HABER

Bakan Çelik'ten sert açıklama

“Hani yurtiçinde birçok tahribatlar yaptılar, ama yurtdışında böyle bir girişimde bulunmalarının akılla izah edilecek bir durum olmadığını vurgulamak istiyorum ve kınıyorum"

Bakan Çelik'ten sert açıklama

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, geçtiğimiz günlerde PKK sempatizanlarının sis bombalı saldırıda bulunduğu Roma Büyükelçiliği Kültür ve Turizm Müşavirliği'ni ziyareti sırasında, “Hani yurtiçinde birçok tahribatlar yaptılar, ama yurtdışında böyle bir girişimde bulunmalarının akılla izah edilecek bir durum olmadığını vurgulamak istiyorum ve kınıyorum" ifadelerini kullandı.

Bakan Çelik, Abdullah Öcalan'a resmi müzakereci statüsü verileceği ve başka bir kente sevk edileceği iddialarının ise doğru olmadığını söyledi.

İtalya'nın Torino kentinde Avrupa Konseyi tarafından düzenlenen Avrupa Sosyal Şartı Yüksek Düzeyli Konferansı'na katılan Bakan Faruk Çelik, daha sonra başkent Roma'ya geldi.

Bakan burada, iki gün önce PKK sempatizanlarının sis bombalı, boyalı saldırısına maruz kalan, kentin merkezindeki Repubblica Meydanı'nda bulunan Roma Büyükelçiliği Kültür ve Turizm Müşavirliği'ne ziyarette bulundu.

“SALDIRININ AMACINI İZAHTA ZORLANIYORUZ"

Türkiye'nin Roma Büyükelçisi Aydın Sezgin'in de eşlik ettiği Bakan Çelik, daha sonra Türk basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
2 gündür İtalya'da temaslarını sürdürürken, müşavirliğe saldırı gerçekleştiğini hatırlatan Çelik, “Bu vesileyle hem Sayın Büyükelçimize hem de müşavirlik çalışanlarımıza geçmiş olsun dileklerinde bulunmak ve olay mahallini de bizzat görmek için buraya gelmiş bulunuyorum. Bu saldırıyı ne amaçla yaptıklarını doğrusu biz izahta zorlanıyoruz. Türkiye, Ortadoğu coğrafyasının hemen komşusu, güçlü ve büyük bir ülke. Büyük tahribatların olduğu Ortadoğu coğrafyasında halkların sığınağı diyebileceğimiz, sığınabileceği tek ülkeö diye konuştu.
Türkiye'nin, hiçbir ayrım yapmaksızın Kürt'üyle, Türkmen'iyle, Arap'ıyla, Ezidi'siyle, bütün başı derde giren halklara kucak açmış ve herkese eşit muamele yapan bir ülke olduğunun altını çizen Bakan, “Konu Kobani ise, Kobanili 185 bin Suriyeli vatandaşı, Kürt kardeşimizi, bizzat ben Şanlıurfa milletvekili olduğum, olayların içinde olduğum için söylüyorum, onları bağrımıza bastık, onların sıcak aşa sıcak bir yuvaya kavuşmaları konusunda Türkiye yoğun bir ilgi gösteriyor. Tıpkı Araplara, Türkmenlere ve Ezidilere gösterdiği ilginin aynısını Kürtlere de gösteriyorö diye sözlerini sürdürdü.

“ONLARI AKLISELİME DAVET EDİYORUM"

“Orada yaşanan sıkıntının, felaketin, Suriye'nin cehenneme dönmesinde Türkiye'nin bir dahli söz konusu değilö ifadelerini kullanan Bakan Çelik, açıklamalarına şöyle devam etti: “Bu ateşin yanıyor olması ve yine Türkiye'nin tek başına söndüreceği bir mesele değil. Bunu çok iyi bilenlerin, Türkiye'nin bu kadar halkları kucaklayan, sahiplenen, onların acılarını dindirmeye çalışan tavrı karşısında… Hani yurtiçinde birçok tahribatlar yaptılar, ama yurtdışında böyle bir girişimde bulunmalarının akılla izah edilecek bir durum olmadığını vurgulamak istiyorum ve kınıyorum, telin ediyorum. Onları aklıselime davet ediyorum. Kobani'de ne oluyor, Türkiye ne yapıyor bunları bir kez daha gözden geçirmelerinde yarar var diye bir kere daha ifade ediyorum."

