HABER

"Arama yapan Türkiye değil, KKTC"

Egemen Bağış, Kıbrıs açıklarında arama yapanın Türkiye değil, KKTC adına Türkiye petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) olduğunu söyledi

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Kıbrıs açıklarında arama yapanın Türkiye değil, KKTC adına Türkiye petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) olduğunu belirterek, ''Eğer Rum kesimi İsrail ile birlikte başlattığı arama çabalarına ara verirse, son verirse, bizde aynı hassasiyeti, aynı mütekabiliyeti gösteririz. Ama onlar provokasyona devam ederlerse Türkiye'nin tavrının ne olacağını onlar çok iyi bilirler'' dedi.

Bağış, Gazimağusa'daki Doğu Akdeniz Üniversitesi'nde (DAÜ) yeni akademik yılın açılışı nedeniyle, ''AB'nin geleceği ve Kıbrıs'' konulu ders verdi.

Kıbrıs'ta başından beri ''kazan-kazan'' ilkesinin hayata geçirilmesini savunduklarını, başından beri çözümden yana ve yapıcı olan tarafın Türkiye ve KKTC olduğunu kaydeden Egemen Bağış, ''Buna rağmen ödüllendirilen Rumlar, her zamanki şımarık edalarıyla şimdi görüşmeleri provoke etme çabası içerisine girmiş olabilirler. Ama AB'nin artık oturup düşünmesinin vakti gelmiştir'' dedi.

-''Hatanın itirafı''-

''2004'de yaşanan hayal kırıklığından sonra, AB'nin, 24 Nisan 2004 referandumundan sonra 26 Nisan 2004'de aldığı kararı uygulamaya koyup, kendi namusunu mu temizleyeceği, yoksa kendi aldığı kararların üzerinde oturup tamamen büyük bir hatanın, gafletin içerisine mi düşeceğini'' soran Bağış, ''Avrupa Birliği'nin, Rumların üyeliğinden sonra KKTC için Yeşil Hat Tüzüğü, Mali Yardım Tüzüğü, Doğrudan Ticaret Tüzüğü gibi belgeler hazırlaması sizce de bir hatanın itirafı değil midir'' diye konuştu.

Bağış, artık tutulmayan sözlerin, atılmayan adımların, cevabı verilemeyen soruların bedelini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ödemeyeceğini herkesin anlaması gerektiğini vurguladı.

-''Rumlar İsrail'in 'Truva atı' konumuna özendi''-

Rumların AB dönem başkanlığı görevini alacak olmasına değinerek, Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin 52 yıldır devam ettiğini, bu sürede inişler çıkışlar olduğunu ifade eden Bağış, şöyle devam etti:

''52 yıl sabreden Türkiye 6 ay da sabreder, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Maalesef Türkiye'nin AB üyeliğini engellemeye çalışanlara yılardır kalkan vazifesini gören Rum kesimi şimdi de İsrail'in 'Truva atı' konumuna özenmiş, kendi çapında bir takım çabalar içerisine girmeye çalışıyor. Şunu herkesin bilmesini istiyoruz; KKTC'nin güvende olmadığı bir ortamda Türkiye de kendini güvende hissedemez. Kıbrıs Türk halkının huzur ve refah içinde olmadığı bir durumda, Türk halkı da huzur ve refah içinde yaşayamaz.''

''Çözümsüzlük çözümdür'' anlayışını terk ettiklerini belirten Bağış, müreffeh bir KKTC idealini benimsediklerini söyledi.

Kapsamlı çözümle, tünelin sonunda ışık olduğuna inandıklarını ifade eden Bağış, KKTC'nin ilan edildiği 15 Kasım 1983'deki ''Bağımsızlık Bildirisi''nde de dostluk elinin uzatıldığını anımsatan Bağış, ''O gün 'Bu tarihi günde bir defa daha, Kıbrıs Rum halkına barış ve dostluk elimizi uzatıyoruz' diyen Türk tarafının bugün hala çözüm için çalışıyor, çabalıyor olması bütün dünyanın yakından takip etmesi gereken bir süreçtir'' dedi.

Bağış, şöyle devam etti:

''Yine o gün söylediğimiz gibi bugün tekrar ediyoruz; hür ve bağımsız yaşamak Kıbrıs Rumları kadar Kıbrıs Türk halkının da hakkıdır. Ve bu hakkı korumak için geçmişte Mehmetçiğimizle Mücahidimiz nasıl mücadele ettiyse, bugün de diplomasi müzakerelerinde, uluslararası tartışma ortamlarında aynı mücadeleyi hep birlikte ortaya koyuyoruz, koymaya da devam edeceğiz.''

-''Arkadan çevrilen işlerin bir ispatı''-

Kıbrıs sürecinde yaşanılanlara atıf yaparak, ''Aslında oynanan oyunun, arkadan çevrilen işlerin ispatı bazı açıklamaları sizlerle paylaşmak istiyorum'' diyen Egemen Bağış, şöyle devam etti:

''BM Genel Sekreterliği yapan Kofi Annan 28 Mayıs 2004'de demiş ki; 'Referandum sonuçları Kıbrıslı Türklere baskı ve izolasyon uygulamak için tüm nedenleri ortadan kaldırmıştır. BM Güvenlik Konseyi üyelerinin dikkatlerini Kıbrıslı Türklere çevirerek ikili ilişkiler kurmalarını ve ekonomik izolasyona son vermelerini ümit ediyorum.'

