BİZE ULAŞIN
Prof. Dr. Salih Zoroğlu ile ilgili ortaya atılan korkunç iddialar, büyük gündem yarattı. Zoroğlu'nun tedavi sürecinde olduğu bir çocuğun evine yerleştirildiği iddia edilen gizli kamera görüntüleri de ilk kez yayınlandı. Pek çok farklı kişiden benzer iddiaların ortaya atıldığı profesörle ilgili gazeteci Timur Soykan bir annenin "Kızımı ilaçlarla manipüle ederek, ailesi tarafından cinsel istismara uğradığına inandırdı. Kızımıza bir oyuncak kamera verip evimize yerleştirdi. Kamerayı bulduk ve hafıza kartında Profesör'ün görüntülerini bulduk" dediği olayın ayrıntılarını anlattı.
Halk Tv'deki canlı yayında gazeteci Şule Aydın, "Bu profesör, Beyza (ismi kodluyoruz, isimler o çocukların gerçek isimleri değil kesinlikle) Beyza'nın evinde bir gizli kamera var. Bu gizli kameranın o evde olmasını isteyen kişi kim?" diye sordu. Gazeteci Timur Soykan ise "Profesör Salih Zoroğlu" diye yanıt verdi. Ardından gizli kameranın görüntüleri yayınlandı.
Timur Soykan detayları anlatarak "Arkada gördüğünüz kırmızı bir kamyonet şeklinde, oyuncak kamyonet şeklinde bir hoparlör. Beyza ilk seansa gidiyor, ilk seansa girdikten sonra otelde o olay yaşanıyor. Ailesinin bununla ilgili endişesi çok fazla artıyor. Ve ikinci seansa gittiklerinde, kızları hala çok kötü bir durumda, o seanstan sonra çok değişmiş, saldırganlaşmış, kendisine zarar veren bir durumda, seanstan çıktığında elinde biraz önce gördüğünüz kırmızı kamyonet şeklindeki hoparlör oluyor. Ve annesine diyor ki 'Ben müzik dinleyeceğim, profesör bana bunu verdi' diyor. Ve otele gidiyorlar, anne hiçbir şey anlamıyor. Otelde kız bunu sürekli şarja takıyor. Sürekli şarjda duruyor hoparlör. Annesi diyor ki 'Hiç dinlemedi' diyor. 'Ama sürekli prizde duruyor' diyor. 'Kızım şarj olmuştur, artık çıkart diyorum' diyor, 'Dokundurtmuyor' diyor. Ve bir süre sonra, o hoparlör orada kalıyor, tekrar alıyorlar, 3. seansa gidiyorlar bir gün sonra. Çünkü başka bir şehirden tedavi için İstanbul'a gelmiş aile. Ve profesöre gidiyorlar. 3. seansa gittiklerinde tam geçen haftalarda anlattığım 'Ayşe' vakası yaşanıyor anladığım kadarıyla. Ve profesör seansa gelmiyor. Ve kız da çok kötü durumda. Kızın yaşadıklarına da aile tanık olunca, diyorlar ki 'Biz bu seansa son verelim' Aile atlıyor memleketlerine dönüyor. Beyza sürekli şunu söylüyor; 'Ya doktor bana verdi müzik dinleyeyim diye bu hoparlörü, ben bunu geri götürecektim. Profesöre geri teslim edecektim. Onu teslim edemedik' diyor. Çünkü profesör ona bunu verirken 'Bunu git, dinle ve sonra geri getir' demiş. Bütün olaylar, daha sonra yaşananlar gerçekten korkunç" ifadelerini kullandı.