“BÖLGEDEKİ YANGIN SÖNDÜRÜLMEZSE BÖLGESEL OLMAKTAN ÇIKAR"

Kobani'de çatışmalar sırasında Türkiye sınırına iki havan topunun düştüğü haberlerinin geldiğine de değinen Bakan, “Bunlar sık sık oldu. Biz bizzat sınır bölgesinde Kobanililer'in araçlarının tahliyesi ve birçok Kobanili'nin Şanlıurfa'ya geçişiyle ilgili çalışmalarda da bulunduğumuzda bu tür silahlı çatışmada Türkiye topraklarına düşen havan toplarına biz de şahit oldukö diye konuştu.

Komşuda bir yangın olduğuna dikkat çeken Çelik, “Maalesef o yangının isi, pası, sıkıntısı mutlaka komşuya da, sizlere de etki ediyor, size de bulaşıyor. Bundan kaçınmak mümkün değil. Ama biz bir an önce o yangının sönmesi konusunda dünyayı, Avrupa'yı duyarlılığa çağırıyoruz. Koalisyon güçlerinin daha akılcı, daha yerel, yani orada yaşanan olayları bilerek, tartarak, belki de Türkiye'nin öncülüğünde… Çünkü o coğrafyaları en iyi bilen ülke, orada olup bitenleri en iyi yorumlayan ve çözümü de en iyi üretecek olan Türkiye'dirö ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin öncülüğünde ve bu ülkeyle beraber bu yangının söndürülmesi konusunda dünyanın bir birliğe ihtiyacı olduğuna dikkat çeken Bakan, “Bir el birliğine ihtiyacı var, aksi takdirde bu yangın bölgesel olmaktan çıkar ve 'benim canım yanmıyor' diyenlerin bu ateşten kaçınması mümkün olmaz. Onun için herkesin bu yangının söndürülmesi konusunda bir gayret içinde olması gerekiyor" dedi.

“ÖCALAN'IN RESMİ MÜZAKERECİ OLMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR"

Bakan Çelik, İmralı Adası'nda ömür boyu hapis cezasını çeken Abdullah Öcalan'ın, barış görüşmelerinde resmi müzakereci olması iddiasını ise şu sözlerle değerlendirdi: “Bu konuyla ilgili yetkililerimiz çok defa açıklama yaptılar. Adayla bir temasın olduğu ve bunu devletin çeşitli kademelerinin bunu yürüttüğünü söylediler. Bunun ötesinde konuyu abartmanın, başka noktalara çekmenin doğru olmadığı inancı içerisindeyiz. Netice itibariyle birçok terör faaliyetleri neticesinde yargının cezalandırdığı bir hükümlüden bahsediyoruz ve bu çerçevede son dönemlerde yaşanan barış süreciyle ilgili olarak huzurun, kardeşliğin kalıcı hale gelmesi konusunda devlet organlarımız gerekli çalışmalarını sürdürüyorlar. Bu konuda kiminle, ne zaman, nasıl görüşüleceğinin hukuk devletinde sınırları bellidir. Bu çalışmaları o çerçevede sürdürüyorlar. Onun dışında abartılı şeyler konuşuluyor. Yok yer değiştirmesi, yok sizin ifade ettiğiniz gibi (resmi müzakereci olarak kabul edilmesi)… Bunların söz konusu olmadığını ifade ediyorum."

İTALYA'DA SURİYE MESELESİNİ KONUŞTU

İtalya'da dün katıldığı toplantının bitiminde, Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi Başkanı Anne Brasseur ile bir görüşme gerçekleştirdiğini aktaran Bakan, bir saati aşan bu görüşmede, bölgedeki gelişmeleri ve Türkiye'nin şu anda üstlenmiş olduğu, bulunduğu pozisyonu tartışma ve değerlendirme imkanı bulduklarını belirtti.

