak ki bunlar çifte vatandaşlığa, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine, Türkiye'ye yapılan yardımlara karşılar. Hatta vatandaşlarına Türkiye'ye gitmeyin çağrısı gibi çok sert söylemleri olan bir parti başa geliyor." dedi.
Dünya, yarın Almanya'da yapılacak genel seçimlere odaklandı. Alman ve Avrupa halkı, ikiye bölünmüş durumda. Halkın bir kısmı Avrupa Birliği'nin varlığını devam ettirmesinin tek garantisi olarak Başbakan Angela Merkel'i görürken, bir kısmı göçmen sorunu nedeniyle Avrupa'nın çöküşünden Merkel'i sorumlu tutuyor. Son yapılan anketler Hristiyan Demokrat Birliği'nin (CDU) başını çekeceği bir koalisyonu haber veriyor. Tahminler; CDU ile Sosyal Demokrat Parti (SDP) koalisyonu yönünde. Diğer bir tahmin ise CDU ile Yeşiller Partisi'nin hükümet kurması.
BIG Genel Başkanı Haluk Yıldız, pazar günü Almanya'da gerçekleşecek genel seçimleri, seçimler sonrası Türkiye-Almanya ilişkilerini, Türk seçmenlerinin tercihini ve seçimleri boykot kararını AA muhabirine değerlendirdi.
Almanya'da seçimleri kim kazanırsa kazansın Türkler için değişen bir şey olmayacağını savunan Yıldız, tüm koalisyon seçeneklerinin kendileri için kötü bir opsiyon olduğunu söyledi.
Almanya'da "iyinin kötüsü" diye bir seçeneğin tamamen ortadan kalktığını vurgulayan Yıldız, "Seçim sonuçları ne olursa olsun bizim için herhangi bir siyasi değişiklik olmayacak. Çünkü başı çeken Hristiyan Demokratlar olacak ki, bunlar çifte vatandaşlığa, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine, Türkiye'ye yapılan yardımlara karşılar. Hatta vatandaşlarına 'Türkiye'ye gitmeyin.' çağrısı gibi çok sert söylemleri olan bir parti başa geliyor. Seçimlerden sonra da Almanya ajitasyona devam edebilir." diye konuştu.
- "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı bir misillemeydi"
Yıldız, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Türkiye düşmanı partilere oy vermeyin." çağrısının Almanya'nın Türkiye karşıtlığı üzerine kurduğu siyasete bir misilleme olduğunu anlattı. Erdoğan'ın bu bu çağrısının Almanya'da yaşayan Türklerin oylarını birleştirmesi açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Yıldız, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Erdoğan siyasi bir açıklama yaptı, bunu bir nevi siyasi misilleme olarak da algılayabiliriz. Cumhurbaşkanı bu açıklaması ile kendince haklı bir çıkışta bulundu. Çünkü Cumhurbaşkanı, Almanya'da araçsallaştırıldı. DolayısıylaCumhurbaşkanı dedi ki, Hristiyan Demokratları, Sosyal Demokratları, Yeşilleri seçmeyin. Tabii ki bu, sol partileri, liberalleri seçin anlamına gelmiyor. Onlar da aynı düşmanlığı yapıyorlar. 'Size yakın olan küçük partileri seçin.' dedi. İlk açıklaması buydu. Tabii o arada bu açıklama bizden çok sonra yapıldığı için dolayısıyla bizde karşılığını bulmadı. Bizim katılmayacağımız bilgisi gitmedi diye düşünüyorum. Cumhurbaşkanı ikinci bir açıklamasında bizden sonra kurulan bir parti var, Alman Demokratlar Birliği (ADD)onların ismini zikretti. Dedi ki eğer bu bu partiyi seçmeniz Türklerin oylarını, gücünü birleştirecekse o zaman oraya verin. 'Dolayısıyla bu açıklama bizi de tüm seçmenleri de bir ikileme soktu ama buradan şöyle pozitif bir sonuç da çıkarabiliriz. Hiç olmazsa en büyük eyalette Kuzey Ren-Vestfalyaeyaletinde, seçime katılacak partinin güçlü çıkmasını aslında isteriz. Çünkü ne kadar rakip bir parti de olsa Türklerin oyunu ortaya çıkarsın kendini bir göstersin."
- "Almanya sindirme politikasına devam ediyor" Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almaya-Türkiye arasında yaşanan gerilimi düşürmeye yönelik bazı açıklamalar yaptığını söyleyen Yıldız, Almanya'nın hala sindirme politikasına devam ettiğini kaydetti. Türkiye Almanya geriliminin tamamen siyasi malzeme olup olmadığının seçimlerden sonra daha da netleşeceğini ifade eden Yıldız, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Bizim Alman halkı ile bir derdimiz yok. Bize yapılan haksızlıklara karşı Alman Hükümeti'ne tepki gösteriyoruz.' sözleri tamamen tansiyonu düşürmeye yönelik. Cumhurbaşkanı tansiyonu düşürmek için elinden geleni yapıyor ama Almanya halen Türkiye'ye karşı ajitasyon yapıyor. Umarım bu seçim endeksli bir tavırdır. PKK'nın yürüyüş yapması, yasak flamalar göstermesi Almanya hukukunun, polisinin bunu engellememesi Türkiye için kabul edilebilir bir durum değildir. Üç dört gün daha bekleyeceğiz bakalım Almanya'nın bu tavrı seçim malzemesi mi değil mi göreceğiz."
Alman partilerinin Türkiye gerilimini öncelikli hedefleri haline getirdiğine dikkati çeken Yıldız, seçimlerden sonra bu gerilimin kısmen düşeceğini veya tam tersine bunu sindirme politikası haline getirebileceklerini öne sürdü.
