HABER

Almanya'da aşırı sağın yükselişi

Almanya'da aşırı sağın yükselişi

15 Aralık'taki PEGIDA yürüyüşüne Almanya'nın dört bir yanından 15 bin civarında insanın katıldığı tahmin ediliyor. Berlinli emekli doktor Paul de o eylemcilerden biri. Yürüyüşe katılmak için Dresden'e 200 km uzaklıktaki başkentten gelen Paul, PEGIDA'nın aşırı sağcı ideologlardan değil, sıradan insanlardan oluştuğunu kanıtlamak için orada bulunduğunu söyledi.

Soyadının gizli kalması şartıyla Al Jazeera'ye konuşan Paul, "Prensip olarak Müslümanlara karşı değilim. Kültürümüzün değişmesine neden olacak kadar çok sayıda Müslüman istemiyoruz, diyorum. Alman olmak, Avrupalı olmak istiyoruz. Bir sürü insanın buraya gelip sosyal sistemimizden para kapmaya çalışmasını istemiyoruz" dedi.

Almanya Başbakanı Angela Merkel ise gösterileri kınayarak "Burada nefret uyandırma çabalarına ve başka ülkelerden bize gelmiş insanlar hakkında söylenen yalanlara yer yok." dedi. Adalet Bakanı Heiko Maas, gösterilerin "Almanya için bir utanç" olduğunu belirtirken, birçok siyasetçi de PEGIDA'yı "takım elbiseli Naziler" olarak nitelendirdi.

“Sanırım Müslümanların Alman toplumuna kök saldığının ve artık sessiz aktörler olmadıklarının; siyaset ve kamu hayatına katılım, toplumda görünürlük gibi konularda talepleri olduğunun farkına varılıyor”

SchirinAmir-Moazami, Berlin Özgür Üniversitesi İslam Araştırmaları Enstitüsü

'Batı kültürünü korumak'PEGIDA, 70 binin üzerinde "beğeni" alan Facebook grubu sayfasında, hangi dinden olursa olsun nefret tellallığı yapanlara ve dini ya da siyasi radikalizme karşı olduklarını söylüyor.

Grup, "Hristiyan-Yahudi hakimiyetindeki Batı kültürünü koruma hakkı" için ve parallelgesellschaft (kendi kültürel normlarını koruyarak yerel topluma entegre olmayan göçmen topluluklarının oluşturduğu paralel toplum) yapılanmasına karşı yürüyor.

Dresden'de iki ay önce 200 kişilik küçük bir grup olarak protestolarına başlayan grup, o tarihten bu yana her Pazartesi katılımcı sayısını arttırdı. Aralık'ın ilk gününde 7 bin 500 olan protestocu sayısı, bir hafta sonra 10 bini, sonraki hafta ise 15 bini buldu.

Paul'ün birkaç metre gerisinde kendisini Jorg olarak tanıtan Dresdenli bir eylemcinin elindeki pankart dikkat çekiciydi. Pankartta üzeri kırmızıyla çizilmiş üç kelime yazıyordu: nefret, şiddet, Kuran. Jorg, İslam dininin nefret ve şiddeti emrettiğini ve Almanya'da toplumsal barışı tehlikeye attığını söyledi.

Bremen'den gelen Henrik isimli eylemcinin elinde ise "Avrupa'da şeriata hayır" yazılı bir pankart vardı. Hristiyan geleneklerinin yok olmasını istemediğini söyleyen protestocu, PEGIDA'nın aşırı sağcı bir hareket olduğunu söyleyen Alman siyasetçilerin yanıldığını ifade etti.

Soyadının açıklanmasını istemeyen Henrik, Al Jazeera'ye verdiği demeçte, "Sağ ya da sol şeklinde yaftalanmayı sevmiyorum. Ben milliyetçi biriyim. Önceliğim Afganistan ya da Küba'daki durum değil. Benim birinci önceliğim, Almanya'daki halkın durumu… Ben vatanseverim." dedi.

Sağın yükselişi

Alman Federal Yurttaşlık Eğitim Dairesi yetkilisi Gereon Flümann'a göre, son birkaç aydır gösterilerde sağ görüşler giderek öne çıkıyor. Almanya'nın başka yerlerinde de daha küçük çaplı fakat benzer hareketler olduğunu söyleyen Flümann, Köln'deki Selefilik Karşıtı Holiganlar grubunu örnek gösterdi.

Flümann, Al Jazeera'ye yaptığı açıklamada "PEGIDA, yabancı düşmanlığını teşvik etmediklerini söylüyor. Fakat düzenledikleri protestolara ve belli bazı bilgileri ne şekilde kullandıklarına bakınca, bunun arkasında yabancı düşmanlığı olabileceğini görüyorsunuz." dedi.

Selefilik Karşıtı Holiganlar grubunun Köln'deki gösterilerinin aksine, Dresden'deki eylemlerde şimdiye dek herhangi bir şiddet olayı yaşanmadı. Holiganlar, 26 Ekim'de Köln'de düzenlenen yürüyüşte polisle çatışmış; protestocular "Yabancılar dışarı!" sloganları atmıştı.

PEGIDA eylemcilerinin ana sloganı ise "Biz halkız!". Bu slogan ilk kez, Sovyetler Birliği'nin çöküşüne uzanan süreçte Doğu Almanya hükümetine karşı düzenlenen, demokrasi yanlısı barışçıl protestolarda kullanılmıştı.

Dresden'deki PEGIDA eylemcilerinin birçoğu Nazi aleyhtarı pankartlar taşıyordu. Hatta protestoculardan birinin elinde, üzerinde PEGIDA yazılı, gökkuşağı renkli LGBT bayrağı bile vardı. Söylediğine göre, diğer protestocular kendisini sıcak karşılamıştı. Aslına bakılırsa, PEGIDA'nın görüş bildirgesinde, bireylerin cinsel tercihlerini kendilerinin belirlemesinden yana oldukları açık bir biçimde ifade ediliyor.

