ANKARA (ANKA) – CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, kendisini "idam sehpasının yolunu gösteriyor" sözleriyle eleştiren Başbakan Erdoğan'a, "Başbakan, biz sizi çarşaflı görmek istemiyoruz. Biz sizi Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığına yakışır olgunluk ve vakar içinde, anlayış içinde, Anayasaya, hukuka, milletine saygılı bir başbakan olarak görmek istiyoruz. Sizi oradan halkın oyuyla, milletin oyuyla demokrasi içinde sandıkta milletimizin uzaklaştırılması gerektiğine inanıyoruz" yanıtını verdi.
Baykal, partisinin Meclis Grubunda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Üniversitelere türban serbestliği getiren Anayasa değişikliğini eleştiren Baykal, "Eğitim özgürlüğü diye kıyamet kopartılıyor. Birkaç bin kişinin eğitim özgürlüğü için kıyameti koparıyorsunuz. Her yıl 1 milyon 200 bin genç üniversite kapısından geri dönüyor, bir tanesine bile duyarlı olmuyorsunuz" dedi.
Hükümetin, amacının farklı olduğunu ileri süren Baykal, şunları söyledi:
"Sizin amacınız farklı siz farklı bir yere gidiyorsunuz. Biz de bunu anlatıyoruz. Kimseye haksızlık yapmak istemiyoruz, kimseyle ilgili yanlış bir söz söylemek istemiyoruz. Ama aldatılmayı da kabul etmemiz mümkün değildir. Sizin söylediğiniz sözlerin doğru olmadığını görüyorsak elbette çıkıp bunların doğru olmadığını söyleyeceğiz. Nitekim söyledik. Bundan sonra da aynı şekilde bunu anlatmaya devam edeceğiz. Konu gerçek yönleriyle ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunun bir inanç ve din özgürlüğü mücadelesi olmasının ötesinde devleti belli bir niteliği kavuşturma kavgasının parçası olduğu çok açık bir biçimde görülmüştür."
-"NE YAPTIK BİZ" DİYORLAR-
Baykal, türban düzenlemesine ilişkin Anayasa değişikliği konusunda, Türkiye'de "büyük bir demokratik kazanım sevinci ve mutluluğunun" yaşanmadığına dikkat çekti. Baykal, şöyle devam etti:
"Şimdi gelinen noktada somut manzara şu. Yaptılar. Anayasa değiştirildi. Ama nasıl bir tablo ortaya çıktı. Türkiye'de büyük bir demokratik kazanımın sevinci ve mutluluğu mu dalga dalga bütün Anadolu'da dolaşıyor. Tam tersine ‘Ya ne yaptık biz. Türkiye'yi çok tehlikeli biçimde birbirine mi düşürüyoruz? Durduk yerde toplumun huzurunu barışını, dengesini sarsmaya mı başladık. İnsanları karşı karşıya mı getirmeye başladık? Hiç böyle bir sorunumuz yokken şimdi yapay, zorlama, anlamsız, tehlikeli bir gerginlik ve çatışma ortamına doğru Türkiye'yi sürüklemiyor muyuz?' diye aklı başında herkes bir değerlendirme yapmak durumunda değil mi? Yaptık ne oldu? Türkiye daha demokrat, daha özgür, genç kızların daha iyi yetişeceği bir ortamın içine mi girdi. Ne oldu? Yani, toplum bütün kesimleriyle birbirine karşı kaygılı, mesafeli, yer yer suçlayıcı bir psikolojinin içine girdi."
-NE YAPACAKLARINI BİLMİYORLAR-
Deniz Baykal, ülkeyi yönetmenin insanları bir birine düşürmek olmadığını vurgularken, "Ülkeyi yönetmek insanların el ele vermesini sağlamak demektir, kaynaştırmak, bütünleştirmek demektir" diye konuştu.
Hükümetin ne yapacağını bilmediğini öne süren Baykal, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
"Ne yapacaklarını da bilmiyorlar. Yaptıklarından pişman bir manzara içindeler. Hatta nerdeyse ya bunu Anayasa Mahkemesi'ne göndersinler de, Anayasa Mahkemesi iptal etse de biz de ‘oh be' diye kurtulsak. Bir kanun çıkaracaktınız. Çıkaracak mısınız kanunu? ‘Canım kanunu çıkarmasak acaba olmaz mı? Çıkarmasak daha iyi olur. Bununla yetiniversek, herkes bununla yetinse' Bunu getirdiniz ortalık iyice karışacak. Bunu uygulayanlar olacak uygulamayanlar olacak. Hukuki durum net değil. Böyle hukuki kargaşa ortamına siz getirdiniz. ‘Biz de getirdik ama pişmanız' Allahınızı severseniz ülke böyle yönetilir mi? Bir ay önce hangi coşkuyla girdiler İspanya'dan. ‘Türbansa türban, siyasi simgeyse siyasi simge' Ne oldu şimdi? Süngü düştü.
