HABER

"Aşırı sağ partiler, ırkçılar, Avrupa'yı tehdit ediyorlar"

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: "Aşırı sağ partiler, ırkçılar, Avrupa'yı tehdit ediyorlar. Aşırı sağ partilerin iktidarı şu demektir, Avrupa'daki ticaret hayatıyla ilgili serbestliğin ortadan kalkması demektir. Avrupa'da pek çok ülkede gümrük duvarlarının yükselmesi demektir, en önemlisi ve tehlikesi Avrupa'da yeni ideolojik, dini ve ırkçı Berlin duvarlarının yükselmesi demektir. Avrupa'daki Türk ve Müslüman varlığının bu ırkçı siyasetçilerle baş başa kalması demektir" - "Güneyimizdeki DEAŞ gibi terör örgütleri bunlar belli projelerin parçasıdır. Bölgedeki bazı sınırların değiştirilmesiyle ilgili olarak maalesef demokratik dinamikleri yok etmek, bölgesel dinamikleri yok etmek üzere ortaya çıkmış bir hareketliliği vardır" - "Türkiye'nin istikrarınının bozulması demek iş dünyasının başına gelebilecek en büyük felaket demektir. İstikrar varsa serbest ticaret var, istikrar varsa kısıtlılıkların kaldırılması var"

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Aşırı sağ partiler, ırkçılar, Avrupa'yı tehdit ediyorlar. Aşırı sağ partilerin iktidarı şu demektir, Avrupa'daki ticaret hayatıyla ilgili serbestliğin ortadan kalkması demektir. Avrupa'da pek çok ülkede gümrük duvarlarının yükselmesi demektir, en önemlisi ve tehlikesi Avrupa'da yeni ideolojik, dini ve ırkçı Berlin duvarlarının yükselmesi demektir. Avrupa'daki Türk ve Müslüman varlığının bu ırkçı siyasetçilerle baş başa kalması demektir." dedi.

Çelik, Adana Ticaret Odasında düzenlenen Meclis Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, her sektörün zor zamanları olduğunu, siyasetçiler için de en yoğun zamanın seçim dönemleri olduğunu söyledi.

Çelik, serbest ticarete karşı sözlerin ABD Başkanından, serbest ticareti savunmayla ilgili sözlerin ise Çin Devlet Başkanından geldiğini aktararak, dünyanın ticarete dönük olarak kulpunun değiştiğini ifade etti.

Serbest ticaretin her zaman barışı koruyan bir durum olduğunu belirten Çelik, insanlar ve toplumlar arasında ilişkileri güçlendirdiğini, toplumları birbirine daha çok bağladığını ve insanların kavga ya da çatışma yerine daha güçlü bir ilişki ağının içine yerleştirdiğini anlattı.

Çelik, bugün dünyanın nereye gittiğinin, bundan sonra nasıl davranılacağının iyi anlaşılması gerektiğini kaydetti.

Türkiye'nin güneyindeki istikrarsızlığın devam ettiğini hatırlatan Çelik, "Suriye ve Irak'ta bu istikrarsızlık olmasaydı ya da yarın birgün bu istikrarsızlık ortadan kalktığı zaman emin olun bölgenin en büyük oyuncularından biri Adana Ticaret Odası olacaktı. O istikrarsızlıklık belki on, yirmi yıllar kaybedilmesine yol açıyor. İktisadi hayattaki ticaretin serbest olmasıyla siyasi istikrar, bölgesel istikrar arasında çok yakından bir bağlantı vardır." ifadesini kullandı.

İngiltere'nin Avrupa Birliğinden çıkma kararına ve ABD Başkanı Trump'ın konuyla ilgili açıklamalarına değinen Çelik, ilk defa bir ABD Başkanının bu kararı iyi birşey olarak açıkladığını kaydetti.

Çelik, AB'nin çifte standartlarını, Türkiye'ye dönük olarak ortaya koyulan ikili yaklaşımları eleştirdiklerini ama arzu ettikleri şeyin Türkiye'nin çıkarları açısından ideal olanın demokratik değerlere bağlı bir Avrupa Birliği olduğunu belirtti.

