Bir televizyon kanalında programa katılan İslam, gündemli ilgili konularda değerlendirmelerde bulundu. Bundan sonra çocuklarımızı en azından bu tür felaketlerden koruyabilmek için, kurtarabilmek içinhükümet olarak çalışmaları tamamladıklarını belirten İslam, "Şimdi cinsel suçların birtakım cezaları var biliyorsunuz Türk Ceza Kanununda. Bu suçlar teker teker ele alındı ve yükseltildi, hepsinde nispi yükseltmeler var. Elbette idam cezası Türkiye Cumhuriyeti kanunları içerisinde bulunmadığı için bu cezayı uygulayamıyoruz, ama had cezalar getirildi. Yani müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet taslağın içerisinde. ‘Hadım cezası geliyor' diye haberler yer aldı. Taslakta kastrasyon yok. Eğer fail, cani bu suçu bir hastalık dolayısıyla işliyor ise ve bu tıbben kanıtlanmış durumda ise, failin tedavisi var kanunda. Bu da yine enikonu bir çözümdür diye düşünüyoruz. Ama onun dışında pek çok iyileştirme var. İnsanların yüreğine su serpecek birtakım değişiklikler olacak bu yasayla ilgili. Ama yasaların iki tarafı var biliyorsunuz. Bir; olay bittikten sonra ne yazık ki cereyan ettikten sonra faillerin cezalandırılmasını sağlıyor bu yasalar. Bir de yasalar ne kadar caydırıcı ise olaylar o kadar azalıyor. Biz o açıdan da bu yasayı kullanmak istiyoruz. Yani, caydırıcı tarafı çok yüksek olsun, bu yüzden de bu tür bir fiili işlemeye cüret edebilecek olan kişi bir kere değil oturup bin kere düşünsün. Yani bu benim yanıma kar kalmayacaktır fikri insanların zihninde yer alsın arzu ediyoruz” dedi.
Medyadan da birtakım ricaları olduğunu ifade eden İslam, "Birlikte bu ortak sorunumuza çözüm bulalım istiyorum. Birlikte çalışalım arzusundayız. Demeçlerimiz basında, yaptığımız faaliyetler basında layıkıyla yer alsın istiyoruz. Mesela ben çocuklarımıza çığlık atmayı öğretelim derken, onun üzerinde pek çok şey söyledim aslında. Şunu söyledim: Çocuklarımıza koşulsuz bir sevgi gösterelim, onlar bizim yanlarında olduğumuzu bilsinler, bize güvensinler, sevgiyi ve şefkati yabancılarda değil kendi evlerinde, annelerinde-babalarında, kendi ailelerinde arasınlar. Çocuklarımızın tüm sorunlarıyla ilgilenelim, onları evin dışına yöneltmeyelim, evin dışında bir sevgi ve şefkat aramasınlar. Çocuklarımızın arkadaşlarını ve o arkadaşların ailelerini mümkün olduğunca tanıyalım. Bizim çocuklarımız kimlerle muhatap, bunu bilmeye çalışalım. İnternet biliyorsunuz şimdi çocuklarımız için bazen böyle tehlikeli mecralar oluşturabiliyor. İnternetten kurdukları arkadaşlıkları mümkün olduğu kadar bilmeye çalışalım. Gezindikleri mecraları mümkün olduğu kadar bilmeye çalışalım. Tabii bunun için çocuklarımızın arkasından hafiyelik yapalım demek istemiyorum, ama çocuklarımızla kurabileceğimiz iyi iletişimler bu tür bilgileri öğrenmemizi sağlayabilir. Onlarla iletişim kuralım. Ayrıca, çok küçük yaştaki çocuklarımızı kontrolsüz bir şekilde sokağa bırakmamız artık sakıncalı bütün dünyada da, bizde de böyle. Kontrollü olması gerekiyor çocuklarımızın serbest zamanlarının, çok küçük yaştaki çocuklarımızın. Çocuklarımıza mutlaka yabancı mesafesini