Çıkarsanıza kanunu. ‘Bilmem ki kanunun Anayasa'ya aykırı olduğunu gördük'. Şimdi mi gördünüz? ‘Canım Anayasa değişikliğinin de Anayasa'nın ikinci maddesine aykırı olduğunu biliyoruz' Eee canım ‘Anayasa değişikliğinin esasına giremez dedi birileri, biz de o nedenle bunu yaptık'. Anayasa Mahkemesi ‘bu bir Anayasa değişikliğidir. Göz göre göre Anayasa'nın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddelerine aykırıdır ama ben buna dokunamam der' umuduyla bu Anayasa değişikliğine girdiler."
-BAŞBAKAN GÜVENİRLİLİĞİNİ YİTİRDİ-
CHP lideri Baykal, Başbakan Erdoğan'ın artık "kredibilitesini" yitirdiğini iddia ederek, şunları dile getirdi:
"Baykal, dünya nasıl bakıyor Türkiye'ye. Türkiye'nin durumu ile ilgili şu ana kadar bu yönetime en büyük desteği vermiş olan bütün çevreler, artık şunu düşünmeye başladılar. ‘Ya bunların kafasında farklı bir proje var. Bu yıllar önce sadece bizim dikkat çektiğimiz bir ihtimaldi. Şimdi artık iyi niyetli aklı başında gerçekçi herkes, bu iktidar bir başka projeyi uygulamaya çalışıyor' diye hüküm vermeye başlamıştır. Çok açıkça Avrupalı siyasetçiler, dışardan bakanlar, Başbakanın kredibilitesinin yani inandırıcılığının artık kaybolmakta olduğunu çok açık bir biçimde söylemeye başlamıştır.
Bu gidişin sonu iyi değildir. Biz yıllar önce insanları böyle bir tehlikeli gidişe karşı uyarmaya çalıştık. Kadınları ve erkekleri göreve çağırdık. Gene aynı anlayış içindeyiz. Bu gidişe son verecek olan Türkiye'de insanlarımızdır, vatandaşlarımızdır, kadınlarımızdır, erkeklerimizdir, gençlerimizdir, yaşlılarımızdır, halkımızdır, milletimizdir. Lütfen bunu görelim. Bu iyi bir gidiş değil. Bu iyi niyetli bir gidiş değil. Bu içinden pazarlıklı bir gidiş. Kafalarına koydukları bir projeyi Türkiye'de adım adım uygulamaya çalışıyorlar. Hala bunu görmezlikten gelmek mümkün mü?"
-BAŞBAKANIN ASABI BOZULDU-
Baykal, kendisine yönelik "İdam sehpasının yolunu gösteriyor. Sen nasıl demokratsın ya, nasıl demokratsın? Biz bu yola çıkarken daha önce demokrasiye inanmış insanların söylediğini biz de söylüyoruz. Biz o beyaz çarşaflarla beraber yola çıktık. Biz bu konuda bedele hazırız, bu konuda hazırız" sözleriyle eleştiren Başbakan Erdoğan'a da yanıt verdi. Baykal, şunları söyledi:
"Son zamanlarda bu konuda bir hızlı uyanışın ortaya çıkmaya başladığını görüyorum. Gerçekten, gerçekler artık herkes tarafından daha iyi anlaşılır hale gelmiştir. Bunu söyleyebilenler var, söyleyemeyenler var. Ama giderek daha çok insanın bu teşhisleri yapıp, o doğrultuda değerlendirmeye başladığını memnuniyetle görüyorum.
Başbakan da bu manzara karşısında çok tedirgin, çok telaşlı. Başbakan hiç ağzına yakışmayacak sözlerle bu konuları tartışmaya başlıyor. Asabı bozulmuş. ‘Çarşafımızı giydik' diyor. Başbakan biz sizi çarşaflı görmek istemiyoruz. Biz sizi Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığına yakışır olgunluk ve vakar içinde, anlayış içinde, Anayasaya, hukuka, milletine saygılı bir başbakan olarak görmek istiyoruz. Sizi oradan halkın oyuyla, milletin oyuyla demokrasi içinde sandıkta milletimizin uzaklaştırması gerektiğine inanıyoruz."