Annan Planı referandumu 24 Nisan'da. 21 Nisan tarihli Avrupa Parlamentosu'ndaki Kıbrıs oturumunda Rumların 'hayır' vermesi kesinleştikten sonra dönemin Genişlemeden Sorumlu komisyon Üyesi Verheugen demiş; '1999'da Rum tarafının isteğiyle (Kıbrıs'ta çözümün üyelik için şart olmadığını) söyledik. Onlar da çözüm için çaba harcama sözü verdi. Kıbrıs'ın üyeliği için elimizden gelen her şeyi yaptık. Pek diplomatik bir söylem olmayacak, ama kendimi Rumlar tarafından aldatılmış hissediyorum' diyor. Aynı oturumda AB Komisyonu Dışilişkiler Sorumlusu Chris Patten da aynen şunları söylüyor:

'Kötü bir şekilde yarı yolda bırakıldık. Rumlar 'Hayır' derse Türk tarafının cezalandırılmasına izin veremeyiz'

Yunanistan'daki SKY televizyonuna demeç veren Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos, 'Kıbrıs Cumhuriyeti 2004 yılında Annan Planını kabul edeceğini belirterek, Avrupa Birliği üyeliği için Avrupa'yı kandırdı' diye itirafta bulundu.

Almanya Şansölyesi Merkel Temmuz 2007'de 'Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin AB üyeliği hata olmuştur' diyerek tarihi bir itirafta bulundu.''

AB ve dünya kamuoyunu ''tarih tekerrür etmesin'' ve ''gelin bir daha kanmayın''diye uyaran Bağış, ''Çözüm için birlikte çabalayalım'' dedi.

-''Ada'nın gazı bir yere kaçmıyor''-

Akdeniz'de tansiyonun yükselmesinin tek nedeninin, kapsamlı görüşmeler sürerken, görüşmeleri provoke etmeye çalışan Rum tarafı olduğuna işaret eden Bağış, ''Ada'nın ne petrolü, ne gazı bir yere kaçmıyor. Görüşmeler tamamlansın ondan sonra bu adanın zenginliklerini hep birlikte değerlendirelim' diye konuştu.

Kıbrıs açıklarında arama yapanın Türkiye değil, KKTC adına Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) olduğuna işaret eden Bağış, şöyle devam etti:

''Şunun da altını çizmek istiyorum, Kıbrıs'ın açıklarında G noktasında da H noktasında da F noktasında da arama yapan Türkiye Cumhuriyeti devleti değil, KKTC devleti adına, bir özel şirket olan TPAO'dur. Eğer Rum kesimi İsrail ile birlikte başlattığı arama çabalarına ara verirse, son verirse, bizde aynı hassasiyeti, aynı mütekabiliyeti gösteririz. Ama onlar provokasyona devam ederlerse Türkiye'nin tavrının ne olacağını onlar çok iyi bilirler.''

-1979'de bir Rum'un BM'de söyledikleri-

1979'da BM görüşmelerinde Rum temsilci Mavromatis'in, ''150 BM üyesi bizi tanıyor. Türkiye tanımasa ne olur ki'' gibilerinden bir söz söylediğini ve zamanın Türk Büyükelçisi Orhan Eralp'in, ''Kıbrıs sorunu bir aritmetik toplama işlemi değildir. Bir cebir denklemidir. Bu denklemin 'X'i de Türkiye'dir. Tüm dünya sizi tanısa bile Türkiye sizi tanımadıkça bu denklem çözülmez. Şimdi kendinize isterseniz 'Kıbrıs Rum İmparatorluğu' deyin, yine de hiç bir anlamı olmaz'' diye karşılık verdiğini anlatan Egemen Bağış, ''Güney Kıbrıs'takiler de şunu çok iyi biliyorlar; bugünkü yapıları ile onlar Türkiye için 'yok' hükmündendir'' dedi.

KKTC'nin asla yalnız olmadığını, tarih ve talihin KKTC halkının yanında olduğunu, zayıf, güçsüz, haksız ve provokatör durumunda olanın Rum tarafı olduğunu kaydeden Bağış, ''Haksız olan Rum yönetimi onları şımartan AB'nin artık arkasına saklanamaz. AB içerisinde Türkiye'nin üyeliğini engellemek isteyenler de Güney Kıbrıs'ın arkasına saklanamaz'' dedi.

Yapıcı ve barışçı vizyonu sürdürmeye devam edeceklerini, herkes için en iyi seçeneğin çözüm olduğunu dile getiren Egemen Bağış, ''Ama şunu da herkes bilmelidir ki çözümsüzlüğün faturasını da ödemeye niyetimiz yok'' ifadesini kullandı.

Bağış, öğrencilere, yeni eğitim öğretim yılının hayırlı olmasını ve derslerinde başarılar diledi.

En Çok Aranan Haberler