"AB dağılırsa ne olur?" sorusunu yönelten Çelik, şunları söyledi:

"Gördüğünüz gibi bütün Avrupa ülkelerinde ikinci partiler ırkçı ve İslam düşmanı partiler. Irkçılık, soykırım, Yahudi soykırımı başta olmak üzere İslam düşmanlığı gibi kavramların hepsi Avrupa'da çıkmıştır. Bu tesadüf değildir. Uzun zaman boyunca Avrupa şunu bekledi, kendisinin çıkarlarını Rusya ve Çin'in tehdit edeceğini düşündü. Hep tehditi dışarıdan bekledi, ama şimdi gelinen noktada tehdit Avrupa içinden geliyor. Aşırı sağ partiler, ırkçılar Avrupa'yı tehdit ediyorlar. Aşırı sağ partilerin iktidarı şu demektir, Avrupa'daki ticaret hayatıyla ilgili serbestliğin ortadan kalkması demektir. Avrupa'da pek çok ülkede gümrük duvarlarının yükselmesi demektir, en önemlisi ve tehlikesi Avrupa'da yeni ideolojik, dini ve ırkçı Berlin duvarlarının yükselmesi demektir. Avrupa'daki Türk ve Müslüman varlığının bu ırkçı siyasetçilerle baş başa kalması demektir. Balkanlarda büyük bir istikrarsızlığın ortaya çıkması söz konusu olacaktır. Bu birinci tablo. NATO konusundaki tartışmalar önemlidir. Paris iklim değişikliği, İran'ın nükleer anlaşmayla ilgili ABD ile Avrupa'nın ayrı düşmesi, bu ayrı düşüşün önümüzdeki dönemde daha da artacağını göstermektedir."

- "Güneyimizdeki DEAŞ gibi terör örgütleri bunlar belli projelerin parçasıdır"

Güneyde DEAŞ, PKK gibi terör örgütlerinin ortaya çıkardığı istikrarsızlığa değinen Çelik, şunları aktardı:

"Bunların ortaya çıkardığı istikrarsızlık sadece bu terör örgütlerinin sahiplendikleri ideolojiyle izah edilemeyecek kadar geniş kapsamlıdır. Bölgede sınırların değiştirilmesi yönünde iki tane akım vardı. Biri, toplumsal dinamiklere dayanan, sınırları değiştirmek istemeyen, ama yönetimleri değiştirmek, demokrasiye geçmek isteyen Arap Baharı ile gördüğümüz akım. Eğer bu gerçekleşseydi, yönetimler demokratik yollarla değişebilseydi bu bölgesel istikrar için ticari istikrar için de son derece önemli bir sonuç doğuracaktı. Akdeniz bir zamanın zenginlikler bölgesiydi şimdi maalesef botlarda çaresiz insanların öldüğü bir göl haline geldi. Güneyimizdeki DEAŞ gibi terör örgütleri bunlar belli projelerin parçasıdır. Bölgedeki bazı sınırların değiştirilmesiyle ilgili olarak maalesef demokratik dinamikleri yok etmek, bölgesel dinamikleri yok etmek üzere ortaya çıkmış bir hareketliliği vardır. Evet, insanlık dışı bir ideolojisi vardır, insanlık dışı hedefleri vardır ama hat ve hareket tarzlarına baktığınızda PKK'da, YPG'de, DEAŞ bu tip örgütleri sadece ideolojisiyle izah etmek yeterli olmaz. İdeolojilerinin, bu terörist faaliyetlerde payı vardır, fakat içinde bulundukları proje daha geniş kapsamlıdır. Avrupa aşırı sağı, Avrupa'nın DEAŞ'ıdır. Bütün bu tablo içerisinde kuzeyimizde müthiş bir ekonomik kriz yaşanıyor bu bağlamda. Kriz dediğim şey Avrupa Birliği, gelişen olaylara karşı çözüm bulmakta giderek zorluk çekiyor. Güneyimizde ise hem demokratik hem güvenlik krizi yaşanıyor. Tam Türkiye'nin ortasından bir çizgi çektiğinizde yukarı doğru bakın Avrupa coğrafyasına aşırı sağın yükseldiği, ciddi bir şekilde ekonomik meselelerde, bütçeyi oluşturmada diğer alanlarda Akdeniz ile Orta Avrupa ülkeleri arasında bir hat var. Aynı şekilde Doğu ve Batı Avrupa ülkeleri arasında bir hat var, bunlar genelde en son kendisini İtalya'nın bütçe meselesinin onaylanmasının geciktirilmesi şeklinde de göstermiş oldu."

