ANKARA (ANKA) -MHP Lideri Devlet Bahçeli, Diyarbakır Lice'de bayrak indirme olayına ilişkin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'e seslenerek, "Sayın Paşa, Ankara'da saltanat sürüp Başbakan'ın peşinden sürüklenirken, bayrak düşüyor, vatan elden gidiyor farkında mısınız?" dedi.
Partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuşan Bahçeli, bayrağı indiren için"Bayrak direğine tırmanacak kadar cüretkar bir sefilin alnı çatından devrilmesi haktır helaldir" dedi. Genelkurmay Başkanı Özel'in istifa etmesi gerektiğini ifade eden Bahçeli şöyle konuştu:
"Milli namusumuzu temsil eden bayrağımızı korumaktan bi haber komutanlar yarın makamlarına gelerek silah çeken teröristler olduğunda ne yapacaktır? Çözüm ziyan olmasın kimse darılmasın yanlış anlamasın diyerek pısırıklığı devam mı ettireceklerdir? Diyarbakır'da görev yapan 2. hava kuvvet komutanı ve genelkurmay başkanı istifa edecek kadar erdemli ve onurlu olmayı deneyecekler midir?
Lütfen dikkat ediniz indirilen tekmelenen çiğnenen bayrak 2. Hava Kuvvet Komutanlığının bahçesinden gaspedilen sancağımızdır. Sancak düşerse vatan düşecektir. 2. Hava kuvvet komutanlığında hiç mi duyarlı helal lokma yemiş vatan ve bayrak sevgisiyle kalbi çarpan bir asker çıkıp da şerefsize gününü göstermemiştir. Türk bayrağını korumaktan aciz personel nerdedir? Nöbetçiler neyle uğraşmaktadır. Pilotlar nereye uçmuştur. Böylesi bir acziyet yenilmişlik nasıl izah ve tevil edilecektir. Farzedelim ki düşman saldırmış her tarafı çevrelemiştir. Silahlar tek kurşun atmadan orası teslim mi edilecektir. Bayrağımı muhafaza edemeyenler hava sahamızın güvenliğini nasıl temin edecektir? Müzakereci başbakanı geçtik diyelim genel kurmay karargahında terör örgütü mensuplarının ölüm haberlerini yayınlamakla meşgul omzu yıldızlardan görülmeyen zevat bu gelişmelerden hiç mi vicdan azabı duymamaktadır.
Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklama ise özrün kabahatten büyük olduğunu gözler önüne seren bir beyanattır. Neymiş efendim çocuklar kullanılarak provokatif eylem yapılmış. Sınırlarını zorlayan bu tür eylemlere karşı serinkanlı davranılmış. Genelkurmay açıklamasının sonunda mizah gibi şaka gibi milletin zekasını hafife alan bir ifade vardır: 'Hiçbir kişi veya grubun şanlı Türk bayrağını dalgalandığı gönderinden indiremeyeceğini bilmesi kamuoyuna saygıyla duyurulur'. Teröristler bayrak indirdikten sonra aklı başına gelen genelkurmay hala ve ısrarla hiç kimsenin bayrağı indiremeyeceğini söylemektedir. Sayın genelkurmay başkanı geçiniz bunları. Bu sözleri Diyarbakır'daki hain direkteyken söyleyecek ve gereğini anında yapacak mertliği gösterecektiniz.
Sayın Paşa sizler Ankara'da saltanat sürüp Başbakan'ın peşinden sürüklenirken bayrak düşüyor vatan elden gidiyor farkında mısınız? Bayrak inerken serin kanlı olabiliyorsanız, namus ve şeref elden giderken soğukkanlılığı elden bırakamazsınız. Bayrak direğine tırmanacak kadar cüretkar bir sefilin alnı çatından devrilmesi haktır helaldir. Maşeri vicdanın şaşmaz adaletidir. İnlerine gireceğiz diyerek kendi büyüttüğü çevrelere hakaret eden Başbakan çoktan Kandil'deki inlere oturmuştur. Başbakan düşman ile aynı fikir niyet ve amaca sahiptir. Bunu devlet politikası haline getirmiştir. Bu 1919'dan beri görülmemiş bir ihanettir. Başbakan'ın Türkiye'yi peşkeş çekme arzusu ancak ve ancak yeminli bir Türk düşmanına has küçülme halidir. Diyarbakır başta olmak üzere farklı yerlerde baş gösteren terörist saldırılar Başbakan ve hükümetinin sunduğu geniş imkanlardan ilham almaktadır. Teröristler ülkemizi yakıp yıkmaktadır. Van'ın çatak ilçesinde görüldüğü gibi PKK tabela asmakta yol ve kimlik kontrolü yapmakta vergi adı altında haraç toplamaktadır. İnsanlarımız kaçırılmaktadır. Karakol ve baraj inşaatlarına düzenli eylemler icra edilmektedir. Hepsinden önemlisi burası çok mühimdir. Bağımsızlığımızın sembolü milli şerefimizin simgesi kardeşliğimizin timsali Ay yıldızlı bayrağımız indirilmiştir."
