TOKAT (İHA) - Türk Mühendis ve Mimarlar Birliği TMMOB İkinci Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, güneş tutulmasıyla depremin bağlantısı olup olmadığına değinerek, "Halkı yatıştıcağım diye, 'mümkün değildir gidin yatın' denilir de, arkadan bir deprem olursa ne olur" dedi.
Fırat Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Metalürji ve Malzeme Mühendisliği Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mustafa Yıldırım'ın, Tokat'ın Niksar İlçesi'nde güneş tutulmasından sonra deprem yaşanacağı iddiaları üzerine, 26 Haziran Atatürk Kültür Sarayı'nda, Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği Tokat Şubesi'nce düzenlenen 'Güneş tutulması ve Deprem' konulu konferansa Tokat Belediye Başkan Yardımcısı Sami Dutoğlu, Gaziosmanpaşa Üniversitesi (GOÜ) Rektörü Prof. Dr. Zehra Seyfikli, Erbaa Belediye Başkanı Ahmet Yenihan, Reşadiye Belediye Başkanı Rafet Erdem, daire müdürler, inşaat mühendisleri ve vatandaşlar katıldı. Konferansa konuşmacı olarak katılan Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, bugüne kadar meydana gelen büyük depremler ve etkileri konusunda açıklamalarda bulundu.
Güneş tutulmasının depreme etkisi konusunda kesinlikle bilimin kabul ettiği anlamda bir açıklama yapılmadığını belirten Gündoğdu, "Bilim dünyası merak ediyor ve çalışıyor. 'Mümkün değildir' demek bir akademisyenin ağzına almaması gereken bir şeydir. Bir akademisyen, mümkün değildir diyemez. Bilimin felsefesinde her şeyin mümkün olduğu fikri vardır. Açıklar veya açıklayamaz. Şimdi halkı yatıştıracağım diye, mümkün değildir gidin yatın, denilir de, arkadan bir deprem olursa ne olur? Düzce depreminde oldu. Bu olay Düzce depreminde yaşandı. Düzce depremi öncesinde bir maden mühendisi bir konferansta halka 'merak etmeyin gidin yatın' dedi. Ertesi gün Düzce'de deprem oldu" diye konuştu.
Ayın çekiminin yüzde sıfırın çok altında olduğuna dikkat çeken Gündoğdu, şunları kaydetti:
"Yani demek ki güneş aktör değil. Burada ispatlanmamış durum var. O zaman bu korku niye? Bu hoca neye dayanıp ta bunlara karar verdi? '3 Nisan ile 10 Nisan arasında 6.8 ile 7.2 arasında bir deprem olacakmış'. Bu, depremi önceden belirlemektir. Depremi önceden belirlemek başka bir şeydir, depremi önceden tahmin etmek başka bir şeydir. Depremi önceden belirlemek, yerini, zamanını ve büyüklüğünü söyleyeceksin, elindeki bilgilerle. Eğer böyle bir şeyin netliği varsa bilim, 'görevlendirmede elimizde doğru bilgiler var, bunun gereğini yapın' der. Gereği son derece nettir, hiç tartışması yoktur. O yöre boşaltılır. Bunlar 'starbuz etik' kuraldır. Uygulanması zorunlu değil, yasa değil. Ama her şeyde bir fetva oldu mu, bu etik olmaktan çıkar. Bu etik kuralları uygulayacağız. Bu hoca bunu uygulamadı."
Reşadiye Belediye Başkanı Rafet Erdem ise, deprem söylentilerinin tedirginlik ve psikolojik sorunlar meydana getirdiğini söyledi. Erdem, "Bir profesörün iddiası ve yaşananlar, insanlar arasında bilim adamlarına olan güveni de sarsıyor. Ama devletimizin bu konuda hiçbir yaptırımı yok. İnsanlarımızın psikolojik durumunu bozmaya kimsenin hakkı yok. Önlemlerimizi alarak yaşama zorunluluğumuz var. Şu anda ben Belediye Başkanı olarak okullara gittiğimde arkadaşlar tek bir şey soruyor. Çocuklarımız 29 Mart'tan sonra okula gitmek istemiyor. Evde ailelerimiz rahatsız. Kızım bana 'güneş tutulmasıyla deprem arasında ne ilişki var?' diye soruyor. Bu nedenle Mustafa Yıldırım hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundum. Bizim insanımız noter tasdikli deyince eyvah diyor. Gerçekten deprem olacak sanıyor" ifadelerini kullandı.
Soru cevap bölümünde, bir inşaat mühendisi ise halkın bilime inanmadığını ileri sürerek, "Biz birşeyi haykırmak istiyoruz. İnşaat mühendisleri olarak bütün bilinenler ve bilinmeyenleri alt alta koyup topladığınızda, biz her türlü hal ve şart altında güvenli bina yapabiliriz. Ama sesimiz çıkmıyor. Bu toplum bilime inanmıyor. İyi verilere değer de vermiyor. Deprem iddiasında bulunan hoca, sizden şu an daha popüler" şeklinde konuştu.