Çelik, güneydeki krizin bir demokrasi, güvenlik krizi olarak belirginleştiğini söyledi.

Gelecek tayin edilirken gerçekçi bir analiz yapılması ve dünyanın nereye gittiğinin görülmesi gerektiğini vurgulayan Çelik, İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan istikrarlı dönemlerin sona erdiğini, daha türbülanslı dönemlere girilen bir zaman diliminde olunduğunu belirtti.

Siyasi olarak yapılacakların belli olduğunu belirten Çelik, "Yapacağımız, Avrupa Birliğindeki demokratik süreçleri desteklemek, demokratlarla, demokrasiye inanan güçlerle, ticaret, sanayi odalarıyla birtakım sivil toplum kuruluşlarıyla daha çok iş birliği içerisine girmek ve onlarla ilişkileri geliştirerek Avrupa’nın aşırı sağ, İslam düşmanlarının eline geçmesini engellemek. Siyasi olarak yapacağımız bellidir. Güneyimizde bu istikrarsız durumun ortadan kalkmasını, Irak ve Suriye’de siyasi açıdan güçlü merkezi yapıların ortaya çıkmasını ve bölgesel istikrarın sağlanmasına dönük diplomatik süreçlere, uluslararası ilişkiler süreçlerine destek vermek." değerlendirmesinde bulundu.

Ömer Çelik, hükümet olarak iş dünyasının sorunlarıyla yakından ilgilendiklerini belirtti.

Doğu ve Uzak Doğu'da yepyeni gelişmeler olduğunu vurgulayan Çelik, geleceğin süper güçlerinden birinin Çin olduğunu anımsattı.

Çelik, siyasette çok eksenli ve boyutlu dış politikadan bahsettiklerini, iş dünyasının ilgisinin de çok boyutlu olması gerektiğini söyledi.

Avrupa pazarlarındaki gücün sıkı, Orta Doğu pazarına dönük olarak ilginin diri tutulması gerektiğini anlatan Çelik, yeni Uzak Doğu pazarına da yeni ilişki biçimleri geliştirmek için süreç katedilmesi gerektiğini belirtti.

- "Türkiye'nin istikrarınının bozulması demek, iş dünyasının başına gelebilecek en büyük felaket demektir"

Ömer Çelik, Türkiye'nin demokrasisi güçlendikçe "büyük Türkiye" olmasının kendiliğinden gerçekleştiğini söyleyerek, "Türkiye'nin büyümesinin kimyası demokrasinin güçlenmesidir. Türkiye'de sivil siyaset alanı geliştikçe, demokrasi büyüdükçe Türkiye'nin ekonomisi kendiliğinden büyür. Türkiye'nin istikrarınının bozulması demek, iş dünyasının başına gelebilecek en büyük felaket demektir. İstikrar varsa serbest ticaret var, istikrar varsa kısıtlılıkların kaldırılması var. Türkiye etrafındaki bu kuşatılmışlık karşısındaki en büyük kazancımız, kıymetimiz bu istikrarlı halimizdir." ifadesini kullandı.

Çelik, "tek adam" eleştirilerine değinerek, bu propagandanın kafalarına göre olmayanlara, demokratik liderlere "diktatör", kafalarına uyanlara da diktatörlere de "demokratik lider" dediklerini anımsattı.

Belli merkezlerin Türkiye'ye dönük kara propaganda yaptığını dile getiren Çelik, Cumhur İttifakı sandıktan güçlü çıktığında bunların Türkiye'den ilk randevuyu isteyeceğini kaydetti.

Ömer Çelik, 31 Mart'ta Cumhur İttifakı adaylarına destek istedi.

Çelik, toplantıda önceki günlerde hayatını kaybeden Adana Ticaret Odası Meclis Üyesi Ömer Küpeli için hazırlanan şilti ailesine takdim ederek, kendilerine başsağlığı dileğinde bulundu.

Adana Ticaret Odası Başkanı Atila Menevşe, Çelik'e çeşitli hediyeler sundu.

En Çok Aranan Haberler