İnen bayrağın bu "eşkiya sürüsü" tarafından yerlerde sürüldüğünü de söyleyen Bahçeli Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a seslenerek, "17-25 Erdoğan soruyorum sana en ufak bir rahatsızlık duydun mu? Asker bedel ödeyecek diyorsun da asıl bedel ödemesi gerekenin sen olduğunu niçin itiraf etmiyorsun. Eften püften konuşmaktan başka ne yapmayı planlıyorsun? Yoksa sinsi sinsi gülümseyerek hadi çocuklar gayret edin sona yaklaşıyorsun diyerek millet nedir bilmeyen alçaklara sevgi ve sempati mi gösteriyorsun?" diye sordu.
Bahçeli şöyle devam etti:
"Solomon isimli bedbahtın şerefli Türk bayrağına el sürerken cezalandırıldığı hatırınızdadır. Bayrak iniyorsa bayrak düşüyorsa işgal var demektir. Bayrak inerken seyreden varsa sessiz kalan varsa korkaklar namertler işbaşında demektir. Bayrak hakaret görüyorsa, küçümseniyorsa vatan esaret altına girmiş demektir. Ey 17-25 rumuzlu haram elebaşısı, ey PKK şubesi, ey Oslo hayranı, ey İmralı sevdalısı senin çözümün bu mudur? Bayrak inerse çözüm olacak, vatan parçalanırsa çözüme gelecek mi? Etnik temizlik olursa barış gülleri açacak PKK affedilirse barış olacak Kürdistan kurulursa barış amacına ulaşacak İmralı canisi serbest kalırsa demokrasi güçlenecek öyle mi? Batsın senin çözümün batsın senin barışın yerin dibine geçsin senin özgürlük ve barış anlayışın. Kahrolsun sizin süreç fitneniz.
Şunu biliyoruz ki Erdoğan'ın villasında eritemediği milyarlar çiftçilerimizin alınterinden helal kazancından kırpılmıştşır. Havuzda toplanan haraçlar tarlada ömür tüketenlerin elinden alınmıştır. Ayakkabı kutularına dizilen milyon dolarlar kasalardan çıkan servetler borcun pençesindeki kardeşlerimizin sofrasından çalınmış ekmeğinden bölünmüştür. Türk çiftçisi yoksullukta boğulmuş, Başbakan ve Bakan aileleri zenginlik ile gününü gün etmiş, vur patlasın çal oynasın havasında lükse gömülmüştür. Çiftçilerimizin haksızlığa tahammül etmeyeceğini ümit ediyorum. MHP işçinin emeklinin memurun esnafın ve çiftçinin yanında kaya gibi durmaya devam edecektir. Üreten çalışan yatıran kardeşlerimizin sözcüsü ve tercümanı olacaktır.
24 Şubat'ta sanal medyaya düşen Erdoğan ve gıpta edilecek mahdumu arasındaki konuşma Tübitak tarafından incelenmiş ve montaj demiştir. Bu kurum AB eski bakanının bir gazeteciyle yaptığı ve Bakara ayetimizle dalga geçtiği konuşmalara da montaj demiştir. Tübitak'ın kararması hırsızlığın izlerini silmeye memur edilmesi büyük bir ayıptır. İlgisiz yerlerden toplanarak Tübitak'tan görevlendirilmiş AKP'li memurlar milletimize ve ülkemize yazık etmektedir. Rüşvetin kapakçıkları nöbetçileri Başbakan talimatlı temizlik işine soyulmuşlar, menfaat karşısında kararlarını satmışlardır. Tübitak bu kadar ucuz bir kurum olduktan sonra vay halimize dememiz lazım. Hece hece montaj diyerek aklamaya çalışanlar hece hece varsa vicdanlarını kelime kelime varsa beyinlerini Başbakan'a kiralamışlardır.