Yıldız, "Seçimden sonra da bu durum devam ederse şu net bir şekilde ortaya çıkacaktır. O da bu politik duruşun arkasında sistematik bir sindirme siyaseti olması. Maalesef benim yorumum daha ziyade bu yönde. Almanya belki tansiyonu düşürecek fakat bu sindirme politikası Alman partileri için artık öncelikli bir mesele oldu ve kısmen de başarılı olacaklarını zannediyorlar. Bunun önemli nedenlerinden biri de ırkçı partinin yeniden yükselişe geçmesi. Bu parti Almanya'nın artık alternatif partisi konumuna yükselmiş durumda. Bir ara yüzde 8'e düşmüştü ama son rakamlara göre yüzde 10 bandının üstünde hatta 11-12 alma ihtimalleri bile var. Bir partinin oyunun yükselmesidiğer partilerin sertliğini devam ettirmesine neden oluyor. Bu ırkçı parti söz konusu olduğu sürece mevcut partiler bu sert söylemlerini devam ettirecekler." ifadelerini kullandı.
- "Maalesef Almanya ırkçı söylemden nasibini aldı" Altı milyon Müslüman ve 3,5 milyon Türk göçmeni bünyesinde barındıran Almanya'nın Avrupa'da hızla yükselen ırkçılık söylemine yenildiğini anlatan Yıldız, Alman siyasetçilerin bir an önce bu söylemlerini değiştirmesi gerektiğini belirtti. Yıldız, şunları kaydetti:"Maalesef Almanya'da diğer Avrupa ülkeleri gibi ırkçı söylemden nasibini aldı, onların bir parçası oldu. Oysa Almanya şunu çok rahatlıkla yapabilir; 'Almanya için Alternatif Partisi (AFD) bu ülkede ayrımcılık, bölücülük, Türkiye karşıtlığı, İslam düşmanlığı yapıyor, aksine biz burada yaşan 6 milyon Müslüman, 3,5 milyon Türk'e doğru bir siyaset yapmak istiyoruz ve bu insanların gelmiş oldukları ülkeler üzerinden de siyasi bir söylem geliştirip, ajitasyonun yapmak istemiyoruz. Sadece kendi seçmenimizi, kendi tabanımızı korumak için siyasi bir söylem oluşturmak istemiyoruz.' diyebilirler. Onlar yapmazsa biz yapacağız. Sonuçta biz orada dengeleri oluşturmaya, bunları bir nevi birleştirmeye, Alman-Türk toplumu arasında ayrıştırmayı önlemeye çalışan bir partiyiz ve ne kadar oyumuz artarsa bir o kadar Alman partileri kendilerini bize doğru çekecekler ve bu sefer bize oy kaybedecekler. Milyonlarca Türk'ü tamamen izole edemezler."
- "Oyuna gelmek istemedik" Yıldız, pazar günü Almanya'daki genel seçimleri boykot kararını şöyle anlattı: "Almanya'daki genel seçimlere katılmama kararımızı ramazan ayında açıkladık ve hatta katılmamakla birlikte boykot kararı da aldık. Bunun nedeni de özellikle şuydu; mevcut partiler özellikle bu seçim kampanyalarını Türkiye düşmanlığı üzerine yaptılar. Kısmen de İslam düşmanlığı üzerine. Almanya'da alternatif partisi olarak biz bu boykot kararı alarak bu oyuna gelmek istemedik. Biz biliyorduk ki alacağımız oy yüzde 5 baraj altında kaldığı zaman ister istemez sandalye olarak büyük partilere dağıtılıyor. Çünkü, biz barajı aşmadığımız zaman oylar boşa gidecekti."
Seçimleri boykot kararı ile bir anlamda Türkiye düşmanlığı yapan Alman partilerine rest çektiklerini vurgulayan Yıldız, ayrıca Türk seçmenlerini de konuda yönlendirmeye, bilinçlendirmeye çalıştıklarını söyledi.
Türk seçmenlerden sandığa gitmelerini ve oylarının "boykot" olarak kullanmalarını istediklerini aktaran Yıldız, "Bu boykotu da seçim kağıtlarına boykot olarak yazalım o zaman geçersiz oy olur. Geçersiz oylar sandalye olarak yansımaz. İkincisi de iki aynı tabana hitap eden partinin çarpıştırılmasını da doğru bulmadığımız için orada da oyuna gelmek istemedik." dedi.
BIG Genel Başkanı Haluk Yıldız, Almanya'da geçen yıl kurulan Alman Demokratlar Birliği'nin (ADD) pazar günü yapılacak seçimlere katılımına ilişkin ise şunları aktardı:
"ADD'ye bizim de desteğimizle oylar verilsin, gücümüzü görelim ama keşke tek bir güç olarak, tek bir parti olarak seçimlere girseydik. Biz bu teklifi daha önce üç kez yaptık. Seçim öncesi teklifimizi bir kez daha yeniledik. Seçimden sonra ciddi şekilde STK'larla masaya oturup bizim ortak akıl, ortak şuur, ortak strateji geliştirip bir sonraki seçimlere özellikle 2019'da Avrupa Parlamentosu seçimlerine güçlü bir parti olarak girmemiz lazım. Aksi takdirde bölündüğümüz zaman bu sadece bize düşmanlık yapan partilerin işine yarar. Bu açıdan da tabii Türkiye'nin de bu konuda daha stratejik ve siyasi davranması doğru olur. Türkiye'nin de bu yönde beyanatta bulunması bu sefer oradaki seçmenin daha net bir duruşunu sağlayacaktır."