TÜRK Mühendis ve Mimar Odaları Birliği İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Genel Sekreter Yardımcısı Dilek Bekiroğlu, "İnsanların binalarını deprem güvenliğine karşı mutlaka ölçtürmeleri gerekir. Devletin de topyekun bir mücadeleyle deprem güvenliğine karşı binaları test etmesi ve gerekli önlemleri alması gerekir" dedi.
İMO Genel Sekreter Yardımcısı Dilek Bekiroğlu, 17 Ağustos 1999'da meydana gelen Marmara Depremi sonrasında çok önemli çalışmalar yapıldığını, bunlardan en önemlisinin 'İstanbul Deprem Master Planı'nın hazırlanması olduğunu söyledi. Ancak aradan geçen sürede yapı üretiminde milat olması umuduyla yapılan değişikliklerden sapıldığını savunan Bekiroğlu, şöyle dedi:
"Bugün hala riskli yapılar ve yapı üretim süreçleriyle deprem anına hazırlıksız yakalanma gibi bir durumla karşı karşıyayız. İstanbul, depreme hazır değil. 1999’dan bu yana yapılanlar depreme bir hazırlık olmadığı gibi, 5.8 gibi orta şiddetli depremde bile yaşadıklarımız depreme hazır olmadığımızı gösterdi. Hem deprem sırasında hem deprem sonrasında ne yapacağımızı bilmiyoruz. Paniğe kapılıyoruz. Henüz iletişimimiz yetersiz, ulaşım yollarımız ki, ulaşım yollarında herhangi bir kaza, bir hasar olmadığı halde ulaşım kilitlendi. İnsanlar birbirlerine ulaşamadı."
'BİNALAR TEST EDİLİP ÖNLEM ALINMALI'
İstanbul’da büyük şiddette bir deprem ihtimaline karşı mutlaka önlem alınması gerektiğini vurgulayan Bekiroğlu, "Hiçbir zaman asla geç değildir. Fakat bütünlükçü bir yaklaşımla ele alınmak zorunda. İnsanların binalarını deprem güvenliğine karşı mutlaka ölçtürmeleri gerekir. Devletin de topyekun bir mücadeleyle deprem güvenliğine karşı binaları test etmesi ve gerekli önlemleri alması gerekir. Bir kent bilincinin, afet bilincinin oluşması ve depreme karşı ülke olarak topyekun önlemler almamız gerekiyor" dedi.
'KENTLERİMİZ BİLİMİN IŞIĞINDA TASARLANMALI'
İstanbul'da 'deprem toplanma alanları' olarak belirlenen yerlerde konut, otopark ve AVM inşa edildiğini ifade eden Bekiroğlu, "Kentlerimiz bilim ve teknolojinin ışığında kentlilik ilkelerine göre tasarlanmalı ve buna göre inşa edilmelidir. Yapı üretim süreçleri tamamen yetkin kişilerin eline bırakılmalı ve tasarımdan planlamaya, üretime kadar her türlü afet, sosyal yaşam, kentsel hayat göz önüne alınarak projelendirilmelidir" görüşünü ifade etti.
'HİÇBİR ŞEHRİMİZ DEPREME HAZIR DEĞİL'
Bekiroğlu, İstanbul’da meydana gelebilecek şiddetli bir depremde yaşanacak yıkımın, tüm Türkiye'nin psikolojisi ve ekonomisini etkileyeceğine dikkat çekerek, "Türkiye'nin büyük çoğunluğu deprem bölgesi altında. Ankara, Konya gibi yerler deprem tehlikesinin az olduğu yerler gibi gösterilmiştir; fakat biliyoruz ki Ankara'nın 80-100 kilometre çevresinde de çok ciddi depremler üretecek fay hatları geçmektedir. Hiçbir şehrimizin depreme hazır olduğunu düşünmüyoruz" diye konuştu.
İMO'nun her yıl 17 Ağustos’ta yayınladığı deklarasyonlara bakıldığında bir geriye gidişin söz konusu olduğunu da savunan Dilek Bekiroğlu, "Geçen sene kentsel dönüşüm ile ilgili çok ciddi tespitler yaparken, bu seneki 17 Ağustos açıklamamıza imar barışı girdi. Korkarım bunun acı sonuçlarını daha da görecekmişiz gibi duruyor" ifadelerini kullandı.