Çelik, Brasseur'la paylaştıklarını şöyle aktardı: “Suriye ile Türkiye'nin ilişkileri çok üst düzeydeydi. Bunun bozulması, Arap Baharı çerçevesinde Suriye'deki Suriyeli vatandaşlara yönetimin baskısı, şiddet ve onların ölüm ve bombalamalarına kadar varan bir uygulamaya girmesinin yanlış olduğunu söyledi Türkiye. Olayın başlangıcı bu. Bazen söylüyorlar, 'Türkiye ile Suriye arasında sınırların kalktığı bir dönem varken ne oldu?' diye. Olan şey: halkını bombalayan bir yönetim çıktı? Ve bunun kabul edilemez olduğunu söyledik. Bugünü biz dünden gördük Türkiye olarak. Bu olayların Türkiye'ye büyük faturalar çıkaracağını, yalnız maliyet açısından değil. Şu ana kadar 4,5 milyar dolar harcadık. Harcamaya da devam ediyoruz 2 milyon insana. Yalnız bu boyutuyla değil, sosyolojik anlamda da, şu anda meydana gelen sıkıntılara işaret ettik. Dedik ki, 'Eğer siz burada halka dönük böyle bir eyleme girerseniz ki; Irak da bu yanlışı yaptı. Meydana gelecek bu yönetim boşluğunda oluşacak olan terör, terörist faaliyetlerin önüne geçilemez.' Türkiye bunu gördü. 2 yıl önce, 5 yıl önce bunları ikaz etti. Ne yazık ki, bu boşluğu oluşturdular ve bunu AKPM Başkanı sayın Brasseur'a aynen anlattım.ö
Bu oluşan boşluk neticesinde terör faaliyetlerinin yaygınlaştığına işaret eden Bakan, “Bugün IŞİD olarak karşınızda. Belki yarın başka türlü de çıkacak karşınıza. Böyle bir tablo aldı Ortadoğu coğrafyası. Dolayısıyla bunların sağlıklı değerlendirilmesi, gerçekçi verilere dayalı olarak ele alınması ve çözümlerin buna göre üretilmesi… Yoksa sıradan gazete manşetleriyle veya haber getirenin kim olduğuna bakmaksızın, eğer biz, Avrupa Konseyi, AB gelişmiş ülkeler hareket etmeye kalkarlarsa bu olayın üzerine yangınla gidilmiş olur. Çözümü mutlak var. Gerçekçi şekilde iyi bir tahlil neticesinde üzerinde gidilmesi gerektiğini Sayın Başkan ile uzun uzun konuştuk" diye sözlerine devam etti.

“TÜRKİYE SOKAKLARI SURİYELİLERDEN GEÇİLMİYOR"

Anne Brasseur'u Şanlıurfa'ya davet ettiğini de dile getiren Bakan Çelik,
“Sınır bölgesinde Türkiye'nin bu ağır görevlerini, bu halklara karşı ağır görevlerini, çadırların dopdolu olduğunu, caddelerin sokakların Suriyeli vatandaşlardan geçilmez hal aldığını, Türkiye'nin hiçbir fedakarlıktan bu konuda kaçınmadığını, dünyanın, Avrupa'nın duyarsız olduğunu bizzat kendilerine söyledim. Ve kendisini Şanlıurfa'ya davet ettim. 'Ankara'ya, İstanbul'a geliyorsunuz hemen dönüyorsunuz' dedim. 'Gelin bir de sınır bölgesindeki Kilis, Şanlıurfa, Hatay, Gaziantep gibi illerimizi de gezin görün. Bizzat bu insanlar neden canhıraş bir şekilde canlarını kurtarma pahasına buraya geldiler, ne gibi sıkıntılarla karşı karşıyalar, bunların bir an önce yurtlarına geri dönmeleri konusunda neler yapılmalı, bir de o insanları görerek değerlendirmek de yarar var' şeklinde çok geniş kapsamlı konuları birlikte ele aldık. İyi bir bilgilendirme olduğu inancındayım" diye açıklamalarını sonlandırdı.

(DHA)

En Çok Aranan Haberler