Soykan devamında "Bir süre sonra memleketlerine dönüyorlar. Memleketlerine döndüklerinde kızlarının hiç dokunamadıkları, kızlarının kendilerinden sürekli kaçtığı ve inanılmaz öfkeli olduğu, kendine saldırdıkları bir süreç yaşıyorlar. Aile darmadağın oluyor zaten. O süreci yaşarken, 3. seansa gitmediler ya, geri geldiklerinde memleketlerinde bir mesaj görüyor anne telefonunda Beyza'nın. Ve mesajda şöyle diyor; 'Sana hepsi birlikte saldırdı yatakta' ve 'Seni bizden kaçıracaklarını mı zannediyorlar' Ve annenin telefonunda, Beyza'nın zannediyor, ve Beyza'ya 'Seni bizden kaçıracaklarını zannediyorlar, adaletten kurtulacaklarını zannediyorlar, Anayasa'ya aykırı yaptıkları bu, seni bizden koparamazlar' içeriğinde, bu minvalde mesajlar atmaya başlıyor. Anne de diyor ki 'Ne diyorsunuz, nelerden bahsediyorsunuz' Beyza bunlar yaşandığı sırada lise 1 öğrencisi. Anne diyor ki 'Niye böyle şeyler yapıyorsunuz, niye böyle şeyler yazıyorsunuz' diyor. 'Ne yaptığınızı biliyorum' tarzı ifadeler yine. Ve diyor ki bütün bunları söyledikten sonra 'Eğer, Beyza'yı bana getirirseniz, ben onun tedavi sürecini devam ettirirsem (seansa götürmüyorlar ya artık) elimdeki bütün bilgileri, kayıtları, çizimleri yok edeceğim' Anne diyor ki 'Siz neden bahsediyorsunuz, ne çizimi, ne belgesi, ne kaydı' Seansta söylenenleri kastediyor. Resmen aileyi bununla tehdit ediyor. Aile tabii dehşete düşüyor, hemen avukata gitmek istiyorlar. Avukata gidiyorlar, avukata anlatmaya çalışıyorlar. Yani 'Bizi tehdit ediyor, bize iftira atıyor' Öyle bir süreç başlatmak istiyorlar. Avukata gittiklerinde de profesörün mesajları... Anne, baba ve ağabeyin Beyza'ya birlikte cinsel istismarda bulunduklarını iddia ediyor. Bu kadar vahim bir iddia. Avukat da diyor ki, 'Böyle bir iddia var. Ve bu iddia nedeniyle, bu kaçınılmaz bir durumdur, böyle bir iddia olduğunda, devlet koruma altına alır çocuğu.' Yani böyle bir iddia ortaya çıktığında, yani suç isnadı ortaya çıktığında şey yapar... Aileye diyor ki 'Tamam suç duyurusunda bulunun ama böyle bir ihtimal var' diyor. Aile de çaresiz. Ya diyor 'Ben kızımı yanımdan ayırmıyorum, bir dakika yanımdan ayıramıyorum, çocuğum devlet kurumuna yerleştirilecek' Bunu düşünmeye başlıyorlar. Ama perişan halde aile." dedi.
Sonrasını anlatan Soykan "Bir akşam, bütün bunun ızdırabını yaşarken, anne konuşurken diğer odada Beyza duyuyor. Bu konuştuklarını falan. Artık ilacın etkisinden de belli ölçüde uzaklaşmış. Ve anneye diyor ki 'Anne seninle konuşmam lazım. Bir odaya gelir misin?' Anne de artık o kadar yıpranmış ki 'Kızım sana ağabeyin bir şey mi yaptı, böyle bir şey mi oldu, sen niye böyle şeyler söyledin' diyor, bunları söylüyor. Beyza 'Anne, beni seansa aldığında bana bir ilaç verdi, bu ilacın etkisiyle ben çok kötü oldum. Daha sonra benim içimde kişilikler olduğunu söyledi. O kişiliklerin ortaya çıkacağını söyledi. Beni sizlerin cinsel istismarda bulunduğunuzu söyledi. Bunun üzerine de bana sürekli bunları tekrarladı, 'Hatırla, hatırla, hatırla' Böyle bir süreç yaşandı, bütün bunları yaşadım ben' diyor. Ve diyor ki... Bakın hatırlıyorsunuz daha önce Elif'i anlattık, Elif'in annesini anlattık, annesine babasının çorbasına zehir katarak öldürmeyi teklif edecek bir noktaya sürüklemişti çocuğu. Bu çocuğa da babasının ve annesinin sularına bir zehir katarak, radyoaktif madde katarak onları öldüreceklerini, ve onların bütün mal varlıklarının kendisine kalacağını, ve ondan sonra Beyza'yı yurt dışına göndereceğini, Beyza'yı yurt dışında koruyacağını, ve o mal varlığıyla rahat bir şekilde yaşayabileceğini söylediğini iddia ediyor. Beyza diyor ki 'Bana bunları söyledi profesör' diyor. Daha sonra ne oluyor biliyor musunuz? Duruyor birden... Kanıtın, delilin çıkacağı nokta burası. 'Anne bana kırmızı kamyonet vermişti ya, o kırmızı kamyonette gizli kamera var' diyor. Şimdi kendinizi Beyza'nın annesinin, babasının yerine koyun. Bütün bu süreçleri yaşıyorsunuz. Delil istersiniz değil mi? Biz nasıl kurtaracağız kendimizi dersiniz. Kız da diyor ki 'O kamyonette gizli kamera var, hoparlörde gizli kamera var' Anne koşarak gidiyor. Hoparlörü açıyor, bulamıyor. 'Nerede bunun içinde' falan. Kız diyor ki 'Adaptörde' Sürekli şarjda duruyor ya. Çünkü profesör öyle demiş. Yani o annenin kendi kızına profesör kamera veriyor, eve gizli kamera yerleştirtiyor, ve oradan evi çekiyor, evin görüntülerini alıyor. Planı şu; o kamera 3. seansta zaten kendisine gelecek. 1 seans sonra, 2-3 gün sonra hoparlör yine profesöre gelecek. Ama bunlar o seansa gitmedikleri ve memleketlerine döndükleri için kırmızı kamyonet hoparlör yani gizli kamera onlarda kalmış oluyor. Hoparlörün şarj cihazında deyince anne, şarj cihazını açıyor ve içindeki kamerayı buluyor." şeklinde konuştu.