Flümann'a göre, PEGIDA'nın popülaritesi, Almanya'da sağcı radikalizmin yükselmekte olduğu anlamı taşımıyor.

Neo-Nazi olarak nitelendirilen Almanya Ulusal Demokratik Partisi'ne (NPD) atıfta bulunan Flümann, "NPD'nin seçmen sayısı oldukça az. Yani aşırılık yanlısı örgütlü sağ yükselişte değil. Ama bir takım aşırılık yanlısı bağımsız sağ tutumların Almanya genelinde yaygın olduğunu düşünüyorum ki, bu da kesinlikle çözülmesi gereken bir sorun." dedi.

Müslümanlar gittikçe daha görünür oluyor

Almanya'daki en büyük azınlık olan Müslümanlar, 82 milyonluk ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 5'ini oluşturuyor. 1920'de nüfus içindeki oranları yüzde 0,01'den az olan Müslümanlar, Uluslararası Çevre Bilimi ve Kalkınma Dergisi tarafından yayınlanan bir araştırmaya göre, 2009'da nüfusun yüzde 5'inden fazla bir kısmını teşkil eder noktaya geldi.

Bir göçmen dalgasıyla karşı karşıya olan Almanya, 2014'ün ilk altı ayında 65.700 kişi ile dünyanın en fazla iltica başvurusu alan ülkesi oldu. Başvuru sahiplerinin çoğu Suriye, Irak ve Afganistan'dandı.

Pew Araştırma Merkezi'nin yaptığı bir ankete göre, Almanların yaklaşık üçte biri ülkelerindeki Müslümanlara olumsuz bakıyor ki, bu, Fransa ve İngiltere'ye kıyasla daha yüksek bir oran. Alman halkının yüzde 29'u göçmenlerin iş fırsatlarını kaparak ve sosyal yardımlardan faydalanarak ülkenin sırtına bir yük olduğunu düşünüyor.

Berlin Özgür Üniversitesi İslam Araştırmaları Enstitüsü'nde görevli Schirin Amir-Moazami'ye göre, Müslüman karşıtı düşüncelerin yükselişe geçmesinin sebeplerinden biri de, (göçmen ya da Almanya doğumlu Müslümanların giderek daha görünür hale gelmesi:

"Sanırım Müslümanların Alman toplumuna kök saldığının ve artık sessiz aktörler olmadıklarının; siyaset ve kamu hayatına katılım, toplumda görünürlük gibi konularda talepleri olduğunun farkına varılıyor"

"Müslümanlar pek çok yönden giderek daha görünür hale geliyor ve insanlar bundan rahatsız oluyor. Pek çok insan, çoğulculuğu geniş anlamıyla kabul etmekte zorlanıyor."

Friedrich Ebert Vakfı isimli Almanya merkezli bir sivil toplum kuruluşunda aşırıcılık üzerine çalışan Ralf Meizer, PEGIDA aktivistlerinin, Müslümanlara ve genel olarak göç ve çeşitlilik olgularına yönelik tavır, korku ve önyargılardan faydalanmaya çalıştıkları kanaatinde. Göçmen düşmanlığının Almanya genelinde rastlanan, ancak ülkenin doğu kesiminde daha yaygın olarak görülen bir sorun olduğunu belirten Meizer, şöyle dedi:

"Doğuda göçmen kökenli kişilerin sayısı, batıya göre çok daha az. Çeşitlilik çok daha düşük. Ve yapılan anketlerden de hepimizin bildiği üzere, çeşitlilik – yani göçmen kökenli insan sayısı – ne kadar azsa, göçmenlere yönelik önyargı ve karşıt tutumlar da o kadar fazla oluyor."

Kamuoyunda tartışılması gereken bir mesele

Dresden'deki son eyleme katılanlardan biri de Hertzberg'den Leif Hansen idi. 40 yaşındaki Hansen, yabancıların gelişinin Alman toplumuna hem sosyal hem de ekonomik anlamda fayda sağladığını söylese de, PEGIDA'ya desteğini göstermek için yürüyüşe katılmış.

Kamuoyunda göç ve azınlık meseleleriyle ilgili yapıcı tartışmalar yapılmadığından yakınan Hansen, İkinci Dünya Savaşı'nın bıraktığı miras yüzünden bu konunun bastırıldığını ve birçok Almanın yabancılardan korktuğunu, dolayısıyla bu konunun açık bir biçimde tartışılması gerektiğini belirterek şöyle dedi:

"İnsanların korkuları, düşünceleri bu yönde ve bunu bir kin gibi içlerinde tutmayıp dile getirecek cesareti gösterdikleri için memnunum."

"Bunu sesli olarak dile getirmek, çıkıp 'Benim böyle bir sorunum var. Bu konuda ne yapacağız?' demek daha iyi. O zaman hep birlikte çaresine bakabiliriz. Bu meseleyi şiddet olmadan halletmek, bence demokrasimizin gücünü gösterir."

PEGIDA'nın bir sonraki eyleminin Pazartesi akşamı yapılması planlanıyor. Almanya ise katılımcı sayısının artıp artmayacağını bekleyip görecek.

Yermi Brenner, Avrupa ve Ortadoğu odaklı haberler yapan bir gazeteci. Özellikle Avrupa'daki göçmenlerin sorunlarıyla ilgili yaptığı araştırmalarla tannıyor.

aljazeeraturk

Erdoğan: AB'ye tam üyelikte kararlıyız

Kandil'e Zana'lı ziyaret

Maden'in umudu maden

En Çok Aranan Haberler