Ankara Garı önünde 102 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısıyla ilgili 20'si tutuklu 36 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümünde daha önce dinlenmeyen müştekilerin kimlik tespiti yapıldı.
Söz verilen müştekiler, tüm sorumluların cezalandırılmasını ve olayda kastı ve ihmali bulunan tüm kurum ve kuruluşlardan şikayetçi olduklarını belirterek, davaya katılmak istediklerini söyledi.
Daha sonra okunan kayıt ve belgelere müşteki avukatlarına söz verildi.
Avukat İlke Işık, saldırının üzerinden yaklaşık 2 yıl geçtiğini, gelinen noktada kamu görevlileriyle ilgili devam eden tek bir soruşturma bulunmadığını bildirdi. Işık, gerçek sorumlularla ilgili adım atılmadığı sürece adaletten söz edilemeyeceğini ifade etti.
Konuyla ilgili müfettiş raporuna değinen Işık, saldırıdan önce emniyete canlı bombalarla ilgili istihbarat geldiğini ancak bunun ilgili şube müdürü tarafından emniyetin diğer birimlerinden gizlendiğini ileri sürdü.
Yakın bir tarihte yapılan başka bir mitingde 4 bin polis görevlendirilirken, saldırının olduğu gün 2 bin polis görevlendirildiğini savunan Işık, neden bu mitingde polis sayısının az olduğunun izah edilmesini istedi.
Mitingden bir gün önce Ankara'daki yol aramalarının gece saat 24.00 ile sabah 09.00 arasında kaldırıldığını öne süren Işık, canlı bombaları taşıyan aracın 08.00 civarında Ankara'ya giriş yaptığını bildirdi. Işık, söz konusu saatlerde neden arama yapılmadığını öğrenmek istediklerini belirtti.
Vatandaşların miting alanına arama yapılmadan sokulduğunu, bunun nedenini de merak ettiklerini söyleyen Işık, dönemin Ankara Valisi, Ankara Emniyet Müdürü, ilgili şube müdürlerinin mahkemede dinlenmelerini talep etti. Avukat Işık, "Bu yapılmadığı takdirde adaletten bahsetmeyeceğiz. Binlerce yıl, on binlerce yıl ceza da verseniz 'bir aşama kaydettik' demeyeceğiz." diye konuştu.
Müşteki avukatı Nuray Özdoğan, savcılığın kamu görevlileri hakkında "soruşturmama" süreci yürüttüğünü savunarak bu kişilerin eylemlerinin basit ihmal olarak değerlendirilemeyeceğini ifade etti.
Avukat Senem Doğanoğlu, kolluk görevlilerinin olayı engelleme sorumluluğunu yerine getirmediğini, saldırının ardından olay yerinin sağlıklı incelenemediğini öne sürdü. Olay yerinde çalışmaların özensizce yürütüldüğünü savunan Doğanoğlu, patlamanın hemen ardından polisin biber gazı sıktığını, ambulansların geç geldiğini, mağdurlarla polis arasında gaz sıkılması nedeniyle arbede olduğunu söyledi.
Avukat Tugay Bek, iddianamede adı geçen sanıklarla sınırlı bir yargılama olmasını istemediklerini belirterek, bu anlayış yüzünden bombalı saldırıların önüne geçilemediğini ileri sürdü.
Avukat Murat Kemal Gündüz, önceki celselerde verilen ara kararlara ilişkin gelişmelere değindi. Mahkeme kararlarının yerine getirilmediğini savunan Gündüz, bazı dosyaların yeniden talep edilmesini, ihmali bulunan kamu görevlileri hakkında işlem yapılmasını istedi.
Duruşmaya yarın devam edilecek.