öğretmeniz gerekir; kim yabancıdır ya da benim dışımdaki bir insanın benimle ilgili tasarrufunda bir yabancı mesafesi var mıdır, bu nedir, ne kadardır, bir insan bana ne kadar yaklaşabilir; çocuğumuzun bunu muhakkak bilmesi gerekir. Kimlerle yalnız kalabileceğini, kimlerle nereye gidebileceğini, istemedikleri bir durumla karşılaştığı zaman ne yapabileceğini bilmesi gerekir. İşte o noktada söylemiştim bunu, bütün bunları anlattıktan sonra istemedikleri bir durumla karşılaştıklarında çocuklarımız çığlık atsınlar. Biz çocuklarımızı; sessiz ol yavrum, çok gürültü yapma çocuğum diye yetiştiren bir toplumuz. Böyle yetiştirdiğimiz çocukların çığlık atmayı bilmemeleri de çok normal, buna vurgu yapmak istemiştim. Çocuklarımız kendilerine yönelen bir tehlikeyi anladıkları zaman bir imdat çığlığını çıkarabilmeliler, bu çok normal bir şey olmalı, bizim eğitimlerimizin içinde yer almalı. Bu bir tedbir değildir, bir uyarıdır; bunu söylemek istiyorum” dedi.
Önümüzdeki hafta Bakanlar Kurulunda hazırlanan bu taslağı ele alacaklarını ve hazırlıklarının tamamlandığını kaydeden İslam, "Sayın Başbakanımızın talimatını aldık bu konuda. En kısa zamanda inşallah Meclis'e de indireceğiz yasayı. Ama onun dışında da yapabileceğimiz çok şey var, sizlerin yapabileceğiniz çok şeyler var. Mesela basından kesin bir işbirliği istiyoruz bu konuda. Faili ifşa edelim, mağduru değil, mağdura odaklanmayalım, faile odaklanalım. Cinayeti ya da suçu tasvir etmeyelim. Hastalıklı zihinlerine aklına o ana kadar gelmemiş olan şeyleri sokmayalım. Tabii biz basının dışında olan insanlar bunu bu kadar düşünebiliyoruz, ama sizler kendi içinizde bu konuyu oturup tartışmalısınız, bu tür haberler nasıl verilebilir. Örnek olmaktan ya da yönlendirici olmaktan bu tür haberler nasıl çıkarılabilir; bunlar belki basın organlarımız tarafından, basın kuruluşlarımız tarafından tartışılabilir” dedi.
İslam şunları kaydetti;
"Sizlerle birlikte çalışmak istiyoruz, STK'larla birlikte çalışmak istiyoruz, bütün kamu kurum-kuruluşlarımızla birlikte çalışmak istiyoruz. Biz hazırlıklarımızı yaptık, hazırlıklarımızı süratle hayata geçireceğiz. Ama bu hayata geçiriş safhasında da eleştiriye açığız. Şu konuda açığınız var dendiği takdirde, biz o konuları da daima çalışacak bir kadroya sahibiz; bunu bilmenizi arzu ediyoruz. Şu konunun da tartışılmasını arzu ediyorum: Biz bu insan tipini bu toplumda nasıl yetiştiriyoruz? Bu zihin, bu cinayeti işleyebilecek zihin bu toplumdan nasıl çıkıyor? Bizim gibi insani değerleri yüksek olduğunu düşünen, dini inançlarının yüksek olduğunu, aile kurumunun güçlü olduğunu düşünen bir toplumda bu facialar nasıl yaşanıyor? Bizim aslında oturup biraz da bunu düşünmemiz lazım. Evet. Bununla ilgili de inşallah bu ay sonuna doğru sosyologlarımızla, psikologlarımızla, psikiyatrlarımızla, düşünürlerimizle, yazarlarımızla, kanaat önderlerimizle, sanatçılarımızla çok geniş kapsamlı bir toplantı yapmayı planlıyoruz. Ben bu toplantıyı yapacağım sözünü ettiğimiz arkadaşlarımızla ve bu sorunun sorulmasını, bu sorunun tartışılmasını onlardan rica edeceğim.”