Hisleriyle konuşan Bilim bakanına montaj daha önceden gaipten malum olmuştur. Son hamleyi de Tübitak yapmıştır. Başbakan parlak zekalı oğluyla konuşmalarını montaj dublaj diyerek inkar etmişti. Bakaracı rüşvet afyonu yutmuş bakan da hakkındaki iddiaları reddetmiş ne var ki telefonda konuştuğu gazeteci dostu olanlardan dolayı özür dilemiştir. Şüphe etmiyoruz ki gerçekler elbet bir gün bağımsız mahkemeler nezdinde ortaya çıkarılacaktır. İşte o zaman el mi bey mi yaman herkes anlayacaktır. Rüşvete haram gocuğunda modellik yapanların foyası ortaya çıkacaktır. Başbakan'ı tübitak mı kuracak havuza para yığarak üçüncü hava limanı ihalesini kelepirden kapan işadamları mı kurtaracaktır.
Belediye başkanı seçilen bölücüler henüz göreve başlamadan tahriklerini sıralamaktadır. Ağrı'da milli mücadele kahramanı Kaızm Karabekir isminin silineceğini duyurmuştur. Bu zihniyet sanıyorum atalarının Mıdirdiç Prinyan veya Paro Terziyan isimlerini yerine mi yazacaktır. Güroymak'a Norşin denilirse yerleşim yerleri değiştirilip TC ifadeleri de sökülürse en sonunda sıra Kazım Karabekir ve hatta Gazi Mustafa Kemal'e kadar gelecektir. AKP yol açmış siyasi bölücüler bu yolda yürümüştür. Ermeni çeteleri dünyayı dar eden kahraman komutan Kazım Karabekir'i kimse hafızamızdan silemeyecektir.
Hükümetin tavizkar tutumu PKK'yı yüreklendiriyor. Başbakan çözüm dedikçe PKK Türkiye'yi çözmeye ve çökertmeye heveslenmiştir. Süreç ihaneti Türkiye'nin varlığını tartışmaya açmış bin yıllık kardeşliği riske atmıştır. Geçmişten bugüne kadar Başbakan'ın çözüm süreci isimli çözülme süreciyle ilgili tüm söz ve beyanları yalan çıkmıştır. Erdoğan çözüm sürecini silahı aradan çıkarma süreci olarak aldatmıştır. Çözüm süreci tavizlerin verildiği pazarlıkların yapıldığı teröre karşı geri adımların atıldığı bir süreç değildir diyerek kandırmıştır. Yalancılıkta ve münafıklıkta zirve yapmıştır. Yani Başbakan geçtiğimiz yıl terörün bittiğini utanmadan sıkılmadan en ufak rahatsızlık duymadan açıklamıştır. Daha da ileri gitmiş Cudi dağında çiçek toplamaktan Ağrı'da piknik yapmaktan, Dilce ve Fırat'ın sularında serinlemekten bahsetmiştir. Allah var ya görüntüde daha piknik için çıkanlar çok olmuştur. Fakat ilginç yanı dağa gidenler çiçek yerine silaha sarılmıştır. Daha ilginci dağ yolu öylesine kalabalıklaşmış sıkışmıştır ki ipini koparan pusulasını kayeden kim varsa kah gönüllü kah zorla Kandil'e sürüklenmiştir. Başbakan çiçek böcekle uğraşırken PKK yılan ve çiyanları mağaralara doldurmuş ve kamplarda vampir imalatına girmiştir."
PKK'nın 23 Nisan günü "Çoluk çocuk demeden insaf ve vicdan tanımadan" dağa insan kaldırdığını söyleyen Bahçeli, "Çocukları dağa kaçırılan anaları ağlayan bir ülkenin iyi yönetildiğini hiç kimse söyleyemez. Yanılıp başbakana inansaydık çözüm süreci umut yolculuğuydu. Çözüm süreciyle boşalan köylere dönüş olacaktı. Terör sonlanıyordu. Süreç denen ihanet yarışında Türkiye ve demokrasi kazanacaktı. Açıkça söylüyorum ki sürecin tek kazananı PKK olmuştur. Analar ağlamasın tezi iflas etmiştir. Çözüm yemleri terörist pirinaları yakalamak yerine beslemiş irileştirmiştir. Evet gözü yaşaran fakat yüzü kızarmayan Başbakan yadımcısının hakkı var. Türküm demek suç oldu. Milliyetçilik yasaklandı. Şehide 'kelle' katile 'sayın' demek, PKK paçavralarına 'bayrak' demek alkışlandı aklandı. Hatta çirkin ve rüküş bir moda oldu. Başbakan'ın Türkiye'yi getirdiği tablo budur" dedi.