Demokratik Toplum Partisi(DTP), "anayasa değişikliği üzerinde yapılan kutuplaştırıcı ve yönetimsiz tartışmaların partilerine yönelik bir linç kampanyasına dönüştüğünü" ifade etti.
DTP'den yapılan yazılı açıklamada, partilerinin anayasa tartışmaları ile hedef alınmasının bir provakasyona neden olabileceği görüşü belirtilerek, "Düşüncelerin özgürce tartışıldığı bir ortam yaratmak yerine tehditler havalarda savrulmakta, gerginlik politikasıyla her türlü farklı düşünce bastırılmak istenmektedir. En üst düzeyde geliştirilen bu linç dalgasının nerede, nasıl bir provokasyona yol açacağı bilinmez. Buna derhal son verilmeli, tüm kesimler sağduyu ile hareket etmelidir" denildi.
"Kutuplaştırıcı ve yönetimsiz tartışmaların, Türkiye'de yeni anayasayla çağdaş bir ülke olma yolunda yakalanan fırsatın heba olmasına neden olabileceğini" görüşüne yer verilen açıklamada, toplumsal uzlaşmayı sağlamada koordinasyon rolünü görmesi gereken hükümetin, dar grup hesaplarıyla Türkiye'yi kısır tartışmalar içerisine sürüklediği kaydedildi.
-AKP'YE ELEŞTİRİ-
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Bir yerlere şirin görünme dürtüleriyle hareket eden AKP, Kürtlerden aldığı emanet oyların ne anlama geldiğini de çabucak unutup partimize karşı saldırgan bir yönelim içine girmiştir. Genel Başkan Yardımcısı Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat'ın en üstten egemen bir dille bize dağ yolunu göstermeye kalkmak gibi talihsiz bir açıklamada bulunması, hemen ardından askeri yetkililerin alışıldık tarzda, kültürel farklılıkları dillendirmeyi tehlike sayan açıklamaları ve hemen her gün karşılaştığımız baskılayıcı yaklaşımlar uluslar arası düzeyde çeşitli organizasyonların Türkiye üzerinde oyunlar oynadığı ve bunda da başarılı oldukları şüphesini doğurmaktadır.
Toplumdaki farklılıkları çatıştırma siyasetiyle Türkiye nereye doğru sürüklenmek istenmektedir? Bunun sonuçları kime yaramakta, kim kazanmaktadır? Kendini ülkenin tek sahibi gören zihniyet, çatışmaları körüklemektedir. Farklılıkların kendini özgürce ifade edebilmesinin önüne artık hiç kimse, hiçbir güç zorla, baskıyla geçemez. Türkiye'nin zihinsel ve sistemsel bir değişimi yaşaması kaçınılmazdır. Bu değişimi ne otoriter tekçi zihniyetle ne de İslam dinini faşizmle buluşturmaya kalkan zihniyetle sağlamak mümkün değildir. Sivil toplumun değişim gücünü ve iradesini ortaya koyma zamanı gelmiştir"
Açıklamada ayrıca anayasa tartışmalarının "Toplumsal realiteyi oluşturan tüm farklılıkların kendini özgürce ifade edebilmesinin anayasal güvencesi nasıl sağlanabilir? Merkezi, bürokratik, hantal devlet yapılanması yerine nasıl bir sistem halkı gerçek irade haline getirebilir?" noktalarında odaklaştırılması gerektiği belirtildi.
ANKA